Batı Afrika’daki çatışmaların körüklenmesinde dış müdahalelerin payı var mı?

Gine’nin başkenti Konakri’de yolları trafiğe kapatan göstericiler, güvenlik güçlerine taş atıyor (AFP)
Gine’nin başkenti Konakri’de yolları trafiğe kapatan göstericiler, güvenlik güçlerine taş atıyor (AFP)
TT

Batı Afrika’daki çatışmaların körüklenmesinde dış müdahalelerin payı var mı?

Gine’nin başkenti Konakri’de yolları trafiğe kapatan göstericiler, güvenlik güçlerine taş atıyor (AFP)
Gine’nin başkenti Konakri’de yolları trafiğe kapatan göstericiler, güvenlik güçlerine taş atıyor (AFP)

ABD, Rusya ve Çin’in Afrika kıtasında ekonomik çıkarlarını korumak için girdiği ‘kıyasıya rekabetin’ gölgesinde Batı Afrika bölgesi geçtiğimiz günlerde Mali’de yaşanan terör eylemleri, Gine Cumhuriyeti ve Sierra Leone’da düzenlenen hükümet karşıtı gösteriler gibi bir dizi olaya tanık oldu. Birçok gözlemciye göre, ABD, Rusya ve Çin arasındaki rekabet Batı Afrika ülkelerindeki çatışmaları körüklüyor. Güney Afrika Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Naledi Pandor da geçen hafta ABD’li mevkidaşı Antony Blinken ile düzenlediği ortak basın toplantısında bu hususa işaret etti. AllAfrica haber sitesinde yer alan habere göre Pandor ,“Bilmemiz ve ders çıkarmamız gereken tecrübelerden biri, Afrika’nın iç işlerine çok fazla dış müdahale olduğu gerçeğiyle ilgilidir. Bu dış müdahale, Afrika’nın bazı ülkelerinde çatışmanın körüklenmesi ve istikrarsızlığın sebebidir” ifadelerini kullandı.
Mali’de geçtiğimiz son birkaç gün içinde şiddet olayları tırmanışa geçti. Mali’den yapılan resmi açıklamalara göre ülkede Gao bölgesinde düzenlenen saldırıda 42 asker öldü. Bu saldırı 2019’dan bu yana ülkede yaşanan en şiddetli saldırı olarak biliniyor. AFP’nin haberine göre, Almanya Savunma Bakanlığı ‘ikinci bir duyuruya kadar” Mali’deki keşif operasyonlarını askıya aldığını duyurdu. Sierra Leone’da hayat şartlarını protesto için hükümet karşıtı gösteriler patlak verdi. Bu arada tüm dünyada gözler Sierra Leone’nin komşusu Gine Cumhuriyeti’ne çevrilmiş durumda. Gineli yetkililer, muhalif Anayasanın Korunması Ulusal Cephesi’nin (FNDC) çağrıda bulunduğu 17 Ağustos’taki gösterilere karşı teyakkuz halinde.
El-Ehram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Afrika Çalışmaları Uzmanı Dr. Emire Abdulhalim’e göre, ABD, Rusya ve Fransa gibi küresel güçler arasındaki ‘kıyasıya rekabet’ Afrika kıtasındaki çatışmanın körüklenmesinde rol oynuyor. Şarku’l Avsat’a konuşan Abdulhalim, “Özellikle ABD ve Rusya arasındaki kıyasıya rekabetin, Batı Afrika’daki çatışma sıklığının artması üzerinde etkisi var. Zira bu çatışma ve dış deste, Afrika ülkelerindeki siyasi güçleri, muhalif güçleri destekleyen bu dış müdahalelerden güç alarak, tarihi haklarını talep etmeye sevk ediyor. Bu süreçte de terör örgütleri bu durumu istismar ederek bu ülkelere kontrolünü dayatmaya çalışıyor. Kıtadaki durumlar her zaman gergin ancak bu gerginlik zaman zaman tırmanıyor” ifadelerini kullandı.
Afrika Çalışmaları Uzmanı Dr. Atiye el-İsevi, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Afrika kıtası ve özellikle Batı Afrika bölgesindeki iç çatışmaların körüklenmesinde dış müdahalelerin ve çeşitli küresel güçler arasındaki rekabetin payı var. Batı Afrika bölgesi, Demokratik Kongo ve Nijerya hariç, sömürgenin küçük alanlara böldüğü kaynaklarla dolu. Çatışmanın körüklenmesinde payı olan başka faktörler de var. Radikal örgütler ve etnik milliyetçi hareketler, bu faktörlerden bazıları” diye konuştu.
Afrika son iki haftadır ABD ve Rusya arasındaki nüfuz çatışması için bir arena haline gelmiş durumda. Zira Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Temmuz ayının sonlarında Mısır, Etiyopya, Kongo ve Uganda’yı ziyaret ederken, ABD’li mevkidaşı Antony Blinken bu ayın başında Güney Afrika, Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Ruanda’yı kapsayan bir Afrika turu gerçekleştirdi. Blinken bu turu “ABD’nin Afrika’daki yeni stratejisi” olarak isimlendirdi.
Abdulhalim, “Afrika kıtasındaki bazı ülkelerde olayların tırmanması nedeniyle şu anda yaşananların, Rusya-Ukrayna krizinin ardından küresel sistemin tanık olduğu siyasi kaos haliyle bir şekilde bağlantısı bulunuyor. Terör olaylarının tırmanmasının başka sebepleri de var. Fransa’nın Mali’den çekilmesi ve Rus Wagner güçlerinin Fransa’nın yerine geçmesinin yanı sıra aralarında Mali’nin de bulunduğu bölge ülkelerinde iktidarın barışçıl bir şekilde el değiştirmesinin zorlaşması ve iktidara erişim gücünün olmamasından dolayı çok öfkelenen gruplar bu sebepler arasında sayılabilir” diye konuştu.
Rusya, Fransa’nın Mali’den çekilmesinin yarattığı boşluktan faydalanma girişimi kapsamında Mali’yi silahlandırarak ülkedeki askeri varlığını güçlendiriyor. Mali Askeri Geçiş Konseyi geçen haftanın ortasında Moskova’dan yeni askeri mühimmat ve teçhizat teslim almasını kutladı. Fransa’nın itirazlarına rağmen Rus Wagner güçleri Mali’de konuşlanmayı sürdürüyor.
Gözlemciler, küresel güçlerin Afrika’daki çatışmalarını “yeni Soğuk Savaş” olarak nitelendiriyor. Zira tüm taraflar kendilerini yeni bir strateji sunarak kıtada nüfuz elde etmeye çabalıyor.
ABD Dış İlişkiler Konseyi, geçen hafta sonu sunduğu raporda, “ABD’nin Afrika’ya yönelik yeni stratejisi, ABD’nin diplomatik yapısındaki dönüşümü temsil ediyor. Fakat Afrikalı ülkeler Washington’u taahhütlerine bağlı kalmaya zorlamalıdır” ifadelerine yer verdi. ABD’nin Eski Başkanı Donald Trump döneminde Washington’un izlediği stratejinin “refah, güvenlik ve istikrar ile terörle mücadelenin sürdürülmesi” şeklindeki üç ilkeye dayandığına işaret edilen raporda, “Yeni strateji önceki fikirlerden vazgeçmemekle birlikte ABD ve Afrika ülkeleri arasında eşit ortaklık fikrine odaklanıyor” ifadesi kullanıldı.



Amerika, Nijerya'nın kuzeybatısında DEAŞ'a karşı büyük bir hava saldırısı başlattı

ABD Donanması tarafından yayınlanan bir fotoğraf, Eisenhower uçak gemisinin uçuş operasyonları sırasındaki durumunu gösteriyor (Arşiv- EPA)
ABD Donanması tarafından yayınlanan bir fotoğraf, Eisenhower uçak gemisinin uçuş operasyonları sırasındaki durumunu gösteriyor (Arşiv- EPA)
TT

Amerika, Nijerya'nın kuzeybatısında DEAŞ'a karşı büyük bir hava saldırısı başlattı

ABD Donanması tarafından yayınlanan bir fotoğraf, Eisenhower uçak gemisinin uçuş operasyonları sırasındaki durumunu gösteriyor (Arşiv- EPA)
ABD Donanması tarafından yayınlanan bir fotoğraf, Eisenhower uçak gemisinin uçuş operasyonları sırasındaki durumunu gösteriyor (Arşiv- EPA)

ABD Başkanı Donald Trump dün yaptığı açıklamada, ABD'nin Nijerya'nın kuzeybatısında DEAŞ militanlarına karşı hava saldırıları başlattığını ve grubun bölgedeki Hristiyanları hedef aldığını söyledi.

Trump, Truth Social'da yaptığı bir paylaşımda, "Bu gece, Başkomutan olarak talimatımla, Amerika Birleşik Devletleri, Nijerya'nın kuzeybatısında, başta masum Hristiyanlar olmak üzere, uzun yıllardır, hatta yüzyıllardır görülmemiş düzeyde vahşice hedef alan ve öldüren DEAŞ teröristlerine karşı güçlü ve ölümcül bir saldırı başlattı!" ifadelerini kullandı.

ABD Afrika Komutanlığı, X'te yaptığı açıklamada, saldırının Nijerya yetkililerinin talebi üzerine gerçekleştirildiğini ve birçok DEAŞ üyesinin ölümüyle sonuçlandığını belirtti.

