Kaddafi’den Dibeybe’ye… İstifa çağrılarıyla dolu Libya tarihi

Trablus'ta Dibeybe’nin istifasının talep edildiği protestolar (Şarku’l Avsat)
Trablus'ta Dibeybe’nin istifasının talep edildiği protestolar (Şarku’l Avsat)
TT

Kaddafi’den Dibeybe’ye… İstifa çağrılarıyla dolu Libya tarihi

Trablus'ta Dibeybe’nin istifasının talep edildiği protestolar (Şarku’l Avsat)
Trablus'ta Dibeybe’nin istifasının talep edildiği protestolar (Şarku’l Avsat)

Libyalı politikacılar ve kanaat önderleri Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’yi çok geç olmadan iktidardan çekilmeye çağırdı. Aynı zamanda bakanlarını ‘görevlerinde kalmaya devam etmelerinin getireceklerinden tamamıyla sorumlu tuttu.
Hükümet başkanları dahil olmak üzere Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'den Dibeybe’ye kadar Libya’da iktidara gelen hiçbir otorite, halkın görevden ayrılmaları yönündeki çağrılarından kaçamadı.
Şarku'l Avsat'a konuşan politikacı ve analistler, bu durumun siyasi açılım sürecinin bir yansıması olduğunu, ancak siyasi oluşumların iktidardan uzaklaştırılmasının ülkenin birikmiş krizlerine tek çözüm olmadığını vurguladı.
Dün akşam Trablus'un doğusunda Cuma Pazarı'nda toplanarak Ulusal Birlik Hükümeti’nin ‘süresinin dolduğunu’ vurgulayan politikacılar, ileri gelenler ve eylemciler, bu hükümetin gıda güvenliği, elektrik, akaryakıt ve maaşlar gibi temel hak ve hizmetleri, ihtiyaç ve gereksinimleri karşılama yeteneğini kaybettiğini vurguladı.
Libya’da şu anda Dibeybe hükümeti ile Fethi Başağa liderliğindeki İstikrar Hükümeti arasında bir bölünme mevcut.
Cenevre'deki Libya Siyasi Diyalog Forumu neticesinde kurulan Dibeybe hükümeti şuan Trablus’ta faaliyet gösterirken Başağa hükümeti ise Temsilciler Meclisi tarafından destekleniyor. Görevlerini geçici olarak Sirte’den yürüten Başağa hükümeti, başkente girmeye çalışıyor.
Libyalı hukukçu ve siyaset araştırmacısı Ramazan et-Tuveycir, Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, yerel ve uluslararası müdahale dahil olmak üzere Libya'daki çatışmanın bazılarının iyi niyetine rağmen ayan meclislerinin kapasitesinden daha büyük olduğu düşüncesini dile getirdi. Aynı zamanda “Bazı toplumsal meclislerden manevi destek elde etmeye çalışan hükümetler var. Bu meclislerden bazıları, etkinlikleri ne olursa olsun, bir hükümetin istifasını ve diğerinin kalmasını talep ediyor” vurgusunda bulundu.
Söz konusu protestolara katılanlar, ‘net bir vizyona sahip stratejik bir ulusal programı olmadığını’ öne sürdükleri Dibeybe hükümetini ‘gerçekçi olmayan medya dozları ile kamuoyunu uyuşturmakla’ suçladı. Bu ‘hükümetin ‘kamusal ödemelerde şeffaflık eksikliği ve belirsizliğinin olduğunu, böylece adam kayırmacılığı ve yolsuzluğu pekiştirdiğini’ öne süren protestocular, yargı makamlarını ve düzenleyici kurumları hükümetin çalışmaları hakkında açık ve şeffaf raporlar sunmaya, harcamalardan ve finans kaynaklarından sorumlu tutmaya çağırdı.
Hükümetin iktidarda kalması için destek sağlayan herkesin tüm sorumluluğu üstlenmesi gerektiğini vurgulayan protestocular, dışlanma olmadan herkesin katılacağı ulusal bir anlaşmaya mucibince tüm Libya toprakları üzerinde tek bir otorite kurma konusunda işbirliği eksikliğine dikkat çekti.
2011’de siyasi dalgalanmalar kaydedildiği sırada Kaddafi’nin muhalifleri de kendisinin iktidardan ayrılmasını talep etmiş, talep hattına bölgesel ve uluslararası partiler de dahil olmuştu. Almanya Başbakanı Angela Merkel ve “Kaddafi'nin düşmesi gerektiğine biz değil, Libyalılar karar vermeli” ifadelerini kullanan Afrika Birliği Komisyonu Başkanı Jean Ping de bu kapsamdaydı.
Vatandaşların ve aktivistlerin bu yöndeki çağrıları, Genel Ulusal Kongre ve Başbakan Ali Zeydan hükümeti gibi Kaddafi rejimi ardından gelen siyasi organları da içerisine almıştı. 2013’te Ali Zeydan hükümeti sırasında protestocular başkentteki hükümet binasını kuşatmış, çalışanların buraya girmesini engellemişti.
Durumun daha da kötüleşmesi ile birlikte Libya 2014 yılında doğu ve batı olmak üzere iki kampa bölünmüş, her bir kesim diğerini küçümseyerek dışlamaya başlamıştı. Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) eski Başkanı Fayiz es-Serrac’ın başkentte görevi devralması üzerine iktidardan ayrılması yönünde art arda protestolar patlak vermiş, kendisi Trablus'ta silahlı milislerin yayılmasından sorumlu tutulmuştu.
Cuma Pazarı'nda toplanan kalabalık, şiddeti reddederek barış çağrısında bulunan cesur vatansever duruşlarını desteklediğini dile getiren Başağa hükümetini desteklediklerini vurguladı. Diğer yandan geçtiğimiz Mart ayında Başağa’ya güven oyu veren Temsilciler Meclisi de Dibeybe’ye görevden ayrılma çağrısında bulunuyor. Ancak Dibeybe, halk tarafından seçilen bir hükümet olmadığı taktirde iktidardan vazgeçmeyi reddediyor. Bu durum iki tarafı destek veren silahlı gruplar arasında silahlı çatışma olasılığını körüklüyor.
Libya'da iktidar mücadelesi bağlamında yaşananların uluslararası müdahaleler kaydedildiği sırada normal olduğunu vurgulayan Tuveycir, bu müdahalelerin geçtiğimiz yılın sonunda yapılması planlanan seçimlerin iptal edilmesine neden olduğunu öne sürdü.



Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
TT

Irak hükümeti, Hizbullah ve Husileri terör örgütleri listesine dahil etmekten sorumlu yetkilileri görevden aldı

Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)
Irak Bakanlar Kurulu toplantısından (INA)

Irak hükümeti dün yaptığı açıklamada, yaklaşık iki hafta önce Yemen’deki Husiler ile Lübnan’daki Hizbullah’ı ‘terör örgütü’ olarak sınıflandıran bir kararın yayımlanmasına ilişkin olarak bazı yetkililerin görevden alınmasını içeren yaptırımların onaylandığını duyurdu.

Irak Bakanlar Kurulu, resmî gazetede yayımlanmasının ardından özellikle hükümeti oluşturan ve söz konusu gruplara yakınlığıyla bilinen siyasi çevreler arasında geniş tartışmalara yol açan kararla ilgili kurulan soruşturma komisyonunun tavsiyelerini kabul etti.

Söz konusu sınıflandırmanın, iki grubun mal varlıklarının dondurulmasını da içermesi üzerine hükümet, kararın ‘yanlışlıkla’ yayımlandığını belirtmişti. Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani, karardaki hataya ilişkin acil soruşturma başlatılması, sorumluların tespit edilmesi ve ihmali bulunanların hesap vermesi talimatını vermişti.

Hükümetin dün yayımladığı açıklamada, Bakanlar Kurulu’nun, Irak Resmi Gazetesi’nin 17 Kasım 2025 tarihli 4848 sayısında yer alan ve Teröristlerin Mallarının Dondurulması Komisyonu’nun 2025/61 sayılı kararına ilişkin soruşturma komisyonu tavsiyelerini onayladığı belirtildi. Tavsiyeler kapsamında, ilgili bazı yetkililerin görevden alınması ve bazılarının ise başka görevlere atanması gibi idari yaptırımların yer aldığı kaydedildi.

Diğer yandan Irak Ulusal Güvenlik Servisi dün yaptığı açıklamada, komşu bir ülkeden geldiği belirtilen ve DEAŞ terör örgütü bünyesindeki ‘en tehlikeli bomba uzmanlarından biri’ olarak tanımlanan bir kişinin yakalandığını duyurdu.

Irak Ulusal Güvenlik Servisi, Irak Haber Ajansı’na (INA) yaptığı açıklamada, 10 aydan uzun süren takip ve hassas izleme faaliyetlerini içeren nitelikli bir istihbarat operasyonu sonucunda, komşu ülkelerden birinden dönüşünün ardından DEAŞ’ın üst düzey isimlerinden birinin gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, yakalanan kişinin yüksek derecede tehlikeli unsurlar arasında yer aldığı, adının terör örgütü lider kadrolarına ait listelerde bulunduğu ve 2004 yılından itibaren Bağdat’ta El Kaide unsurları içinde faaliyet göstermeye başladığı belirtildi. Ebu İlya lakabını kullanan şüphelinin, patlayıcı düzeneklerin hazırlanmasında uzmanlaştığı, beş kişiden oluşan bir hücreye liderlik ederek saldırıların gerçekleştirilmesinde rol aldığı kaydedildi.

