Prens Harry ve Meghan Markle, Britanya ziyaretinde Prens William ve Kate Middleton'a komşu olacak

Sussex Düşü ve Düşesi, eylülde Britanya'ya gidecek

Kraliyet görevlerinden istifa eden çift, artık ABD'de yaşıyor (AP)
Kraliyet görevlerinden istifa eden çift, artık ABD'de yaşıyor (AP)
TT

Prens Harry ve Meghan Markle, Britanya ziyaretinde Prens William ve Kate Middleton'a komşu olacak

Kraliyet görevlerinden istifa eden çift, artık ABD'de yaşıyor (AP)
Kraliyet görevlerinden istifa eden çift, artık ABD'de yaşıyor (AP)

Prens Harry ve Meghan Markle, temmuzda Kraliçe II. Elizabeth'in tahttaki 70. yılının kutlandığı Platin Jübile'den sonra ilk kez Britanya'ya gitmeye hazırlanıyor.
Sussex Dükü ve Düşesi'nin sözcüleri, çiftin yakın çalıştığı hayır kurumlarını ziyaret etmek için eylülde Britanya'ya geleceğini duyurdu.
Çiftin katılacağı hayır kurumu etkinlikleri arasında 5 Eylül'de Manchester'da düzenlenecek One Young World Zirvesi de var. Markle'ın 190'dan fazla ülkenin lider gençlerinin bir araya geldiği organizasyonla 2014'ten beri bağlantısı olduğu biliniyor.
Markle ve Prens Harry, Britanya seyahati boyunca Windsor Kalesi'nin hemen doğusundaki kraliyet konağı Frogmore Cottage'da kalacak. Konak, Prens William ve Kate Middleton'ın yeni taşındığı Adelaide Cottage'a sadece 800 metre uzaklıkta.
Öte yandan, kraliyete yakın kaynaklar iki çiftin bir araya gelme ihtimalinin düşük olduğunu söyledi.
Majesty dergisinin editörü Ingrid Seward, "Önceden planlanan bir etkinlik yoksa karşılaşacaklarını sanmıyorum" dedi.
Meghan Markle ve Prens Harry'nin kraliyet görevlerinden istifa etmesinden bu yana çiftin Cambridge Düşü ve Düşesi'yle çok nadir konuştuğu biliniyor.
Sussex çiftinin Frogmore Cottage'ı yenilemek için vergi mükelleflerinin parasını toplaması tepki toplamıştı. Çift, 2020'de Netflix'le milyonlarca dolarlık anlaşma yaptıktan sonra  kullandıkları 2,4 milyon sterlini (yaklaşık 52 milyon TL) geri ödedi.
Independent Türkçe, The Sun, Insider
 



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe