Savaşın altıncı ayında, Ukrayna’da beklenen savaş senaryoları neler?

Ukrayna’daki Rus askerleri (Reuters)
Ukrayna’daki Rus askerleri (Reuters)
TT

Savaşın altıncı ayında, Ukrayna’da beklenen savaş senaryoları neler?

Ukrayna’daki Rus askerleri (Reuters)
Ukrayna’daki Rus askerleri (Reuters)

Rus birliklerinin 24 Şubat’ta sınırı geçerek Ukrayna’ya girmesinin üzerinden altı ay geçti.
Savaşın altıncı ayına girilen bu tarih, Ukrayna’nın Sovyetler Birliği’nden ayrılarak bağımsızlığını elde etmesinin 31. yıldönümünün kutlanacağı Bağımsızlık Günü’ne denk geldi.
Özellikle çatışmanın yoğunlaşması ve Rusya’nın karadan, havadan ve denizden daha şiddetli saldırılar başlatacağı korkusuyla, savaşın geleceği için beklenen senaryolar hala biraz kafa karıştırıcı.
Sky News’e görüş bildiren bazı uzmanlar, “Savaşın gidişatı Ukrayna’nın lehine dönmeye başlıyor” yorumunda bulundu.
Ancak Ukrayna’nın zaferi, Batı’nın ne kadar süre destek sağlamaya hazır olduğu ve ordunun kış başlamadan önce yeterli kazanım sağlayıp sağlayamayacağı da dahil olmak üzere çok sayıda kilit faktöre bağlı.
Söz konusu analize göre, önümüzdeki aylarda Ukrayna’da beklenen savaş senaryoları şöyle;

Noel öncesi Ukrayna’nın başarısı çok önemli
Rusya, son altı ay içinde Kiev’i ele geçirmeyi amaçlayan şiddetli bir saldırıdan, ülkenin doğusundaki Donbass ve güneydeki Mariupol ve Herson şehirlerine odaklanmaya geçti.
Bu bölgeler korkunç kayıplara uğrarken, Ruslar tam kontrolü sağlayamadı.
Mariupol’un büyük bir kısmı yok edildiğinde, Ukraynalılar Rusların işgal ettiği tek büyük şehir olan Herson’a odaklanarak, onları geri püskürtmeye ve Kırım Yarımadası’na erişimi engellemeye başladı.
Savunma araştırmaları üzerine çalışan düşünce kuruluşu RUSI’nin eski genel müdürü ve askeri analist ve Profesör Michael Clarke, bunu ‘geniş alan savaşı’ olarak nitelendirerek, şu yorumu yaptı;
“Ukrayna’nın savaşın üçüncü aşamasına girdiğine dair bir his var. İlk aşamada hayatta kalmayı ve Rusya tarafından işgal edilmemeyi başardı. İkinci aşamada Rus saldırıları karşısında sebat etti. Üçüncü aşamaya gelince, Ukrayna ‘Batı’nın yardımıyla’ Rus güçlerini güneybatıya doğru geri çekilmeye zorlamaya çalışıyor.”

Profesör Clarke aynı zamanda şu uyarıyı da yaptı;
“Ukraynalıların yapmaya çalıştığı şey çok hırslı ve Rusların yaptığından çok daha büyük bir kuşatma. Savaşın gidişatı Ukrayna’nın lehine dönmeye başladı. Ancak Kiev’in zaferi, Batı desteğinin devam etmesi, Rusya’nın hala asker toplamakta zorlanması ve Ukrayna’nın başarılı bir şekilde savunmadan saldırıya geçebilmesi gibi birçok kilit faktöre bağlı.”
Hızla yaklaşan kış ve savaşın küresel ekonomik yükünün, Ukrayna kuvvetleri üzerindeki baskıları artıracağını söyleyen Profesör Clarke şu ifadelerle devam etti;
“Aralık-Mart arası çok soğuk olacak. Ukraynalılar bu yeni taarruzda şu anda biraz başarılı olamazsa, gelecek yıla kadar bunu yapamaz. Batılı destekçilerine ilerleme kaydetmeye başladıklarını göstermeleri için üzerlerinde çok fazla baskı var, çünkü Ukrayna’nın kaybedeceği şeklinde bir mesaj olursa silah tedarik etmeyi bırakacaklar.”

