Husiler Yemen’deki ateşkesi istismar ediyor

BM Yemen Temsilcisi Grundberg'in BM ateşkesini genişletme planları hakkında Yemenliler endişeli

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
TT

Husiler Yemen’deki ateşkesi istismar ediyor

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg, Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifing sırasında (AFP)

BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in dün Güvenlik Konseyi'ne verdiği brifing, Yemen sokaklarında insani ve askeri ateşkesi genişletme planlarıyla ilgili endişelere yol açtı.
Şarku'l Avsat'a konuşan Yemenli politikacılar, ateşkes şartlarının iyileştirilmesinden en çok Husilerin yararlandığını düşünüyor. Özellikle grup, ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana dört aydan fazla bir süre geçmesine rağmen, Taiz kuşatmasının sona erdirilmesi ve yolların açılmasıyla ilgili maddeyi hala uygulamayı reddediyor.
BM elçisi Güvenlik Konseyi’ne verdiği brifinginde, ateşkesi, memur maaşlarının ve sivil emeklilerin maaşlarının düzenli ödenmesi için şeffaf ve etkili bir mekanizma üzerinde anlaşmaya varmak da dahil olmak üzere dört unsur aracılığıyla ateşkesi genişletmeye çalıştığını duyurmuştu. Taiz ve diğer illerde ek yolların açılması, Sana Uluslararası Havalimanı'na daha fazla varış noktası eklenmesi ve tüm Hudeyde limanlarında düzenli yakıt akışının sağlanması gibi konular da ateşkesin hedefleri arasında yer alıyor.
Çabalarının şu ana kadar Husi milislerini Taiz kuşatmasını sona erdirmeye ve yolları açmaya ikna edemediğini de itiraf eden Grundberg, Husilerin süregelen uzlaşmazlığı ışığında herhangi bir ilerleme kaydedilmesi konusunda iyimserlik ifade etmeden bu konudaki çabalarını sürdüreceğini belirtti.
Bu bağlamda, Yemenli araştırmacı Dr. Faris el-Beyl, elçinin son brifingi hakkında Şarku'l-Avsat'a şunları söyledi: “Bu açıklamalar gücün sınırlı olduğunu ve çabaların sona erdiğini gösteriyor. BM elçisinin iyimser olduğu söylenemez. Somut bir ilerleme göstermeyen yenilenen ateşkesin sonuçlarına dayanarak bir sonraki adımı belirleme yeteneğine sahip değil. Hükümet artık Taiz geçişlerinin açılmayacağı bir ateşkesi uzatmaya istekli değil ve Husiler hala insani durum uğruna herhangi bir taviz vermeyi reddediyor. Grubun sahadaki ihlalleri ve askeri hazırlıkları devam ederken, genişletilmiş anlaşma önerisi sanki mevcut ateşkesin başarılarından bir kaçış ve Husi milislerinin yeni koşullar ve farklı düşünceler altında manevra yapacağı yeni bir alan yaratıyormuş gibi. Öncesinde taviz vermeye değer somut bir başarı olduğunda, barış ve anlaşmaların temelini genişletmek mümkün. Ancak Husi milislerinin uzlaşmazlığı karşısında uluslararası acizlik durumu, gruba tüm çabaları reddetme ve engelleme ve hatta daha önceki tüm anlaşmalarda olduğu gibi bu anlaşmaları da havaya uçurma yeteneği veriyor.”
Beyl ayrıca, Taiz geçişlerini açmak için bile tüm tarafları suçlayan BM söyleminin ve elçinin brifinglerinin muğlaklığını eleştiriyor. Yemenli araştırmacı bu durumu “Kurban ve cellat arasındaki eşitlik” olarak yorumluyor.

En tehlikeli uluslararası brifing
Yemenli siyasi analist Mahmud et-Tahir'e gelince, Şarku'l Avsat ile yaptığı röportajda BM elçisinin Güvenlik Konseyi'ne verdiği son brifingi, "bir BM elçisi tarafından Yemen konusunda verilen en tehlikeli brifing" olarak yorumladı.
Yemenli siyasi analist konuya ilişkin şunları söyledi: “Bu brifing, Husilerin taahhüt ettiği BM ateşkes şartlarını, yeni kazanımlar elde etmek karşılığında müzakere edilecek şekilde aktararak, Husi milislerini meşrulaştırmaya çalışmaktır. BM elçisi, Husileri çalışanların maaşlarını vermeye ve Taiz vilayetindeki kuşatmayı kaldırmaya ikna edemediğini kabul etse de, Yemen hükümeti ve Husi milislerinin, ateşkesi genişletmek için yeni bir müzakere turuna ve altı ay sürebilecek yeni, uzatılmış bir ateşkese girmeyi taahhüt ettiğinden bahsediyor. Husilerin uymadığı önceki ateşkes şartları grubun yeni kazanımlar elde etmeleri karşılığında müzakere konusu olarak değerlendirilmemeli. Bütün bunlar Yemen meşruiyetinin kademeli olarak sona ermesi anlamına gelir. Husilerin gerçek, adil ve kapsamlı bir barışa yönelik bir ciddi tutumu olmadıkça, Başkanlık Konseyi bu tür koşulları kabul etmemeli veya yeni bir ateşkese girmemeli. Konseyin yaklaşmakta olan herhangi bir müzakereye girmesi, Yemen caddesiyle ilgili büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağı anlamına geliyor. Savaşı sona erdirmek ve barışı tesis etmek için gerçek müzakereler olmadıkça, Başkanlık Konseyi içindeki iç farklılıklar büyüyebilir.”
Yemen ateşkesinin uzatılmasına yönelik uluslararası baskıyla ilgili Tahir şunları söyledi: “BM elçisi Başkanlık Konseyi'ne baskı yapmaya devam ederse, Konsey Grunberg ile irtibatı sonlandırmalı.”

Husi vizyonunun benimsenmesi
Yemen Adalet Bakanlığı Müsteşarı Faysal el-Mecidi ise Şarku'l Avsat'a, BM elçisinin ateşkesi genişletmek için sunduğu noktaların "Husi vizyonunu benimsediği" anlamına geldiğini söyledi.
Yemenli müsteşar konuya ilişkin şunları söyledi: “Stockholm Anlaşması’nın, petrol ücretlerinden elde edilen gelirlerin maaşların ödenmesi için Hudeyde’deki merkez bankasına yatırılmasını şart koştuğu biliniyor. Ancak Husiler, eski elçi Martin Griffiths zamanında bunun için tahsis edilen 65 milyar riyali yağmaladılar. Daha sonra petrol ücretlerinden elde edilen geliri merkez bankasına yatırmadılar kendi bakiyelerine aktardılar. Bu gelir ile kendi lehine sonuçlanacağına inandıkları yeni bir savaş dalgasına hazırlık için cephelerini desteklediler (Husi kontrolündeki bölgelerde bir dolar yaklaşık 600 riyal).
Husilerin ateşkesten yararlanarak savaşa hazırlık yaptıklarını kaydeden Mecidi konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ateşkesin yürürlüğe girmesinden bu yana, grup Hudeyde limanına gelen akaryakıt gemilerinden elde edilen gelirden yaklaşık 130 milyar riyal yağmaladı. Bunlar, BM elçisinin son brifinginde değinmediği şeyler. Cephelerdeki ateşkese gelince mesele pek iç açıcı değil. Husilerin çeşitli cephelerde düzenlediği saldırılarda toplam bin 100 ölü ve yaralı kaydedildi. Elçinin brifingi, Husilerin ilk aşamada ana yolları açtığını bu nedenle, son aşamanın müzakeresinin kuşatmanın kırılması olacağına işaret ediyor. Bu uluslararası toplumu aldatmaktır. Gerçeği iletmesi gereken bir elçiden ne demesi beklenirdi? Başarılar elde ettiğini söylemek için bu şekilde aldatmamalıdır.”
Yemen hükümeti, Güvenlik Konseyi ve uluslararası topluma ‘Husi milislerinin davranışlarına karşı tutumlarını yeniden gözden geçirme ve ateşkes çabalarına iyi niyetle katılmaları için onlara gerçek baskı uygulama’ çağrısında bulundu.
Yemen'in Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Abdullah es-Saadi, Güvenlik Konseyi toplantısından önce yaptığı açıklamada, Husileri BM ateşkesini aldatmak ve istismar etmekle suçladı. Taiz kentindeki kuşatmanın derhal kaldırılması gerektiğinin altını çizen Saadi, milislerin bu insani dosyada uzlaşmaz olmaya ve ertelemeye devam ettiğini kaydetti.



Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
TT

Berri: Barack'ın Lübnan'ı Suriye'ye ilhak etme söylemi "kabul edilemez bir hata"

Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)
Lübnan Parlamento Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Michel Issa'yı kabul etti (Parlamento Başkanlığı)

Lübnan Parlamentosu Başkanı Nebih Berri, ABD Büyükelçisi Tom Barrack'ın Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesi çağrısıyla ilgili zaman zaman yaptığı tehditleri kabul edilemez bir hata olarak nitelendirerek reddetti. Berri, "Hiç kimse Lübnanlıları tehdit edemez. Özellikle diplomatlar ve hele ki Büyükelçi Tom Barrack gibi bir isim tarafından Lübnanlılara bu şekilde hitap etmek, akıl almaz bir durumdur. Lübnan'ın Suriye'ye ilhak edilmesiyle ilgili söyledikleri ciddi ve kesinlikle kabul edilemez bir hatadır." dedi.

Öte yandan Berri, Basın Sendikası'ndan bir heyete, ilgili yasa konusunda yaşanan görüş ayrılıklarına rağmen, gelecek mayıs ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerinin iptal edilmeyeceğini ya da ertelenmeyeceğini vurguladı.

Parlamento başkanlığından yapılan açıklamaya göre Berri'nin ABD'nin Beyrut Büyükelçisi Michel Issa'yı 24 saat içinde ikinci kez kabul etmesi dikkat çekiciydi; zira görüşmede "iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra genel durumdaki gelişmeler ve güncel olaylar" ele alındı.


İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.