Yemen Enformasyon Bakanı İryani: Başkanlık Konseyi’nin desteklenmesi, devleti eski haline getirmek için son şans

Yemen Enformasyon Kültür ve Turizm Bakanı Muammer el-İryani (SABA)
Yemen Enformasyon Kültür ve Turizm Bakanı Muammer el-İryani (SABA)
TT

Yemen Enformasyon Bakanı İryani: Başkanlık Konseyi’nin desteklenmesi, devleti eski haline getirmek için son şans

Yemen Enformasyon Kültür ve Turizm Bakanı Muammer el-İryani (SABA)
Yemen Enformasyon Kültür ve Turizm Bakanı Muammer el-İryani (SABA)

Son zamanlarda Yemen’in güneyinde yer alan Şebva vilayetinde Yemen Başkanlık Konseyi’ne bağlı taraflar arasında yaşanan silahlı çatışmaların sonlandırılması için girişimler sürdürülüyor. Yemen güçleri ve tarafları arasında devam eden ihtilaflar konusunda Yemen Enformasyon Kültür ve Turizm Bakanı Muammer el-İryani, “Başkanlık Konseyi’ni desteklemenin ve siyasi güçler arasında anlaşmazlıktan vazgeçmenin önemini” vurguladı.
Yemenli Bakan “Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi ve Konsey üyeleri liderliğindeki anayasal meşruiyet konusunda söylem ve eylemlerdeki uyum, Yemenlilerin devletlerini yeniden kurmaları, kimliklerini korumaları ve gerçek bir ulusal ortaklık sağlamaları ve gelecek nesillerin hak ettiği parlak bir gelecek kurmaları için tek can damarı ve son şanstır” ifadelerini kullandı.
İryani açıklamalarında, ülkesinin geçmekte olduğu aşamayı, İran’ın emperyalist projesine karşı koymak ve siyasi, ekonomik, güvenlik ve askeri alanlardaki zorluklara karşı mücadele etmek üzere Başkanlık Konseyi liderliğindeki çaba ve imkanları birleştirme aşaması olarak nitelendirdi.
Bakan, tüm anlaşmazlıkların ve görüş ayrılıklarının, istisnasız herkesin katıldığı anayasal kurumlar çatısı altında çözülmesi gerektiğini vurguladı.
İryani siyasi partileri ve güçleri birbirlerini ortadan kaldırmaya çalışmamaya teşvik ederek, “Yemen’in 2011 krizinden bu yana tanık olduğu deneyimler ve olaylar, hiç kimsenin bir diğerini ortadan kaldırmayacağını veya silemeyeceğini, bir tarafı dışlama çabalarının başarısızlıkla sonuçlanacağını, herkesin bedelini ödediği çatışma ve savaşın devam etmesine mahkum olduğunu ayrıca Yemen halkının tüm tarafları ve herkesi içerdiğine inanarak sunacağı dayanışma olmadan ayağa kalkmayacağını ve sağlığına kavuşamayacağını kanıtladı” dedi.
Yemen Enformasyon Bakanı, tüm siyasi bileşenlere anlaşmazlıkların üstesinden gelmek için ulusal çıkarlara öncelik verme ve diyalog yaklaşımını üstün tutma ve Husi milislerine karşı hiçbir fırsatı kaçırmama çağrısını yineledi. Bakan Husi milislerin çatışmaları körüklemek ve kardeşler arasındaki çekişme ateşini ateşlemek, darbeyi ve Yemenlilerin üzerindeki kontrolünü sürdürmek, iradelerini ele geçirmek ve darbeyi korumak için çalıştığını belirtti.
Bakan İryani, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) liderliğinde meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun kardeşçe ve samimi tutumuna, Yemen hükümetine, halkına ve çeşitli bölgelerdeki insanlara sürekli ve sınırsız desteklerine teşekkür etti. Bu destek olmasaydı Yemen’in kolay bir av olarak İran’ın eline düşmüş olacağını söyledi.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi daha önce “devlet yetkililerinin yararı için güç tekelinin önemini” vurguladı. Parlamento ve hükümette temsil edilen siyasi güçlerin ve bileşenlerin birliğinin, devletin yeniden kurulmasında ve darbenin devrilmesine yönelik ulusal rollerini yerine getirmeleri çağrısında bulundu. Bunların yanı sıra, Suudi Arabistan ve BAE liderliğindeki meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu’nun tüm darbe karşıtı güçlerin katılımıyla, Başkanlık Konseyi’nin uyumu ve başarısında, devletin geri getirilmesini sağlamada ve kurtarılmış bölgelerde güvenlik ve istikrarı artırma konularında kritik ve öncü rolünün önemini vurguladı.
Alimi yaptığı açıklamalarda, Husilere atıfta bulunarak “Yemenlilerin silahlarının ortak düşmandan başkasına yöneltilmesini kabul etmeyeceğini ve buna izin vermeyeceğini” söyledi. Ortaklık ve uyumluluk vaadinde bulunurken, tarafları dışlamayı veya intikam alınmasını reddetti.
Alimi, bunu gerçekleştirmek için Başkanlık Konseyi, Arap Koalisyonu liderliğinin desteği ile Danışma ve Uzlaşma Komisyonu ve Askeri Güvenlik Konseyi üyeleriyle birlikte çalışacağına ayrıca Savunma ve İçişleri Bakanlıklarının sorumluluğundaki tüm askeri ve güvenlik birimlerini birleştireceğine söz verdi.
Şarku’l Avsat’ın Yemen resmi haber ajansı SABA’dan aktardığı habere göre, Alimi BAE ve Suudi Arabistan’ı içeren bir ziyaret için Aden’den ayrıldı. SABA’ya göre, Alimi ziyaretleri ile Yemen Başkanlık Konseyi yönetimi gerek Merkez Bankası’nın desteğiyle ilgili olsun, gerekse kurtarılmış bölgelerde hayati projelerin uygulanmasıyla ilgili olsun, ülkesine yönelik ekonomik destek ve yardımları hızlandırmanın yanı sıra meşruiyet sisteminin yeniden inşa edilmesi için yürüttüğü reformalar ilişkin tutumlarına destek almayı amaçlıyor.