Yeni Rus birlikleri önümüzdeki aylarda tam olarak eğitilmeyecek
Batı şimdi Ukrayna’yı Rus tedarik hatlarına ve hatta Rus topraklarına doğrudan saldırabilecek füzelerle donatırken, Moskova buna ayak uydurmak için daha fazla askere umutsuzca ihtiyaç duyuyor.
Birmingham Üniversitesi’nde Rus dış politikasında doktora araştırmacısı olan Jaroslava Barbieri, Sky News’e şunları söyledi;
“Rus silahlı kuvvetlerinin morali düşük. Önemli bir taktik ilerleme kaydedemediler ve bu önümüzdeki aylarda da aynı kalacak. Ukrayna 18 ila 60 yaş arasındaki tüm erkekleri askere alırken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Rusya’nın savaşta olduğu gerçeğini inkar etmeye devam etmesi, aynı şeyi yapamayacağı anlamına geliyor. Buna ‘özel askeri operasyon’ demenin Kremlin için dezavantajları var. Bölgesel düzeyde asker toplamaya çalışıyorlar, ancak ihtiyaç duydukları sayıya sahip değiller.”

Profesör Clarke ise, bazı genç Rusların hiç silah taşımadan cephe hattına gönderildiğini ve potansiyel yeni askerlerin tam olarak eğitilmesinin aylar alacağını söyleyerek, “Yeni insanları eğitmek en az dört veya beş ay sürecek. Bu, gelecek yıla kadar sayılarını gerçekten artıramayacakları anlamına geliyor” dedi.

Putin yakında siyasi zafer ilan etmeye çalışacak
Savaş ne kadar uzun sürerse, Rus ekonomisi üzerindeki etkisi o kadar kötü olacaktır.
Edinburgh Üniversitesi’nde siyaset profesörü olan Luke March ise şu yorumu yaptı;
“Bu, Kremlin’in önümüzdeki haftalar ve aylarda ‘bir tür zafer ilan etmesi’ gerektiği anlamına geliyor. Zaman Putin'in tarafında değil. Bu zaferin ne olduğu konusunda biraz esneklik var, çünkü medyayı kontrol ediyor, herhangi bir eski hikaye uydurabilir ve inandırıcı olup olmaması önemli değil. Ancak en olası seçenek, Ukrayna’nın işgal altındaki bölgelerinde Rusya’nın bir parçası olma konusunda referandum düzenlemeye çalışmasıdır. Siyasi amaç, Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya’da referandum yapmaya çalışmak olacak. Her şey hileli olacak, ancak sahada çok fazla rahatsızlık olmadan en azından bir tanesini halledebilirlerse bu, Putin’in iddia edebileceği bir zafer olabilir.”

Profesör March, zaman geçtikçe Rus lider üzerindeki iç baskıların artmasına dikkat çekerek, “O çok yalnız ve şu anda kimse ona kötü haber getirmeye cesaret edemez. Ancak baskı arttıkça Kremlin içinde iç çatışmalar olacak ve insanların görevden alındığı veya rütbesinin düşürüldüğünü göreceksiniz” dedi.
Ancak Putin’e karşı bir ‘kitlesel direniş hareketinin’ olası olmadığını da ekledi.

Batı Ukrayna’yı silahlandırmaya devam edecek mi?
Yaşam maliyeti krizinin bu kış İngiltere’yi tehdit etmesi ve kötü durumdaki çoğu ülkenin savaşın tetiklediği yükselen fiyatlar ile mücadele etmesiyle birlikte, birçok kişi Ukrayna’nın Batı’daki müttefiklerinin silah göndermeye devam edip edemeyeceğini sorguluyor.
Profesör Clarke bu konudaki görüşlerini şöyle ifade etti;
“İngiltere ve ABD için mesele siyasi irade meselesi değil, salt kapasite meselesi. Fiziksel olarak bunu yapıp yapamayacaklarıyla ilgili. Şu anda silah üreticileri yeterince üretemiyor. İngiltere, onlara kolayca verebileceği her şeyi zaten verdi. Ancak Batı dünyası, endüstriyel savaşa girişip Ukrayna’yı ‘kendileri savaşıyormuşuz gibi silahlandırmayı isteyip istemediğini’ kendisine sormanın eşiğinde.”
Almanya ve Macaristan gibi Rus enerjisine daha bağımlı olan ülkeler için yaptırım yükünün yakında çok fazla olabileceğini vurgulayan Profesör Clarke, “Politik olarak, hepsi tereddüt etmeye başlıyor ve yaptırımlar bitince de bunu yapmaya devam edecekler. Putin’in istediği de bu. Yani bu ülkelerin Ukrayna’yı desteklemekten vazgeçtiği, doğalgaz arzı ve fiyatı konusunda yeterince güçlü bir oyun oynamak.”



