BAE, İran ile normalleşiyor: Diplomatik ilişkiler büyükelçilik seviyesine çıkartıldı

BAE’nin Tahran büyükelçisi önümüzdeki günlerde İran’a dönecek

BAE liderliğinin İran ile ilişkilerini güçlendirme konusundaki kararlılığı kapsamında BAE’nin Tahran Büyükelçisi İran’a dönüyor.
BAE liderliğinin İran ile ilişkilerini güçlendirme konusundaki kararlılığı kapsamında BAE’nin Tahran Büyükelçisi İran’a dönüyor.
TT

BAE, İran ile normalleşiyor: Diplomatik ilişkiler büyükelçilik seviyesine çıkartıldı

BAE liderliğinin İran ile ilişkilerini güçlendirme konusundaki kararlılığı kapsamında BAE’nin Tahran Büyükelçisi İran’a dönüyor.
BAE liderliğinin İran ile ilişkilerini güçlendirme konusundaki kararlılığı kapsamında BAE’nin Tahran Büyükelçisi İran’a dönüyor.

Birleşik Arap Emirlikler (BAE), İran ile diplomatik temsil düzeyini büyükelçilik derecesine yükselttiğini, Abu Dabi’nin İran ile ilişkilerini güçlendirme konusundaki kararlılığı çerçevesinde önümüzdeki günlerde BAE’nin Tahran Büyükelçisi’nin İran’a döneceğini duyurdu. Bu adım, konu ile ilgili olarak daha önce alınan bir kararın uygulanması kapsamında ve 26 Temmuz 2022’de BAE Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan ile İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan arasında konuyla ilgili telefon görüşmesinin ardından geldi.
Bakanlık, iki komşu ülkenin ve bölgenin ortak çıkarlarını güvence altına alacak şekilde, Tahran’daki yetkililerle koordinasyon ve iş birliğinde ikili ilişkilerin ilerletilmesine katkıda bulunması amacıyla, Büyükelçi Seyf ez-Zaabi’nin diplomatik görevlerini yerine getirmek üzere önümüzdeki günlerde İran’daki BAE Büyükelçiliği’ne geri döneceğini belirtti. İki bakan arasında geçen Temmuz ayının sonunda yapılan telefon görüşmesinde, ikili ilişkiler, ortak işbirliği alanları ve bunları ileriye taşımanın yolları ele alınmıştı.
Şeyh Abdullah bin Zayed Al Nahyan telefon görüşmesi sırasında, ülkesinin Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al Nahyan liderliğinde, bölgenin güvenliğini ve istikrarını artırma, halkların kalkınmasını sağlama, refah isteklerini karşılama ve bu konuda yapılan tüm çabaları destekleme konusundaki kararlı olduğunu vurguladı. BAE Devlet Başkanı’nın Diplomasi Danışmanı Enver Gargaş, geçen ayın yaptığı bir açıklamada, BAE’nin 6 yıl boyunca iki ülke arasındaki ilişkileri azalttıktan sonra, ülkesinin ‘gerginliği azaltmayı’ amaçlayan bölgesel politikası kapsamında Tahran’a bir büyükelçi atama konusunu tartıştığını söylemişti. Gargaş “Tahran'a büyükelçi gönderme yolundayız” ifadelerini kullanarak, konunun görüşülmekte olduğunu belirmişti.



Abbas: Suudi Arabistan'ın çabaları, Fransa'nın Filistin devletini tanımasına katkıda bulundu

Kral Selman bin Abdulaziz, 12 Şubat 2019'da Riyad'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. (SPA)
Kral Selman bin Abdulaziz, 12 Şubat 2019'da Riyad'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. (SPA)
TT

Abbas: Suudi Arabistan'ın çabaları, Fransa'nın Filistin devletini tanımasına katkıda bulundu

Kral Selman bin Abdulaziz, 12 Şubat 2019'da Riyad'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. (SPA)
Kral Selman bin Abdulaziz, 12 Şubat 2019'da Riyad'da Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ile bir araya geldi. (SPA)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas dün yaptığı açıklamada, İki Kutsal Caminin Hizmetkârı Kral Selman bin Abdulaziz ile Veliaht Prens ve Başbakan Muhammed bin Selman'a, Fransa'nın Filistin devletini tanıma yönündeki tarihi taahhüdüne katkıda bulunan çabaları ve onurlu duruşları için derin şükran ve takdirlerini sundu.

Filistin Devlet Başkanı, Fransız mevkidaşı Emmanuel Macron'un, eylül ayında yapılacak Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu sırasında ülkesinin Filistin devletini tanıma kararlılığını teyit eden mektubunu memnuniyetle karşıladı ve uluslararası meşruiyet ve uluslararası hukuk hükümlerine uygun olarak iki devletli çözüm temelinde barışın tesis edilmesine katkıda bulunacak bu cesur adımı takdir etti.

Abbas, Macron'un açıklamasının Filistinlilerin haklarının zaferi olduğunu ve Fransa'nın Filistin halkını ve onların toprakları ve vatanları üzerindeki sabit ve meşru haklarını destekleme konusundaki kararlılığını ve uluslararası hukuka bağlılığını yansıttığını vurguladı. Abbas, dünya ülkelerini benzer adımlar atmaya ve uluslararası meşruiyet kararlarına dayalı olarak, uluslararası alanda tanınan iki devletli çözüm temelinde Filistin devletini tanımaya çağırdı.

 Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 21 Eylül 2021'de Paris'te Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı karşıladı. (AFP)Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, 21 Eylül 2021'de Paris'te Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı karşıladı. (AFP)

Filistin meselesi, çeşitli uluslararası platformlarda onu savunmaktan çekinmeyen Suudi Arabistan'ın büyük ilgisini çekiyor. Suudi Arabistan, bu meselenin kendileri için en önemli mesele olduğunu defalarca vurgulamış ve Filistin halkının 1967 sınırları içinde başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma hakkını destekleyen sabit bir tutum benimsemiştir.

Suudi Arabistan, BM Güvenlik Konseyi'nin hiçbir bahaneyle sorumluluklarından kaçamayacağını vurgulayarak, Filistin halkının mahrum bırakıldığı haklarını güvence altına alacak cesur kararlar alması çağrısında bulundu.

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamada, Macron'un açıklaması ‘tarihi bir karar’ olarak nitelendirildi ve uluslararası toplumun Filistin halkının kendi kaderini tayin etme ve bağımsız devlet kurma hakkına ilişkin mutabakatını teyit ettiği belirtildi. Açıklamada, Filistin’i henüz tanımayan diğer ülkelere de barış ve Filistinlilerin haklarını destekleyen bu tür olumlu adımlar ve ciddi tutumlar sergilemeleri çağrısı yinelendi.

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 11 Kasım 2024 tarihinde Riyad'da Filistin Devlet Başkan Mahmud Abbas ile bir araya geldi. (SPA)Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 11 Kasım 2024 tarihinde Riyad'da Filistin Devlet Başkan Mahmud Abbas ile bir araya geldi. (SPA)

Suudi Arabistan'ın rolü sadece siyasi duruşlarla sınırlı kalmadı; aynı zamanda Filistin halkına destek sağlayan bağışçı ülkeler arasında başı çekti ve çeşitli kalkınma ve insani yardım sektörlerinde 306 projeye toplam 5,5 milyar dolarlık yardım sağladı.