Uzmanlar tartışmalı projeyi değerlendirdi: Nesli tükenen Tazmanya kaplanı geri getirilmeli mi?

Proje için 5 milyon dolar değerinde bir gen düzenleme laboratuvarı kurulacak

Tazmanya kaplanlarının nesli kontrolsüz avlanma nedeniyle tükenmişti (Avustralya Ulusal Film ve Ses Arşivi)
Tazmanya kaplanlarının nesli kontrolsüz avlanma nedeniyle tükenmişti (Avustralya Ulusal Film ve Ses Arşivi)
TT

Uzmanlar tartışmalı projeyi değerlendirdi: Nesli tükenen Tazmanya kaplanı geri getirilmeli mi?

Tazmanya kaplanlarının nesli kontrolsüz avlanma nedeniyle tükenmişti (Avustralya Ulusal Film ve Ses Arşivi)
Tazmanya kaplanlarının nesli kontrolsüz avlanma nedeniyle tükenmişti (Avustralya Ulusal Film ve Ses Arşivi)

Uzmanlar, ABD'li biyoteknoloji firması Colossal'ın nesli tükenmiş Tazmanya kaplanını geri getirme projesini değerlendirdi.
Colossal, Avustralya'daki Melbourne Üniversitesi'yle işbirliği yaparak, 1930'larda nesli tükenen Tazmanya kaplanını gen düzenleme yöntemiyle yeniden dünyaya kazandırmak için bir laboratuvar açılacağını geçen hafta duyurmuştu.
Avustralya merkezli haber ve araştırma sitesi The Conversation'a konuşan uzmanlar, ABD ve Avustralya'daki 50 bilim insanının yer aldığı ekibin kuracağı yaklaşık 5 milyon dolar değerindeki gen düzenleme laboratuvarında yürütülecek proje hakkındaki görüşlerini paylaştı.
Melbourne Üniversitesi'nden Axel Newton, Tazmanya kaplanının geri getirilmesi gerektiğini savundu. Karşılaştırmalı genomik alanında çalışan Newton, "Bu mükemmel hayvanı geri getirmek için elimizden geleni yapmalıyız" dedi.
Fakat Newton, meselenin etik boyutuna da dikkat çekerek şöyle devam etti:
"Öte yandan etik ve ahlaki bir sorumluluğumuz da var. Yeniden dünyaya kazandıracağımız hayvanın, Tazmanya kaplanına çok benzer bir hibrit canlı değil, yüzde 99+ Tazmanya kaplanı olmasını sağlamalıyız."
Batı Avustralya Üniversitesi'nden Parwinder Kaur ise projenin risklerinin iyi tartılması gerektiğini söyledi.
Tazmanya kaplanının yaşayan en yakın akrabasının keseli karıncayiyenler olduğuna dikkat çeken araştırmacı, bu hayvanların da neslinin tükenme tehlikesi altında olduğunu belirtti.
Kaur, ekosistemleri koruyarak nesli tükenme tehlikesi altındaki hayvanların hayatta kalmasını sağlamanın, nesli tükenmiş hayvanları geri getirmekten daha önemli olduğunu ifade etti.
Avustralya'daki Deakin Üniversitesinden Euan Ritchie de "Elimizdekileri korumak hem daha az maliyetli hem de çok daha kolay" dedi.
Yaban hayatı ekolojisi alanında çalışan Ritcihe, projeyle ilgili şunları söyledi:
"Tazmanya kaplanlarının yeniden yaban hayatına katıldığını görmeyi çok isterim. Fakat kendi kendilerine yeten ve genetik çeşitliliğe sahip bir Tazmanya kaplanı popülasyonuyla yakın zamanda karşılaşabileceğimize dair pek iyimser değilim."
Öte yandan Monash Üniversitesi'nden Julian Koplin, projeyi desteklediğimi belirterek, nesli tükenmiş hayvanları gen düzenlemeyle geri getirmenin ekosistemi korumak açısından önemli olduğunu ifade etti.
Biyoetik alanında çalışan akademisyen, nesli tükenmiş hayvanları geri getirmeye yönelik çalışmalar ilerledikçe maliyetlerin azalabileceğini, dolayısıyla projenin bu açıdan da değerli olduğunu söyledi.
Çevrebilimci Corey Bradshaw ise nesli tükenmiş hayvanların gen düzenlemeyle tekrar canlandırılmasının, bir koruma yöntemi olarak kullanılabileceğine ya da mevcut soy tükenme oranlarını değiştirebileceğine dair argümanların gerçekçi olmadığını savundu.
Flinders Üniversitesi'nden Bradshaw, Tazmanya kaplanlarının kendi bölgelerini oluşturup avlanmak için büyük alanlara ihtiyaç duyacağını, Avustralya'da bunu sağlayabilecek araziler olmadığını belirtti.
Independent Türkçe, The Conversation, BBC



Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
TT

Bilim insanları Güneş'i karartmaya hazırlanıyor

Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)
Bilim insanları, iklim değişikliğini yavaşlatmak için güneş ışığını engellemeyi hedefliyor (Reuters)

Rebecca Whittaker 

Britanyalı bilim insanları, hükümetin 50 milyon sterlinlik (yaklaşık 2,5 milyar TL) bir fonla desteklediği program kapsamında küresel ısınmayla mücadelede güneş ışığını engelleme tekniklerini deneyebilir.

Birkaç hafta içinde onaylanacak jeomühendislik projesinde bilim insanları, ışığı yansıtan parçacık bulutlarını atmosfere fırlatmak veya deniz suyu spreyleri kullanarak bulutları daha parlak hale getirmek gibi teknikleri inceleyebilir.

Başka bir yöntemse, ısıyı hapseden bir battaniye görevi gören doğal sirüs bulutlarını inceltmeyi içeriyor.

Projenin başarılı olması halinde Dünya yüzeyine daha az güneş ışığı ulaşacak ve böylece yeryüzü geçici olarak soğuyacak.

Bu, gezegeni soğutmanın nispeten ucuz bir yolu olarak düşünülse de yöntemi eleştirenler, hava örüntülerinde felaketlere yol açabileceği ve hatta yağmurları, gıda üretiminde hayati önem taşıyan bölgelerden başka yerlere kaydırabileceği uyarısında bulunuyor.

Diğer bilim insanlarıysa jeomühendisliğin, iklim değişikliğinin temel nedeni olan fosil yakıtların kullanımını durdurma çabalarını azaltabileceğini söylüyor.

Proje, ARIA diye bilinen İleri Araştırma ve Buluş Ajansı tarafından finanse ediliyor.

Birleşik Krallık hükümeti tartışmalı deneye 50 milyon sterlin ayırdı ancak gelecek 4 yıl boyunca kullanmak üzere, vergi mükelleflerinin parasından verilen toplam miktar 800 milyon sterlin (yaklaşık 41 milyar TL).

Jeomühendislik projesini yöneten ARIA Program Direktörü Profesör Mark Symes "Karbonsuzlaşma hayati önem taşıyor ancak mevcut gidişatımız, sıcaklık kaynaklı çok sayıda iklim devrilme noktasını tetikleme riski taşıyor" diyor.

Bu program, iklim felaketini önlemek için gereken zaman diliminde Dünya'yı güvenli ve sorumlu bir şekilde nasıl soğutabileceğimiz (veya soğutup soğutmamamız gerektiği) konusunda kritik ve cevapsız soruları araştıracak.

ARIA'nın geçen yıl yayımladığı bir belgede Symes bu tür devrilme noktalarına örnek vermişti. Bunlar arasında Arktik kış deniz buzlarının erimesi, Amazon yağmur ormanlarının yok olması ve bunun sonucunda ekosistem kaybı, karadaki büyük buz örtülerinin çökmesi ve bunun küresel deniz seviyesinin kayda değer derecede yükselmesine yol açması yer alıyordu.

Symes, çözümün fosil yakıtların yakılmasının durdurulması ve sera gazlarındaki fazlalıkların ortadan kaldırılması olduğunu ancak bunun, devrilme noktalarının başlangıcını önleyecek kadar hızlı gerçekleşmeyebileceğini söylüyor.

Bunun yerine bu projenin "karbonsuzlaşma için zaman kazanmamıza" katkı sağlayacağını umuyor.

Profesör Symes, projede zehirli maddeler kullanılmayacağını, açık hava deneyleri öncesinde çevresel etki değerlendirmesi yayımlanacağını ve bölgedeki topluluklara danışılacağını ifade ediyor.

Projelerin detaylarının gelecek haftalarda yayımlanması bekleniyor.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news