Hamas iktidardan “onurlu bir çıkış yolu” mu arıyor?

İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)
İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)
TT

Hamas iktidardan “onurlu bir çıkış yolu” mu arıyor?

İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)
İsrailli rehineleri Gazze'nin merkezindeki Deyr el-Belah'te Kızıl Haç ekibine teslim etmeden önce onlara eşlik eden Hamas üyeleri, 8 Şubat 2025 (AFP)

Salim er-Reyyis

Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, geçtiğimiz ocak ayı sonlarında sözcüsü Ebu Ubeyde aracılığıyla, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik 470 gün süren imha savaşı sırasında, 2024 yılının temmuz ayında İsrail ordusu tarafından düzenlenen bir hava saldırısında Kassam Tugayları Genel Komutanı Muhammed ed-Dayf'ın öldüğünü duyurdu. Oysa Hamas, bundan önce yaptığı birkaç açıklamada Dayf’ın öldüğü iddiaları yalanlanmıştı. Dayf’ın öldüğü, Hamas ile İsrail arasında ateşkes ve esir takası anlaşmasına varıldığının duyurulmasının üzerinden yaklaşık iki hafta geçtikten sonra açıklandı.

İzzettin el-Kassam Tugayları, İsrail'in Hamas'ın ikinci adamı olarak gördüğü Dayf'ın yanı sıra, aralarında Genel Komutan Yardımcısı Mervan İsa'nın da bulunduğu bazı askeri konsey liderlerinin, Kassam Tugaylarının Gazze Şeridi’nin çeşitli bölgelerinden sorumlu üç komutanının ve İsrail ordusunun savaş sırasında öldürüldüklerini açıkladığı, ancak Hamas ya da Kassam Tugayları tarafından doğrulanmayan başka komutanlarını da yitirdi.

Kassam Tugayları, Hamas Hareketi’nin 1987 yılında kurulmasından beri yaklaşık kırk yıldır İsrail ordusuyla girdiği tüm askeri çatışmalarda güvendiği askeri gücün kaynağı olduğu için hareket tarafından güvenliğinin garantörü olarak görülüyor. Hamas, geçtiğimiz yılın temmuz ayı sonlarında İsrail tarafından İran'da öldürülen eski Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin başkanlığında ulusal birlik hükümeti kurduktan sonra, Filistin Yasama Meclisi (PLC) seçimlerine katılmasından bir yıl sonra 2007 yılında Gazze Şeridi'nin askeri kontrolünde en önemli rolü oynayan bu askeri kanadına güveniyordu.

Hamas liderlerinin 2007'den önce Fetih Hareketi (El Fetih) tarafından yönetilen Filistin Ulusal Yönetimi (PNA) liderleriyle çatışmasının ardından Hamas, Kassam Tugayları'nı kullanarak PNA’nın güvenlik güçleriyle çatıştı. Bunun sonucunda PNA geri çekildi ve Hamas, iktidarı ele geçirerek Gazze'de silah zoruyla kendini kabul ettirdi. Hamas, Gazze Şeridi'ni yönetmek için polis ve güvenlik teşkilatları kurmanın yanı sıra, özellikle varlığını etkileyebilecek ve bugüne kadar iktidarını ve kontrolünü sürdürmesini sağlayacak güvenlik sorunlarının takibini tamamen Kassam Tugayları üyelerinin ve komutanlarının uzmanlığına ve yeteneklerine bıraktı.

Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki 17 yıllık iktidarı, çatışmaları ve savaşları sırasında Kassam Tugayları'nın önde gelen birçok komutanı, İsrail ordusu tarafından suikasta uğradı. Bunlardan bazıları hedefine ulaşırken, özellikle geçtiğimiz yıllarda Dayf’a yönelik birçok suikast girişimi başarısız oldu. Ancak İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü son imha savaşı, Kassam Tugaylarının en fazla ve en önde gelen komutanlarının öldürüldüğü en uzun süreli ve en şiddetli savaş oldu. Bu da Kassam Tugayları içinde çok sayıda üst düzey makam ve mevkiin bir sonraki aşamada boş kalacağı anlamına geliyor.

Hamas’ın Gazze Şeridi’ndeki 17 yıllık iktidarı, çatışmaları ve savaşları sırasında Kassam Tugayları'nın önde gelen birçok komutanı İsrail ordusu tarafından suikasta uğradı.

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Filistinli yazar ve siyasi analist Aziz el-Masri değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden bu yana Hamas ve askeri taburları, savaş sırasında, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ni bölmesi ve kara işgalleri sırasında geniş alanları ele geçirmesi ve kontrol etmesi sonucunda birçoğuyla iletişimin kesildiği kayıp komutanlarını ve savaşçılarını arıyor. Öyle ki sadece askeri komutanlar için değil, aynı zamanda Hamas'ın daha sonra suikast düzenlendiğini açıkladığı bazı siyasi liderler ve Siyasi Büro üyeleri için de yer altında tünellerde ve yer üstünde aramaların yoğunlaştırılması gerekti.”

Hamas'ın aralarında Dayf ve İsa'nın da bulunduğu çok sayıda askeri liderinin savaş sırasında İsrail'in tarafından düzenlenen suikastlar sonucunda öldürüldüğünü kesin olarak bildiğini belirten Masri’ye göre Hamas, bu bilgiye sahip olmasına rağmen güvenlik kaygıları nedeniyle o dönemde bunu resmi olarak açıklayamadı. Bu durum İsrail'in ve ordusunun, suikast operasyonlarının gerçekleştirildiği dönemdeki başarısının belirsizliği karşısında şaşkınlığa düşmesine yol açtı.

Bunun yanında ateşkes yürürlüğe girdikten sonra Hamas ve Kassam Tugayları savaşın fiilen bittiğini düşündü. Bu yüzden resmi yas ilanın yanı sıra, fedakarlıklarını ve son yıllarda İsrail'e karşı gerçekleştirdikleri askeri eylemleri onurlandırmak ve en önemlisi de Hamas'ta Şura Konseyi, Siyasi Büro, Askeri Konsey ve diğer kurumlarda iç seçimlere hazırlık için suikasta kurban giden liderlerin isimlerinin açıklanması gerekiyordu.

Masri’nin edindiği bilgilere göre Hamas iç seçimlerini, en geç bu yılın ilk yarısında Cezayir'de yapmayı planlıyor. Bu da İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü son savaş sırasında Gazze’de ve Gazze dışında Hamas’ın çeşitli liderlik kademelerindeki 30'dan fazla liderini öldürmesinin ardından Şura Konseyi, Siyasi Büro ve Askeri Konsey'de boş kalan çok sayıda makama yeni isimler getirmek için yaptığı düzenlemelere uygun.

Başta Muhammed ed-Dayf olmak üzere, Askeri Konseyin üst düzey komutanlarının suikasta uğraması sonucunda meydana gelebilecek değişikliklerle birlikte, Dayf Gazzeliler arasında tanınmadığı ve İsrail ordusu ile istihbarat servisleri onun kişiliği ve geçmişi hakkında son yıllarda spekülasyonlar yaptığı için geriye “Hamas'ın askeri kanadı olarak Kassam Tugayları'nı ne bekliyor? Önceki yıllarda olduğu gibi varlığını ve askeri çalışmalarını sürdürebilecek mi?” gibi sorular kalıyor.

Hamas'ın Askeri Konseyi feshetme ya da çalışmalarını ve rolünü sınırlama niyetinde olduğuna dair herhangi bir işaret bulunmadığını, özellikle son yıllarda sadece savaşla ilgili kararlarda değil, İsrail ile müzakerelerde ve Gazze Şeridi'ndeki 17 yıllık iktidar sırasındaki kararların alınmasında da önemli bir söz sahibi olduğunu düşünen Masri, “Bazen askeri kanat tarafından alınan kararlar siyasi kanadın elini kolunu bağladı” değerlendirmesinde bulundu.

Masri, sözlerini şöyle sürdürdü:

Hamas'ın önümüzdeki dönemde askeri adımlardan çok siyasi adımlar atmasını gerektiren bir sonraki aşamaya hazırlık olarak, geçmişe kıyasla daha düşük düzeyde askeri eyleme başvurabileceğine inanıyorum.

İsrail sadece siyasi ve askeri düzeyde değil, hükümet düzeyinde de Hamas liderlerine suikastlar düzenledi. Örneğin, savaşın ilk aylarında Hamas hükümetinin Çalışma Takip Komitesi Başkanı İsam ed-Dalis ve Hamas'a bağlı çeşitli bakanlıkların yetkililerinin öldürülmesi hükümette boşluklara neden oldu.

Hamas, önümüzdeki dönemde askeri adımlardan çok siyasi adımlar gerektiren yeni bir aşamaya hazırlık anlamında, geçmişe kıyasla daha düşük düzeyde askeri eylemlere başvurabilir.

İsrail, Gazze Şeridi’nde yürüttüğü savaş sırasında tekrarladığı gibi Hamas'ı ortadan kaldırmayı başaramamış olabilir. Oysa bu, daha savaşın ilk günlerinden beri İsrailli yetkililerin, özellikle de savaşı hedeflerine ulaştıracağını ve Hamas'ın Gazze'deki varlığını ortadan kaldıracağını defalarca kez tekrarlayan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ana hedeflerinden biriydi. Ancak Hamas’ın tüm kademelerini etkileyen suikastlar, mevcut liderlerini düşünmeye ve iktidardan çıkmanın bir yolunu aramaya itti. Masri'ye göre Hamas, Filistin siyaset sahnesindeki varlığını sürdürmeye çalışırken onurlu bir şekilde, en azından parçaları toplayana kadar önümüzdeki birkaç yıl boyunca iktidardan uzak duracak.

XCDVFGBR
Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki yıkımın boyutlarını gösteren bir fotoğraf, 20 Ocak 2025 (Reuters)

Hamas’ın eski Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye'nin, üst düzey yetkililerinden Salih Aruri’nin, Heniyye'nin yerine geçtikten sonra Siyasi Büro Başkanı olan ve İsrail tarafından 7 Ekim 2023 saldırısını planlamakla suçlanan Yahya Sinvar'ın ve tüm bu suikastlara kurban giden diğer üst düzey liderlerin öldürülmesi gibi savaş sırasında başına gelenlerden sonra Hamas, iktidardaki ve siyaset sahnesindeki varlığını nasıl devam ettirecek?

Filistinli yazar ve siyasi analist Masri, bu noktada şu değerlendirmelerde bulundu:

“Birinci yol olarak Gazze Şeridi'ndeki güvenlik ve idari unsurlarını, Gazze Şeridi'nde yönetimi yeniden tesis edebilecek Filistin Yönetimi kurumları ve bakanlıkları içine entegre edebilir.  İkinci yol ise Filistin hükümetinde çeşitli görevler üstlenebilecek Hamas ile bağlantılı kişiler aracılığıyla, dolaylı olarak Filistinlilerin siyasi ortaklığına yönelik bir girişimde bulunabilir.”

Masri, hedefine ulaşmasını sağlamak amacıyla ve geçtiğimiz aylarda Arap ülkeleri ve uluslararası toplumun arabuluculuk çabalarıyla İsrail ile yapılan müzakerelere paralel olarak, Hamas'ın iktidardan çıkmanın bir yolunu bulmak ve kalan üyelerinin ve liderlerinin zarar görmeyeceğine dair güvence almak için Arap ülkeleri ve ABD yönetimine yakın isimler ve hükümetler de dahil olmak üzere, Batılı taraflarla istişareler yürüttüğüne ve yürütmekte olduğuna dikkat çekti.