Sudan Ordu Komutanı Burhan’dan siyasi güçlerin uzlaşamaması halinde erken seçime gitme sinyali

Muhalefet, Burhan’ın ‘orduyu siyasi süreçten çekme’ taahhüdünden geri adım attığına işaret ediyor.

Burhan’ın desteklediği ve muhalefetin boykot ettiği “Ulusal Mutabakat için Sudan Halkının Çağrısı” girişimi konferansına katılan girişimin lideri ve Sufi tarikat şeyhi Tayyib el-Ced Ved Bedr (AFP)
Burhan’ın desteklediği ve muhalefetin boykot ettiği “Ulusal Mutabakat için Sudan Halkının Çağrısı” girişimi konferansına katılan girişimin lideri ve Sufi tarikat şeyhi Tayyib el-Ced Ved Bedr (AFP)
TT

Sudan Ordu Komutanı Burhan’dan siyasi güçlerin uzlaşamaması halinde erken seçime gitme sinyali

Burhan’ın desteklediği ve muhalefetin boykot ettiği “Ulusal Mutabakat için Sudan Halkının Çağrısı” girişimi konferansına katılan girişimin lideri ve Sufi tarikat şeyhi Tayyib el-Ced Ved Bedr (AFP)
Burhan’ın desteklediği ve muhalefetin boykot ettiği “Ulusal Mutabakat için Sudan Halkının Çağrısı” girişimi konferansına katılan girişimin lideri ve Sufi tarikat şeyhi Tayyib el-Ced Ved Bedr (AFP)

Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan, siyasi güçlerin “kimseyi ötekileştirmeyen” sivil bir geçiş hükümetinin kurulması konusunda anlaşmaya varamamaları halinde erken seçim düzenleme sinyali verdi. Burhan, Silahlı Kuvvetlerin, “ülkenin yaşadığı siyasi ve ekonomik durum ile parçalanma ve dağılma haliyle yüzleşmek için halkın tercihlerinden yana tavır alma ve halkın demokratik rejim ve seçilmiş sivil hükümet beklentilerini yerine getirme” taahhütlerine bağlı olduğunu vurguladı.
Burhan, ülkenin kuzeyindeki Şendi kentinde Silahlı Kuvvetlerin kuruluşunun 68’inci yıldönümü münasebetiyle konuşma yaptı. Burhan Silahlı Kuvvetlerin “halka ve onun ulusal tercihlerine sadık kalacağını ve Sudan halkının üzerinde mutabık kalacağı seçilmiş bir sivil hükümetin şemsiyesi altında demokratik yönetim konusundaki meşru beklentilerini karşılayacağını” vurguladı. Burhan, Silahlı Kuvvetlerin siyasi faaliyetlerden çekilmesi ve tüm enerjisini, ülkeyi bütün düşmanlardan ve pusuda bekleyenlerden korumaya ayırmasının; ülkeyi mevcut krizden çıkarmak için ulusal siyasi güçlerin sorumluluk üstlenmesine ve kimseyi ötekileştirmeden uzlaşı ve iş birliği yapılmasına bağlı olduğunu belirtti. Burhan, “Ülkenin koşulları daha fazla parçalanmayı, dağılmayı ve siyasi çekişmeyi kaldıramaz. Halk, yaşadığı krizlere etkili çözümler beklerken vakit hızla akıyor” dedi.
Ülkenin karşı karşıya olduğu sorunların çözümlerin ancak üzerinde mutabakat sağlanan ve ‘kimseyi ötekileştirmeyen’ bir hükümetin çatısı altında veya seçimlere gidilerek bulunabileceğini söyleyen Burhan, “halkın kendisini kimin yöneteceğini seçeceği seçimlere zemin hazırlayacak, geçiş sürecini tamamlayacak ve ulusal vizyon üzerinde mutabık kalacak bir formül bulmayı amaçlayan çok sayıdaki ulusal girişimi” memnuniyetle karşıladığını ifade etti. Burhan ayrıca Silahlı Kuvvetlerin tarafsız olduğunu ve herhangi bir tarafın yanında olmadığını aksine, “Aralık Devrimi sloganlarının gerçekleştirilmesini göz önünde bulundurarak yalnızca Sudan halkının tercihlerinin yanında durduğunu” vurguladı.
Ancak bazı muhalif çevreler söz konusu açıklamaları “Burhan’ın siyasi süreçten çekilme taahhüdünden geri adım atması” şeklinde değerlendirdi. Nitekim Burhan 4 Temmuz’da ordunun siyasetten çekileceğini ve sivil bir hükümet kurması için siyasi güçlere alan açacağını ilan etmişti. Bu açıklama, Burhan’ın ABD ve Suudi Arabistan’ın arabuluculuğunda Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) ile müzakerelere başlamasından birkaç hafta sonra gelmişti. Burhan bu müzakereleri “iktidara ulusal ve teknokrat bir hükümetin gelmesi ve Silahlı Kuvvetler Yüksek Konseyi’nin kurulması” konularında siyasi güçlerin mutabakata varması şartıyla kabul etmişti.
Muhalif ÖDBG’den kaynaklar, Burhan’ın “tüm siyasi güçlerin uzlaşması” şartını “kışkırtıcı bir şart” diye niteledi. Kaynaklara göre, Burhan’ın bu şartının temelinde “Ömer el-Beşir’in İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) üyesi destekçilerini, partilerini ve Beşir rejiminden faydalananları da söz konusu uzlaşmaya dahil etme ve ayrıca Aralık 2018 devrimini gerçekleştiren, sivil bir yönetimin kurulmasını ve ordunun siyasetten çekilmesini talep eden sivil güçlerin hedeflerinin kökünü kazıma” planı yatıyor. Kaynakların değerlendirmesine göre “Burhan bu iki grubun bir araya gelmesinin imkânsız olduğunu önceden biliyor ve şaibeli erken seçimler yoluyla Beşir yanlılarını yeniden iktidara taşıyacak erken seçimleri oldubittiye getirebilmek için bu duruma güveniyor.” ÖDBG liderlerinden bazıları, Sudan ordusunun Ekim 2021’de yönetime el koymasından bu yana Burhan’ın, Beşir’in partisinden çok sayıda kişiyi yargıdaki sivil hizmet alanlarında otorite pozisyonlarına getirdiğine işaret ediyor.
Burhan’ın Şendi’deki konuşması, Sufi tarikat şeyhi ve Ulusal Mutabakat için Sudan Halkının Çağrısı girişimi lideri Tayyib el-Ced Ved Bedr başkanlığındaki “Yuvarlak Masa” girişiminin tavsiye niteliğindeki kararlarının ilan edilmesiyle eşzamanlı geldi. Girişimi boykot edenler arasında ÖDBG, barış anlaşmasını imzalayan hareketler, aralarında askerlerin mevcut hükümetteki müttefiklerinin de bulunduğu hükümete farklı isimlerle katılan gruplar, İslamcı liderlerden Hasan et-Turabi’nin Beşir ile görüş ayrılığı yaşadıktan sonra kurduğu Halk Kongresi Partisi ve bu girişimi Aralık 2018 devriminin saf dışı bırakılması, İslamcı isimlerin ve devrik lider Beşir’in ortaklarının ‘arka kapıdan’ yönetime yeniden getirilmesi çabası olarak gören Sufi tarikatlar bulunuyor.
Muhalifler, açıklamalarında ve sosyal medyadaki paylaşımlarında “Yuvarlak Masa” girişiminin Burhan da dahil olmak üzere ordu yetkilileri tarafından desteklendiğini ileri sürdü. Muhaliflere göre, girişime katılma daveti devlet medyası üzerinden yoğun bir biçimde yapıldı hatta Enformasyon Bakanlığı’na bağlı Dış Basın Dairesi Sudan’da faaliyet gösteren yabancı basın yayın organlarına bu girişimi yayınlama talimatı verdi. Muhalifler, Dış Basın Dairesi’nin diğer grupların benzer girişimleriyle ilgili daha önce böyle bir talimat vermediğine dikkat çekti.
Yuvarlak Masa girişimi toplantıları sonunda yapılan açıklamada, askerler ile ortaklaşa ulusal mutabakata varılması çağrısı yapıldı. Sudan yerel basın yayın organlarının aktardığı haberlere göre, girişimin lideri Tayyib el-Ced, bu girişimin ordu ve diğer güvenlik güçleri tarafından desteklendiğini söyledi. Muhalifler ise Sufi tarikat liderinin başlattığı girişimi İhvan-ı Müslimin üyeleri ve partilerinin hükümete dahil etme girişimi olarak niteledi. Sudan Tribune haber sitesinde yer alan habere göre, ÖDBG Sözcüsü Cafer Hasan, Yuvarlak Masa girişimini “askeri cunta ve eski rejim üyelerinin ‘Sudan Halkı’ ifadesi ile uluslararası toplumu kandırma çabası” şeklinde tanımladı. Girişimin ölü doğduğunu belirten Hasan, “Bu girişim, eski rejimin ve ordu yetkililerinin planıdır” dedi.
ÖDBG yöneticilerinden Vecdi Salih ise Yuvarlak Masa girişimini “devrik lider Ömer el-Beşir’in ve rejiminin liderlerinin okuduğu kitabın ve senaryonun uzantısı” olduğunu söyledi. Salih, “Konferansa katılan gruplar devrimi yıkan gruplardır. Bu konferans gerçekleri çarpıtıyor” dedi. Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre Eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’e yakın bazı isimlerin yanı sıra onun hükümetlerine katılan partilerin ve hükümetlerinde görev alan bazı bakanların Yuvarlak Masa oturumlarında ön sıralarda yer aldıkları görüldü. Bu isimlerin başında Eski İçişleri ve Enformasyon Bakanı Ahmed Bilal, Eski Sağlık Bakanı Bahr Ebu Karada ve Eski Başbakan Mübarek el-Fadıl el-Mehdi bulunuyordu.
 



Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecek

Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)
TT

Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecek

Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı bugün İngiltere'yi ziyaret edecekSoldan sağa: Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ABD Başkan Yardımcısı JD Vance, ABD'nin Suriye temsilcisi Tom Barrack (AFP)

Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanlığı, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani'nin bugün İngiliz yetkililerle görüşmek üzere Birleşik Krallık'a gideceğini duyurdu.

İngiltere, BM Güvenlik Konseyi'nin benzer bir kararının ardından geçen hafta Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'ya yönelik yaptırımları kaldırdı. Londra da Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab'a yönelik yaptırımların kaldırıldığını duyurdu.


Gazze ateşkesi: Sarı Ölüm Hattı ve belirsiz bir kader

Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
TT

Gazze ateşkesi: Sarı Ölüm Hattı ve belirsiz bir kader

Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)
Gazze Şeridi'nin doğu kesimindeki Şucaiyye Mahallesi’nde, Sarı Hat içinde bulunan bir İsrail askeri üssündeki nöbetçi kulübesinden görülen yıkılmış binalar, 5 Kasım 2025 (Reuters)

Salem el-Rayyes

9 Ekim'de, ABD Başkanı Donald Trump hem Hamas hem de İsrail'in önerilen 20 maddelik planı kabul etmesinin ardından, bir ateşkes ve rehine takası anlaşmasına varıldığını duyurdu. Bu duyurunun akabinde, şartların uygulanmasına başlandı ve öncelikle İsrail ordusu Gazze Şeridi şehirlerinin derinliklerinden Sarı Hat'ın gerisindeki ilk çekilme bölgesine çekildi. Böylece bazı Filistinliler evlerine dönmeye başlarken, binlercesi bundan mahrum kaldı.

Trump'ın planı, uygulaması anlaşmanın üç aşamasına yayılmış, belirli bir zaman çizelgesi içermeyen aşamalı bir geri çekilme haritası dayatıyordu. Sarı Hat, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin doğusunda, güneyinde ve kuzeyinde gerçekleştireceği ilk geri çekilişi ve ardından yeniden mevzileneceği alanları belirliyor. Bu alanlar halihazırda Gazze Şeridin 365 kilometrekarelik yüzölçümünün yüzde 50'sinden fazlasını işgal etmiş durumda. Ordunun uygulamakla yükümlü olduğu ikinci geri çekilmenin, ikinci aşamanın uygulanmasıyla başlaması gerekiyor. İsrail, bu aşama başlamadan önce hem canlı hem de ölü tüm rehinelerin kendisine teslim edilmesini şart koşuyor. Üçüncü aşama ise ordunun 1967'den beri olduğu gibi Gazze Şeridi'nin uluslararası alanda tanınan sınırlarının dışına çekilmesini gerektiriyor.

İsrail'in ilk çekilmeyi uygulayarak, ateşkese rağmen 2 milyondan fazla Filistinliyi çadırlarda ve barınaklarda yaşamaya zorladığı, sınır kapılarını, yardımları ve Gazze’ye girecek malları kontrol ederek günlük yaşamları üzerinde denetim kurduğu doğru ama tek kriz bu değil. Bu problem ve kontrol dayatması ile baskı, belirli bir zaman dilimine bağlı olmayan anlaşma maddelerinin uygulanması konusunda doğrudan veya dolaylı olarak dayatılan krizlere yol açtı.

Nitekim İsrail'in anlaşmanın ilk aşamasının ilk üç haftasında maddelerin uygulanmasını kontrol ederek kendisine göre manipüle ettiği ve uyarladığı görülüyor. İsrail'in ihlalleri ve oyalama taktikleri olmasaydı, Hamas'ın 20 canlı İsrailli rehineyi, ardından da 28 rehinenin daha cenazesini teslim etmesi gerekiyordu. Gerçekten de Hamas, canlı rehineleri aynı gün, ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden 72 saatten kısa bir süre sonra iki parti halinde teslim etti. İsrail ise cezaevlerindeki yaklaşık 200 Filistinli tutsağı serbest bıraktı.

Anlaşmanın yürürlüğe girdiği ilk günden itibaren ve hatta müzakereler sırasında, Hamas ve diğer Filistinli direniş örgütlerinin temsilcileri iki amaçla Gazze Şeridi'ne ağır ekipman girişini talep ettiler. İlki, savaşta yıkılan evlerin enkazı altından ve İsrail hava saldırılarının hedefi olan yeraltı tünellerinden İsrailli rehinelerin cenazelerini çıkarmaktı. Rehine takası aşamasını tamamlayıp ikinci aşamaya geçmek için bu en önemli hedefti. İkinci olarak, sonraki aşamalarda ekipmanların enkaz kaldırma faaliyetlerinde, Filistinli kurbanların enkaz altından çıkarılmasında ve yolların temizlenmesinde kullanılması amaçlanıyor.

Sahadaki gerçeklere dayatılan verilerin gölgesinde ve İsrail'in oyalama taktikleri ile ablukası, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş için kesin bir takvimin olmaması göz önüne alındığında, Gazzeliler kaderlerinin ne olacağını ve evlerine ne zaman dönebileceklerini sorguluyorlar

Canlı rehinelerin serbest bırakılmasının ardından, Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugayları, ellerindeki İsrailli rehinelerin cenazelerini, teslim alıp teslim etme sürecinde aracı kurum olan Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne teslim etmeye başladı. Kassam, İsraillilerin cenazelerine ulaştıkça, Uluslararası Kızılhaç Komitesi'ne peş peşe gruplar halinde teslim ediyor. Ancak, İsrail'in ekipman girişini reddetmesi ve izin vermeyip geciktirmesi nedeniyle, Kassam Tugayları bazı cenazelerin enkaz altından veya tünellerden çıkarılmasını geciktiren sorunlar ve krizlerle karşılaştı.

1 Kasım itibarıyla İsrail, gruplar halinde 18 rehineyi teslim aldı. Bunlar arasında, İsrail'in kabul etmediği bir cenaze de vardı. Kassam Tugayları ise cenazenin İsrail iş birlikçilerinden birine ait olduğunu söylüyor. Öte yandan direniş örgütlerinin elinde halen 11 rehinenin cenazesi bulunuyor ve teslim etme, Filistinli cenazeler ile takas hazırlıkları kapsamında bu cenazelere ulaşmaya ve çıkarmaya çalışıyorlar. İsrail'in, bazı gecikmelerden sonra ABD, Mısır, Katar ve Türkiye'den arabulucuların baskılarının akabinde, sınırlı sayıda ekipman ve Mısırlı teknik ekibin girişine, kazı ve enkaz kaldırma çalışmalarına yardımcı olmasına izin verdiği doğru. Ancak, diğer krizler devam ediyor.

Hamas ve direniş liderleri, yaptıkları çeşitli açıklamalarda, bazı cenazelerin ordunun konuşlandığı Sarı Hat’ın ötesinde ve kırmızı askeri bölgeler olarak belirlenen bölgelerde bulunduğunu belirttiler. Bu bölgelerde arama çalışmalarının yapılması için anlaşmanın ilk aşamasında İsrail'in ikinci kez geri çekilmesi gerekiyor ve İsrail bunu reddediyor. Ancak Kızılhaç ve ordu arasındaki koordinasyonun ardından, İzzeddin Kassam Tugayları'nın gölge biriminden ekiplerin, Kızılhaç’tan bir ekip eşliğinde cenazelerin tutulduğu bölgelere girmesine, sahada cenazelerin yerini tespit etmesine izin vermeyi yakın zamanda kabul etti.

