Bilim insanları ölü yıldızın izlerini araştırıyor

"Ölü bir yıldızın" kalıntılarını görmek için uzaya roket fırlatılıyor

Cassiopeia Takımyıldızı / Kraliçe Takımyıldızı (Northwestern Üniversitesi)
Cassiopeia Takımyıldızı / Kraliçe Takımyıldızı (Northwestern Üniversitesi)
TT

Bilim insanları ölü yıldızın izlerini araştırıyor

Cassiopeia Takımyıldızı / Kraliçe Takımyıldızı (Northwestern Üniversitesi)
Cassiopeia Takımyıldızı / Kraliçe Takımyıldızı (Northwestern Üniversitesi)

ABD’nin Chicago kentindeki Northwestern Üniversitesi'nden astrofizik araştırma ekibi, birkaç gün sonra başlayacak bir görevde ölü bir yıldızın kalıntılarının fotoğrafını çekmeyi amaçlıyor. Önceki gün üniversitenin web sitesinde yapılan açıklamada, NASA tarafından finanse edilen araştırma ekibinin 21 Ağustos'ta güney New Mexico'daki bir askeri üstten bir "MicroX" roketi fırlatacağını ve roketin uzayda 15 dakika kalacağını söyledi. Bu, Cassiopeia Takımyıldızı veya Kraliçe Takımyıldızı olarak bilinen takımyıldız içinde bir "Süpernova A" yıldızı kalıntısının hızlı bir resmini çekmek için yeterli bir zaman.
Süpernova, enerjisi biten büyük yıldızların yaşamının son evrimsel aşamalarındaki astronomik bir olay. Yıldızın ömrünün sonunda büyük bir yıldız patlaması meydana gelir. Kalıntıları fotoğraflanacak olan yıldız, Dünya'dan yaklaşık 11 bin ışık yılı uzaklıkta patladı. Roket, fotoğrafı çektikten sonra Dünya'ya dönecek ve fırlatma rampasından yaklaşık 45 mil uzakta bir çöle inecek. Northwestern Üniversitesi ekibi, roketin getirdiklerini buradan alacak.
Yüksek Çözünürlüklü Mikro X-ışını Görüntüleme Roketi anlamına gelen MicroX roketi, astronomik kaynaklardan gelen her X-ışınının enerjisini benzeri görülmemiş bir doğrulukla ölçebilen süper iletken tabanlı bir X-ışını görüntüleme spektrometresi taşıyacak. Projeye liderlik eden Northwestern Üniversitesi'nden Inectali Figueroa Feliciano konuyla ilgili olarak şunları söyledi: "Süpernova kalıntısı o kadar sıcak ki ondan yayılan ışığın çoğu görünür aralıkta değil. Bu nedenle X-ışını görüntülemeyi kullanmamız gerekiyor. Atmosferimiz X-ışınlarını emdiği için bu işlemi Dünya'dan gerçekleştirmemiz mümkün değil. Bu yüzden uzaya gitmemiz gerekiyor. Atmosfere göz atıp tekrar aşağı inerken sanki havaya zıplamış ve bir fotoğraf çekmiş gibi olacağız.”
Araştırma ekibi, altı katlı roketi daha önce NASA'nın Virginia'daki Wallops Uçuş Tesisinde test etmiş ve ilk kez 2018 yazında fırlatmıştı. Roketin ilk uçuşu sırasında araştırmacılar, dedektörlerinin süper iletken elektronik okumalarıyla birlikte uzayda çalıştığını gösterdi.
Araştırmacılar, 10 ışık yılı genişliğindeki bir süpernovanın kalıntılarını inceleyerek, Dünya'daki ve vücudumuzun içindeki yaşam hakkında daha fazla bilgi edinmeyi umuyorlar.
Feliciano açıklamasında, “Hepimiz yıldızlardan oluşuyoruz. Vücudumuzdaki elementler yıldızların merkezinden geliyor. Yıldızlar patladığında uzaya parçacıklar fırlatıyor ve bu tür olaylar tüm galaksiye yayılıyor, sonunda Dünya gibi gezegenleri oluşturuyor” ifadelerini kullandı.



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging