Hindistan ve Pakistan arasında bölünen ailelerin birleşme umudu

Hindistan ve Pakistan'ın bölünmesiyle parçalanan aileler hala yeniden birleşmenin hayalini kuruyor

Arşiv-AA
Arşiv-AA
TT

Hindistan ve Pakistan arasında bölünen ailelerin birleşme umudu

Arşiv-AA
Arşiv-AA

Hindistan ve Pakistan’ın bölünmesinin ardından geçen 75 yılda, Ali Hasan Bekai ve Abid Hasan Bekai kardeşler, iki ailenin yeniden birleşme özleminin yerini almayan görüntülü görüşmeler dışında birbirini görmenin yolunu bulamıyor.
1947’de Birleşik Krallık’tan bağımsızlığını ilan eden her iki ülkede Bekai kardeşler gibi parçalanan binlerce aile var.
Yeni Delhi’deki Abid Hasan Reuters’a yaptığı açıklamada, “Onlara dokunamadığım için üzgünüm” diyerek, kardeşi Ali Hasan ve ailesinin Karaçi’de görmesinin güzel olduğunu ancak bunun “sarılma, dokunma, el sıkışma ve konuşma” ile kıyaslanamayacağını söyledi.
Müslüman çoğunluklu Pakistan dün günü bağımsızlığını kutlarken, ezeli rakibi Hindistan da bugün bağımsızlık gününü kutluyor.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Ali Hasan ve Abid Hasan aileleri en son sekiz yıl önce Yeni Delhi’de bir araya geldi. Her iki kardeş, iki ailenin defalarca görüşmeye çalıştığını ancak vize taleplerinin her iki tarafça da reddedildiğini söyledi.
Dinsel göç ve şiddet
Pakistan ve Hindistan, bağımsızlıktan bu yana, tam olarak iddia ettikleri tartışmalı Himalaya bölgesi Keşmir için üç kez savaştı. İki ülke arasındaki gerginlik Pakistan ve Hindistan’ın her ülkenin hava sahasına savaş uçağı gönderdiği 2019 yılında zirve yaptı.
Birleşik Krallık’ın II. Dünya Savaşı'ndan sonra küçülmesi sırasında “Britanya Hindistanı” bölünerek iki yeni devlet kurulması, katliamlarla gölgelenen iki taraflı kitlesel göçlere yol açtı.
Bölünme, yaklaşık 15 milyon insanın din temelinde yeni bir ülkeye yerleşmek için evlerinden ayrılmasına yol açarken, bağımsız tahminler 1947'deki bölünme döneminde din eksenli Hindu-Müslüman çatışmalarında bir milyondan fazla kişinin öldürüldüğünü gösteriyor.
Bölünme sıkıntısını yaşayanlar arasında en mutlu gün ve hüzünlü anlarında birbirinin yanında olamayan Bekai ailesi de var. Ali Hasan’ın, annesi ve kız kardeşinin Yeni Delhi’deki cenaze törenlerine katılmasına izin verilmedi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP