İslami Cihad Hareketi içinde neler oluyor?

İran, İslami Cihad Hareketi için finansman ve teçhizat konularında en büyük destekçisi olmaya devam ederken hareketin karar alma bağımsızlığı yok

İslami Cihad'ın askeri olarak Hamas kadar mühimmatı ve uzun menzilli füzesi bulunmuyor (AFP)
İslami Cihad'ın askeri olarak Hamas kadar mühimmatı ve uzun menzilli füzesi bulunmuyor (AFP)
TT

İslami Cihad Hareketi içinde neler oluyor?

İslami Cihad'ın askeri olarak Hamas kadar mühimmatı ve uzun menzilli füzesi bulunmuyor (AFP)
İslami Cihad'ın askeri olarak Hamas kadar mühimmatı ve uzun menzilli füzesi bulunmuyor (AFP)

Tarık Fehmi
İslami Cihad hareketi ile İsrail arasındaki son çatışma bittiğinde ortaya, “İslami Cihad Hareketi’nin içinde neler oluyor? Hareket, neden İsrail ile tek başına karşı karşıya geldi?  Hamas gerçekten İslami Cihad’ı yalnız bıraktı mı?” soruları çıktı. Özellikle İslami Cihad’ın İsrail ile karşı karşıya gelmesi öncesindeki süreç, gerek Filistinli gruplar düzeyinde gerekse Hamas düzeyinde olsun, İslami Cihad’ın Filistinli güçlerle ilişkileri çerçevesinde mevcut ve mümkün olandan tamamen farklı hale geldi. Bu da İsrail ile bir sonraki çatışmanın, diğer tüm Filistinli güçler açısından İslami Cihad ve Hamas’ın konumuyla ilgili birçok kritik gelişmenin etkisinde olacağına işaret ediyor.

Devam eden gerginlikler
İslami Cihad Hareketi içinde karar verme konusunda süregelen bir gerginlik söz konusu. Bu gerginlik, İslami Cihad Hareketi'nin kurucularından eski Genel Sekreteri Ramazan Şallah’ın vefatından sonra yerine Ziyad en-Nehhale’nin seçilmesinden ve o dönemden bu yana bazı kişilerin rollerinin artmasından sonra, hareketin bölgesel taraflarla ve özellikle İran’la olan ilişkileri ve iç dosyaların yönetimindeki farkla gün yüzüne çıktı.
Bu durum, İsrail ile yakın zamanda yaşanan çatışmadan önceki gerilime ve gerginliğe yansıdı. Hareket içindeki iki kamp arasında görüş ayrılığı söz konusu. Bu kamplardan ilki, İsrail’in hareketin liderlerine yönelik tutumlarına, güvenlik takviyelerine ve çatışmaların ilk saatlerinde gerçekleşen suikastlara cevaben çatışmaya girilmesi ve hareketin istikrara kavuşan siyasi ve güvenlik çevrelerinde uyguladığı ateşkes politikasının değiştirilmesi gerektiğini düşünüyor.  İkinci kamp ise Filistin direnişi çerçevesinde Filistinli gruplar ve Hamas Hareketi ile koordineli olarak hareket edilmesi ve Gazze Şeridi içinde sürekli iletişim halinde olunması gerektiğine inanıyor. Eğer bu kamp halen varlığını sürdürüyorsa ve İsrail ile çatışmama ve hareketin mevcut sahneyi okumaya çalışırken elde edilen başarılarla yetinmesi eğilimindeyse bu grubun desteği, birkaç gün süren çatışmanın yönetiminde medyadaki ve siyaset sahnesindeki pazarlananlara rağmen artık sahada değil. Hareket, İsrail'in kontrolündeki yanlış bilgi savaşı çerçevesinde çoğu doğru olmayan yorumlarda bulundu. Bazı yorumlar, hareket içindeki karar vericilerden habersiz yapıldığı için geri çekildi.

Özel konumlar
İslami Cihad içinde olup bitenler, siyaset ve güvenlik alanlarında, İslami Cihad içinde tıpkı Hamas’ta olduğu gibi sonuçları kamuoyuna duyurulmayan, sadece seçimlerin yapıldığının açıklanmasıyla yetinilen seçimlerin sonuçlarıyla ilişkili.
İslami Cihad Hareketi, mevcut aşamada Gazze Şeridi'ndeki bölgelerin üyelerini ve liderlik kadrosunu seçmek için tarihinde ikinci kez seçimler düzenledi.  Hareket, her bölge için bir başkan ve yedi üye seçerek Gazze Şeridi'ndeki beş bölgede seçimleri yeniledi. Hareket aynı zamanda tüm seçim süreci sistemini de değiştirdi ve oy kullanmasına izin verilenler ile adaylar için yeni koşullar belirledi.
Son dönemde yaşanan bu değişikliklerin, hareket içinde yeni eğilimleri ortaya çıkardığı ve özellikle Genel Sekreter Ziyad en-Nehhale’nin hareketin Genel Şura Konseyi seçimlerine kadar görevine devam etmesi kararından sonra daha fazla ortaya çıkan istikrarsızlığa rağmen, hareket bir belirsizlik durumuyla karşı karşıya gelse ve daha önce bu eğilimleri açıklamamış olsa bile varlığını sürdüreceği kesin.
Genel Şura Konseyi seçimlerinin önümüzdeki Kasım ayında yapılması planlanıyor.  Hareketin kurumlarında istikrar sağlamaya ve hareketin önde gelen isimlerinin İslami Cihad’ın diğer Filistinli gruplarla, özellikle Hamas'la ve İran'la olan ilişkilerini yönetmesiyle ilgili olan ve bir yanda İsrail, diğer yanda Filistin Yönetimi ile ilgili konulara değinilen bir takım çekincelerini artırmamaya çabalayan Genel Sekreter Nehhale’nin görevine devam etmesi bekleniyor. Söz konusu çekinceler, başta İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet'in artan güvenlik önlemlerinin hareketi genel politikalarını gözden geçirmeye zorlaması ve İslami Cihad’ın Gazze Şeridi’nin güvenliğinden sorumlu Hamas gibi bağımsız olduğunu teyit etmek istercesine son çatışmaya tek başına girmesi olmak üzere, birçok sorunu da beraberinde getiriyor. Bağımsızlığını teyit etmeye yönelik bu adımından sonra artık hareketin her kararı Hamas ya da Filistinli diğer grupların genel konumuna değil, kendisine ait özel bir konuma bağlı olacaktır.
Ateşkes anlaşmalarının, uluslararası herhangi bir izleme mekanizmasının olmaması nedeniyle çökmesi, İsrail'e taviz vermesi ve ateşkes şartlarını uygulaması için baskı yapacak hiçbir dış gücün olmaması dikkat çekici. Bu yüzden Nablus ve Cenin'deki güvenlik istikrarsızlığı çerçevesinde ateşkesin devam edip etmediğini teyit etmek mümkün değil.

İran hamleleri
Zaman zaman hem İslami Cihad hem de Hamas ile bağlantılı girişimler ve İran'ın iki hareketi tek bir sistemde toplayıp birlikte çalışmak üzere birleştirme girişimleri oldu. İki hareket arasında ortak toplantılar yapıldıysa da hiçbir sonuca ulaşılamadı. Hatta İran, İslami Cihad Hareketiyle rekabet edebilmek ve ana hareket üzerindeki kontrolünü daha da sıkılaştırmak amacıyla Gazze Şeridi'ne ‘Sabirun Hareketi’ adlı grubu konuşlandırmaya başladı. Böylece İran'ın finansman ve mühimmatla hareketin İslami Cihad’ın en büyük destekçisi olduğu ve öyle kalacağı mesajı verildi. Bu da İslami Cihad’ın karar alma bağımsızlığı olmadığını doğruluyor. Şarku'l Avsat'ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre bu durum, Filistinlilerin kimseye boyun eğmediklerini vurgulayan İslami Cihad lideri tarafından gözden geçirilmeli.
Genel Sekreter Ziyad en-Nehhale’nin Lübnan, İran, Hizbullah ve Filistinli direniş gruplarına teşekkür ve takdirlerini ifade etmek için dışarı çıkması, ancak ateşkese katkıda bulunan ülkelere teşekkür etmemesi dikkatlerden kaçmadı. Bu bağlamda iç içe geçmiş ilişkileri sonucunda, iç ve bölgesel gelişmelerle karşı karşıya kalacağı ve bu meselenin önümüzdeki dönemde masaya yatırılacağı mesajı çıkarılabilir. Bu mesele, özellikle hareketin önümüzdeki süreçteki öncelikleri ve görevleri ile ilgili olduğundan ve yenilenmeye ihtiyaç duyduğundan hareketin çok yönlü çalışacağı ve Filistin'in iç kesimlerinde ve özellikle Gazze Şeridi'nde çalışmalarını sürdüreceği anlaşılabilir.
İslami Cihad Hareketi, askeri olarak, Hamas gibi çok sayıda uzun menzilli füzeye sahip değil. Küçük silahlar, havan ve tanksavar füzelerinden oluşan büyük bir cephaneliğe ve Seraya el-Kudüs (Kudüs Tugayları) adıyla bilinen bir askeri kanada sahip.
İslami Cihad Siyasi Büro üyeleri Dr. Muhammed El-Hindi, Ahmed el-Mudallal, Halit el-Battaş, ve Hayder Habib ile İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakınlığıyla bilinen ve  Suriye'de yaşayan, hareketin askeri kanadının komutanı Ekrem Acuri gibi önümüzdeki dönemde önemli bir rol oynayacak önde gelen isimlerin olması dikkat çekici.
İslami Cihad ve Hamas arasındaki ilişkiler, Hamas’ın İslami Cihad’ı siyasi cephede yalnız bıraktığı için değil, Hamas’ı İsrail’in çatışmanın dışında tutmayı başarması ve Filistinli tüm grupların tek başlarına hareket edebileceği tehlikeli bir emsal oluşturması nedeniyle zarar görebilir. Bu emsal aynı zamanda Gazze Şeridi'nde bundan böylece angajman kurallarının değişeceğini, Filistinli grupların da içinde bulunduğu tek bir iç kısımdan bahsetmenin söz konusu olmadığını ve çeşitli senaryolarla karşı karşıya kalacağını ortaya koyuyor.
Bu yüzden Filistin, özellikle yeni angajman kurallarının herkesi kapsaması çerçevesinde yaşanacaklarla karşı karşıya kalacak. Hamas'ın İsrail ile ilişkilerinin düzenlenmesi, ateşkesin güçlendirilmesi, hareketin kurumlarının sağlamlaştırılması ve abluka altındaki Gazze Şeridi sakinlerinin ve işçilerin İsrail'e ve diğer bölgelere geçebilmesi gibi konular da dahil olmak üzere, önemli gelişmeler yaşanması ve bunun her iki taraf için de daha fazla siyasi ve güvenlik istikrarına katkıda bulunması bekleniyor.
Yukarıda geçen konular ve diğer dosyalar Hamas'ı meşgul edecek. Özellikle Kudüs'te ve başta Cenin, Nablus ve Ramallah olmak üzere Batı Şeria'daki şehirlerde gerginliğin körüklenmesinin yanı sıra cephelerin birbirine bağlanması ve iç içe geçmesi durumunda daha fazla istikrarsızlığa yol açabilecek, daha zorlu karışıklıkların ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu durumda Hamas, önümüzdeki dönemde İslami Cihad hareketi ile karşı karşıya gelebilir. İsrail, her ne kadar Hamas’ı kışkırtsa da önümüzdeki dönemde olabileceklere dair korkusuyla birlikte böyle bir çatışmanın patlak vermesini bekliyor.

Notlar
En önemlisi ve en tehlikelisi Hamas ve İslami Cihad arasındaki ilişkilere zarar vermek olan bir takım senaryolarla karşı karşıya kalacağız. Böylece başta çatışmanın merkezinde yer almasından ötürü İslami Cihad Hareketi olmak üzere Filistinli grupların, tutumlarını birleştirmeleri ve aralarında kavga etmemeleri gerektiği bir kez daha anlaşılacak. Bu da özellikle Filistinli grupların birliklerinden ödün verme olasılığına dayanan belirli bir senaryo ile karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor.
İkinci senaryo ise İsrail'le yeni bir çatışma yaşanması durumunda, Hamas ile İslami Cihad arasındaki ilişkiyi kısa vadede yeniden tesis etme ihtimallerine dayanıyor.  Bu mümkün olabilir.  Hamas Hareketi, uyumu ve koordinasyonu yeniden tesis etmeye çalışıyor. Her ne kadar bu mesele, Hamas’ın İsrail’e yönelik başlıca öncelikleri ve mevcut siyasi sahneyi yönetme konusundaki tercihini diğer her türlü düşünceyle karşı karşıya getirse de bu, söz konusu önceliklerin neler olacağına dair şüphelerin ve güvensizliğin devam edeceği anlamına gelebilir. Bu öncelikler, siyasi, güvenlik ve stratejik seçeneklerle birlikte sıralanabilir. Mevcut güvenlik durumuyla ilgili olarak son zamanlarda meydana gelenlerin kanıtladığı üzere, Hamas'ın gerçekçiliğine ve reformist ideolojisine bağlı bu konuyu diğer seçeneklerin önüne geçirecek bir algı söz konusu.
Hamas ve İslami Cihad arasındaki ilişkiler düzenli bir şekilde devam edecek. İki grubun, aralarında herhangi bir çatışmaya girmeleri ihtimali oldukça zayıf olsa da asıl mesele, her birinin olup bitenlerle ilgili görüşünün, İsrail'in anlaşma mekanizmaları ve Hamas’ın hedefleri doğrultusunda onu İslami Cihad’dan ayırma çabasıyla ilişkilendirilecek olması.  İsrail’in istihbarat değerlendirmelerine göre İslami Cihad Hareketi’ni kuşatmak, siyasi ve güvenlik önceliklerinin başında yer almaya devam edecek.

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia’dan çevrilmiştir.



Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
TT

Suriyeliler, Suriye'nin kurtuluşu ve Beşşar Esed’in kaçışının yıldönümünü kutluyor

Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)
Dün Şam’da Beşşar Esed rejiminin düşüşünü kutlayan törenlere katılırken ülkelerinin bayraklarını sallayan Suriyeliler (AP)

Şam, bugün ‘kurtuluşunun’ birinci yıldönümünde Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü, eski rejimin çöküşünü ve lideri Beşşar Esed'in ülkeden kaçışını kutluyor.

Adeta bir tatil havasının hakim olduğu başkentte, geri dönüş hakkının sevinci, hatıraların ağırlığıyla iç içe geçmiş durumda. Sokaklar ise ‘karanlık dönemin’ sembollerinin yerini alan yeni bir kimliği yansıtıyor. Silahlı grupların üyeleri yeni devletin güvenlik kurumlarına entegre edilirken Şamlılar gelecekleriyle ilgili endişelerinin bir kısmından kurtulmuş durumdalar.

Süslemelerin, kalabalıkların, dolu otellerin ve yıllarca süren sürgünün ardından geri dönenlerin ardında, hala kayıp olanların aileleri ve yıkılmış bölgelerin sakinleri arasında hiç bitmeyecek bir hüzün var. Yine de insanlar, sanki ‘duvarların artık kulakları yokmuş’ gibi, açıkça konuşma cesaretini yeniden kazandılar ve bireysel karar verme gücünü ve geri dönme hakkını yeniden kazandıklarına dair genel duygularını ifade ettiler.

Bu değişim, 8 Aralık 2024 tarihinde Beşşar Esed'in ülkenden kaçışının ardından yaşanan hareketli gecenin hatıralarını silebilmiş değil. O gece, güvenlik kurumları çöktü, silahlı gruplar kritik öneme sahip karargahları yağmalamak için acele etti ve eski rejimin üyeleri üniformalarını sokaklarda bıraktı. Şam kaosun eşiğine gelmişti.

Ancak Cisr el-Ebyad, Bab Tuma ve el-Kassa gibi mahalleler, doktorlar, öğrenciler ve tüccarlardan oluşan geçici mahalle komiteleri sayesinde kendilerini korumayı başardılar. Bu girişimler sayesinde 200'den fazla hırsız tutuklandı ve mezhep çatışmaları önlerken halkın durumun kontrolden çıkmasını engelleme yeteneğini ortaya koydu.

Öte yandan Tahran'da bugün, İran'ın Suriye'deki dayanak noktasını kaybetmesi, İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney’in ‘dış komplo’ hakkındaki konuşması, Devrim Muhafızları Ordusu’nun (DMO) Suriye'yi ‘35. Eyalet’ olarak görmesi, diplomasinin savunulması ve milletvekillerinin on milyarlarca doların israf edildiği yönündeki suçlamaları arasında ‘direniş çadırının ana direğinin’ çöküşüyle ilgili çelişkili haberler basında yer alıyor.


Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
TT

Caca: Hizbullah Lübnan’ın en büyük sorunudur

Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)
Lübnan Kuvvetleri Partisi lideri Samir Caca, partinin 2025 genel konferansına katıldı (LK)

(Maruni Hristiyan) Lübnan Kuvvetleri Partisi (LK) lideri Samir Caca, Hizbullah'ın askeri kanadının Lübnan'ın en büyük sorunu olduğunu söylerken Hizbullah’ın askeri yapısının tasfiyesini geciktirmek için hiçbir neden olmadığını savunuyor.

Caca, LK’nin ilk genel konferansında, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ve Başbakan Nevvaf Selam'a açık bir mesaj göndererek şunları söyledi:

“Hizbullah'ın askeri kanadının, yaşadığımız büyük sorunun merkezinde olduğu artık açıkça ortada. Herkes, bu sorunun çözülmesinin mali durumu hafifletmek için bir ön koşul olduğu konusunda hemfikir.”

Caca ayrıca, önümüzdeki bahar için planlanan parlamento seçim yasası ile ilgili olarak Meclis Başkanı Nabih Berri'ye bir mesaj gönderdi. Ona, iç düzenlemelerin uygulanmak için oluşturulduğunu, partizan amaçlara ulaşmak, parlamentonun işleyişini bozmak ve parlamento seçimlerini sekteye uğratmaya çalışmak için kullanılmak üzere oluşturulmadığını söyledi.


Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
TT

Hamas yetkilisi: Silahların "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazırız

İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarının yol açtığı yıkımdan, (AP)

Hamas'tan üst düzey bir yetkili dün yaptığı açıklamada, hareketin İsrail ile varılan ateşkes anlaşması kapsamında silah cephaneliğinin "dondurulması veya depolanması" konusunu görüşmeye hazır olduğunu belirtti. Yetkili, böylece ABD arabuluculuğundaki anlaşmanın en karmaşık konularından birini çözmek için olası bir formül önerdiğini söyledi.

Hareketin siyasi büro (karar alma organı) üyesi Basem Naim'in açıklamaları, tarafların anlaşmanın ikinci ve daha karmaşık aşamasına geçmeye hazırlandığı bir zamanda geldi.

Naim, hareket liderlerinin çoğunun bulunduğu Katar'ın Doha kentinde Associated Press'e (AP) verdiği demeçte, "Daha fazla gerilimi veya daha fazla çatışma veya patlamayı önlemek için kapsamlı bir yaklaşım benimsemeye açığız" ifadelerini kullandı.

Naim, Hamas'ın "direnme hakkını" koruduğunu, ancak hareketin Filistin devleti kurma sürecinin bir parçası olarak silah bırakmaya hazır olduğunu ifade etti. Naim, bunun nasıl uygulanacağı konusunda ayrıntı vermese de müzakerelere olanak sağlamak için beş ila on yıllık uzun vadeli bir ateşkes önerdi.

Naim, "bu sürenin ciddi ve kapsamlı bir şekilde kullanılması gerektiğini" vurgulayarak, Hamas'ın silahlarıyla ilgili mevcut seçeneklere "çok açık" olduğunu belirtti. Naim, "Filistin'in ateşkes veya müzakere süresince silahların hiçbir şekilde kullanılmayacağına dair garanti vermesiyle, silahların dondurulması, depolanması veya imha edilmesi hakkında konuşabiliriz" ifadesini kullandı.

Ateşkes, ABD Başkanı Donald Trump'ın ekim ayında sunduğu ve "garantör devletler" olarak hareket eden uluslararası tarafların da katılımıyla hazırlanan 20 maddelik bir plana dayanıyor. Naim, "planın çok fazla açıklığa kavuşturulması gerektiğini" belirtti.

Uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılması şu anda en acil endişeler arasında.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre en önemli konulardan biri, bu gücün Hamas'ı silahsızlandırmaktan sorumlu olup olmayacağı.

Naim, bunun Hamas için kabul edilemez olduğunu ve hareketin, söz konusu gücün anlaşmanın uygulanmasını izlemesini beklediğini vurguladı. Naim, "Ateşkes anlaşmasını izlemek, ihlalleri bildirmek ve olası bir gerilimi önlemek için sınıra yakın bir BM gücünün bulunmasını memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. "Ancak, bu güçlere Filistin topraklarında silahsızlanma veya bu tür eylemlerde bulunma yetkisi verilmesini kabul etmiyoruz" diye ekledi.

Naim, ilerlemenin bir işareti olarak, Hamas ve rakibi Filistin Yönetimi'nin, Gazze'deki günlük işleri yönetecek yeni teknokrat komiteyi kurma konusunda ilerleme kaydettiğini açıkladı.

Yönetim ve Hamas'ın, Batı Şeria'da ikamet eden ancak aslen Gazzeli olan Filistin hükümetinden bir bakanın komiteye başkanlık etmesi konusunda anlaştıklarını söyledi.