ABD, batısındaki kuraklığa çözüm için su kullanımına yeni kısıtlamalar getirdi

ABD, batısındaki 7 eyalet arasında giderek etkisini artıran kuraklık nedeniyle sorun olan su kullanımı konusunda yeni kısıtlamaları açıkladı.

AA
AA
TT

ABD, batısındaki kuraklığa çözüm için su kullanımına yeni kısıtlamalar getirdi

AA
AA

ABD’nin en büyük su rezervi olma özelliğine sahip Colorado Nehri'nin iklim değişikliğine bağlı küçülmesi ve üzerinde kurulu Mead Barajı Gölü ile Powell Gölü'nde su seviyelerinin tehlikeli sınırlara yaklaşması, ülkenin güneybatı eyaletlerindeki su tüketimine yeni kısıtlamalar getirilmesini zorunlu kıldı.
ABD Islah Bürosu (USBR), Aşağı Colorado Nehir Havzası'nın "Kademe 2" olarak adlandırılan bir kuraklık seviyesine ulaştığını, bu yüzden Arizona'ya yüzde 21, Nevada'ya yüzde 8 ve nehrin denize ulaşmadan önce topraklarından geçtiği Meksika'ya yüzde 7 oranında su kısıtlaması uygulanacağını açıkladı.
Islah Bürosu Şefi Camille Touton, bugün düzenlediği basın toplantısında, "Sistem, dönüşü olmayan bir noktaya yaklaşıyor ve harekete geçmeden sistemi koruyamayız. Sistemi korumak, Batı Amerika'nın insanlarını korumak demektir." dedi.
Tuton, haziran ayındaki Senato oturumunda, Colorado Nehri suyunun tasarrufu konusunda anlaşamayan 7 eyaleti uyarmış, 15 Ağustos'a kadar bir sonuca varılmaması durumunda federal kısıtlamaların devreye gireceğini belirtmişti.
Konuyla ilgili içerik sunan Calmatters.org sitesinde, pazartesi gününe kadar söz konusu 7 eyaletin su kısıtlamasının oranları hakkında bir anlaşmaya varamadığı bilgisi paylaşılmıştı.

NASA ABD'deki kuraklığı uzaydan görüntülemişti
ABD Havacılık ve Uzay Ajansı (NASA), Temmuz ayında paylaştığı görsel içerikli raporda, son iki ayda yaşanan kurak mevsim sonucunda Mead Gölü'ndeki su seviyesinin 3 metreden fazla azaldığını, "rezervuarın ilk kez doldurulduğu Nisan 1937'den bu yana en düşük seviyesine inerek" doluluk oranının yüzde 27'ye düştüğünü ortaya koymuştu.
USBR, 17 Temmuz 2021'de, ABD’nin en büyük su rezervi olan ve Colorado Nehri üzerine kurulu Hoover Barajı’nın oluşturduğu Mead Gölü'nde ilk kez resmi olarak "su kıtlığı" ilan etmişti.
Geçen yılki kuraklık ilanının ardından Islah Dairesi, Colorado Nehri'nin suyunu kullanan eyaletlerden Arizona'nın yüzde 18, Nevada'nın yüzde 7 ve New Mexico'nun yüzde 5 oranında kesintiye gitmesi gerektiğini bildirmişti.
Uzmanlara göre hava sıcaklıklarının artması, Colorado Nehri’ni besleyen kar suyunun azalması ve nüfus artışıyla birlikte gelen fazla tüketim nedeniyle Mead Gölü’nde su seviyesi 1999 yılından beri düşüyor.
Uzmanlar, iklim değişikliği nedeniyle ABD’nin batısında 2000 yılından beri son 500 yılın en büyük “mega kuraklığının“ yaşandığına da dikkati çekiyor.

Batı ABD'de bir asırlık su kavgası
Colorado Nehri'nin suyu yaklaşık bir asır önce ABD'nin batısındaki 7 eyalet arasında paylaşılmış, anlaşma gereği nehir suyunun yarısı Yukarı Havza eyaletlerine (Colorado, Utah, Wyoming ve New Mexico), diğer yarısı Aşağı Havza eyaletlerine (California, Arizona ve Nevada) verilmişti.
Meksika da kendi topraklarından geçerek okyanusla buluşan nehir suyunun kullanımıyla ilgili küçük bir pay almaya hak kazanmıştı.
Colorado Nehri, bölgedeki 40 milyon insanın ana su kaynağıyken, nehir suyunun yaklaşık yüzde 70'i sulu tarım için kullanılıyor ve ülkenin kış sebzelerinin yüzde 90'ını sağlayan 15 milyar dolarlık bir tarım endüstrisinin temel ihtiyacını karşılıyor.
USBR'nin, geçen yılın ardından ABD'de ikinci kez kuraklık ilan etmesi, gelecek yıl Powell Gölü ve Mead Gölü barajlarından su salımının daha da azaltılacağı ve tarımla uğraşan bölge halkının bir kısmının göç etmek zorunda kalacağı beklentisini güçlendiriyor.



İran balistik füzeleri ABD ve İsrail'in incelemesi altında

Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf
Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf
TT

İran balistik füzeleri ABD ve İsrail'in incelemesi altında

Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf
Yargı organlarına bağlı Mizan haber ajansının yayınladığı, füze tatbikatlarını gösteren bir fotoğraf

Bölgesel gerilimlerin artması ve İran içindeki askeri faaliyetlere ilişkin çelişkili raporlar nedeniyle ABD ve İsrail, İran'ın füze programını yoğun bir şekilde inceleme altına aldı. Batılı değerlendirmeler, Tahran'ın Haziran Savaşı'nın ardından füze ve nükleer yeteneklerini yeniden inşa etmeye çalıştığını öne sürerken, İran programının "tamamen savunma amaçlı" ve herhangi bir müzakerenin kapsamı dışında olduğunu savunuyor.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu dün yaptığı açıklamada, İran'ın son zamanlarda "tatbikatlar" yaptığının farkında olduklarını belirterek, İran'ın nükleer faaliyetlerinin ABD Başkanı Donald Trump ile yapacağı görüşmede ele alınacağını söyledi. İran'ın herhangi bir hamlesinin güçlü bir şekilde karşılanacağı uyarısında bulunan Netanyahu, İsrail'in bir çatışma arayışında olmadığını da vurguladı.

ABD'nin İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee ise Tahran'ın Haziran Savaşı sırasında Fordo tesisinin bombalanmasının ardından "mesajı tam olarak kavrayamadığını" söyledi. Tel Aviv'de Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, İran'a karşı saldırıları desteklediğini açıklayarak, füze cephaneliğini yeniden inşa etmesinin artık nükleer programıyla kıyaslanabilecek bir tehdit oluşturduğunu savundu.

Buna karşılık, İran Dışişleri Bakanlığı balistik füze programının "müzakere masasının dışında" olduğunu vurgularken, İran ordu komutanı Emir Hatemi, silahlı kuvvetlerin rakiplerinin hareketlerini "yakından izlediğini" ve herhangi bir saldırıya "kararlı bir şekilde" karşılık vereceğini vurguladı.

İran içinde, olası füze tatbikatlarına ilişkin haberlerde bir tutarsızlık yaşandı. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre  Devrim Muhafızlarına yakın medya kuruluşları birkaç ilde hareket ve testlerden bahsederken, resmi televizyon herhangi bir tatbikat yapılmadığını ve dolaşan görüntülerin "yanlış" olduğunu vurguladı.


Meksika ordusuna ait bir uçağın ABD'de düşmesi sonucu 5 kişi hayatını kaybetti

Acil durum ekipleri, Teksas kıyılarındaki Galveston'a giden köprünün dibinde meydana gelen bir olaya müdahale ediyor (AP)
Acil durum ekipleri, Teksas kıyılarındaki Galveston'a giden köprünün dibinde meydana gelen bir olaya müdahale ediyor (AP)
TT

Meksika ordusuna ait bir uçağın ABD'de düşmesi sonucu 5 kişi hayatını kaybetti

Acil durum ekipleri, Teksas kıyılarındaki Galveston'a giden köprünün dibinde meydana gelen bir olaya müdahale ediyor (AP)
Acil durum ekipleri, Teksas kıyılarındaki Galveston'a giden köprünün dibinde meydana gelen bir olaya müdahale ediyor (AP)

Yetkililerin açıklamasına göre, Meksika Donanmasına ait küçük bir uçak, içinde genç bir hasta ve yedi kişiyle birlikte dün Galveston yakınlarında düştü. Kazada en az beş kişi hayatını kaybetti ve Teksas kıyıları açıklarında arama kurtarma operasyonu başlatıldı.

Olay, Meksika'da ağır yanık vakası olan çocuklara yardım amacıyla bir vakıf tarafından kiralanan uçağın, Teksas'taki Houston yakınlarında bulunan Galveston'a yaklaşırken denizde meydana geldi. Meksika Donanması, uçaktaki sekiz kişiden dördünün ölü, ikisinin ise sağ bulunduğunu açıkladı.

Flightradar24'e göre, uçak Meksika'nın güneydoğusundaki Yucatán eyaletinde bulunan Mérida Havalimanı'ndan 18:46'da kalktı. Saat 21:01'de Scholes Uluslararası Havalimanı yakınlarındaki Galveston Körfezi üzerinde iletişim kesildi.


CBS, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği toplu sınır dışı etmelerle ilgili haberin yayınlanmasını engelledi

ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
TT

CBS, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği toplu sınır dışı etmelerle ilgili haberin yayınlanmasını engelledi

ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)
ABD askeri personeli, ABD hükümeti tarafından El Salvador'daki bir gözaltı merkezine teslim edilen Venezuela'nın Trin de Aragua ve MS-13 çeteleri olduğu iddia edilen üyelerine eşlik ediyor (Reuters)

CBS News'in yeni baş editörü, Trump yönetiminin gerçekleştirdiği kitlesel sınır dışı etmelerin yol açtığı sonuçlarla ilgili bir haberin bu hafta sonu yayınlanmasını engelledi.

Bu olay, Trump'ın CBS'nin ana şirketinin sahiplerine yakınlığı göz önüne alındığında, Trump'ın yönetiminde gerçekleşen büyük Amerikan medya kuruluşları satın alımları dalgasının ortasında yaşandı.

Araştırmacı gazetecilik programı "60 Minutes"ın pazar akşamı, mart ayında ABD yetkilileri tarafından ülkelerine değil, El Salvador'daki büyük bir yüksek güvenlikli hapishaneye sınır dışı edilen Venezuelalıların ifadelerine yer veren uzun bir bölüm yayınlaması planlanmıştı. Ancak, planlanan yayından sadece birkaç saat önce CBS, raporun ileriki bir bölümde yayınlanacağını duyurdu.

Amerikan basınının ele geçirdiği bir iç e-postada, raporu hazırlayan gazeteci Sharen Alfonsi, uzun zamandır ilerici medyanın ideolojik uyumluluğunu eleştiren Barry Weiss'ın raporun yayınlanmasını engelleme kararı aldığını söyledi. Alfonsi, konunun "gerçeklere dayalı hassas bir konu" olduğunu belirterek, "Tüm titiz iç incelemelerden sonra, şimdi geri çekmenin editoryal bir karar değil, siyasi bir karar olduğuna inanıyorum" dedi. Daha önce duyurulan bir raporun yayınlanmamasıyla "izleyicilerin (...) kurumsal sansür göreceğini" ifade etti.

CBS ise New York Times'ın haberine göre yaptığı açıklamada, konunun "daha fazla çalışma gerektirdiğini" belirtti. "60 Minutes" programının yapımcısı Tanya Simon, meslektaşlarına başlangıçta Barry Weiss'in talebine karşı çıktığını, ancak "sonunda uymak zorunda kaldığını" doğruladı. Washington Post tarafından yayınlanan ekibiyle yaptığı bir yapım toplantısının tutanağına göre Simon, "Raporu savunduk ve direndik, ancak o değişiklikler istedi" dedi.

Weiss, Ellison ailesinin (ki bu aile Donald Trump'a yakındır) sahibi olduğu Skydance'in, CBS'in ana şirketi Paramount'u satın almasından üç aydan kısa bir süre sonra, ekim ayında CBS News'in baş editörü olarak atandı.