Soruşturmalarda, söz konusu kişinin patlayıcıların cep telefonlarıyla irtibatlandırılması ve hazırlanmasından sorumlu olduğu, Bağdat’ta faaliyet gösterdiği dönem boyunca 100’den fazla patlayıcı düzeneği teslim ettiği ve başkentin farklı bölgelerini hedef alan terör eylemlerinin doğrudan uygulanmasına katkı sağladığı tespit edildi.


Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
TT

Eski rejimin kalıntıları Yeni Suriye’nin inşasını zorlaştırıyor

Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)
Şair ve aktivist Enver Fevzat, pazar günü Suveyda ilinin doğusundaki Busan köyünde evinin önünde öldürüldü (SANA)

Suriye’deki yeni yönetim, büyük şehirlerin kalabalık sokakları ile kırılgan, yoksul kırsal kesimler ve Suriye genelindeki yaygın yıkım arasında, önceki dönemin karmaşıklığından kaynaklanan muazzam zorluklarla karşı karşıya.

Beşşar Esed rejiminin düşüşünü günlerce kutlayan mahallelerin göz alıcı görüntüsünün ardında, daha az gürültülü ve daha karmaşık başka bir mücadele sürüyor. Bir güvenlik kaynağına göre bu mücadelede DEaŞ ve göçmenler (yabancı savaşçılar) en önemli zorlukları oluşturuyor.

Ancak bazıları DEAŞ’ı ve genel olarak aşırılığı güvenlik yaklaşımıyla çözülebilecek ‘teknik bir sorun’ olarak görürken, diğerleri ‘asıl sorunun, eğitim veya aile sistemi ya da herhangi bir örgütlü yaşam biçimi olmaksızın, birkaç yıldır normal sosyal bağlamın dışında gelişen devasa bir insan kitlesini absorbe edecek planlar yapmakta yattığını’ düşünüyor.

Zorluk, yıkıma uğrayan bölgeleri yeniden inşa etmek ve geçim kaynakları yaratmak, özellikle de siyasi ve sosyal kimliklerin radikal grupların mirasıyla iç içe geçmiş olduğu ve bu yüzden potansiyel çatışmalar için verimli bir zemin oluşturan İdlib gibi kırsal bölgelerde yatıyor.

ABD, Irak'tan çekilmeden önce Sünni aşiretlerinden oluşan ve el-Kaide'ye karşı savaşan Sahva Silahlı Güçleri deneyimi, radikalizmden etkilenenleri siyasi ve güvenlik yapılarına dönüştürerek Suriye için olası bir model sunarken, militarizasyondan siyasete ve hizipçilikten devletçiliğe geçiş, yeni Suriye'nin karşı karşıya olduğu en büyük zorluk olmaya devam ediyor.


Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
TT

Sudanlı güçler savaşı sona erdirmek için “İlkeler Bildirgesi” imzaladı

Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)
Sudanlı güçlerin Nairobi'deki toplantısından bir kare (Şarku’l Avsat)

Sudan'daki Sumud İttifakı’nın siyasi ve sivil güçleri, Sudan'daki savaşı sona erdirmek ve İslamcıların rejimini siyaset sahnesinden kalıcı olarak silmek için dün Kenya'nın başkenti Nairobi'de Abdulvahid en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi (SLM/A) ve Arap Sosyalist Baas Partisi ile ortak bir ‘İlkeler Bildirgesi’ imzaladı. Savaşa karşı çıkan Sudanlı tarafların çoğunluğunu bir araya getiren bu ilk yakınlaşma aylar süren istişarelerin ve görüşmelerin ardından gerçekleşti.

Savaşın derhal sona erdirilmesinin ‘ulusal öncelik olduğu’ vurgulanan bildirgede, savaşan taraflar olan Sudan ordusuna ve Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (HDK) geçtiğimiz ağustos ayında Uluslararası Dörtlü (ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır) tarafından önerilen yol haritasına uymaları için daha fazla baskı uygulanmasının önemine işaret edildi.

İlkeler Bildirgesi’nde savaşan taraflara önerilen üç aylık insani ateşkesin hızla uygulanması, koşulsuz olarak derhal ateşkesin sağlanması ve bunun kalıcı bir ateşkese dönüştürülmesi için çalışılması çağrısı yer aldı.