Bilim insanları koronavirüsün nöronlar üzerindeki etkisini ortaya çıkardı

Virüs, nöronların besin kaynağını hedef alarak hayatta kalmalarına engel oluyor.

Zimbabve’nin başkenti Harare’de maske kullanımına ilişkin asılan afişler. (EPA)
Zimbabve’nin başkenti Harare’de maske kullanımına ilişkin asılan afişler. (EPA)
TT

Bilim insanları koronavirüsün nöronlar üzerindeki etkisini ortaya çıkardı

Zimbabve’nin başkenti Harare’de maske kullanımına ilişkin asılan afişler. (EPA)
Zimbabve’nin başkenti Harare’de maske kullanımına ilişkin asılan afişler. (EPA)

Kovid-19’a neden olan SARS-CoV-2 virüsü, salgınının ortaya çıktığı ilk günlerden bu yana enfekte olan kişilerden birçoğunda beyin sisi, baş ağrısı ve konsantrasyon bozukluğu gibi nörolojik sorunlara neden oluyordu. Bu durum, dünya çapında birçok araştırma ekibini söz konusu şikayetleri incelemeye ve SARS-CoV-2’nin beyni nasıl enfekte ettiği hakkında daha fazla araştırma yapmaya yönlendirdi.
Brezilya’da bir araştırma ekibi, enfekte olan vakalar ve enfeksiyon sebebiyle yaşamını yitirenler üzerinde araştırma yaptı. Ekip, 11 Ağustos’ta Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayımlanan çalışmalarında, insan beynindeki astrositlerin virüsle enfekte olduğuna yönelik kanıtlar bulduklarını duyurdu.
Brezilyalı araştırma ekibinin çalışmaları, enfekte olan ancak hayatta kalan, hastaneye yatırılmış 81 kişi üzerinde yapılan bir çalışmayla başladı. Söz konusu kişilerin verileri enfekte olmayan bir kontrol grubuyla karşılaştırıldığında, enfekte olmuş kişilerin daha fazla depresyon ve anksiyete belirtileri gösterdikleri tespit edildi. Araştırmacılar, bu tür semptomların tipik olarak orbitofrontal korteksteki sorunlar olduğunu belirtti.
Araştırmacılar daha sonra, özellikle orbitofrontal kortekse odaklanarak Kovid-19 sebebiyle yaşamını yitiren 26 kişinin beyinlerini inceledi. Şaşırtıcı bir şekilde, 5 vakanın astrositlerinde virüs bulundu. Bununla birlikte araştırmacılar diğerlerinin beyinlerindeki virüsün kaybolmuş olmasının da mümkün olduğunu bildirdiler.
Astrositler beyinde bulunur ancak sinir hücreleri değildir. Nöronlara destek veren yıldız şeklindeki glial hücreler olarak biliniyorlar. Nöronlara besin hazırlayıp taşıyorlar. Araştırmacılar astrositleri enfekte eden virüsü incelediklerinde, virüsün astrositlerin davranışını değiştiren bir protein ürettiklerini keşfettiler. Bu protein astrositlerin davranışını değiştiriyor ve daha az laktak hale getiriyor. Bu da hücre için daha az besin anlamına geliyor.
Ekip daha sonra virüsün astrositleri nasıl enfekte ettiğini araştırdı. SARS-CoV-2 virüsü yüzeyindeki spike proteinlerinin akciğerlerdekinden farklı reseptörleri hedef aldığını ve böylece kendisinin astrositlere bağlanmasını sağladığını tespit ettiler. Araştırmacılar nihai olarak enfekte astrositlerin nöronları besleyememesi nedeniyle nöronların öldüğü sonucuna vardı.



Vücut geliştirenlerin kullandığı takviye, orta yaşlı kadınların hayatını değiştirebilir

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Vücut geliştirenlerin kullandığı takviye, orta yaşlı kadınların hayatını değiştirebilir

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Kreatin takviyeleri yakın zamana kadar neredeyse sadece performansı artırmak ve kas kütlesini kazanmak isteyen sporcular ve vücut geliştiriciler tarafından kullanılıyordu. Ancak artık şaşırtıcı hızda büyüyen bir pazar var: Orta yaşlı kadınlar.

Dwayne "The Rock" Johnson hâlâ protein karışımını "hacim kazanmak" için kullanırken, Ivanka Trump bu yıl sabah smoothie'siyle birlikte bir doz aldığını açıkladı.