Bu kolay olmadı çünkü öncesinde İsrail, evleri, yerinden edilmiş kişilerin çadırlarını ve sokaklardaki arabaları hedef alan iki ayrı hava saldırı dalgası gerçekleştirdi. Gazze Sağlık Bakanlığı'na göre bu saldırılar sonucunda yarısı kadın ve çocuklardan oluşan 200'den fazla Filistinli hayatını kaybetti. Bu saldırılar, ordunun, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta ve kontrolü altındaki bölgelerde Filistinli direniş savaşçıları tarafından iki ayrı silahlı saldırıya maruz kaldığı iddiasının ardından düzenlendi. Ordu, direnişçilerle yaşanan çatışmalarda bir subay ve bir askerin öldürüldüğünü ve yaralıların da olduğunu duyurdu.

dfvbg
Sarı işaret, İsrail güçlerinin Gazze şehrinden ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Sarı Hat’ı gösteriyor, 2 Kasım 2025 (Reuters)

Kassam Tugayları, her saldırıda, çatışmalardan kendisinin sorumlu olmadığını ve İsrail kontrolü nedeniyle Refah'taki gruplarıyla irtibatının aylardır kopuk olduğunu, keza hiçbir üyesinin akıbetini, varsa kimlerin hâlâ hayatta olduğunu bilmediğini açıklayan açıklamalar yayınladı. Dolayısıyla burada asıl sorun, İsrail'in Gazze Şeridi'nin yarısından fazlası üzerindeki kontrolünün devam etmesinde yatıyor. Bu kontrol, birkaç gün önce İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz'ın Sarı Hat boyunca sarı beton bloklar konuşlandırmasıyla daha da güçlendi. Katz, ilmiği daha da sıkmak ve Filistinlilere ayrılan alanı daha da daraltmak için yeni sınırlar dayatır gibi, Gazzelileri bu bloklara yaklaşmamaları konusunda uyardı.

Sarı Hat’ın ötesindeki bölgenin kaderi

Sahadaki gerçeklere dayatılan verilerin gölgesinde ve İsrail'in oyalama taktikleri ile ablukası, ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçiş için kesin bir takvimin olmaması göz önüne alındığında, Gazzeliler kaderlerinin ne olacağını ve evlerine ne zaman dönebileceklerini sorguluyorlar. Bu dönüşün yakın olmasını umuyorlar. Sarı Hat'ın ötesindeki bölgenin kaderi ve orada neler olup bittiği de merak konusu; zira İsrail ile iş birliği yapmakla suçlanan bir dizi Filistinli silahlı grup hâlâ bu bölgede konuşlu ve aktif.

Soykırım savaşının son aylarında, Gazze'de yaklaşık beş yerel silahlı grup ortaya çıktı ve bunlar Hamas ve üyelerine karşı faaliyet gösterdiklerini defalarca ilan ettiler. Birçok İsrailli ve uluslararası medya kuruluşu, Refah'ın doğusunda faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab örgütü gibi bu örgütlerin, İsrail ile Batı Şeria'daki Filistin Otoritesi de dahil olmak üzere diğer taraflardan lojistik destek aldığını bildirdi. Ancak söz konusu örgütler, destekçilerini açıkça belirtmezken, İsrail ordusu üyelerinin faaliyet göstermesine, silah taşımasına, silahlı eylemlerde bulunmasına izin veriyor.

Kassam Tugayları başta olmak üzere Filistin direnişi, kendi unsurlarına karşı eylemlerde bulunan herkesi, orduyla iş birliği yapanları, kaosa katkıda bulunanları ve soykırım sırasında yardımları çalarak Gazze'yi yardımdan mahrum bırakanları cezalandıracağına söz verdi. Bunlar direnişin bahsi geçen örgütlere yönelttiği suçlamalar. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığına göre bu arada İsrail onlara koruma ve güvenlik sağlamaya devam ediyor, askerleri de evleri yakıp yıkmaya, Sarı Hat boyunca yoğun bir şekilde ateş açmaya, topçu ateşi ile hedef almaya devam ederek, ateşkes anlaşmasını hiçe sayıyor.

