Suriye’nin Dera kentinde ardı ardına suikastlar düzenlendi: 2 ölü

Dera’da bir muhalif müzakereci ile Dördüncü Tümen’den bir subay öldürüldü

Esed rejimi ve Rusya arasında 2021 müzakereleri sırasında Tafas’ta ileri gelenler ve liderler ile bir araya gelen Şeyh Fadi el-Asimi (sağdan ikinci)
Esed rejimi ve Rusya arasında 2021 müzakereleri sırasında Tafas’ta ileri gelenler ve liderler ile bir araya gelen Şeyh Fadi el-Asimi (sağdan ikinci)
TT

Suriye’nin Dera kentinde ardı ardına suikastlar düzenlendi: 2 ölü

Esed rejimi ve Rusya arasında 2021 müzakereleri sırasında Tafas’ta ileri gelenler ve liderler ile bir araya gelen Şeyh Fadi el-Asimi (sağdan ikinci)
Esed rejimi ve Rusya arasında 2021 müzakereleri sırasında Tafas’ta ileri gelenler ve liderler ile bir araya gelen Şeyh Fadi el-Asimi (sağdan ikinci)

Suriye’nin güneyindeki Dera vilayeti art arda düzenlenen suikastlara tanık oldu.
Dera kırsalındaki Dael ilçesinde önde gelen bir muhalife ve bir müzakereciye suikast düzenlendi. Genç bir sivil de saldırıya uğradı.
Dera’nın batı kırsalındaki çok sayıda insan, eski muhalif lider ve Rusya ile müzakere eden isim olan Şeyh Fadi el-Asimi için Dera’nın Dael bölgesinde cenaze töreni düzenledi. Şeyh Fadi, geçen salı günü Dael’deki ana yolda kimliği belirsiz silahlı kişiler tarafından üzerine doğrudan ateş açılarak öldürüldü. Aynı saldırıda Şeyh Fadi el-Asimi’nin oğlu Saad el-Asimi de yaralandı.
Suriye rejiminin Dael şehrindeki ilk muhaliflerinden biri olarak kabul edilen Asimi, 2011 yılında Dera vilayetinde olayların tırmanmasıyla ‘Özgür Suriye Ordusu’na (ÖSO) bağlı bir grup oluşturdu. Kendisi Suriye’nin güneyinde bulunan Dera vilayetindeki eski en büyük muhalefet gruplarından biri olan Devrim Ordusu’nda lider ve kabileler arasındaki uzlaşı meseleleriyle ilgilenen Houran’daki Barış Komitesi’nin bir üyesiydi. 2018 yılında rejimin bölgeyi kontrol etmesi sırasında rejim ve Rus tarafıyla birkaç müzakere turu üstlendi. Uzlaşı anlaşmasıyla bölgeye girişi sonrasında 2019 yılında dört ay boyunca tutuklu kaldı.
Kısa süre önce Dera’nın batısındaki Yermuk Havzası’nda bulunan Tasil kasabasında eski bir DEAŞ mensubu olmakla suçlanan ve güvenlik güçleri tarafından aranan Muhammed el-Avdat’ı tedavi için Tafas’tan nakletmeye çalışmakla suçlandı.
Öte yandan bazı kaynaklar, Asimi’nin DEAŞ’a bağlı hücreler tarafından öldürüldüğünü iddia ederken, aktivistler ise sosyal medya organları aracılığıyla geçen salı günü Dael’de bir operasyon gerçekleştirildiğini duyurdu.
Ancak muhalif Houran Free Media, halkın Dera kırsalındaki Dael’in kuzeyinde yer alan Abtaa kasabasına kaçmış faillerin kaçış rotalarını takibi sonrasında Asimi’ye yakın isimlerin, saldırıdan rejimi sorumlu tuttuğunu söyledi. Kuruluşa göre söz konusu kasabada Askeri Güvenlik Şubesi’ne ait bir askeri kontrol noktası bulunuyor ve buradan verilen talimatlarla suikast girişimleri ve operasyonlar sürdürülüyor.
Öte yandan Şam rejimi lideri Beşşar Esed’in kardeşi Mahir Esed komutasındaki Dördüncü Tümen saflarından teğmen rütbesinde bir subay, geçen salı günü Şam kırsalındaki Nufur kasabasında öldürüldü. Halk, subayın cesedini Basateen en-Nufur yönünden Kanaker kasabasına giden bir yan yolda buldu.
Aynı şekilde Muhammed Ahmed eş-Şagran adlı bir genç de geçen salı günü Dera’nın batısındaki Hirbet Kays kasabası yakınlarında kimliği belirsiz kişiler tarafından doğrudan hedef alınarak öldürüldü. Genç, herhangi bir askeri otoriteye veya silahlı gruba bağlı değil ve Dera’nın batı kırsalındaki Muzayrib kasabasında yaşıyordu.
Muhalefet medyası, Dera vilayetinde gazeteci Ahmed Teysir el-İsa’nın öldürüldüğünü duyurdu. Horan Free Media kuruluşuna göre gazeteci, Sadnaya Askeri Hapishanesi’nde 3 yılı aşkın bir süre gözaltında tutulduktan sonra işkence altında öldürüldü. Ailesi, salı günü ölüm haberini alırken, cenazesi ise henüz teslim edilmedi. İsa, Dera’nın doğusundaki el-Cize kasabasında yaşıyor ve rejimin Temmuz 2018’de Dera’nın ele geçirilmesi öncesinde medya alanında çalışıyordu.
Öte yandan Dera vilayetinde Suriye rejimine bağlı güçler, Dera’nın batı kırsalında Tafas’ın güneyinde bir askeri nokta kurdu. Bu durum, 20 kişilik ordu ve güvenlik güçlerinin kasabadaki ileri gelenler ve yerel liderler eşliğinde şehre girmesi ve şehirdeki iki evde aranan unsurların bulunmadığından emin olmak için arama yapmasından sonra gelişti.
Yerel kaynaklara göre ordu kuvvetlerinin konuşlandığı nokta, Tafas’taki Hastane’nin yakınında, yerel komutan Haldun ez-Zoubi’nin askeri karargâhı olan eski beton kuruluş binasında bulunuyor. Şehirdeki yerel liderler ile Suriye’nin güneyindeki Askeri Güvenlik Teşkilatı Başkanı Tuğgeneral Louay el-Ali arasında yapılan son anlaşmaya göre ordu kuvvetlerinin geri çekilmesi, şehrin güneyini çevreleyen son takviye kuvvetlerinin geri çekilmesiyle gerçekleşecek. Çarşamba günü Tafas şehrinin ileri gelenleri ile Suriye’nin güneyindeki güvenlik ve askeri komite başkanı arasında bölgedeki son gelişmeleri ve anlaşmanın şartlarının Tafas’a uygulanmasını görüşmek üzere bir toplantı yapılması planlanıyor.
Geçen hafta Tafas, güvenlik komitesinin müzakereciler önünde ‘arananların sınır dışı edilmesi’ talebinde ısrar etmesi sonrasında askeri tırmanışlara ve rejim güçlerinin şehrin güneyine saldırma girişimlerine tanık oldu.



Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
TT

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi: Taleplerimizin reddedilmesi ve “ayrılıkçılıkla” suçlanması ‘kasıtlı bir hile’

SDG unsurları Haseke'de (Reuters)
SDG unsurları Haseke'de (Reuters)

Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi (KDSDÖY) tarafından dün yapılan açıklamada, Kürtlerin taleplerinin reddedilmesini ve ‘ayrılıkçılıkla’ suçlanmasını ‘Suriye'nin otoriterliğe karşı mücadelesi gerçeğinin kasıtlı olarak çarpıtılması’ olduğu belirtilerek, Suriye topraklarının birliği konusunda taviz verilmeyeceği vurgulandı.

Reuters’ın aktardığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Bugün ortaya koyduğumuz talepler, yani çoğulcu demokratik sistem, sosyal adalet, cinsiyet eşitliği ve tüm bileşenlerin haklarını güvence altına alan bir anayasa yeni talepler değil, 2011 yılından bu yana Suriyelilerin uğruna sokağa döküldükleri taleplerin özüdür. Suriye halkı, on yıllardır iktidarı ve serveti tekelinde tutan, yerel yönetimleri dışlayan ve ülkeyi arka arkaya krizlere sürükleyen merkezi bir rejim altında acı çekmiştir. Bugün, yeni Suriye'nin inşasında etkin ortaklar olmayı hedefliyoruz.”

Siyasi sürece katılmanın stratejik bir tercih olduğunu vurgularken, Suriye yönetimi ile görüşmelerin başarıya ulaşması için çalışacaklarını belirten KDSDÖY, “Demokratik temeller üzerinde devlet kurumlarına entegre olmaya ve tüm Suriyelilerin beklentilerini yansıtan yeni bir anayasanın hazırlanmasına katılmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Toprak bütünlüğü ilkesi

KDSDÖY, Suriye'deki tüm tarafları ‘ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, nefret ve şiddet söylemlerini terk etmeye ve ülkeyi yıkıcı iç çatışmalara sürüklemeye yönelik tüm girişimlere karşı çıkmaya’ çağırdı.

Suriye topraklarının birliğinin tartışılmaz bir ilke olduğunu ve demokratik özyönetim vizyonunun ve ulusal değişim projesinde bizimle birlikte olan tüm siyasi güçlerin sabit bir temeli olduğunu vurgulayan KDSDÖY, bu konuda aşırıya kaçmanın, siyasi çözüm fırsatlarını baltalamak isteyenlere yarar sağlayacağı uyarısında bulundu.

KDSDÖY, Suriye hükümeti ile ABD ve Fransa hükümetlerinin temsilcilerinin de katıldığı son toplantıların, ‘Suriye devriminin başlangıcından beri hep istediğimiz ciddi bir Suriye-Suriye diyalogu sürecini başlatmak için çok önemli bir adım’ olduğunu belirtti.

"Nefret ve ihanet"

KDSDÖY Dış İlişkiler Departmanı Eş Başkanı İlham Ahmed dün yaptığı açıklamada, resmi makamlardan yapılan bazı açıklamalarda ‘nefret ve ihanet’ söylemlerinin arttığını belirterek endişesini dile getirdi.

Kürt yetkili, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Diyaloğu zayıflatmayan, güçlendiren yapıcı bir rol oynamasını umuyoruz. Suriye'deki siyasi çözüme yönelik ABD ve Fransa'nın sürekli desteğini ve Suriyeliler arasındaki görüş ayrılıklarını gidermeye katkıda bulunmalarını takdirle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, geçtiğimiz günlerde SDG lideri Mazlum Abdi ve ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack ile Şam'da üçlü görüşmelerde bulunarak, geçtiğimiz mart ayında Şara ve Abdi arasında imzalanan ve Suriye'nin kuzeyindeki ve doğusundaki sivil ve askeri kurumların yıl sonuna kadar yeni Suriye yönetimi bünyesine alınmasını öngören anlaşmanın uygulanmasının önündeki engelleri kaldırmaya çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre anlaşmanın şu ana kadar, Halep'teki tutuklu takası ve Kürtlerin çoğunlukta olduğu Şeyh Maksud ve Eşrefiye mahallelerinin hükümet ve Kürt güçlerinin ortak kontrolü altına alınması dışındaki çoğu maddesi uygulanmadı.