Suriye’deki muhalefet bölgelerinde protestolar düzenleniyor

İdlib’in Mastume köyündeki Türk üssü yakınlarında dün protesto düzenlendi. (EPA)
İdlib’in Mastume köyündeki Türk üssü yakınlarında dün protesto düzenlendi. (EPA)
TT

Suriye’deki muhalefet bölgelerinde protestolar düzenleniyor

İdlib’in Mastume köyündeki Türk üssü yakınlarında dün protesto düzenlendi. (EPA)
İdlib’in Mastume köyündeki Türk üssü yakınlarında dün protesto düzenlendi. (EPA)

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun geçen yıl Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile ayaküstü bir konuşma gerçekleştirdiğini ve Türkiye’nin rejim ile muhalefet arasındaki uzlaşmayı desteklediğine ilişkin açıklamalarına yönelik muhaliflerin kontrolü altındaki şehir ve kasabalarda düzenlenen protestolarda, ‘Uzlaşma yok’ ve ‘Esad bizi yönetemez’ sloganları atıldı.
İdlib şehir merkezindeki es-Sa’a ve diğer meydanların yanı sıra Cisr eş-Şuğur, Eriha, Harem, Salkin, Sarmada, ed-Dana, Termanin, Atime, Ma’arrat Misrin, Binnish, Killi ve Hazano şehirleri gösterilere tanık oldu. Protestocular, şehirlerin sokaklarında öfkeyle dolaşırken, Suriye devriminin bayraklarını taşıdı, Çavuşoğlu’nun muhalefet ile Suriye rejimi arasında uzlaşma arayışına ilişkin açıklamalarını kınayan pankartlar kaldırdı. Protestocuların yürüyüşü İdlib’in güneyindeki Mastume köyündeki Türk askeri üssüne doğru devam etti. Türk tarafını herhangi bir uzlaşma aramaktan vazgeçmeye çağıran sloganlar attı.
Aynı zamanda, Halep’in kuzeyindeki Azez, el-Bab, el-Rai, Seco, Bizah, Dabık, Jindires, Afrin, Ahtarin ve Cerablus şehirlerinde de onlarca protesto düzenlendi. Protestolarda, Suriye devrimini destekleyen sloganlar atıldı. Suriye rejimini devirmeyi amaçlayan devrimin ilkelerin yanı sıra ateşkes yapılmasını, durumun siyasi olarak ele alınmasını ve Suriye’de iktidarın devredilmesini içeren Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 2254 sayılı kararına göre siyasi bir çözüme bağlılıklarını vurguladılar.
İdlibli aktivist Bakkar Hamidi şu açıklamada bulundu:
“Hiçbir şekilde uluslararası veya bölgesel bir tarafın Suriyeli devrimcilerin kaderini kontrol etmesine ya da ve son 11 yılda milyonlarca Suriyeliyi öldüren, yerinden eden ve tutuklayan Suriye rejimiyle uzlaşmaya yönelik çözümler sunmasına izin verilemez. Türkiye Dışişleri Bakanı’nın muhalefet ve rejim arasında uzlaşma arayışına yönelik son açıklamaları, Türkiye’nin tutumuna karşı Suriyelileri hayal kırıklığına uğrattı. İnsanları söz konusu açıklamaları kınamak için onları sokaklara ve meydanlara inmeye yönlendirdi.”
Heyetu Tahriru’ş Şam’a (HTŞ) bağlı siyasi bir organ cuma günü bir bildiri yayınlayarak, Mevlüt Çavuşoğlu’nun muhalefet ve rejim arasındaki uzlaşmaya ilişkin açıklamalarına verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:
 “Başta Türkiye Cumhuriyeti ve cömert hükümeti olmak üzere, bu mübarek devrime sempati duyan, destekleyen ülkelerin tutumlarından yola çıkarak, bu açıklamalar, mazlum halkların haklı davalarına destek veren Türk politikasının ilkelerine yakışmayan bir bağlamda geliyor. Hem PKK’nın hem de Esed rejiminin suçlu olduğu süreci takip edenler için bu bir sır değil. Esed rejiminin 90’lı yıllardan bu yana bu çeteleri desteklediği ve benimsediği biliniyor. İki taraf arasında karşılaştırma yapmak, birini diğeriyle değiştirmek veya kullanmak siyasi basitliktir. Suriye devrimi, herhangi bir partinin veya devletin desteğini almak için kullanılacak siyasi bir kart değildir. Bunun yerine Suriye halkının inandığı, uğrunda bir milyon şehidin feda edildiği, ülke içinde ve dışında 15 milyon yerinden edilmiş insanın ve suçlu rejimin mezbahalarında tutuklu olan ve kaybolan on binlerce kişinin özgür iradesidir.”
Suriye İslam Konseyi de konuya dair şu açıklamayı yayınladı:
“Suriye’yi yöneten suç çetesi ile uzlaşmanın gerekliliği ve uzlaşmanın gelecekte bölgenin istikrar ve güvenliğinin kesin garantisi olacağına ilişkin ardı ardına gelen açıklamalar bizi incitti ve rahatsız etti. Bu yaklaşımı reddetmek ve suçlulardan hesap sormak Suriye halkının hakkıdır. Hiç kimsenin Suriye halkı adına karar vermeye hakkı yoktur.”



Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
TT

Fas’a tepki yağıyor: Z kuşağı aktivistlerine korkunç muamele

Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)
Gençlerin başını çektiği eylemlerde Fas kralı ve başbakanının istifası istenmişti (AP)

Fas'taki Z kuşağı protestolarında gözaltına alınan gençlere kötü muamele edilmesi tepki çekti.

Guardian'ın irtibata geçtiği aile ve avukatlar, gözaltındaki gençlerin polis merkezlerinde dövüldüğünü, saatlerce yiyecek ve su verilmeden tutulduğunu ve bazı durumlarda kendilerine zorla ifade imzalatıldığını savunuyor.

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan bir anne, 18 yaşındaki oğlunun protestolara katılmamasına rağmen iki aydan uzun süredir gözaltında tutulduğunu söylüyor:  

Oğlum bir eyleme bile katılmamıştı. Bir büfede yemek yerken gözaltına alındı. Tutuklanırken o kadar kötü dövüldü ki bazı dişleri kırıldı.

Anne, oğlunun polis merkezinde ifade tutanaklarını imzalamayı reddettiği için yeniden dövüldüğünü de sözlerine ekledi. 

Sivil toplum kuruluşu (STK) Fas İnsan Hakları Derneği (AMDH) de bazı kadın protestocuların taciz, hakaret ve cinsiyetçi söylemlere maruz kaldığını aktarıyor.  

Haberde, Agadir yakınlarındaki Lqliaa kasabasında 1 Ekim'de düzenlenen gösterilerde üç protestocunun güvenlik güçleri tarafından vurularak öldürüldüğü iddiası da paylaşılıyor. 

Olayda 12 yaşındaki çocuklar da dahil 14 protestocunun yaralandığı belirtiliyor. Yetkililerse bir grup eylemcinin polis karakoluna saldırdığını, ekiplerin de buna karşılık verdiğini savunuyor. 

Uluslararası Af Örgütü'ne göre şimdiye dek protestolarla bağlantılı olarak 2 bin 400'den fazla kişi hakkında hukuki işlem başlatıldı. 

AMDH, duruşmalarda avukatların bulunmadığına, soruşturmaların yetersiz yürütüldüğüne ve masumiyet karinesinin uygulanmadığına dikkat çekiyor. Onlarca kişiye 15 yıla varan hapis cezaları verildiği aktarılıyor. Çocuklar da dahil birçok göstericinin davası sürüyor.

STK'nin Marakeş şubesinden Mustapha Elfaz, "Gençlerin polis gözetiminde işkence gördüklerine dair korkunç tanıklıklar duyduk" diyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Ahmed Benchemsi şunları söylüyor: 

Hükümet açıkça korktu ve herhangi bir muhalefet biçimine müsamaha göstermeyecekleri yönünde güçlü bir mesaj vermek için böyle bir baskıya başvurdu.