Nijerya Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin ülkenin kuzeybatısındaki "terörist hedeflere" yönelik hassas hava saldırıları başlattığını ve Washington ile "yapılandırılmış güvenlik iş birliği" içinde olduklarını belirtti.

Bu saldırı, Trump'ın ekim ayı sonlarında Hristiyanlığın Nijerya'da "varoluşsal bir tehditle" karşı karşıya olduğu uyarısında bulunmasının ve Batı Afrika ülkesinde Hristiyan bölgelerini hedef alan şiddeti durdurmadaki başarısızlığı nedeniyle askeri müdahale tehdidinde bulunmasının ardından geldi. Reuters pazartesi günü, ABD'nin kasım ayı sonundan bu yana Nijerya'nın geniş bölgeleri üzerinde istihbarat toplama uçuşları gerçekleştirdiğini bildirdi.

Nijerya hükümeti, silahlı grupların hem Müslümanları hem de Hristiyanları hedef aldığını ve ABD'nin Hristiyanlara yönelik zulüm iddialarının karmaşık güvenlik durumunu yansıtmadığını ve dini özgürlüğü koruma çabalarını göz ardı ettiğini söylüyor. Bununla birlikte, Nijerya, silahlı gruplara karşı ABD güçlerini destekleme konusunda ABD ile iş birliği yapmayı kabul etti.

Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre ülke nüfusu, çoğunlukla kuzeyde yaşayan Müslümanlar ve güneyde yaşayan Hristiyanlar arasında bölünmüş durumda. Trump, Noel Günü'nde, tatilini geçirdiği Florida, Palm Beach'teki Mar-a-Lago tatil köyünde açıklamasını yaptı. Gün boyunca hiçbir kamu etkinliğine katılmadı ve son olarak çarşamba akşamı kendisine eşlik eden gazetecilerin karşısına çıktı.


Nijerya'da bir İslami etkinliğe giden 28 kişi silahlı kişiler tarafından kaçırıldı

Nijerya askerleri (dağıtımda)
Nijerya askerleri (dağıtımda)
TT

Nijerya'da bir İslami etkinliğe giden 28 kişi silahlı kişiler tarafından kaçırıldı

Nijerya askerleri (dağıtımda)
Nijerya askerleri (dağıtımda)

Nijerya'nın merkezinde, İslami bir etkinliğe giden insanları taşıyan araca silahlı kişiler pusu kurarak aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 28 kişiyi kaçırdı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Birleşmiş Milletler için hazırlanan ve Ajans tarafından incelenen bir güvenlik raporunda ifadeler yer alıyor: "21 Aralık akşamı, silahlı kişiler, Plateau Eyaleti'nin Bechar bölgesindeki Zak köyü yakınlarında, Peygamberin doğum günü kutlaması için düzenlenen toplantıya giderken, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 28 kişiyi kaçırdı."

Bu olay, Nijerya'daki güvenlik durumunun kötüleştiğini gözler önüne seren, son haftalarda yaşanan toplu kaçırma olaylarının en yenisi.


Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
TT

Doğu Kongo'da kriz... Şiddetlenen çatışmalar ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor

Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)
Demokratik Kongo Cumhuriyeti askerleri (Reuters)

Doğu Kongo’da yaklaşık 30 yıldır süren silahlı çatışmayı sona erdirmeyi amaçlayan ‘barış adımlarına’ rağmen çatışmaların devam etmesi, bölgede gerilimi bitirmeyi hedefleyen ‘barış anlaşmalarını’ tehdit ediyor.

Doğal kaynaklar açısından zengin ve Ruanda’ya komşu olan Doğu Kongo’da, yaklaşık otuz yıldır aralıksız silahlı çatışmalar yaşanıyor. Şiddet, Ruanda’nın desteğini aldığı belirtilen 23 Mart Hareketi’nin (M23) ocak ve şubat aylarında bölgenin iki ana kenti Goma ve Bukavu’yu ele geçirmesinin ardından arttı.

Uluslararası kuruluşlar Doğu Kongo’da artan şiddetin risklerine dikkat çekerken, Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) yetkilileri perşembe günü yaptıkları açıklamada, ‘içinde bulunduğumuz aralık ayının çatışmalar açısından en şiddetli dönem’ olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar ise barış anlaşmalarının, bölgedeki tüm çatışma nedenlerini ele almadığı için başarı şansının belirsiz olduğunu ifade etti.

Taraflar arasında yürütülen bir dizi temas sonucunda, ABD Başkanı Donald Trump ile Ruanda Devlet Başkanı Paul Kagame ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Felix Tshisekedi, aralık ayı başında Washington’da bölgedeki barış ve ekonomik iş birliği ihtimalini güçlendirmeyi amaçlayan bir anlaşmaya imza attı. Washington’da Ruanda ile Demokratik Kongo Cumhuriyeti arasında imzalanan bu anlaşma, haziran ayında yine Washington’da varılan çerçeve mutabakatın yanı sıra, Kinşasa ile M23 arasında 15 Kasım’da Katar’da imzalanan ve 19 Temmuz’daki önceki anlaşmanın devamı niteliğindeki Doha çerçevesinin son halkası olarak değerlendiriliyor.

Buna rağmen Doğu Kongo’daki tablo kırılganlığını koruyor. Silahlı saldırıların sürmesi, istikrara yönelik somut adımların atılmasını engelliyor. Alman haber ajansı DPA’nın ICRC’nin Güney Kivu bölgesindeki bir yetkilisine dayandırdığı haberine göre, eyaletin farklı bölgelerinde devam eden çatışmalar can kayıplarına yol açtı ve binlerce aileyi yerinden etti.

ICRC, aralık ayının başından bu yana 100’den fazla sivilin ateşli silahla yaralanmaları nedeniyle örgütün desteklediği hastanelerde tedavi gördüğünü açıkladı. Reuters’ın Demokratik Kongo Cumhuriyeti Ordu Sözcüsü Sylvain Ekenge’ye dayandırdığı haberinde ise ‘ülkenin çatışmalardan etkilenen doğu kesiminde her gün çatışmalar yaşandığı’ belirtildi. Ekenge, “Kuzey Kivu ve Güney Kivu’da çatışma olmayan tek bir gün bile geçmiyor” dedi. Reuters’a konuşan yerel kaynaklar, Ruanda destekli M23 militanlarının, daha önce çekileceklerini açıklamalarına rağmen Doğu Kongo’daki Uvira kasabasından ayrılmadığını belirtti. Ayın başında M23, Kuzey Kivu eyaletinin başkenti Goma ile Bukavu’nun kontrolünü ele geçirmişti.

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Doğu Kongo'daki gösterilerden (Reuters)

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, daha önce M23’ün Güney Kivu eyaletinde birçok noktaya düzenlediği ve sivillerin hayatını kaybetmesine yol açan saldırıları kınamıştı. Guterres, bu ay içinde yaptığı açıklamada, BM Güvenlik Konseyi’nin 2773 sayılı kararı doğrultusunda ‘derhal ve koşulsuz bir ateşkes’ çağrısında bulunmuş, artan şiddetin ‘krize kalıcı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları tehdit ettiğini ve daha geniş çaplı bir bölgesel savaş riskini artırdığını’ ifade etmişti.

BM Güvenlik Konseyi, geçtiğimiz eylül ayında 2773 sayılı kararı oy birliğiyle kabul etti. BM Şartı’nın 7’nci Bölümü kapsamında alınan kararda, Ruanda ordusuna M23’e verdiği desteği sonlandırma ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti topraklarından ön koşulsuz ve derhal çekilme çağrısı yapıldı.

Afrika uzmanı Rami Zahdi, Doğu Kongo’daki barış anlaşmalarının, 30 yılı aşkın süredir devam eden çatışmanın ana nedenlerini ele almaması nedeniyle başarı şansının belirsiz olduğunu belirtti. Zahdi, sorunun barış anlaşmalarının ötesinde daha derin boyutlara sahip olduğunu, bu metinlerin çatışmada yer alan diğer aktörleri ve kendi çıkarlarını korumak amacıyla krize müdahil olan bölgesel ülkeleri dikkate almadığını söyledi. Doğu Kongo’da hâlen yer yer çatışmalar ve silahlı gerginliklerin sürdüğünü vurgulayan Zahdi, bu durumun barış anlaşmalarının başarı ihtimalini zayıflattığını kaydetti. Zahdi’ye göre krizin çözümü, çok uluslu güçlerden oluşacak bir BM misyonunun görevlendirilmesi ve barış anlaşmasının uygulanmasının sıkı şekilde denetlenmesini gerektiriyor.

El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde Afrika çalışmaları araştırmacısı olan Salah Halil ise Doğu Kongo’nun karşı karşıya olduğu temel sorunlardan birinin, ‘dış aktörler adına savaşan çok sayıda silahlı grubun varlığı’ olduğunu ifade etti. Bölgenin, ideolojik farklılıklarına rağmen ekonomik çıkarlar etrafında birleşen silahlı hareketler arasında ittifaklara sahne olduğunu belirten Halil, çatışmaların sürmesinin Washington’da imzalanan barış anlaşmasını tehdit ettiğini söyledi. Halil, bölgedeki kırılganlık ortamında silahlı grupların doğal kaynaklardan faydalanma amacıyla yeniden harekete geçebileceği ve çatışmaların yeniden alevlenebileceği uyarısında bulundu.