Riyad ve Taşkent teknoloji ve petrokimya endüstrilerinde işbirliğini genişletecek

Suudi Arabistan merkezli ACWA Power şirketi, Özbekistan’daki yenilenebilir enerji projelerini genişletecek (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan merkezli ACWA Power şirketi, Özbekistan’daki yenilenebilir enerji projelerini genişletecek (Şarku’l Avsat)
TT

Riyad ve Taşkent teknoloji ve petrokimya endüstrilerinde işbirliğini genişletecek

Suudi Arabistan merkezli ACWA Power şirketi, Özbekistan’daki yenilenebilir enerji projelerini genişletecek (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan merkezli ACWA Power şirketi, Özbekistan’daki yenilenebilir enerji projelerini genişletecek (Şarku’l Avsat)

Özbekistan’ın Riyad Büyükelçiliği, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in Suudi Arabistan’a yapacağı ziyaretin ışığında enerji, bilgi teknolojisi, telekomünikasyon, sağlık, eczacılık, biyoteknoloji, tarım, ormancılık, yapı malzemeleri üretimi, hafif sanayi, kimya ve petrokimya, turizm, kültür, spor, bilim, eğitim ve çevre alanlarında işbirliğinin hızlanmasına dair beklentilerini açıkladı.
Özbekistan hükümeti, yatırımlar için çekici bir iklim yaratma stratejisi doğrultusunda, 2030 Vizyonu programları kapsamında işbirliği yapmak istediğini ifade ederken, yakın zamanda Suudi yetkililerle enerji alanında anlaşmalar imzalandı.
Riyad ve Taşkent arasındaki işbirliğini bu yönde yoğunlaştırmak için iki ülkenin muazzam potansiyellerinden yararlanarak büyük fırsatların sunulması bekleniyor.
İki ülke, ticaret, ekonomi ve yatırım faaliyetlerini geliştirmeyi amaçlıyor.
Özbekistan Başbakan Yardımcısı, Yatırımlar ve Dış Ticaret Bakanı Serdar Umurzakov Suudi Arabistan’a yaptığı son ziyarette, birçok sektörlerde işbirliğini genişletmenin yollarını tartıştı.
Taşkent, ekonomisini çeşitlendirmek ve iki ülke arasındaki ekonomik ve yatırım faaliyetlerini yoğunlaştırmak amacıyla, 2030 Vizyonu doğrultusunda çeşitli gelecek vaat eden endüstri ve sektörlerde yeni yatırım projelerinin uygulanmasında ortak eylemi güçlendirmeye doğru ilerliyor.
Geçtiğimiz günlerde, Özbekistan Enerji Bakanlığı ile Suudi Arabistan merkezli ACWA Power şirketi arasında işbirliği kuruldu ve yaklaşık 3 milyar dolarlık bir dizi yatırım anlaşması imzalandı.
ACWA Power, Karakalpakistan bölgesinde bin 500 megavat üretim kapasiteli rüzgar enerjisi projesi dahil, iki taraf arasında imzalanan anlaşmalar uyarınca birçok projenin uygulamasını, geliştirilmesini, inşasını ve işletmesini üstleniyor.
Tesis faaliyete geçtiğinde, Orta Asya bölgesinde türünün en büyüğü ve dünyanın en büyük rüzgar santrallerinden biri olacak.
ACWA Power, Şubat ayında Özbekistan’da kamu-özel ortaklığında hayata geçirilen ilk yenilenebilir enerji projesi olan 100 megavatlık, 108 milyon değer değerindeki Nukus rüzgar santrali projesi için anlaşma imzaladı.
ACWA Power ve Özbekistan Enerji Bakanlığı, 25 yıllık enerji alımı ve Şirin şehrinde gaz türbinli bir elektrik santrali geliştirmek, inşa etmek ve işletmek için toplam 1,2 milyar dolarlık yatırım anlaşmasına da imza attı.
Bu projelerin, Özbekistan’da 2030 yılına kadar toplam yenilenebilir enerji üretim kapasitesinin yüzde 30’a çıkarılmasına katkıda bulunması bekleniyor.



Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Trump kabul etmez ama Çin'le ticaret savaşında gözünü ilk kırpan o oldu

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

ABD Masters Turnuvası'nda golf izleme, bu oyunu bizzat oynama, masaları gezme ve Mar-a-Lago'da yemek yiyenleri selamlama arasında Donald Trump'ın Bertrand Russell'ı incelemek için çok az zaman bulduğunu tahmin etmek makul olur.

Bu üzücü çünkü Britanyalı filozofun 1922'de yayımlanan Çin Sorunu kitabını özümsemek, sadece bu pasajla bile ona ve Amerika'ya fayda sağlayabilir:

Çin ulusu dünyadaki en sabırlı ulus, yüzyılları diğer ulusların on yılları gördüğü gibi görüyor. Temelde yok edilemez ve beklemeye gücü yeter.

Mandarin dilinde Donald Trump'ın bile dikkatini çekebilecek bir başka kısa ifade de var: Birebir çevrildiğinde "Acı yemek" anlamına gelen "chi ku", şikayet etmeden acı çekmek manasında kullanılıyor.

Russell'ın gözlemlediği gibi, Çin'in kültürünü ve yaklaşımını böyle özdeyişler tanımlar. Bugün Pekin'in, ABD'nin dünyanın en kalabalık ülkesiyle ekonomik rekabetini çarpıcı bir şekilde tırmandırmasına karşı kullandığı stratejinin ardında onlar yatıyor.

ABD Başkanı halihazırda göz kırptı ya da göz kırpıyormuş gibi göründü. Cuma günü Çin, ABD'den ithal edilen mallara uygulanan vergiyi yüzde 84'ten yüzde 125'e çıkararak Trump'ın tarifelerine karşılık verdi. Hafta sonu ABD'nin akıllı telefonları, bilgisayarları ve diğer tüketici elektroniği ürünlerini kendi vergi artışlarından muaf tuttuğu açıklandı. Bu bir geri adım gibi görünüyordu.

ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick ise "Hayır" dedi. Bu ürünler belirli ülkelere uygulananların haricindeki vergilerle yakında karşılaşacaktı. Daha sonra Trump, bir sosyal medya paylaşımında bu ürünlere muafiyet tanınmadığını iddia ederek kararlı bir tavır sergiledi. Büyük harfler ortaya çıktı:

Tarifelere yönelik yürüteceğimiz ulusal güvenlik soruşturmalarında Yarı İletkenlere ve TÜM ELEKTRONİK TEDARİK ZİNCİRİNE bakıyoruz.

Yine de mevcut muafiyet, bir geri adım gibi görünüyordu.

Başkan Şi her zamanki gibi hiçbir şey söylemedi. Gelecek günlerde ve haftalarda daha fazlasını bekleyebiliriz: Bir tarafta kas gösterme ve bağırma, karşı cephede sakin metanet.

Bu, Çin'in sarsılmayacağı anlamına gelmiyor. Trump ve çevresinin hesaplarına göre Çin'in ABD'ye ihtiyacı var. Trump'ın sürekli atıfta bulunduğu bu devasa ticaret dengesizliği olmadan, Çin'in ihracatı için buna denk bir pazar yok. Şi ve çalışma arkadaşlarının, ülkelerinin hızla artan refahı, nüfusunu beslemesi ve aynı zamanda şişen orta sınıfın servetindeki artışı körüklemesi için ABD'ye bel bağladığını düşünüyorlar.

Ticaret söz konusu olduğunda, ABD-Çin mücadelesi yeni bir mesele değil. Hatta Trump ilk döneminde ikisi arasındaki eşitsizliğin üstesinden gelmeye çalıştı. Çin, dış ticareti teşvik etmeyi sürdürürken iç tüketimi ve kendi kendine yetmeyi artırma anlamına gelen "ikili dolaşım" veya "yeni kalkınma modeliyle" yanıt verdi.

Trump ikinci kez şansını deniyor. Ancak daha az odaklanmış bir şekilde, üç hedefi tek bir saldırıya dönüştürüyor: Federal geliri artırmak, Kanada ve Meksika gibi ülkeleri uyuşturucu tedariki gibi finansal olmayan nedenlerle cezalandırmak ve daha eşit bir ticaret dengesi sağlamak. Bu, üç danışman grubunu içeriyordu ve bir karmaşa reçetesi oluşturdu.

Aynı zamanda ekonomiyi siyasetle harmanlamaya çalıştı ve tarifeler söz konusu olduğunda ikisi birbiriyle kaynaşmıyor. Ekonomistlere her zaman tarifelerin kötü bir fikir olduğu, dayatılmaması ve bunlara cevap verilmemesi gerektiği öğretilir. Ancak Trump, Amerika'nın siyasi onayını aldığına ve çoğu Amerikalının kendisini destekleyeceğine inanıyor.

Trump bu hamlenin yaklaştığının sinyalini defalarca verdi. Çinliler hazırlık yapabilmiştir. Trump ilk salvoyu yaptığına göre, Amerika'nın üç hedefi vurmak için bir füze ateşlemeye çalışmasını izleyebilirler.

Trump, Çin'in ticaret fazlasına odaklanırken, ABD yönetiminin kendilerine önemli miktarda borçlu olmasından kaynaklanan kilit bir karta sahip olduklarının bilincindeki Çin, öncesinde Trump'ı ikinci bir devlet ziyaretine davet ederek muhtemelen eldeki tek kartını oynayan Birleşik Krallık'ın aksine, metanetini koruyup güvende kalabilir.

Çin, Amerikan dolarlarını doğrudan elden çıkarmasa da sertliğini başka yollarla ifade edebilir: ABD yatırımlarını yavaşlatarak, daha az yatırım yaparak ve sermayeyi başka yerlere yönlendirerek. Çin'in elindeki bir diğer güvence de üretimdeki küresel hakimiyetinin Amerika'nın finansal hizmetler ve yapay zekadaki hegemonyasıyla eşleşmesi. Dağınık ABD yaklaşımının artırdığı bölünmeden de faydalanabilirler. Avrupa, Pekin'e yaklaşmaya hazırlanma işaretlerini halihazırda gösteriyor.

Her iki süpergücün de canı yanacaktır, bunu yapmayacak kadar birbirlerine bağımlılar. Ancak ABD'nin yüksekten atmasını da bir zafer olasılığı gibi yorumlamak da bir hata olabilir. Bir uzlaşma sağlamak zorundalar. Bunun her iki lidere de itibar kaybettirmeden başarılması kritik önemde.

Trump ne söylerse söylesin ve Şi de ne söylemezse söylemesin, rekabetlerinin nereye varacağı neredeyse kesin.

Independent Türkçe