Suriyeli Kürtler, Ankara-Şam hattındaki olası bir ‘normalleşmeden’ endişeli

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)
TT

Suriyeli Kürtler, Ankara-Şam hattındaki olası bir ‘normalleşmeden’ endişeli

Fotoğraf (Reuters)
Fotoğraf (Reuters)

Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Suriyeli mevkidaşı Faysal Mikdad ile bir süre ayaküstü gerçekleştirdiği konuşma ve Türkiye’nin Suriye’de muhalefet ile hükümet arasında ‘uzlaşma’ yönündeki açıklaması Suriye Kürtlerinin tepkisine neden oldu. Suriyeli Kürtler, Türkiye ve Suriye hükümetlerinin aralarında bir anlaşmaya varması halinde son yıllarda elde ettikleri askeri ve siyasi kazanımları kaybedeceklerine dair duydukları korkuyu dile getirdiler. Suriye’nin kuzeydoğusundaki Kürt sınır bölgelerinde yaşayan yüzlerce kişi, Türkiye’nin Kürt kontrolündeki bölgelere askeri operasyon başlatma ihtimali nedeniyle gösterilere katıldı. Kürtler ayrıca, bölgede konuşlanmış Uluslararası Koalisyon’un ve Rus kuvvetlerinin askeri üsleri karşısında da gece nöbeti düzenledi.
Kürt Ulusal Konseyi’nin dış ilişkiler üyesi Kürt muhalif İbrahim Berro, 10 ay önce ‘Bağlantısızlar Hareketi’ne mensup ülkelerin düzenlediği toplantının oturum aralarında Türkiye ve Suriye dışişleri bakanları arasında gerçekleşen konuşma hakkında açıklamada bulundu. Berro, Şam ile Ankara arasında iş birliği ve istihbarat koordinasyonunun yanı sıra ‘ilişkileri normalleştirme’ girişimlerinin var olduğunu öne sürdü. “Genel olarak Suriye halkı ve özel olarak muhalefet ve Kürtler kaybeden olacak. Kürtlerin bu konuda hiçbir çıkarı olmayacak” diyerek ABD’nin Suriye’de asker konuşlandırmasına rağmen olup bitenlere göz yumduğunu iddia etti.
Berro, Washington ve Avrupa Birliği’nin (AB) tavırlarını ve Suriye’de yaşananlara ilişkin ‘sessizliğini’ de eleştirdi. Ayrıca ABD yönetiminin Kürt Konseyi yetkililerine ve Suriye Demokratik Güçleri liderlerine hitaben ‘tehditte bulunduğu askeri eylemlerini uygulaması halinde Türkiye’nin karşısında durmayacaklarını ve Ankara’ya bazı ekonomik yaptırımlar uygulamakla yetineceklerini’ ilettiğini söyledi. İbrahim Berro, ABD’nin Türkiye’nin Suriye topraklarındaki yeni askeri operasyonlarından memnun olmadığını ancak yine de Türkiye’nin olası bir operasyon başlatması halinde buna karışmayacağını vurguladı.
Berro, Rusya ve İran’ın Türkiye’nin olası operasyonuna karşı çıkmasının, Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) tüm bölgeyi şartsız olarak Suriye’ye teslim etmesi karşılığında geldiğini iddia eden Berro
“Sonuç olarak SDG, bölgeyi rejime teslim etmek ya da ABD’lilere bırakmak arasında kalmış oluyor” dedi. Aynı şekilde Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed’a sadık düzenli güçlerin Kürt bölgelerine dönüşü hakkında da şunları söyledi:
“Suriye'nin kuzey ve doğusundaki Özerk Yönetim bölgeleri gerçek bir tehlike altında. İster Türkiye ile ABD arasında ister Türkiye ile Rusya arasında olsun taraflar arasındaki görüşmeler rejimin bölgelerimize dönmesine veya Türkiye’nin bu bölgelere girmesine yol açacaktır.”
İbrahim Berro açıklamasında, Doğu Fırat bölgesini yöneten PYD ve Özerk Yönetim’i, geriye kalan Kürt muhalefet partilerinin bölge yönetimine katılmasını engellemekle suçladı.
Diğer yandan Uluslararası Koalisyon ve Rus güçlerinin karargâh ve üsleri önünde düzenlenen gösterilerde Özerk Yönetim’e bağlı şehir ve beldelerden yüzlerce kişi, ateşkesin garantör güçlerine olası operasyonları önleme çağrısı yaptı. Haseke vilayetinin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehri halkı, 12 Ağustos’ta şehirdeki sivil havaalanında Birleşmiş Milletler (BM) binası ve Rus üssü önünde gece nöbeti düzenledi. Halk, Rus güçlerine sivillerin korunması ve bölgede uçuşa yasak bölge ilan edilmesi çağrısı yaptıkları bir mesaj gönderdi. Aynı şekilde Kamışlı’nın batısındaki Amuda kasabasında da yüzlerce kişi, Rusya’ya ait bir karakolun önünde oturma eylemi düzenleyerek insansız hava araçlarına (İHA) uçuşa yasak bölge uygulanmasını istedi.
Haseke’nin güneyindeki Geveran mahallesinde Uluslararası Koalisyon üssü ve ABD ordusu üssü karşısında düzenlenen gösteriye yüzlerce kişi katılırken, eylemciler Türkiye’nin sınır bölgelerine yönelik saldırılarının önlenmesi çağrısında bulundu. Rakka’nın kuzey kırsalındaki Ayn İsa kasabasında yaşayan yüzlerce kişi, Rus üssü önünde toplanarak olası operasyonların önlenmesi çağrısı yaptı.



İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.


Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
TT

Gazze Şeridi'nde fırtına nedeniyle 11 kişi hayatını kaybetti, birçok ev yıkıldı

Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)
Filistinli çocuklar, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden geçiyor (EPA)

Gazze Şeridi'ni 24 saatten kısa bir süre içinde vuran fırtına ve derin alçak basınç sistemi, birçok evin çökmesi ve bölge genelinde çadırların sular altında kalması sonucu 11 Filistinlinin ölümüne birçok kişinin de yaralanmasına yol açtı.

Filistin Haber Ajansı'na (WAFA) göre yerel kaynaklar, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Beyt Lahiya'nın Bir el-Naja bölgesinde, yerinden edilmiş kişilerin barındığı bir evin çökmesi sonucu 5 Filistinlinin öldüğünü ve birçok kişinin de yaralandığını bildirdi.

 Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)Gazze Şeridi'nin güneyinde Han Yunus'taki bir kampta yağmurlu bir günde yerinden edilmiş Filistinli kadın (Reuters)

Şarku'l Avsat'ın ulaştığı kaynaklar, bugün şafak vakti Gazze şehrinin batısındaki el-Rimal mahallesinde yerinden edilmiş kişilerin çadırlarının üzerine büyük bir duvarın çökmesi sonucu 2 vatandaşın öldüğünü, Gazze şehrinde aşırı soğuktan bir çocuğun, el-Şati kampında ise bir bebeğin hayatını kaybettiğini belirtti. Dün de el-Şati kampında bir duvarın çökmesi sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Dün el-Amadi bölgesindeki Ebu Cebel kampında bir çadırın çökmesi sonucu iki çocuk yaralandı; Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki mülteci çadırında ise bir bebek aşırı soğuktan hayatını kaybetti.

Sivil savunma ekipleri, son birkaç saat içinde en az 10 evin çöktüğünü, son olarak da el-Kerame ve Şeyh Rıdvan mahallelerinde 2 evin yıkıldığını bildirdi.

Bu olumsuz hava koşulları ayrıca Han Yunus'un el-Mevasi bölgesindeki kampların tamamının sular altında kalmasına, Deyr el-Belah'taki el-Bassa ve el-Baraka'nın geniş alanlarının, Nuseyrat'taki Merkez Pazarı'nın ve Gazze Şehri'ndeki Yermuk ve liman bölgelerinin hasar görmesine yol açtı.

 Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta barınakları basan yağmur sularının içinden hayvanlarla çekilen arabalar geçiyor (EPA)

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım ve Çalışma Ajansı (UNRWA), dün yaptığı açıklamada, şiddetli yağmur ve ıslak çadırların, aşırı kalabalık Gazze Şeridi'ndeki kötüleşen sağlık ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirdiğini belirterek, soğuk hava, yetersiz sanitasyon ve hijyen eksikliğinin salgın hastalık riskini artırdığını vurguladı. UNRWA, insani yardıma erişimin acilen kolaylaştırılması çağrısında bulundu.