K vitamininin sağlığa 6 faydası

K vitamininin sağlığa 6 faydası
TT

K vitamininin sağlığa 6 faydası

K vitamininin sağlığa 6 faydası

K vitamini vücudumuzun ihtiyaç duyduğu önemli bir vitamin. Bu vitamin, kan pıhtılaşmasını ve kemik metabolizmasını kolaylaştıran ve vücudumuzda kandaki kalsiyum seviyelerini düzenleyen yağda çözünen bir vitamin grubu. Vücut, kan pıhtılaşması ve kemik metabolizması için önemli olan protrombin üretmek için K vitaminine ihtiyaç duyar.
K vitamini eksikliği nadir olmakla birlikte, ciddi vakalarda pıhtılaşma süresini uzatabilir ve bu da kanamaya veya aşırı kanamaya neden olabilir. Şarku’l Avsat’ın sağlık portalı “onlymyhealth” sitesinden aktardığı habere göre; K vitamininin en önemli kaynakları ıspanak, brokoli, lahana, dana ciğeri, şeftali ve kivi. Bu vitaminin başlıca faydaları ise şöyle sıralanabilir:

Kemik erimesini önler
Genellikle 50 yaşından sonra ortaya çıkar ve menopoza girmiş kadınlarda nispeten daha sık görülür. Sorun sessizce ve yavaş gelişir, zamanında tedavi edilmezse birçok komplikasyona neden olur. Omurga deformasyonu, kolay kemik kırılması ve kemiklerde ağrı bu hastalığın belirtilerinden bazıları. K vitamininin, kemik erimesi olan kişilerde kemik mineral yoğunluğunu arttırdığı bilinmekte.

Kanın pıhtılaşmasını azaltır
Kan pıhtılarını düzenlemek, K vitamininin temel işlevlerinden biri. Bunun nedeni protrombin füzyonunda oynadığı rol. Kan pıhtıları, bir kan damarının yırtılması durumunda ortaya çıkar.
K vitamini, vücuttaki kalsiyumu taşıyarak kanın pıhtılaşmasını düzenlemeye yardımcı olur. Ek olarak, K2 vitamini kan bozukluklarını ve myelodisplastik sendromları iyileştirmeye yardımcı olur.

Adet ağrısını ve aşırı kanamayı azaltır
Kadınlarda aşırı adet kanamasının birçok nedeni olabilir ve K vitamini de bunlardan biri. K vitamini takviyesi almak adet zamanında aşırı kanamayı önleyebilir. Bu vitamin düzenli bir adet döngüsü sağlayan hormonların düzenlenmesini sağlar. Bu da adet ağrısını azaltmaya yardımcı olur.

Çocuklarda kanamayı önler
Kanamayı önlemek için yenidoğanlara K vitamini enjekte edilir. Bu vitamin özellikle astımı olan çocuklar için önem arz ediyor. Bu çocuklar astım semptomlarının hafifletilmesi için düzenli oral damlalarla tedavi edilebilirler.

Bağışıklık sistemini korur
Birkaç çalışma, K vitamininin bağışıklık ve sindirim sistemlerini koruduğunu iddia ediyor. Bu nedenle bağışıklık sistemini güçlendirmek ve sindirim sistemini sağlıklı hale getirmek için K vitamini açısından zengin besinlerin tüketilmesi önerilir.

Kan şekeri seviyelerini düzenler
Yüksek miktarda K vitamini bulunan vücutta pankreasın insülin üretimi desteklenir. K vitamini pankreasın düzgün çalışması için çok önemli. Pankreas tarafından salgılanan insülin de kan şekerini kontrol eder ve bu da şekerin insan vücudunda enerjiye dönüşmesini düzenler. Bu nedenle, K vitamini kan şekeri seviyelerini düzenlemek için gerekli.



Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
TT

Yiyeceklerin yapısının tokluk hissinde rol oynayabileceği tespit edildi

Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)
Besin değeri aynı olan gıdaların hücre yapısındaki farklılıklar, tokluk hissinde kayda değer bir etki yaratabiliyor (Unsplash)

Bilim insanları yiyeceklerin yapısının tokluk hissini etkileyebildiğini tespit etti. 

Obezite gibi hastalıkların artışında modern beslenme alışkanlıkları kritik bir rol oynuyor. Ultra işlenmiş gıdalar da bu sorunun temel nedenleri arasında sayılıyor.

Öte yandan bu yiyecekler genellikle yağ, şeker ve tuz gibi sağlığa risk teşkil ettiği bilinen besinleri de yüksek miktarda içeriyor. Uzmanlar gıdaların nasıl "işlendiğinin" gözden kaçabileceğini söylüyor.

Birleşik Krallık'taki Imperial College London ve Quadram Enstitüsü'nden araştırmacılar gıdaların yapısının, etkilerini nasıl değiştirdiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Bulguları hakemli dergi Nature Metabolism'de yayımlanan çalışmada 10 sağlıklı yetişkin 4 günlüğüne bir kliniğe yerleştirildi. Katılımcılara beslenme sondası takılarak mide ve üst ince bağırsaklarından düzenli numune alındı. Böylece gıdaların nasıl sindirildiği ve bunun bağırsaktaki metabolizma sonucu ortaya çıkan maddeleri nasıl etkilediği değerlendirildi.

Katılımcılar, hücreleri kırılmış veya bütün haldeki nohut unundan yapılan lapalarla beslendi. Yani bir lapadaki nohutlar, geleneksel nohut unu yapımında olduğu gibi doğal hücre yapısı bozulacak şekilde işlenmişti. Diğerindeyse hücrelerin bozulmaması için farklı bir işlem uygulandı.

Araştırmacılar, besin değerleri birebir aynı olan bu gıdaların vücutta farklı etkilere yol açtığını gözlemledi. 

Hücre yapısı bozulan nohut unundan yapılan lapa, daha hızlı sindirilerek kandaki glikoz seviyesini, diğer lapaya kıyasla 2 ila 4 kat daha fazla yükseltti.

Parçalanmamış hücrelere sahip gıda ise daha yavaş sindirildi. Ayrıca iştahı bastırmasıyla bilinen GLP-1 ve PYY hormonları daha uzun süre boyunca salgılandı. Katılımcılar da daha uzun süre tokluk hissettiğini bildirdi. 

Çalışmanın çok az kişiyle yapılmış olması gibi önemli bir sınırlılığı var. Ancak bulgular obezite ve tip 2 diyabetle mücadelede, gıdaların yapısının kayda değer bir rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Makalenin yazarlarından Gary Frost "Gıdaların yapısının değiştirilmesi, nihayetinde halkı tip 2 diyabet gibi kronik hastalıklardan korumaya katkı sağlayabilir ve bu araştırma bu yüzden çok heyecan verici" diyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Mingzhu Cai ise zayıflama iğnelerinin başarısına değinerek şu ifadeleri kullanıyor:

Ozempic gibi GLP-1 agonistleri hakkında çok fazla tartışma dönüyor. Doğal GLP-1 seviyeleri asla bu ilaçların dozuna ulaşmayacak olsa da nasıl ve nerede salındığını anlayarak vücudumuzun üretebileceği dozları artırma şansımız var.

Bulgular, gıdaların işlenme biçimindeki farklılıkların yalnızca tokluk hissini artırmakla kalmayıp daha sağlıklı sonuçlar da doğurabileceğini gösteriyor.

Independent Türkçe, Imperial College London, Quadram Enstitüsü, Nature Metabolism