Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, en önemli önceliklerinin enomi reformunun gerçekleştirilmesi ve Hindistan’ın meşru olmayan eylemlere son vermesi şartıyla, Cammu Keşmir meselesinde ciddi bir diyalog başlatılması olduğunu söyledi.
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan Şerif, ülkesinin 83 bin insanın hayatına ve 150 milyar dolar kayıba neden olan ‘terör belasını’ nihayet sonlandırmayı başardığını kaydetti. Pakistan’ın dünyanın yedinci nükleer devleti olmasına rağmen, hala iç ve dış zorluklarla karşı karşıya olduğunu belirtti. Şarku’l Avsat’ın, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ile yaptığı röportajın ayrıntıları şöyle:
-Bağımsızlığının üzerinden 75 yıl geçmişken, günümüz Pakistan’ını nasıl görüyorsunuz?
Bir ulus için yetmiş beş yıl uzun bir süre anlamına gelmez. Her modern devlet gibi bu yetmiş beş yıl içinde iniş ve çıkışlar yaşadık. 1947’den itibaren çok büyük sorunlarla karşılaştık ve bunlarla baş edebilmeyi başardık, tabi bu maceramızda ciddi fısratlar kaçırdığımızı da itiraf etmeliyiz. Bugün hamdolsun Pakistan dünyada yedinci nükleer güç sayılıyor, bu başarıya ulaşan ilk ve tek İslam ülkesiyiz. Ayrıca ülkedeki terör canavarını yendik ve dünyanın güvenli hale gelmesine büyük katkı sağladık. Pakistan dünyanın en genç nüfusunu barındırıyor, doğal ve insan kaynaklarımız, ülkemizin ilerleme ve refah yolculuğunu hızlandırmak için benzersiz bir konum sağlıyor. Ekonomi, şu anda karşılaştığımız en büyük zorluktur, bu nedenle koalisyon hükümeti gündeminde ekonomik istikrarı ön planda tutmuştur. Ekonomide kendi kendine yeterliliği sağlamak için reformları uygulama sürecindeyiz.
-Pakistan’ın Keşmir meselesindeki tutumu nedir? Hint tarafıyla diyalog kuruyor musunuz?
Cammu Keşmir, Pakistan ve Hindistan arasındaki ana anlaşmazlığı temsil ediyor. Pakistan'ın Cammu Keşmi sorunu konusundaki ilkeli duruşu devam ediyor. İlgili BM Güvenlik Konseyi kararları ve Keşmir halkının istekleri doğrultusunda nihai çözüme ulaşana kadar da bu konu Pakistan'ın dış politika önceliklerinin başında yer almaya devam edecektir. Pakistan, Hindistan'ın yasadışı eylemlerini durdurması ve Keşmir halkına yönelik vahşice yaklaşımını sonlandırması koşuluyla (Hindistan'ın 5 Ağustos 2019'da Cammu Keşmir'in özel statüsünü kaldırmasına atıfta bulunarak) Cammu Keşmir’deki temel ihtilaf da dahil olmak üzere tüm konularda Hindistan ile anlamlı ve sonuç odaklı bir diyalog kurmaya hazırdır. Hindistan’ın Keşmirdeki yaklaşım biçimi kabul edilemez, yani orada uygun bir ortam oluşturma sorumluluğu Hindistan'ın üzerindedir.
-Hükümetin şu anda benimsediği siyasi ve ekonomik reform yaklaşımı nedir?