Eylülde patlak veren eylemlerde halk, en az 11 kentte yolsuzluğu protesto etmek için sokaklara dökülmüştü.

Göstericiler, Rabat yönetiminin sağlık ve eğitimi önemsemeyip uluslararası spor organizasyonlarına para akıttığını savunuyor. İspanya ve Portekiz'le birlikte 2030 FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hazırlanan ülkede "Stadyumlar burada, hastaneler nerede?" sloganları duyulmuştu. 

Z Kuşağı 212 ve Fas Gençliğinin Sesleri gibi örgütlerin liderlik ettiği protestolar barışçıl başlasa da güvenlik güçleriyle çatışmalar nedeniyle üç kişi yaşamını yitirmiş, 600'den fazla kişi yaralanmıştı.

Independent Türkçe, Guardian, News International


İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
TT

İsrail gaz hamlesiyle Trump-Sisi-Netanyahu görüşmesine zemin mi hazırlıyor?

Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)
Sisi ve Netanyahu’nun 2017’de BM Genel Kurulu sırasında gerçekleştirdiği görüşmeden bir kare (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun aylarca beklettikten sonra Mısır ile yapılan en büyük doğal gaz anlaşmasına onay vermesi, iki lider arasında olası bir zirveye ilişkin İsrail basınında yeni iddialar doğurdu. Ancak Kahire cephesi sessizliğini koruyor.

Şarku’l Avsat’ın CNN’den aktardığı bilgilere göre Netanyahu ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi arasında ABD’de bir görüşme düzenlenmesi gündemde. Ancak sürece yakın Mısırlı bir kaynak, böyle bir buluşmanın kolay olmayacağını belirterek, “Gaz anlaşması tek başına bunu sağlamaz. İsrail’in Gazze anlaşmasını uygulamada ilerleme göstermesi ve Mısır’ın güvenliğini garanti etmesi gerekir. Bölgedeki tansiyon bitmiş değil ve ekonomik çıkar niteliğindeki bir gaz anlaşması bu durumu değiştirmez” değerlendirmesinde bulundu.

CNN’e konuşan bir İsrailli kaynak, Netanyahu’nun gaz anlaşmasına yönelik ilanının “olası Netanyahu–Sisi görüşmesi için hazırlıkların bir parçası” olduğunu aktardı.

Netanyahu’nun bu ay içinde ABD’ye giderek Başkan Donald Trump ile Florida’daki Mar-a-Lago’da görüşmesi bekleniyor. Aynı kaynaklara göre, İsrail hükümeti anlaşmaya resmi onayı aylarca geciktirdikten sonra, sonunda Trump yönetiminin baskısıyla onay verdi. Washington yönetimi, Netanyahu ile Sisi’yi bir araya getirerek bölgesel barış girişimlerini ve “İbrahim Anlaşmaları”nın kapsamını genişletmek istiyor.

Netanyahu çarşamba gecesi yaptığı televizyon konuşmasında, “İsrail tarihindeki en büyük gaz anlaşmasına onay verdim. Anlaşmanın değeri 112 milyar şekel (34.7 milyar dolar). Bunun 58 milyar şekeli (18 milyar dolar) devlet hazinesine girecek” açıklamasını yaptı ve anlaşmanın Amerikan Chevron şirketi ile İsrailli ortaklar üzerinden Mısır’a gaz ihracatını içerdiğini söyledi.

wscf
Deyr el-Belah’taki geçici Filistinli kampından bir kare (AFP)

İsrail ve Mısır, 1979’da barış anlaşması imzalamış olsa da iki lider yaklaşık on yıldır kamuoyu önünde görüşmedi. Kahire’den ise söz konusu iddialara ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı.

Mısırlı düşünür Abdülmünim Said, olası zirveye dair, “Benim için geçerli olan sadece Kahire’den gelen açıklamalardır” diyerek, gaz onayının barış sürecini canlandırıp canlandıramayacağının belirsiz olduğunu ifade etti. Said, “Bu durum sadece ekonomik bir anlaşma olarak kalabilir ve siyasi sonuç doğurmayabilir” dedi.