Hem konumu hem de İsrail'in ileri bir tarihte tamamen geri çekilmesi ile sonuçlanması beklenen ateşkes anlaşmasına rağmen, ardında devam eden yıkım ve tahribat sebebiyle, Gazzelilerin “ölüm hattı” olarak adlandırdığı Sarı Hat'ın kaderi belirsizliğini koruyor.

ABD merkezli haber sitesi Axios, yakın zamanda ABD'nin Gazze'de bir Uluslararası İstikrar Gücü (ISF) kurmaya yönelik planını açıkladı. Bu güç, İsrail ordusunun Sarı Hat ötesine kademeli olarak çekilmesini ve çatışmaların yeniden başlamasını önlemeyi amaçlıyor ve Mısır, Türkiye, Katar, Endonezya ve Azerbaycan gibi ülkelerin kendisine katılması bekleniyor. ISF ayrıca, anlaşmanın bir sonraki uygulama aşamasına hazırlık olarak, Mısır ve Ürdün'ün katılımıyla Filistin polisinin eğitimini de denetleyecek. Öte yandan İsrail, sahada kendisi kontrol sahibi olamayacağından bu uluslararası güçten duyduğu endişelerini dile getiriyor ve Türkiye'nin bu güce katılmasına karşı çıkıyor.

xcsvf
Gazze şehrindeki limanın çevresinde yaşanan çatışmalardan zarar görmüş bölgede yerinden edilmiş Filistinlilerin sığındığı çadırlar, 20 Ekim 2025 (AFP)

Planların sunulması ve tartışılması devam ederken, Gazze Şeridi ve sakinlerinin geleceğine dair Amerikan ve İsrail planları dayatılırken hem konumu hem de İsrail'in tamamen geri çekilmesiyle sonuçlanması beklenen ateşkes anlaşmasına rağmen, ardında devam eden yıkım ve tahribat sebebiyle, Gazzelilerin “ölüm hattı” olarak adlandırdığı Sarı Hat'ın kaderi belirsizliğini koruyor. Keza İsrail'in Sarı Hat'ı önümüzdeki yıllarda kalıcı bir gerçeklik olarak sağlamlaştırmayı planlayıp planlamadığı da bilinmiyor. Zira İsrail, ilk aşamada gerçekleşmesi gerektiği gibi, Filistinlilerin Gazze Şeridi'ne giriş ve çıkışına izin vermek için geri çekilip, Mısır ile Refah Sınır Kapısı’nı açmaktan kaçındı. Aksine oyalanarak kapının kaderini de belirsiz bıraktı.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.


Abdulati: Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulmak için tüm taraflarla iletişim halindeyiz

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)
TT

Abdulati: Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulmak için tüm taraflarla iletişim halindeyiz

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında (Mısır Dışişleri Bakanlığı – Facebook)

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati bugün yaptığı açıklamada, Mısır’ın Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulma çabalarını güçlendirmek amacıyla tüm bölgesel ve uluslararası taraflarla iletişim halinde olduğunu bildirdi.

Abdulati, Port Sudan’da Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesi sırasında, Mısır’ın Sudan hükümetine tam desteğini ifade etti. Mısır’ın El-Faşir’de yaşanan ihlaller ve katliamları kınadığını vurgulayan Abdulati, Sudan’daki istikrarın sağlanması için Mısır’ın çabalarını sürdürdüğünü ve hem ikili hem de bölgesel ve uluslararası platformlarda, özellikle de Uluslararası Dörtlü kapsamında, ateşkesin sağlanması ve Sudan halkının çektiği acıların sona erdirilmesi için aktif bir şekilde çalıştığını belirtti.

Abdulati, Mısır’ın Sudan krizine kapsamlı bir çözüm bulunması yönündeki çabaları güçlendirmek için tüm bölgesel ve uluslararası taraflarla temaslarını sürdürdüğünü, bu çabaların Sudan halkının haklarını korumayı ve ülkeye güvenlik ile istikrar getirmeyi hedeflediğini vurguladı.

Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından yayımlanan açıklamada, görüşmede su güvenliği konusunun da ele alındığı belirtildi. Toplantıda, Nil Nehri’nin iki alıcı ülkesi olarak Mısır ve Sudan’ın ortak tutumu vurgulanırken, Doğu Nil Havzası’nda uluslararası hukuka tam olarak uyulmasının önemi ve Nil Nehri üzerinde tek taraflı uygulamalara karşı kesin tutum sergilendiği kaydedildi.