Yemen’den dünyaya çağrı: Husilerin Taiz kuşatmasını kaldırması için baskı yapın

Yemen’den Taiz kuşatmasının sona erdirilmesi ve karayollarının ulaşıma açılması için Husiler üzerinde uluslararası baskı kurulması çağrısı

BM Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, BMGK’da söz aldığı sırada (BM)
BM Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, BMGK’da söz aldığı sırada (BM)
TT

Yemen’den dünyaya çağrı: Husilerin Taiz kuşatmasını kaldırması için baskı yapın

BM Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, BMGK’da söz aldığı sırada (BM)
BM Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, BMGK’da söz aldığı sırada (BM)

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı açıklamada, Husilerin Taiz kuşatmasının sona erdirilmesi ve yolları açılması yönündeki tüm önerileri reddettiğini itiraf etmişti. Ardından ise Yemen hükümeti, uluslararası topluma uzlaşma ve barış sağlama çabalarına iyi niyetle katılmaları için milislere baskı yapma çağrısını yineledi.
BMGK’da Yemen’deki son gelişmelerden bahseden Grundberg, söz konusu itirafının yanısıra, Ekim ayına dek ikinci kez yenilenen ateşkesin yeniden uzatılması arzusunu dile getirdi. Aynı zamanda Yemenli tarafların kapsamlı bir ateşkes anlaşmasına varma yönünde müzakereleri sürdürmek için önümüzdeki iki ayı değerlendirme niyetlerinden bahsetti.
Grundberg’in önerdiği kapsamlı anlaşma, memur maaşlarının ve emekli aylıklarının düzenli ödenmesi yönünde şeffaf ve etkili bir mekanizma üzerinde anlaşmaya varılması, Taiz ve diğer illerde ek yolların açılması, Sana Uluslararası Havalimanı'na giden daha fazla rotanın eklenmesi ve Hudeyde'deki tüm limanlara düzenli yakıt akışının sağlanmasını öngörüyor.
Grundberg, kapsamlı bir anlaşmanın insani ve ekonomik konuların ele alınacağı çok kanallı bir süreçte harekete izin vereceğine, kalıcı bir ateşkes için elverişli bir ortam yaratacağına, aynı zamanda BM himayesinde Yemen’de yeni bir siyasi sürece ön ayak olacağına inanıyor.
Grundberg, ateşkesin daha kapsamlı hale getirilmesi yönünde bir anlaşmaya varılmamasının, Yemen nüfusu için ölümcül sonuçları olabilecek yeni bir gerilim ve şiddet döngüsüne yol açabileceği, Yemen’in bu felaket senaryosundan kaçınması gerektiği uyarısında bulundu.
Aynı zamanda, “Geçtiğimiz 2 Nisan'da varılan ateşkes, geçerliliğini askeri açıdan büyük ölçüde koruyor. Cephelerde büyük bir askeri operasyon veya değişiklik kaydedilmedi. Yemen kayıtlı bir hava saldırısı ve Yemen kaynaklı sınır ötesi hiçbir saldırı yaşanmadı” ifadelerini kullandı.
Ancak Taiz ve diğer illerde karayollarının açılması yönündeki çabalarda hiçbir ilerleme kaydedilmediğini itiraf eden Grundberg, tarafların yolların bir an önce açılması konusunda anlaşması gerektiğini, zirâ Taiz ve Yemen halkının ateşkeste kendilerine verilen sözlerin yerine getirilmesini hak ettiğini vurguladı.
Yaklaşık 1 milyon metrik ton petrol türeviyle yüklü 33 geminin girişiyle birlikte Hudeyde limanından devam eden yakıt akışının yanısıra Sana Havalimanı'nda en az 15 bin yolcunun faydalandığı 31 ticari uçuşun gerçekleştirilmesi gibi ateşkesin faydalarına da değindi.
Diğer yandan Yemen hükümeti ise BMGK ve uluslararası topluma Husi milisler ile muamelenin gözden geçirilmesi, uzlaşma ve barış sağlama çabalarına iyi niyetle katılmaları için milislere baskı yapılması, milisleri verdiği taahhütleri yerine getirmeye zorlama yönündeki çabaların iki katına çıkarılması çağrısında bulundu. Aynı zamanda Husilerin ateşkesten yeni bir gerilime hazırlık yapmak ve askeri seferberlikte bulunmak için yararlanmasının engellenmesi gerektiğine değindi.
BMGK huzurunda yaptığı konuşmada, Husileri ateşkesi kötüye kullanmakla suçlayan Yemen'in BM Daimi Temsilcisi Abdullah es-Sadi ise Taiz üzerindeki kuşatmanın derhal kaldırılması gerektiğini vurguladı. Ancak milisler ise bu insani dosyada uzlaşma sağlamamayı sürdürüyor.
Sadi, söz konusu açıklamasında, “Milislerin, BMGK’nın Taiz'de en az 4 milyon sivilin mağduriyetine son verilmesi yönündeki çabaları ve çağrılarını dikkate almaması, insani hareketliliğin kısıtlamasına, insanların tehlikeli dağ yollarını kullanmaya mecbur kalmasına, dolayısıyla can kayıplarına ve fahiş maddi kayıplara neden oluyor. Böylece emtia girişi ve insani yardımlar da engelleniyor” vurgusunda bulundu. Aynı zamanda Yemen hükümetinin kapsamlı ve sürdürülebilir bir barış için üzerinde anlaşmaya varılan, BMGK’nın 2216 sayılı kararı, Körfez Girişimi ve Ulusal Diyalog Konferansı çıktılarına dayanan yaklaşım ve seçeneklere bağlılığını yineledi.
Husi milisleri ciddiyetsiz olmakla, barış yolunda çaba sarf etmemekle, sarf edilen tüm çabaları ise boşa çıkarmakla suçlayan Sadi, Husilerin saldırı ve ihlallerini sürdürdüklerini de vurguladı. Günde 50 farklı ihlalde bulunduklarını, bu neticede 187 kişinin hayatını kaybettiğine, 910 kişinin ise yaralandığını da ekledi.
Ayrıca, “Ateşkesin yürürlüğe girmesi ardından tanık olduğumuz olaylar, bize Husi milislerin uzlaşı ve barış yönündeki çabaları engellediğini, sivilleri kuşatıp gelirleri yağmalamaya, insani yardım dosyasını şantaj aracı olarak kullanmaya devam ettiğini gösterdi” vurgusunda bulundu.
BM Daimi Temsilcisi Sadi, Yemen hükümetinin 10 Ağustos 2022 itibariyle Sana Havalimanı’nda kaydedilen 33 uçuşu kolaylaştırdığına, Husi milislerin yarattığı sayısız engele rağmen en az 15 bin yolcunun taşındığına dikkat çekti.
Hudeyde Limanı aracılığıyla ulaşan petrol türevleri gemileri sayısının 10 Ağustos itibariyle 34 olduğuna dikkat çeken Sadi, bu türevler için gümrük vergileri ve diğer vergilerin 130 milyar Yemen riyali değerinde olduğunu açıkladı. Bu miktarın, milislerin kontrol altında tuttuğu bölgelerdeki memur maaşlarının ve emekli ücretlerinin büyük kısmını karşılamak için yeterli olduğunu da ekleyen Sadi, milislerin çalışanları topladığı gelirlerden yoksun bırakarak bunları savaş çabalarında harcamaya ve çatışmayı uzatmaya devam ettiğini vurguladı.



İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.


SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
TT

SDG'nin Suriye ordusu mevzilerine saldırısının ardından Rakka'nın doğusunda şiddetli çatışmalar patlak verdi

Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)
Haseke'de SDG’nin gerçekleştirdiği güvenlik operasyonundan bir kare (Arşiv - Facebook)

Suriye'nin devlet televizyon kanalı El-İhbariye dün akşam, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Rakka'nın doğusundaki Ma’adan çevresinde Suriye ordusu mevzilerine ani bir saldırı düzenlemesinin ardından bölgede şiddetli çatışmaların patlak verdiğini bildirdi.

SDG bu haftanın başlarında, Rakka'nın doğusunda Suriye güçlerinin saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verdiklerini açıklamıştı.

SDG, Suriye'nin kuzeyinin ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçtiğimiz ay yaptığı bir açıklamada, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzeyindeki ve kuzeydoğusundaki tüm askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.