Suriye Savunma Bakanı, Şam'da üst düzey Türk heyeti ile görüştü

Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Şam'da Reuters'a verdiği röportajda... Suriye, 19 Ocak 2025 (Reuters)
Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Şam'da Reuters'a verdiği röportajda... Suriye, 19 Ocak 2025 (Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanı, Şam'da üst düzey Türk heyeti ile görüştü

Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Şam'da Reuters'a verdiği röportajda... Suriye, 19 Ocak 2025 (Reuters)
Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Şam'da Reuters'a verdiği röportajda... Suriye, 19 Ocak 2025 (Reuters)

Suriye Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Millî Savunma Bakanlığı (MSB) Savunma ve Güvenlik Genel Müdürü İlkay Altındağ başkanlığındaki üst düzey Türk heyetini başkent Şam'daki bakanlık binasında kabul etti.

Suriye el-İhbariyye televizyonuna göre, Suriye Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, toplantıda her iki tarafın da ortak çıkarlarına yönelik bir dizi konunun ele alındığını belirtti.

Şarku’l Avsat’ın Alman haber ajansı DPA'dan aktardığına göre Ebu Kasra, Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani ve Genel İstihbarat Servisi Başkanı Hüseyin es-Selame'nin de aralarında bulunduğu üst düzey hükümet heyetinin bir parçası olarak 12 Ekim'de Türkiye'yi ziyaret etmişti.

Ebu Kasra, Türkiye ziyaretinin Suriye ve Türkiye orduları arasındaki iş birliği ve koordinasyonu güçlendirmede önemli bir yeni adım olduğunu, her iki ülkenin çıkarlarına hizmet ettiğini ve bölgedeki güvenlik ve istikrarın pekiştirilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı.

Ebu Kasra, X platformunda daha önce yayınlanan bir gönderide, sıcak karşılaması ve Suriye ordusunun çabalarını desteklemek için gösterdiği somut çabalarından dolayı Türk mevkidaşı Yaşar Güler'e teşekkür ve takdirlerini dile getirdi.

Ayrıca, Millî İstihbarat Teşkilâtı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'a, iş birliği ve karşılıklı anlayışı desteklemek için gösterdikleri aktif katılım ve samimi çabalarından dolayı teşekkür etti.

Geçtiğimiz ağustos ayında, Suriye Savunma Bakanlığı'ndan bir heyet Türkiye'ye iki ziyaret gerçekleştirdi. İlk ziyaret Milli Savunma Üniversitesi'ne (MSÜ), ikinci ziyaret ise üniversitenin deniz harp okulunun eğitim bölümüne yapıldı.

Suriye Savunma Bakanlığı, heyetin üniversitenin rektör yardımcısı ve bir dizi subayla bir araya geldiğini ve bu görüşmede deneyim ve görüş alışverişinin yanı sıra çeşitli savunma uzmanlık alanlarında eğitim ve öğretim alanlarında iş birliğini güçlendirme çabalarının ele alındığını açıklamıştı.


Lübnan yargısı, 10 yıl tutuklu kaldıktan sonra Hannibal Kaddafi'yi serbest bıraktı

2011 yılında yayınlanan bir fotoğrafta, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi bilinmeyen bir yerde görülüyor. (AFP)
2011 yılında yayınlanan bir fotoğrafta, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi bilinmeyen bir yerde görülüyor. (AFP)
TT

Lübnan yargısı, 10 yıl tutuklu kaldıktan sonra Hannibal Kaddafi'yi serbest bıraktı

2011 yılında yayınlanan bir fotoğrafta, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi bilinmeyen bir yerde görülüyor. (AFP)
2011 yılında yayınlanan bir fotoğrafta, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi bilinmeyen bir yerde görülüyor. (AFP)

AFP'ye konuşan bir Lübnanlı yargı yetkilisine göre Lübnan yargısı bugün, on yıl boyunca yargılanmadan tutuklu kalan merhum Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi'nin 11 milyon dolar kefalet karşılığında serbest bırakılmasına karar verdi.

Kaynak, “İmam Musa es-Sadr'ın kaçırılması ve ortadan kaybolması davasının adli soruşturmacısı Yargıç Zahir Hamade, Hannibal Kaddafi'yi 11 milyon dolar kefaletle serbest bırakmayı kabul etti” dedi. Kaynak ayrıca, Kaddafi'nin seyahat yasağı olduğunu da belirtti.

Avukatı Laurent Bayon, AFP'ye “Bu tür keyfi gözaltı davalarında kefaletle serbest bırakılma kesinlikle kabul edilemez. Kefalete itiraz edeceğiz” dedi. Müvekkilinin ‘uluslararası yaptırımlara tabi olduğunu’ ekleyen Bayon, “11 milyon doları nereden bulacak?” diye sordu.

a45t
2011 yılında yayınlanan bir fotoğrafta, Libya lideri Muammer Kaddafi'nin oğlu Hannibal Kaddafi bilinmeyen bir yerde görülüyor. (AFP)

Lübnanlı bir mankenle evli olan Hannibal Kaddafi, 31 Ağustos 1978'de babası iktidardayken Lübnan'ı ziyaret eden Lübnanlı Şii lider Musa es-Sadr ve onunla birlikte olan iki kişinin kaybolmasıyla ilgili ‘bilgi saklama’ suçlamasıyla Aralık 2015'te Lübnanlı yetkililer tarafından tutuklandı.

Kaddafi'nin serbest bırakılması kararı, bir soruşturma hâkimi tarafından sorgulandıktan sonra verildi. Avukatı geçen hafta AFP'ye 49 yaşındaki müvekkilinin sağlık durumunun ‘endişe verici’ olduğunu söylemişti.

Geçtiğimiz ağustos ayında yayınlanan bir raporda, İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Kaddafi'nin ‘es-Sadr'ın kaybolmasıyla ilgili bilgileri sakladığına dair asılsız iddialar’ nedeniyle tutuklandığını öne sürerek Lübnanlı yetkililere Kaddafi'yi ‘derhal’ serbest bırakmaları çağrısında bulundu.

Lübnanlı yetkililer, Muammer Kaddafi'yi İmam es-Sadr ve iki arkadaşının gizemli kayboluşunun arkasında olmakla suçluyor. Muammer Kaddafi, 2011 yılında iktidarını sona erdiren halk ayaklanması sırasında öldürüldü. Oğlu Hannibal, eski milletvekili Hasan Yakub'un liderliğindeki bir grup tarafından Lübnan'a çekilmeden önce Suriye'de siyasi mülteciydi. Hasan Yakub'un babası Şeyh Muhammed Yakub, es-Sadr ile birlikte ortadan kaybolmuştu.


ABD'nin Hamas'a yönelik çelişkili tutumunun arkasında ne yatıyor?

Hamas savaşçıları, 13 Ekim 2025'te Han Yunus'ta İsrail tarafından serbest bırakılan Filistinli mahkûmları taşıyan otobüslere eşlik ediyor. (DPA)
Hamas savaşçıları, 13 Ekim 2025'te Han Yunus'ta İsrail tarafından serbest bırakılan Filistinli mahkûmları taşıyan otobüslere eşlik ediyor. (DPA)
TT

ABD'nin Hamas'a yönelik çelişkili tutumunun arkasında ne yatıyor?

Hamas savaşçıları, 13 Ekim 2025'te Han Yunus'ta İsrail tarafından serbest bırakılan Filistinli mahkûmları taşıyan otobüslere eşlik ediyor. (DPA)
Hamas savaşçıları, 13 Ekim 2025'te Han Yunus'ta İsrail tarafından serbest bırakılan Filistinli mahkûmları taşıyan otobüslere eşlik ediyor. (DPA)

ABD Başkanı Donald Trump'ın, Hamas'ın Gazze Şeridi'nde ‘şiddet yanlısı çetelerin peşinde olduğunu’ söylemesi üzerine, ABD'nin Hamas'a yönelik tutumu daha belirsiz hale geldi. Gözlemciler bu açıklamayı, Beyaz Saray'ın Hamas'a yönelik söylemini yumuşatma isteğinin bir göstergesi olarak değerlendirdi. Ancak birkaç saat önce, ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) bir açıklama yayınlayarak, harekete ‘şiddeti derhal durdurması’ ve silahlarını teslim etmeyi taahhüt etmesi çağrısında bulundu ve Kahire'nin arabuluculuğunda sağlanan ateşkes anlaşmasına desteğini yineledi.

Analistlere göre, siyasi ve askeri kurumlar arasındaki bu belirgin farklılık, son savaşın ardından ABD'nin Gazze Şeridi'ndeki rolünün niteliği ve gelecekteki güvenlik veya siyasi düzenlemelerde Hamas'a karşı sergilenecek açıklığın sınırları konusunda daha derin bir anlaşmazlığı yansıtıyor.

İç baskı

Bu gelişme, ABD yönetiminin kırılgan ateşkes anlaşmasını istikrara kavuşturmaya çalıştığı bir dönemde, Beyaz Saray'ın hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar tarafından Gazze'ye, özellikle de Hamas'a yönelik politikasının niteliğini netleştirmesi yönünde iç baskı altında olduğu bir zamanda meydana geldi.

frgty
ABD Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025'te Şarm eş-Şeyh'te imzalanan Gazze anlaşması belgesini elinde tutuyor. (AP)

Washington Post, ABD Savunma Bakanlığı'ndan bir yetkilinin, CENTCOM’un açıklamasının ‘ABD'nin resmi askeri çizgisini’ yansıttığını söylediğini aktardı. Yetkili, ordunun ‘siyasi açıklamalara dayanarak silahlı grupların tanımını değiştirmediğini’ ifade etti.

Ancak Beyaz Saray'a yakın kaynaklar, Trump'ın açıklamalarının ‘yanlış yorumlandığını’ ve onun ‘İsrail güçlerinin kısmi çekilmesinden sonra yerel grupların düzeni sağlamaya çalıştığı Gazze Şeridi'ndeki durum değişimini’ kastettiğini açıkladı. Fox News, bir ulusal güvenlik danışmanının, ‘Trump’ın şiddeti reddeden bazı grupları gelecekteki yerel güvenlik düzenlemelerine dahil etme fikrine açık olduğunu’ söylediğini aktardı.

Bölgesel taraflar için etkileri

Gözlemciler, siyasi ve askeri kurumlar arasındaki bu görüş ayrılığının yeni bir şey olmadığını düşünüyor. Beyaz Saray, son savaşın ardından Gazze Şeridi'nde yeniden denge sağlanmasına imkân verebilecek esnek bir siyasi yaklaşımı tercih ederken, Pentagon, Hamas'ın şiddeti durdurma ve silahlarını teslim etme konusundaki tam taahhüdünü doğrulamadan önce herhangi bir ‘rehabilitasyona’ karşı uyarıda bulunmakta ısrarcı.

Georgetown Üniversitesi'nde ulusal güvenlik üzerine çalışan Prof. Dr. Jonathan Stein, “ABD ordusu uzun vadeli istikrarı göz önünde bulundurarak hareket ederken, Başkan Trump diplomatik ivme kaybolmadan somut sonuçlar elde etmeyi amaçlayan hızlı siyasi mantıkla hareket ediyor. Bu çelişki, müttefikleri, özellikle de Washington'dan daha net bir tavır bekleyen İsrail'i karıştırıyor” ifadelerini kullandı.

fgthy
Hamas savaşçıları, 13 Ekim 2025'te Han Yunus'ta İsrail tarafından serbest bırakılan Filistinli mahkûmları taşıyan otobüslere eşlik ediyor. (AP)

ABD Dışişleri Bakanlığı'ndan herhangi bir açıklama yapılmazken, Beyaz Saray ve Pentagon arasında ateşkesin istikrarını sağlamak ve Gazze Şeridi'ndeki güvenlik sorumluluklarını dağıtmak için mekanizmalar konusunda istişareler devam ediyor. Gözlemciler, ABD'nin ikili söyleminin anlaşmanın hükümlerinin sahada uygulanmasını geciktirebileceğini ve bölgesel taraflar arasında şüphe uyandırabileceğini düşünüyor.

Bu durum, Trump'ın görevdeki ilk yıllarında Suriye, İran ve Afganistan konusunda yaptığı açıklamalar ile Pentagon'un resmi tutumu arasında tekrar tekrar ortaya çıkan çelişkilerle dolu tartışmaları akla getiriyor.

Gazze'ye temkinli bir dönüş ve ateşkesin geleceği hakkında artan sorularla, ABD Başkanı bir kez daha zor bir sınavla karşı karşıya: Ortadoğu'nun güvenliğini etkileyen hassas konularda risk almayı reddeden askeri kurumla, iç desteği kazanmaya yönelik siyasi retoriği nasıl dengeleyecek?