TikTok'taki fitness fenomenlerinden sağlık uzmanlarına kadar, bu tebeşirimsi toz artık kadınlar için bir dizi faydasıyla lanse ediliyor. Peki, kreatin tam olarak ne ve bilim bu trendi destekliyor mu?

Midland Health'te doktor ve direktör olan Dr. Rupa Parmar, The Independent'a "Kreatin üç amino asitten (arjinin, glisin ve metiyonin) elde edilen doğal bir bileşik" diye konuştu.

Enerji üretimi için esasen kaslarımızda depolanır.

Kırmızı et ve balık gibi gıdalardan az miktarda alınsa da vücudumuz da her gün yaklaşık 1 gram üretir.

Rupar, çoğu kadının gıdalardan günde önerilen 3 ila 5 gramı almadığını ve takviyenin yardımcı olabileceğini söyledi.

"Kadınlar doğal olarak erkeklerden çok daha düşük kreatin depolarına sahip ve kreaatin genellikle beslenmelerinde daha az yer alıyor. Dolayısıyla seviyelerini artırmak için kreatin almaktan daha fazla fayda görebilirler" diye ekledi.

Kreatinin bir takviye olarak yükselişi 1992'de Britanyalı kısa mesafe koşucusu Linford Christie ve engelli koşucu Sally Gunnell'in Barselona Olimpiyatları'nda altın madalya kazanmasıyla başlamıştı.

Parlak fitness dergileri onu bir "buluş" diye nitelendirmeye başlamıştı: Fortune dergisindeki 1998 tarihli bir makale bileşiği "doğanın steroidi" diye adlandırmış, Los Angeles Times da "Güç tozu" diye manşet atmıştı.

Başlangıçta büyük oranda kas geliştirme ve antrenman sonrası toparlanmaya faydalarıyla ünlense de araştırmalar kreatinin faydalarının spor salonunun ötesine uzanabileceğini gösteriyor.

Kreatin hafıza, beyin sağlığı, depresyon tedavisi ve enerji artışıyla ilişkilendiriliyor.

Rupar, "Bu madde beyin sağlığını bile destekleyebilir. Bilişsel işlevi iyileştirmeye ve yaşlandıkça bir miktar koruma sağlamaya yardımcı olduğunu öne süren çalışmalar var" dedi.

Kansas Üniversitesi Tıp Merkezi tarafından Alzheimer hastaları üzerinde yapılan bir ön çalışmada, kreatin takviyelerinin hafızayı ve yürütme işlevini geliştirebileceği bulundu. Kreatin hormonal dalgalanmalara da iyi gelebilir.

Rupar sözlerine şöyle devam etti:

Kreatin, özellikle kendinizi daha yorgun hissettiğinizde, istikrarlı enerji seviyelerini destekleyerek regl döneminizdeki yorgunluğu hafifletmeye yardımcı olabilir.

Adet döngüsünü düzenleyen hormonlar olan östrojen ve progesteron, vücudun kreatini nasıl ürettiğini ve kullandığını etkiliyor.

Rupar, "Adet döngüsü sırasında kreatin seviyeleri değişebilir ve takviyeler, özellikle östrojen düşük olduğunda, enerji ve kas fonksiyonunu daha istikrarlı tutabilir" dedi.

Menopoza yaklaşan veya menopoza giren kadınlar için kreatin, özellikle direnç antrenmanıyla birleştirildiğinde kas kütlesi, gücü ve kemik yoğunluğundaki düşüşleri önlemeye yardımcı olabileceğinden özellikle umut verici görünüyor.

12 aylık bir çalışmada, kreatinin menopoza girmiş 47 kadında kemik mineral yoğunluğu kaybını azalttığı bulundu.

Tüm potansiyel avantajlarına rağmen, kreatinin dezavantajları da var.

En yaygın şikayetlerden biri şişkinlik: Kasları doyurduğu için su tutulmasına neden olabilir, bu da bazen şişkinlik hissine ve su ağırlığından dolayı tartıda birkaç kilo fazlalığa yol açar.

Yine de çalışmalar, önerilen dozlarda alındığında kreatinin çoğu sağlıklı yetişkin için güvenli olduğunu defalarca gösterdi.

Uzmanlar, özellikle böbrek rahatsızlığı olanlar veya ilaç kullananların başlamadan önce bir sağlık uzmanına danışmasını tavsiye ediyor.

Independent Türkçe