İsrail medyası ise iddiayı güçlendiren haberlerle çıktı. İsrail Kamu Yayın Kurumu, anlaşmanın Netanyahu ile Sisi arasında bu ay sonunda Florida’da bir görüşme ihtimalini doğurduğunu yazdı. Yedioth Ahronoth ve Kanal 12 de anlaşmanın Netanyahu–Trump–Sisi üçlü zirvesinin önünü açabileceğini aktardı; ayrıca Mısırlı tarafın, görüşmeye katılmak için anlaşma onayını şart koştuğunu belirtti.

Haberlere göre iki lider savaşın başlangıcından bu yana kamuoyuna açık şekilde konuşmadı ve taraflar arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Kanal 12, Sisi’nin Temmuz ayında iç ve dış eleştirilere rağmen anlaşmayı kabul ettiğini, ancak İsrail hükümetinin beş ay boyunca süreci geciktirdiğini yazdı.

Aynı kaynaklara göre Mısır, Gazze’deki ateşkes sürecinde ilerleme sağlanmadan ve İsrail’in Gazze–Mısır sınır hattı olan Filadelfi Koridoru’ndan ve Nitsarim bölgesinden çekilmeden zirveye sıcak bakmıyor. Jerusalem Post da, gaz anlaşmasının üçlü zirve için gerekli siyasi tavizlerden yalnızca biri olduğunu kaydetti.

Mısırlı parlamenter Mustafa Bekri ise, gaz anlaşması ile olası liderler zirvesi arasında bağ kurulmasını reddetti. Bekri, İsrail kaynaklarından gelen iddialara itibar edilmemesi gerektiğini, esas olanın resmi Mısır tutumu olduğunu belirterek, “Mısır’ın pozisyonu nettir: Filistin halkının haklarının korunması ve Mısır’ın güvenliğinin garanti altına alınması vazgeçilmezdir” dedi.


Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
TT

Şam ve SDG yıl sonu yaklaşırken entegrasyon sürecini hızlandırmaya çalışıyor

Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)
Kamışlı’da gerçekleştirilen törende görüntülenen SDG unsurları (Arşiv – Reuters)

Suriye hükümeti ile Ana omurgasını YPG’nin oluşturduğu Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yürütülen entegrasyon görüşmelerine ilişkin kaynaklar, tarafların yıl sonunda dolacak süre öncesinde tıkanan anlaşmayı ilerletmek için yoğun çaba gösterdiğini aktardı.

Şarku'l Avsat'ın sürece yakın Suriyeli, Kürt ve Batılı kaynaklardan edindiği bilgilere göre taraflar son günlerde temaslarını yoğunlaştırdı. Ancak görüşmelerdeki gecikmelerin yarattığı memnuniyetsizlik dikkat çekiyor. Kaynaklar, mevcut şartlarda anlaşmayı ileriye taşıyacak büyük bir sıçrama beklentisinin zayıf olduğunu belirtiyor.

Beş farklı kaynağa göre, geçici Suriye hükümeti, kuzeydoğu bölgesini kontrol eden Kürt güçlerine bir öneri sundu. Kaynaklar Şam yönetiminin söz konusu öneride, yaklaşık 50 bin savaşçıdan oluşan SDG’nin üç ana tümen ve daha küçük birlikler halinde yeniden yapılandırılmasına kapı araladığı bilgisini verdi.

Öneriye göre SDG, komuta zincirinin bir bölümünden vazgeçecek ve kontrol ettiği bölgeleri Suriye ordu birliklerine açacak.

Ancak kaynaklar, bu planın hayata geçip geçmeyeceğinin belirsiz olduğunu vurguladı. Birçok yetkili, yıl sonuna kısa süre kalmışken kapsamlı bir anlaşmaya varma ihtimalinin zayıf olduğunu, daha fazla müzakereye ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.