Husilerin uyguladığı vergiler çiftçileri yoksullaştırıyor

Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)
Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)
TT

Husilerin uyguladığı vergiler çiftçileri yoksullaştırıyor

Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)
Çiftçiler, Husilere mahsulleri üzerinden zorunlu bağışta bulunmaya zorlanıyor. (Sosyal medya)

Yemen’de Husilerin kontrolü altındaki bölgelerdeki çiftçiler, ürünlerinin fiyatlarının da artmasına sebep olması beklenen yakıt ve ekipman fiyatlarının yükselmesinin yanı sıra elektrik kesintileri ve soğuk hava depolarının az olmasından şikayetçi. Bu duruma ek olarak Husilerin cepheleri ve savaşçıları desteklemek adına aldığı vergiler de hayatlarını yaşanmaz hale getiriyor.
Yemenli çiftçiler, milislerin cephelerdeki savaşçılarına ya da milis medyasının dediği gibi “el-Murabitin” için zorunlu bağış kampanyaları yapmalarını istemelerine yönelik şikayetlerini dile getirdi. Bu bağışlar, bazıları resmi olan ancak çoğunluğu milis liderleri tarafından uydurulan isimler ve nitelikler altında ve farklı şekillerde, rastgele, organize ve değişik adlarla yürütülen haraç kampanyaları kapsamında yapılıyor.
Milisler geçen hafta başkent Sanaa’nın kuzeydoğusundaki Beni Haşiş’e bağlı Khirbet Sa’van halkının, bir aydan az bir süre içinde kaliteli üzüm ve şeftalilerin yetiştirilmesiyle ünlü bölgede bu yılki tarım sezonunun meyvelerinin toplanması ve hasat çalışmaları çerçevesinde, ‘cephedeki murabıtlar’ olarak adlandırdığı savaşçıları için beşinci şeftali sevkiyatını gönderdiklerini duyurmuştu.
Milisler iki hafta önce medya kanalları aracılığıyla Beni Haşiş’te bulunan Sarf bölgesi halkının bir üzüm konvoyu gönderdiği aktardı. Bu, milislerin geçen ay zorla aldıkları diğer sevkiyatların ardından yaşandı. Çeşitli bölgelerden alınan hediyeler arasında tatlılar, kuruyemişler, bayram pastaları ve nakit de vardı. Milislerin medya kanallarına göre Husiler geçen ay boyunca Beni Haşiş halkından büyükbaş hayvan, kuru üzüm, badem, fındık, ilaç ve tıbbi tedavileri kapsayan 5 milyon riyal değerindeki bir konvoyu teslim aldı. Milisler, başkent Sanaa’nın güneyindeki Zumar’daki eş-Şark ve Mağrib Ans halkılarının da hayvan, gıda ve tıbbi malzeme içeren iki konvoy gönderdiklerini bildirdiler.
Milisler çiftçileri her hasattan bağış yapmaya zorluyor ve tarım alanlarında bir tür gözetim sistemi yürütüyor. Denetçi olarak bilinen yerel liderler, çiftçilerin milislerin savaş çabalarını desteklemek üzere mahsullerinden bir miktarı bağışlamaya zorlandıkları kampanyaların başladığını duyurmak için yetiştirme sürecini hasat anına kadar gözetleyip takip ediyor.
Başkent Sanaa’daki kaynaklar Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamalarda bazı liderlerin bağış kampanyalarını duyurduktan sonra milis medyasının sözde yardımları haber yapmaya davet ettiklerini belirttiler. Ayrıca bazı liderlerin ise çiftçileri bağış yapmaya zorlasalar da miktarın az olacağı için medya ile ilişkili faaliyetlerden kaçındıklarını aktardılar.
Kaynakların belirttiğine göre, Husi liderlerinin ve denetçilerinin çoğu, milislere tedarik etmeden önce bu mahsullerin bir miktarlarını kendileri için ayırıyor. Zorunlu bağışlar mahsulün miktarına bağlı oluyor. Miktar büyükse etkinlik düzenleniyor, küçükse yetkililer, liderleri tarafından sorumlu tutulmamak için miktarın duyulmasını engelliyor.
