Avn ve Mikati, uzun bir aradan sonra hükümet kurma görüşmelerine başladı

Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili tavırları belirginleştirmek için etkili bir siyasi hareketlilik.

Cumhurbaşkanı Mişel Avn (solda) ve Başbakan Necib Mikati 17 Ağustos’ta Baabda Sarayı’nda (AFP)
Cumhurbaşkanı Mişel Avn (solda) ve Başbakan Necib Mikati 17 Ağustos’ta Baabda Sarayı’nda (AFP)
TT

Avn ve Mikati, uzun bir aradan sonra hükümet kurma görüşmelerine başladı

Cumhurbaşkanı Mişel Avn (solda) ve Başbakan Necib Mikati 17 Ağustos’ta Baabda Sarayı’nda (AFP)
Cumhurbaşkanı Mişel Avn (solda) ve Başbakan Necib Mikati 17 Ağustos’ta Baabda Sarayı’nda (AFP)

Lübnan Başbakanı Necib Mikati, 17 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile hükümet kurma görüşmelerine yeniden başladı. Mikati ayrıca, siyasi hareketle de cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili tavırları belirginleştirmek üzere de harekete geçti.
Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Avn’ın 17 Ağustos’ta Mikati’yi cumhurbaşkanlığı sarayında kabul ettiğini, genel durumu ve hükümeti kurma meselesini görüştüklerini açıkladı. Toplantıdan sonra Mikati, “29 Haziran’da Cumhurbaşkanına kabine kadrosunu sundum. Bugünkü toplantıda (dün) bu oluşum ele alındı. Temasta kalacağız, çünkü görüşlerin benzer olduğunu söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.
Medya organları, toplantının ‘hükümetin oluşum meselesini tekrar ilk sıralara aldığını, Cumhurbaşkanı Avn ile Başbakan Mikati arasındaki buzların eridiğini açıklarken, “Hükümet kurmaya devam etmek için gerçek bir niyet sergilediler ve istişarelere ve araştırmalara devam etmeyi kabul ettiler” ifadelerine yer verdi. El-Cedid kanalı, Mikati’nin Avn’ı geçen salı günü yapılan bakanlar toplantısının atmosferine soktuğunu, petrol ve elektrik meseleleri başta olmak üzere birçok hayati meselenin görüşüldüğünü belirtti.
Güçlü Lübnan Bloğu’nun üyesi Milletvekili Esad Dergam, “Toplantı olumluydu. Mikati’nin daha önce önerdiği formül ve bir hükümete ulaşmak için uygulanabilecek bazı küçük değişiklikler ele alındı. 24 bakan formülü görüşüldü. Ülkede birikmiş krizler için yeni bir atmosfer ve çözümlerin başlangıcına ihtiyacımız var. Hükümet kurma sürecine dair ciddi bir niyet var. Herkesin bir an önce etkin bir hükümete ulaşmasının ve tartışmalı ayrıntılarda boğulmamasının teşvik edilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Öte yandan eski Milletvekili Ali Derviş, Mikati’nin Baabda ziyaretini istişarelerin devamı olarak nitelendirirken, ziyaretin bu aşamada çok önemli olduğunu vurguladı. Hükümet kurma meselesinin ciddi olduğunu söyleyerek, “Çünkü tam yetkilere sahip bir hükümet, Lübnan’ın ihtiyacıdır” değerlendirmesinde bulundu. Derviş, bir kanala verdiği bir röportajda, Avn ve Mikati arasındaki ilişkinin iyi olduğunu, devam edeceğini umut ettiğini ve bu durumun hükümet kurma meselesi için de geçerli olacağını dile getirdi. Ali Derviş ayrıca, “Mikati daha önce bir hükümet taslağı sunmuştu ve bu ciddiydi. Bugün sunulan olasılıklar için istişare şeklinde tartışma yapılabilir” dedi.
Eylül başında başlayacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken hükümetin kurulmasına yönelik zayıf umutlar ortasında cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili temaslar da canlandı. Lübnan Güçleri Partisi Lideri Samir Caca, “Muhalefet ekseni ile cumhurbaşkanlığı meselesine dair anlaşma veya uzlaşma çağrısı reddedildi. Çünkü en iyi ihtimalle kaçınılmaz olarak ülkenin içinde bulunduğu krizlerin uzamasına yol açacak, en kötü ihtimalle içinde bulunduğumuz çukuru derinleştirecektir” açıklamasında bulundu.
İsveç’in Beyrut Büyükelçisi Anna Desmore ile yaptığı görüşmede Caca şu ifadeleri kullandı: “Cumhurbaşkanlığı meselesinin önemi konusunda egemen ve bağımsız muhalefet partileri ile yeni milletvekilleri arasındaki çaba ve vizyonların birleştirilmesi için çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca dağılmanın Lübnan ve halkının çıkarına olmadığı, özellikle de seçmenlerin değişim ve krizden çıkış umutları göz önünde bulundurulacaktır. Umuyorum ki bu görüşmeler, muhalefetin birleşmesine vesile olacak ve böylece istenilen hedefe ulaşılacaktır.”
Öte yandan Lübnan Ketaib Partisi Başkanı Sami Cemayel, Maruni Patriği Beşara er-Rai ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Herkesle iletişim kurmaya ihtiyaç var. Parlamentoda bir koordinasyon çerçevesi oluşturmaya çalışıyoruz. Lübnan’ı kurtarmak için bir cumhurbaşkanı adayı ismi üzerinde anlaşmak bizim sorumluluğumuzdur. Cumhurbaşkanlığı seçimi çok önemli ve tüm Lübnanlıları bir araya getirebilmek için deneyime ve yapısal çözümler önerme yeteneğine sahip verimli bir isim sunmak için elimizden gelen her şeyi yapacağız” açıklamasında bulundu.
“Hizbullah, önemli bir kararla karşı karşıya. Lübnan’ı gasp etmeye devam etmek istiyor mu istemiyor mu?” diyen Cemayel “Bu soruyu cevaplayabilecek tek kişi odur. Lübnan'ı rehin almaya devam etmek istiyorsa, onunla geleneksel ve normal bir şekilde ilgilenmemiz beklenmemelidir” ifadelerini kullandı.



Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
TT

Sudan Savaşında yeni umut penceresi: Suudi–ABD Girişimi

Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)
Sudan, on binlerce kişinin hayatını kaybettiği çatışmaların gölgesinde üçüncü yıl üst üste küresel insani krizler izleme listesinin başında yer aldı (Reuters)

Sudanlıların, 15 Nisan 2023’ten bu yana yaşadıkları savaşın ve insani trajedinin yakın zamanda sona ereceğine dair umutları giderek zayıfladı. İlk kurşunun sıkıldığı andan itibaren bölgesel ve uluslararası girişimlerin tıkanması, kamuoyundaki karamsarlığı daha da derinleştirdi.

Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın inisiyatif alması ve Başkan Donald Trump’tan doğrudan müdahale istemesi, karamsar tablo içinde yeni bir umut penceresi açtı; Suudi Arabistan, kilitlenmiş sürecin çözümünde belirleyici bir aktör olarak öne çıktı.

Veliaht Prens, kısa süre önce ABD’ye yaptığı resmî ziyaret sırasında, savaşın durdurulmasına yardımcı olması için Başkan Trump’tan müdahale talep etti. Trump, 19 Kasım’da düzenlenen ABD–Suudi İş Forumu’nda yaptığı açıklamada bu talebi doğruladı.

dfrgt
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Riyad’daki el-Yemame Sarayı’nda Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ı kabul ederken (SPA)

Veliaht Prens’in Sudan’daki savaşı sona erdirmek için kendisinden doğrudan müdahale istediğini ifade eden Trump,  “Prens, Sudan konusunda belirleyici bir adım atmamı talep ediyor” dedi. Trump, ABD’nin çatışmanın bitirilmesinde etkin bir rol oynayacağını da sözlerine ekledi.

Halk ne diyor?

Savaşın harabeye çevirdiği Hartum’da vatandaşlar, Suudi hamlesini “kardeşlerden beklenen” bir adım olarak görüyor. Ahmed Musa, “Veliaht Prens’in yaptığı, kardeş bir ülke olan Suudi Arabistan’dan beklenen bir adımdır” diyor.

Hızlı Destek Güçleri’nin kontrolüne giren Faşir’de yaşayan Hava İbrahim, savaşın yıkımını şu sözlerle anlatıyor: “Savaş yeşili kuruyu yok etti; çok zarar gördük.”

Kuşatma altındaki Kuzey Kordofan’ın başkenti Ubeyd’en İsa Abdullah ise genel ruh hâlini şöyle özetliyor: “Savaştan etkilenmeyen ev kalmadı; bu nedenle kardeşlerin müdahalesini memnuniyetle karşılıyoruz.”

Sudan Kurucu İttifakı'nın (Te'sis) fiilî başkenti konumundaki Nyala’dan F. Cibril, kamuoyunun temel beklentisinin çatışmaların sona ermesi, insani yardımların ulaştırılması ve yerinden edilenlerin geri dönüşü olduğunu belirtti.

sa
Güney Sudan’ın Renk şehrinde bir sınır noktasından ayrılmayı bekleyen, yerinden edilmiş ailelerin kişisel eşyalarını taşıyan bir kamyon (Arşiv – AFP)

Sudanlılar dışarıdan dayatılan bir çözümden ziyade, tarafları yeniden müzakere masasına getirecek, siyasi süreçlerin zaman kazanmak için kullanılmasını engelleyecek “tarafsız” bir arabulucu istiyor. Kamuoyunda Suudi Arabistan’ın bu rolü üstlenebileceği düşünülüyor.

Geri adım sinyalleri

Resmî düzeyde tepkiler tek çizgide ilerlemedi. Trump’ın 19 Kasım 2025’te Veliaht Prens’in talebini açıklamasının hemen ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Abdülfettah el-Burhan adımı memnuniyetle karşıladı ve X’te “Teşekkürler Prens Muhammed bin Selman, teşekkürler Başkan Trump” mesajını paylaştı.

Suudi ve ABD girişimlerine destek açıklayan Burhan hükümeti, barış için hazır olduğunu vurguladı; ancak Dörtlü Grup çerçevesindeki arabuluculuğa mesafeli durarak Suudi Arabistan’ın tek başına yürüteceği bir süreci ön plana çıkardı.

Askerî bir anlaşma mı?

Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un liderliğindeki sivil-demokratik ittifak Sumud, Suudi çabalarını “yeni bir yol açabilecek olumlu bir adım” olarak değerlendirdi; ancak çözümün yalnızca askerler arasında kalmaması ve sivil aktörlerin kapsamlı bir uzlaşmaya dâhil edilmesi şartını koydu.

HDK’ye yakın Sudan Kurucu İttifakı da Suudi Arabistan’ın  hamlesini desteklediğini ve bunun krallığın Sudan’ın çöküşünü önleme konusundaki hassasiyetini yansıttığını söyledi.

Girişim başarılı olur mu?

Sudanlılar, Suudi–ABD girişimlerinin ateşkesi zorlayan, insani yardım geçişlerini mümkün kılan ve krizi yeniden üretmeyen bütüncül bir diplomatik çerçeveye dönüşmesini umuyor. Avukat Hatem İlyas, Şarku’l Avsat’a bu yaklaşımın “en büyük ihtiyaç” olduğunu ifade etti.

İlyas, Şarku’l Avsat’a, savaşın en büyük zorluğunun meşruiyet mücadelesi, toplumsal bölünme, kurumların zayıflığı ve çok sayıda aktörün çıkar çatışmalarından kaynaklanan karmaşık yapı olduğunu ifade etti.

rty6
Faşir’den kaçan Sudanlılar, 19 Kasım 2025’te Kuzey Sudan’daki Debbe kentinde bulunan “El-Ifad” yerinden edilmişler kampına ulaştıktan sonra dinlenirken (AFP)

Tüm belirsizliklere karşın, Sudan’ın doğusundan batısına uzanan kentlerde ortak bir duygu öne çıkıyor. Paris’te yaşayan gazeteci Muhammed el-Esbat, kamuoyunda silahların susmasına ve uzun süredir beklenen barışa giden yola dair temkinli ama güçlü bir beklentinin hâkim olduğunu ifade etti.

Yakın bir çözüme dair umutların zayıflamasının ardından, Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan’ın 15 Aralık’ta Riyad’a yaptığı ziyaret ve Veliaht Prens’le gerçekleştirdiği üst düzey görüşme, yeniden iyimser bir hava yarattı.

Riyad’da bu görüşmenin yapılması bile, savaşın durdurulması ve insani felaketin sona erdirilmesine yönelik yeni bir umut kapısı araladı. Genel kanaat, “Suudi Arabistan’ın Sudan’da savaşı durdurma dosyasını önceliklerinin başına aldığı” yönünde.

