150 yıldır kayıp olan böceğin şarkısını yeniden duymak

Katyid böceği. (Araştırma ekibi)
Katyid böceği. (Araştırma ekibi)
TT

150 yıldır kayıp olan böceğin şarkısını yeniden duymak

Katyid böceği. (Araştırma ekibi)
Katyid böceği. (Araştırma ekibi)

Londra'daki Doğa Tarihi Müzesi'ni ziyaret edenler, en son 150 yıl önce görülen ve bilim insanlarının henüz akıbetini belirleyemediği bir böcek türünün şarkısını dinleyebiliyorlar.
Prophalangopsis obscura olarak bilinen katydid böceği vahşi doğada en son 1869'da tanımlandı ancak o tarihten bu yana görülmedi. Ancak Plus One dergisinde yayımlanan çalışmaya göre araştırmacılar, bu türün uzun süredir kaybolan sesini yeniden oluşturdular. Bu sesin kayıp böceği vahşi doğada bulmak için kullanılabilmesini umut ediyorlar.
Bu böceğin bilinen tek örneği, bir asırdan fazla bir süre önce İngiliz ordu subayı, John Bennett Hersay tarafından müzeye bağışlandı. Tür daha sonra 1869'da bilim insanı Francis Walker tarafından bilimsel olarak tanımlandı.
Araştırmacılar, böceğin halen nerede yaşıyor olabileceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için müzedeki örneği kullanarak her bir kanadın üç boyutlu görüntülerini oluşturdular ve her kanadın rezonans frekansını belirlediler.
Doğadaki böcekler, ses çıkarmak için kanat ve bacak uzuvlarını birbirine sürtüyorlar. Genellikle erkekler bu sesleri üreme mevsiminde (yaz aylarında) dişileri çekmek için kullanıyorlar.
Araştırmanın baş yazarı, Londra'daki Doğa Tarihi Müzesi'nde biyoakustikten sorumlu Ed Baker, müzenin internet sitesinde yayınlanan raporda şunları söyledi:
“Böcek sesleri evrimsel tarihleriyle ilişkilendirilebilir. Böylece bir türün şarkılarında neden belirli frekansların olduğunu ve seslerin yapısının çevrelerini ve evrimini nasıl yansıttığını inceleyebilirsiniz. Katydid böceğinin alçak sesli şarkısı, yarasalardan uzak, soğuk bir iklimde yaşadığını gösteriyor olabilir. Yarasalar, göç ederek ve kış uykusuna yatarak soğuk bölgelerden kaçınma eğilimindedir ve bu, böceklerin av riski olmadan özgürce uçmalarına izin verir. Bu nedenle, kuzey Hindistan ve Tibet'teki soğuk iklim, bu böceğin yaşaması için uygun adaylar arasında. Bu bilgi bilim insanlarının türleri yeniden keşfetmelerine yardımcı olabilir."



İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
TT

İlk insanların beslenme sırları, 300 bin yıllık ahşap aletlerle birlikte gün yüzüne çıktı

(Liu ve ekip arkadaşları/Science)
(Liu ve ekip arkadaşları/Science)

Vishwam Sankaran Bilim ve Teknoloji Muhabiri 

Çin'in güneybatısında keşfedilen 300 bin yıllık nadir ahşap aletler, bölgedeki ilk insanların büyük ölçüde kök ve yumrular gibi yeraltı bitkileriyle beslendiğini gösteriyor.

Hakemli dergi Science'da perşembe günü yayımlanan bulgular, Doğu Asya'daki erken insan atalarının gelişmiş bilişsel becerilerine, yaşantılarına, beslenme biçimlerine ve çevrelerine ışık tutuyor.

Yunnan eyaletinin Jiangchuan bölgesinde yer alan göl kıyısındaki Gantangqing arkeolojik kazı alanında, oksijenden yoksun kil tortularda ahşap aletlerin korunması sayesinde bu nadir buluntu elde edildi.

Araştırmacılar tortularda yaklaşık bin organik kalıntı da buldu.

Ortaya çıkarılan kalıntıları gelişmiş teknikler kullanarak tarihlendiren bilim insanları, aletlerin 250 bin ila 350 bin yıllık olduğunu tespit etti.

Bilim insanları, çeşitli biçim ve işlevlere sahip "son derece nadir" ahşap aletlerin yaklaşık 300 bin yıllık katmanlardan çıkarıldığını söylüyor.

Bugüne kadar bu döneme ait, biri Avrupa'da diğeri Afrika'da olmak üzere ahşap alet içeren sadece iki keşif yapılmıştı.
 

Görsel kaldırıldı.

Gantangqing'deki ahşap aletler (Liu ve ekip arkadaşları/Science)


Yeni keşfedilen çubuklardan ikisi, İtalya'nın Poggetti Vecchi bölgesinde bulunan 171 bin yıllık aletlere benzerlik gösteriyor.

Kanca biçimli benzersiz 4 aletin daha ortaya çıkarıldığını belirten bilim insanları, bunların muhtemelen kökleri kesmek için kullanıldığını söylüyor.

Ayrıca araştırmacıların ahşap aletlerin üzerinde kasıtlı cilalama ve kazıma izleri, kenarlarındaysa toprak kalıntıları saptaması, bunların kök ve yumrular gibi yeraltı bitkilerini kazmak için kullanıldığına işaret ediyor.

Bilim insanları, "Ahşap aletler arasında kazma çubukları ve küçük, eksiksiz, elle tutulan sivri uçlu aletler var" diye yazıyor.

Bilim insanları bu bulgulara dayanarak insanların Doğu Asya'daki atalarının muhtemelen bitki temelli bir beslenme biçimi izlediğinden şüphelenirken, bölgede çam fıstığı, fındık, kivi meyvesi ve su yumrularına dair kanıtlar tespit edildi.

Buna karşılık Avrupa ve Afrika'da saptanan ahşap aletler av aletleri, mızraklar ve mızrak uçlarıydı.

Çalışmanın ortak yazarı arkeolog Bo Li şöyle diyor:

Bu keşif, erken insan adaptasyonuna ilişkin önceki varsayımlara meydan okuyor. Çağdaş Avrupa yerleşimleri (Almanya'daki Schöningen gibi) büyük memelileri avlamaya odaklanırken, Gantangqing subtropik bölgelerde bitki temelli, eşsiz bir hayatta kalma stratejisini ortaya koyuyor.

Dr. Li, "Ahşap aletlerin çeşitliliği ve karmaşıklığı da arkeolojik kayıtlardaki önemli bir boşluğu dolduruyor, çünkü 100 bin yıldan daha eski ahşap aletler Afrika ve Batı Avrasya dışında son derece nadir görülüyor" ifadelerini kullanıyor.

Keşif, ahşap aletleri kullanan erken insanların dünya genelinde çok daha geniş bir alana yayıldığını gösteriyor.

Ayrıca farklı ortamlarda yaşayan tarih öncesi kültürlerin yerel olarak işlerine yarayacak aletler geliştirdiğine de işaret ediyor.


Independent Türkçe, independent.co.uk/news