Milislerin farklı bahane ve gerekçelerle nakdi meblağlara el koymak için yürüttüğü kampanyalar, kontrolü altındaki tüm bölgelerdeki çiftliklere ulaşıyor. Ancak bununla yetinmeyip her sezon çiftçileri mahsullerini bağışlamaya zorladıkları ve bağışların nakliye maliyeti için para talebini de ekledikleri, ‘Cephelere Vergi Kampanyası’ adını verdikleri kampanyayı da yürütüyorlar.
Ekonomi alanında araştırmalar yürüten Abdullah el-Maktari, Husi milislerinin bağış toplamak veya halkı ödeme yapmaya zorlamak için İran rejiminin tecrübelerini kullandığına inanıyor. İran rejimi bu uygulamaları ABD yaptırımların öncesinde başlatmıştı.
Maktari, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda milislerin bu konuda yeni bir fikre ulaştığını belirtti. Öyle ki koordine yağmalara, baskı ve tahakkuk altında alınan bağışlara resmi bir kılıf kazandırmak için çok sayıda fon ve banka kurduklarını belirtti. Maktari, Husi milislerinin aşırılıkçı mezhepçi bir grup olduğunu, destek ve finansman elde etmek için aşırılıkçı ve terörist gruplar ile aynı yöntemlerini ve araçlarını takip ettiklerini, aşırılıkçı dini söylem kullandıklarını ve bunun bu tür gruplar için çok önemli bir ekonomik araç haline geldiğini söyledi.
Milisler düzenli olarak ‘Cephelere destek dini ve milli bir görevdir’ başlığı altında sempozyumlar düzenliyor. Bu programlarda, Yemenlileri cephelere para, savaşçı ve teçhizat sağlamaya ve sahip olduklarını seferber etmeye teşvik etmek için aydınlarını, kendi mezhebinin aşırılıkçı adamlarını ve tanınan isimleri bir araya getiriyorlar.
Söz konusu etkinliklere katılanlar tıpkı cami vaizleri gibi, milisler tarafından para ve fedakarlıkla yapılan cihat da dahil olmak üzere ‘cihat ve şehitlik kültürü’ olarak adlandırılan duruma odaklanıyorlar. Maddi bağışın cihat için yapılacak en hafif fedakarlık olduğunu vurguluyorlar. Bağış yapmak için acele etmeyenleri kınarken bunu isteğe bağlı değil yasal bir görev olarak nitelendiriyorlar.
Mahalleler ve köylerde düzenlenen bu etkinliklerde, savaş çabalarına destek olmak, para ve savaşçı sağlamak, cepheleri desteklemek için yardım konvoyları göndermek gibi adımlar teşvik ediliyor. Bunlar, milislerin kurucusu Hüseyin el-Kusi’nin kullandığı kavramlar olan, iman kimliğine yönelik inanç ve savunmanın en büyük kanıtı olarak görülüyor.
Tüm bunların yanı sıra medya kanalları günlük olarak, cephelere yönelik bağışları teşvik etmek ve desteklemek üzere kullanılıyor. Hatta medya kanalları vatandaşları bağış toplama kampanyalarında iş birliği yapmamaları durumunda bir korkutma aygıtı olarak ön plana çıkıyor.
Milis medyası, cephelerde lüks bir durumun olduğu konusunda kamuoyunu kandırmaya çalışıyor. Çiftçiler, meyve, sebze ve kuruyemişlerin yanı sıra et ve tatlı ürünlerini bağışlamak zorunda kalıyor. Hatta milisler kadınların, ailelerinin özellikle de işsiz bireylerini söz konusu lükse ulaşmak üzere savaşmaya gitmeye ikna etmek için mücevherlerini bozdurduklarını iddia ediyor.
Cepheden geri dönenler ise tüm süreç boyunca üç öğün sadece besin değeri açısından zayıf olan Kudem ekmeği yemiş olmaları sebebiyle tüm bu şaşalı anlatımlara şaşkınlıkla yaklaşıyor.



İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
TT

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria’da İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövdü

Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)
Sınır bölgelerinde örgütlenen Yahudi yerleşimciler, Filistinlilere ait tarım alanlarına ve bağlara saldırıları artırıyor (Reuters)

Yahudi yerleşimciler, Batı Şeria'daki İtalyan ve Kanadalı gönüllüleri dövüp eşyalarını çaldı.

Guardian'ın aktardığına göre pazar sabahı yaşanan olayda radikal sağcı yerleşimciler, Eriha bölgesindeki Ayn el-Duyuk köyüne baskın düzenledi. 

Yerleşimcilerin, Filistinlileri korumak için köyde bulunan İtalyan ve Kanadalı gönüllülere de saldırdığı belirtildi.

Filistin Ulusal Yönetimi'nin resmi haber ajansı WAFA, üç İtalyan ve bir Kanadalı gönüllünün hastaneye kaldırıldığını aktardı. 

Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla konuşan Kanadalı kadın, sabaha karşı düzenlenen saldırıda yaşadıklarını şöyle anlattı: 

10 maskeli yerleşimci gece nöbetinden sonra uyuduğumuz eve baskın yaptı. İkisinin üzerinde ordu tarafından verilen tüfeklerden vardı. Bizi yaklaşık 15 dakika boyunca dövdüler. Kafama, kaburgalarıma, kalçama ve uyluk bölgeme defalarca tekme attılar. Bize Arapça hakaretler yağdırdılar ve orada bulunmaya hakkımız olmadığını söylediler.

Gönüllü, Yahudi yerleşimcilerin bölgede artan saldırılarına dikkat çekerek, "Mesele bizimle ilgili değil. Biz 15 dakika dayak yedik ama buradaki Filistinliler bu şiddeti her gün, her saat, binlerce kez yaşıyor" dedi.

Kanada Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "aşırılıkçı yerleşimcilerin işlediği şiddet eylemlerinin kınandığı" bildirildi. Kanada yönetiminin "Filistin topraklarının ilhakına yönelik her türlü eyleme ve söyleme karşı olduğu" hatırlatıldı. 

Diğer yandan İtalyan gönüllülerden birinin ağır yaralandığı ve Ramallah'ta tedavisinin sürdüğü belirtiliyor. İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, olaya ilişkin açıklamasında "Bu saldırganlıktan bıktık. Yerleşimcilerin haklarını bu şekilde savunmaları doğru değil" ifadelerini kullandı. 

Guardian, Batı Şeria'daki İsrailli yetkililerin yorum taleplerine yanıt vermediğini yazıyor. Gazetenin irtibata geçtiği köylüler ve aktivistler, polisin yerleşimcilerin saldırılarını durdurmak veya karargahlarını dağıtmak için harekete geçmediğini söylüyor.

Batı Şeria'daki Filistin köylerini korumak için yabancı gönüllüler toplayan Faz3a örgütünden aktivist Manal Tamimi, radikal sağcı yerleşimcilerin iki ay önce köyün yakınlarına karakol inşa ettiğini ve adam devşirdiğini söylüyor. Gönüllülerin saldırılara karşı Filistinlilerin yanında durmasının çok değerli olduğunu belirtiyor.

Kanadalı gönüllü de köydeki varlıklarının halkı güçlendirdiğini söylüyor: 

Biz oradayken köylüler daha dirençli oluyordu. Çocuklar özgürce oynuyordu. İnsanlar gece boyunca uyuyabiliyorlardı. Sırf bu bile bizim orada olmamızı değerli kılıyordu.

Birleşmiş Milletler'in rakamlarına göre İsrailli yerleşimciler ve güvenlik güçleri son iki yılda Batı Şeria'da 233'ü çocuk olmak üzere binden fazla Filistinliyi öldürdü. 

Independent Türkçe, Times of Israel, Guardian