Savaşın yorduğu, canlar aldığı, geçim kaynaklarını yok ettiği ve milyonları mülteci ile yerinden edilmiş kişi hâline getirdiği Sudanlılar, ülkelerine, evlerine ve özledikleri hayatlarına dönmeyi umut ediyor. Peki bu kez girişimler kalıcı bir barış getirecek mi?


Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters
TT

Şam–SDG hattında belirsizlik: Anlaşma iddiaları yalanlandı

Fotoğraf:  Reuters
Fotoğraf:  Reuters

Suriye’nin El Vatan gazetesi, bugün (perşembe) hükümetten bir kaynağa dayandırdığı haberinde, Suriye hükümeti ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) arasında yakın zamanda bir askerî anlaşmaya varılacağı yönündeki iddiaların yalanlandığını aktardı.

Kaynak, SDG ile temasların şu anda durmuş olduğunu ve hükümetin, Suriye Savunma Bakanlığı tarafından sunulan bir öneriye SDG’nin verdiği yanıtı değerlendirdiğini vurguladı.

Suriye televizyonu ise bugün, bir kaynağa dayandırarak, ABD arabuluculuğunda hükümet ile SDG arasında, unsurların yıl sonundan önce Suriye ordusu ve iç güvenlik güçlerine entegre edilmesini öngören bir askerî anlaşmaya yakında varılmasının beklendiğini bildirmişti.

Televizyonun aktardığına göre, söz konusu anlaşma Savunma ve İçişleri bakanlıklarına 90 bin unsurun entegre edilmesini ve Rakka, Deyrizor ve Haseke’de Savunma Bakanlığına bağlı güçler içinde SDG’ye tahsis edilecek üç askerî tümeni kapsıyor.

Kaynak ayrıca, hükümet güçlerinin Suriye’nin kuzeydoğusuna girişi, askerî karar alma mekanizması ile görev, yetki ve sorumlulukların dağılımı gibi başlıca ihtilaflı konuların hâlen müzakere edildiğini belirtti.


Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
TT

Katz: İsrail, yerleşimlerini korumak için Gazze Şeridi’nde güvenlik kuşağı kuracak

Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)
Batı Şeria’da Cenin kenti yakınlarında bulunan ve tahliye edilen İsrail yerleşimi Sanur’da İsrailli askerler (EPA)

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, bugün (perşembe) Gazze savaşıyla ilgili açıklamalarında, “Gazze’de kazandık” dedi. Hamas ile olası bir ateşkes anlaşmasına değinen Katz, ülkesinin “Gazze’den asla ayrılmayacağını” söyledi. Katz, İsrail Gazze Şeridi içinde, yerleşimleri korumak amacıyla bir güvenlik kuşağı oluşturacağını ifade etti.

Savunma Bakanı Katz, Hamas’ın silah bırakması gerektiğini yineleyerek, aksi takdirde “İsrail’in bu görevi kendisinin yerine getireceğini” ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Yedioth Ahronoth gazetesinden aktardığı habere göre Katz, Bnei Akiva, Ulpanot Merkezi ve Makor Rishon’un ortak düzenlediği Ulusal Eğitim Konferansı’nda yaptığı konuşmada, ABD Başkanı Donald Trump’ın planı çerçevesinde Hamas silah bırakmazsa İsrail’in bu adımı bizzat atacağını söyledi.

Haberde, ordunun Gazze’den çekilmesini ve bölgenin Filistinlilere devrini içeren anlaşmaya karşın, Katz’ın Gazze Şeridi’ni çevreleyen bir güvenlik kuşağının yerleşimlerin korunması amacıyla kurulacağını ifade ettiği belirtildi.

Öte yandan Batılı ülkeler iki devletli çözümden söz etmeyi sürdürürken, İsrail parlamentosu Knesset, Haziran 2024’te Ürdün Nehri’nin batısında bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden kararı resmen kabul etmişti. Kararda, 7 Ekim olaylarının ardından bir Filistin devleti kurulmasının “teröre ödül” anlamına geleceği savunulmuş ve bunun Hamas’ı daha da teşvik edeceği öne sürülmüştü.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile aşırı sağcı dini kanattan bazı bakanlar da defalarca Filistin devleti kurulmayacağını dile getirmişti.