Husiler Yemen’deki ateşkesi istismar ediyor

BM Yemen Temsilcisi Grundberg'in BM ateşkesini genişletme planları hakkında Yemenliler endişeli

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
TT

Husiler Yemen’deki ateşkesi istismar ediyor

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in dün Güvenlik Konseyi'ne verdiği brifing, Yemen sokaklarında insani ve askeri ateşkesi genişletme planlarıyla ilgili endişelere yol açtı.
Şarku'l Avsat'a konuşan Yemenli politikacılar, ateşkes şartlarının iyileştirilmesinden en çok Husilerin yararlandığını düşünüyor. Özellikle grup, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana dört aydan fazla bir süre geçmesine rağmen, Taiz kuşatmasının sona erdirilmesi ve yolların açılmasıyla ilgili maddeyi hala uygulamayı reddediyor.
BM elçisi Güvenlik Konseyi’ne verdiği brifinginde, ateşkesi, memur maaşlarının ve sivil emeklilerin maaşlarının düzenli ödenmesi için şeffaf ve etkili bir mekanizma üzerinde anlaşmaya varmak da dahil olmak üzere dört unsur aracılığıyla ateşkesi genişletmeye çalıştığını duyurmuştu. Taiz ve diğer illerde ek yolların açılması, Sana Uluslararası Havalimanı'na daha fazla varış noktası eklenmesi ve tüm Hudeyde limanlarında düzenli yakıt akışının sağlanması gibi konular da ateşkesin hedefleri arasında yer alıyor.
Çabalarının şu ana kadar Husi milislerini Taiz kuşatmasını sona erdirmeye ve yolları açmaya ikna edemediğini de itiraf eden Grundberg, Husilerin süregelen uzlaşmazlığı ışığında herhangi bir ilerleme kaydedilmesi konusunda iyimserlik ifade etmeden bu konudaki çabalarını sürdüreceğini belirtti.
Bu bağlamda, Yemenli araştırmacı Dr. Faris el-Beyl, elçinin son brifingi hakkında Şarku'l-Avsat'a şunları söyledi: “Bu açıklamalar gücün sınırlı olduğunu ve çabaların sona erdiğini gösteriyor. BM elçisinin iyimser olduğu söylenemez. Somut bir ilerleme göstermeyen yenilenen ateşkesin sonuçlarına dayanarak bir sonraki adımı belirleme yeteneğine sahip değil. Hükümet artık Taiz geçişlerinin açılmayacağı bir ateşkesi uzatmaya istekli değil ve Husiler hala insani durum uğruna herhangi bir taviz vermeyi reddediyor. Grubun sahadaki ihlalleri ve askeri hazırlıkları devam ederken, genişletilmiş anlaşma önerisi sanki mevcut ateşkesin başarılarından bir kaçış ve Husi milislerinin yeni koşullar ve farklı düşünceler altında manevra yapacağı yeni bir alan yaratıyormuş gibi. Öncesinde taviz vermeye değer somut bir başarı olduğunda, barış ve anlaşmaların temelini genişletmek mümkün. Ancak Husi milislerinin uzlaşmazlığı karşısında uluslararası acizlik durumu, gruba tüm çabaları reddetme ve engelleme ve hatta daha önceki tüm anlaşmalarda olduğu gibi bu anlaşmaları da havaya uçurma yeteneği veriyor.”
Beyl ayrıca, Taiz geçişlerini açmak için bile tüm tarafları suçlayan BM söyleminin ve elçinin brifinglerinin muğlaklığını eleştiriyor. Yemenli araştırmacı bu durumu “Kurban ve cellat arasındaki eşitlik” olarak yorumluyor.