Siyasi olarak, mevcut koalisyon hükümeti zaten bir ulusal hükümettir; İmran Han'ın Adalet Hareketi hariç, ülkedeki tüm büyük siyasi partileri içermektedir. Bu, siyasi hayatımızda önemli bir gelişmeyi temsil ediyor; ayrı seçim gündemleri olan siyasi partiler, ülkemizin karşı karşıya olduğu sorunları çözmek için bir araya gelmeyi başarmıştır. Bizim net bir gündemimiz var ve tüm kararlar bir istişare sürecinin ardından alınıyor. Koalisyon hükümeti, ekonomik krizden çıkabilmemiz için zor ve popülist olmayan kararlar almak zorunda kaldı. Ağır bir bedel ödemek zorunda kaldık ancak bu sayede ulusal çıkarlarımızı koruyabilmemiz mümkündü. Uluslararası Para Fonu (IMF) müzakerelerin ardından geri döndü, nakit akışı için bazı dost ülkelerle temaslarımız devam ediyor. Ancak bunlar kısa vadeli önlemlerdir, temeller düzeltilmeden bu tedavilerin uzun vadede etkili olacağını düşünmüyoruz.
-Bugün Pakistan'ın karşı karşıya olduğu en önemli iç ve dış zorluklar nelerdir?
Son on yılda dünyada kutuplaşma ve popülizmde ciddi bir artış gözlemliyoruz. Bu dalgalar toplumların sosyal dokusunu olumsuz etkiledi. Pakistan'da bizler de topluma ağır zararlar veren kutuplaştırıcı politikaların kurbanıyız; siyaset sahnesi sertleşti ve toplumsal hoşgörü alanı daraldı. Az önce belirttiğim gibi, ekonomi en ciddi zorluğu temsil ediyor. Ekonomik anlamda zayıf olan ve kurtuluş için başkalarına bağımlı olan hiçbir ülke bağımsız kararlar alamaz. Pakistan'ın dış politika çıkarları da son dört yılda ciddi zarar gördü, ayrıntıya girmeyeceğim; ancak müttefikler ve dost ülkelerle ilişkilerimizi canlandırmamız gerektiğini düşünüyorum. Göreve geldikten kısa bir süre sonra bu süreç başladı ve şimdiden çalışmalarımızın sonuçlarını almaya başladık.
-Pakistan hala terörden muzdarip mi? Terörü engellemek için planlarınız neler?
Pakistan bölgede terörle mücadelede çok önemli bir rol oynamıştır. Bölgedeki hiçbir ülke barışa Pakistan'dan daha fazla katkıda bulunmamıştır. Pakistan, yurtdışından desteklenen ve finanse edilen terör örgütleri tarafından hedef alındı. Bu terörist faaliyetler Pakistan'ı istikrarsızlaştırmayı, kalkınmasını ve ekonomik büyümesini engellemeyi amaçlıyordu. Ancak terörizmin destekçileri, Pakistan’da terör ve radikalizmle mücadelede tam bir ulusal konsensüs olduğunu gözardı ettiler.
83 bin kişi hayatını kaybetti, en az 150 milyar dolar kaybettik, ağrı bir bedel ödememize rağmen terörle mücadelede önemli ilerlemeler kaydettik ve nihayet terör belası büyük ölçüde sonlandırdık. Kazanımlarımızı korumak ve terör belasını tamamıyla ortadan kaldırmak için kararlıyız. Bu mümkün; çünkü terörle mücadelede kapsamlı bir yaklaşım benimsiyoruz. Terörle mücadeledeki başarımızı, güvenlik teşkilatlarımızın ortak çabalarına ve fedakarlıklarına borçluyuz.
-Pakistan ve Suudi Arabistan arasındaki en belirgin işbirliği alanları nelerdir?
Pakistan ve Suudi Arabistan, her iki kardeş ülkenin de birbirleriyle çok boyutlu iş birliği geliştirmesine olanak tanıyan güçlü bir kardeşlik ilişkisine sahiptir. Son birkaç yılda Pakistan, yatırım ve iş alanında önemli bir destinasyon olarak öne çıktı. Çin-Pakistan arasındaki ekonomi koridoru (Kuşak Yol) çerçevesinde önemli yatırımlar ve reformlar yapıldı. Pakistan'daki yenilenen ekonomik manzara ve Suudi Arabistan’ın 2030 Vizyon’u, ekonomik, siyasi ve kültürel işbirliği için yeni fırsatlar yarattı. İki ülke arasındaki başlıca işbirliği ve yatırım alanları arasında bilgi teknolojisi, tarım, gıda güvenliği, çevre, yenilenebilir enerji, savunma, turizm ve istihdam başlıkları anılabilir. Pakistan ve Krallık ayrıca çok taraflı kuruluşlarda, özellikle Birleşmiş Milletler ve İslam İşbirliği Teşkilatı'nda güçlü bir işbirliğine sahiptir. Pakistan ve Suudi Arabistan, Kasım 2020'de kurulan Dijital İşbirliği Örgütü'nün kurucu üyeleri arasında yer alıyor.
-Suudi Arabistan ve İran arasındaki diyaloğa bakış açınız nedir?
Pakistan, sorunların çözümünde her zaman siyasi diyalogu ve müzakere anlayışını desteklemiştir. Dolayısıyla bu diyalogu memnuniyetle karşıladık. Tüm bu diplomatik çabaların bölgesel uyum ve sürdürülebilir barışa katkıda bulunacağını umuyoruz.
-Rusya ile Ukrayna arasında tırmanan kriz, gıda ve enerji fiyatlarını artırıyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Artan gıda ve yakıt fiyatlarının rahatsız edici etkisi, şimdilerde yüksek enflasyondan muzdarip olan gelişmiş ülkeler de dahil olmak üzere tüm dünyada hissediliyor. Pakistan gibi gelişmekte olan ülkeler için yüksek fiyatların olumsuz etkileri ise daha belirgindir. Mevcut ekonomik krizin üzerine bu küresel sorunların yaşanması koşulları daha da ağırlaştırıyor. Rusya, Ukrayna, Türkiye ve Birleşmiş Milletler arasında, Ukrayna tahılının Karadeniz limanlarından ihraç edilmesi yönünde varılan anlaşmayı memnuniyetle karşıladık. Bu girişimlerin gıda kıtlığını gidermeye yardımcı olmasını umuyoruz.
-Afganistan'da barış için Pakistan'ın bir planı var mı?
Afganistan'da barış ve istikrar, sadece Pakistan'ın istikrarı için değil; Aksine, tüm bölgemizin ortak refahı için zorunludur. Bu nedenle Pakistan, Afganistan'ın istikrarlı ve müreffeh olmasını ister. Afganistan’da barışın egemen olmasını ve toplumsal birlikteliğin sağlanmasını destekliyoruz.
Afganistan ile ikili ilişkilerimizin temelinde güven var, sorunlarımızı kurumsal mekanizmalar aracılığıyla bu anlayışla tartışmayı sürdürüyoruz. Pakistan Afganistan’ın ihracatının artmasına katkıda bulunan bir ticareti kolaylaştırma ve vize sistemi geliştirdi. Ayrıca Afgan makamlarıyla iletişim sistemlerini geliştirmek için ortak projeler yürütüyoruz. Afgan devlet kurumlarını güçlendirmek için de çeşitli eğitim hizmetleri sunuyoruz. Afganistan’a insani yardımlarda bulunmayı da sürdürüyoruz. Yakın zamanda Pakistan, Afganistan'ın doğusundaki yıkıcı deprem ve sel felaketinin ardından, ilaç ve gıda dahil olmak üzere ciddi miktarda insani yardım gerçekleştirdi. Aynı şekilde Pakistan, uluslararası ilginin kaybolmaması için Afganistan’ı uluslararası gündemde tutmak için çaba sarf etti. Pakistan Eylül 2021'de Pakistan'ın Troika Plus’ın kurulmasına öncülük etmiş, Moskova Formatı ve Afganistan Komşu Ülkeler Platformu dahil olmak üzere Afganistan'a odaklanan tüm uluslararası mekanizmaların önemli bir parçası olmuştur. Bu çok paradigmalı yaklaşımla Afganistan'da barış ve istikrarı sağlamak için çabalarımızı sürdürmeyi umuyoruz.