En tehlikeli uluslararası brifing
Yemenli siyasi analist Mahmud et-Tahir'e gelince, Şarku'l Avsat ile yaptığı röportajda BM elçisinin Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifingi, "bir BM elçisi tarafından Yemen konusunda verilen en tehlikeli brifing" olarak yorumladı.
Yemenli siyasi analist konuya ilişkin şunları söyledi: “Bu brifing, Husilerin taahhüt ettiği BM ateşkes şartlarını, yeni kazanımlar elde etmek karşılığında müzakere edilecek şekilde aktararak, Husi milislerini meşrulaştırmaya çalışmaktır. BM elçisi, Husileri çalışanların maaşlarını vermeye ve Taiz vilayetindeki kuşatmayı kaldırmaya ikna edemediğini kabul etse de, Yemen hükümeti ve Husi milislerinin, ateşkesi genişletmek için yeni bir müzakere turuna ve altı ay sürebilecek yeni, uzatılmış bir ateşkese girmeyi taahhüt ettiğinden bahsediyor. Husilerin uymadığı önceki ateşkes şartları grubun yeni kazanımlar elde etmeleri karşılığında müzakere konusu olarak değerlendirilmemeli. Bütün bunlar Yemen meşruiyetinin kademeli olarak sona ermesi anlamına gelir. Husilerin gerçek, adil ve kapsamlı bir barışa yönelik bir ciddi tutumu olmadıkça, Başkanlık Konseyi bu tür koşulları kabul etmemeli veya yeni bir ateşkese girmemeli. Konseyin yaklaşmakta olan herhangi bir müzakereye girmesi, Yemen caddesiyle ilgili büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor. Savaşı sona erdirmek ve barışı tesis etmek için gerçek müzakereler olmadıkça, Başkanlık Konseyi içindeki iç farklılıklar büyüyebilir.”
Yemen ateşkesinin uzatılmasına yönelik uluslararası baskıyla ilgili Tahir şunları söyledi: “BM elçisi Başkanlık Konseyi'ne baskı yapmaya devam ederse, Konsey Grunberg ile irtibatı sonlandırmalı.”

Husi vizyonunun benimsenmesi
Yemen Adalet Bakanlığı Müsteşarı Faysal el-Mecidi ise Şarku'l Avsat'a, BM elçisinin ateşkesi genişletmek için sunduğu noktaların "Husi vizyonunu benimsediği" anlamına geldiğini söyledi.
Yemenli müsteşar konuya ilişkin şunları söyledi: “Stockholm Anlaşması’nın, petrol ücretlerinden elde edilen gelirlerin maaşların ödenmesi için Hudeyde’deki merkez bankasına yatırılmasını şart koştuğu biliniyor. Ancak Husiler, eski elçi Martin Griffiths zamanında bunun için tahsis edilen 65 milyar riyali yağmaladılar. Daha sonra petrol ücretlerinden elde edilen geliri merkez bankasına yatırmadılar kendi bakiyelerine aktardılar. Bu gelir ile kendi lehine sonuçlanacağına inandıkları yeni bir savaş dalgasına hazırlık için cephelerini desteklediler (Husi kontrolündeki bölgelerde bir dolar yaklaşık 600 riyal).
Husilerin ateşkesten yararlanarak savaşa hazırlık yaptıklarını kaydeden Mecidi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana, grup Hudeyde limanına gelen akaryakıt gemilerinden elde edilen gelirden yaklaşık 130 milyar riyal yağmaladı. Bunlar, BM elçisinin son brifinginde değinmediği şeyler. Cephelerdeki ateşkese gelince mesele pek iç açıcı değil. Husilerin çeşitli cephelerde düzenlediği saldırılarda toplam bin 100 ölü ve yaralı kaydedildi. Elçinin brifingi, Husilerin ilk aşamada ana yolları açtığını bu nedenle, son aşamanın müzakeresinin kuşatmanın kırılması olacağına işaret ediyor. Bu uluslararası toplumu aldatmaktır. Gerçeği iletmesi gereken bir elçiden ne demesi beklenirdi? Başarılar elde ettiğini söylemek için bu şekilde aldatmamalıdır.”
Yemen hükümeti, Güvenlik Konseyi ve uluslararası topluma ‘Husi milislerinin davranışlarına karşı tutumlarını yeniden gözden geçirme ve ateşkes çabalarına iyi niyetle katılmaları için onlara gerçek baskı uygulama’ çağrısında bulundu.
Yemen'in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Abdullah es-Saadi, Güvenlik Konseyi toplantısından önce yaptığı açıklamada, Husileri BM ateşkesini aldatmak ve istismar etmekle suçladı. Taiz kentindeki kuşatmanın derhal kaldırılması gerektiğinin altını çizen Saadi, milislerin bu insani dosyada uzlaşmaz olmaya ve ertelemeye devam ettiğini kaydetti.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.