Deyrizor’da hangi askeri güçler konuşlu?

Geçtiğimiz nisan ayında Suriye'nin kuzeydoğusunda Bradley zırhlı aracının yanında duran bir Amerikan askeri. (AFP) 
Geçtiğimiz nisan ayında Suriye'nin kuzeydoğusunda Bradley zırhlı aracının yanında duran bir Amerikan askeri. (AFP) 
TT

Deyrizor’da hangi askeri güçler konuşlu?

Geçtiğimiz nisan ayında Suriye'nin kuzeydoğusunda Bradley zırhlı aracının yanında duran bir Amerikan askeri. (AFP) 
Geçtiğimiz nisan ayında Suriye'nin kuzeydoğusunda Bradley zırhlı aracının yanında duran bir Amerikan askeri. (AFP) 

Suriye’nin Deyrizor ili son günlerde artan gerginlik nedeniyle yeniden gündemde. Fırat Nehri'nin doğusunda kalan Deyrizor toprakları, ABD destekli Halk Savunma Birlikleri (YPG) tarafından, il merkezi ve diğer kırsal bölgeler ise Esed rejimi ve İran destekli gruplar tarafından kontrol ediliyor. Geçtiğimiz günlerde, Deyrizor'da İran destekli milis güçlerinin varlık gösterdiği bölgelerden ABD güçlerinin konuşlandığı bölgelere ateş açılmıştı. Bunun üzerine ABD ordusu, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor şehrinde, İran'la bağlantılı bazı silahlı grupların hedef alındığı ve vurulan tesislerin, İran Devrim Muhafızları tarafından desteklenen milisler tarafından kullanıldığını açıkladı. Tahran ise söz konusu gruplarla bir ilgisi olmadığını duyurdu. Bölgede taraflar arasında zaman zaman gerginlikler yaşanıyor. Peki, Deyrizor ilinde hangi askeri güçler konuşlanmış durumda?
AFP’nin haberine göre, başta YPG olmak üzere Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Fırat Nehri’nin doğu kıyısında konuşlu. SDG, ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerinin desteği ile 2019 yılında terör örgütü DEAŞ’la girdiği şiddetli çatışmaların ardından doğu yakasında kontrolü tamamen sağlamayı başardı. Şu anda Kürt ağırlıklı Özerk Yönetim bölgeyi yerel meclisler aracılığıyla yönetiyor. 
Doğu yakasında ayrıca ‘Yeşil Bölge’ olarak bilinen Ömer petrol sahası ve Koniko gaz sahasında ABD ordusu ağırlıklı olan koalisyon güçlerinin bir askeri üssü bulunuyor. ABD askerleri, Haseke ve Rakka’nın yanı sıra 2016’da inşa edilen Tanf üssünde konuşlanıyor. Tanf üssü Ürdün-Irak sınırları yakınında, Bağdat-Şam yolu üzerinde kurulu olduğu için stratejik bir öneme sahiptir.   
Suriye rejim güçleri Fırat Nehri'nin batı yakasını kontrol ediyor, ancak bu bölge İran'ın ve Suriye'deki Tahran’a sadık gruplarının en etkili olduğu alanlardan biri olarak kabul ediliyor. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) tahminlerine göre, Deyrizor ve Ebukemal ile Irak sınırına kadar olan bölgede, Irak, Afganistan ve Pakistanlı Şiilerden oluşan 15 bin savaşçı bulunuyor. Bölgede İran’a sadık olduğu bilinen milis grupları ise şunlar:
İran Devrim Muhafızları: Devrim Muhafızlarından binlerce savaşçı ve askeri danışman Suriye'de görev yapıyor, ancak Tahran sadece ‘rejim güçlerine yardımcı olan danışmanların’ varlığını kabul ediyor.  
İran resmi medyası, Salı günü İran Devrim Muhafızları'nın üst düzey bir subayının, Suriye'de yürüttüğü ‘danışmanlık görevi’ sırasında öldürüldüğünü duyurdu. Bu tür duyurular ilk kez yapılmıyor.  
Iraklı gruplar: Iraklı gruplar, İran'ın talebi üzerine Suriye rejim güçlerinin yanında savaşıyor. Günümüzde, Irak'ta ve Suriye'de DEAŞ’a yönelik operasyonların sona ermesi nedeniyle, bu gruplar esas olarak Irak ve Suriye arasındaki sınır şeridinde konuşlandırılmış durumdalar. Ebukemal ilçesi bu grupların ana merkezi addediliyor. Bu gruplar arasında en öne çıkanlarından; Ketaib-i Hizbullah liderleri, güçlerinin Suriye genelinde rejim ordusuna özellikle sınır güvenliği ile ilgili danışmanlık hizmeti vermek için bulunduğunu savunuyor. Şii Haşdi Şabi’nin Devrim Muhafızları ve Ketaib-i Hizbullah ile birlikte İran destekli milis gücünün omurgasını teşkil ettiği değerlendiriliyor. Ayrıca Ketaib-i Seyyid eş-Şuheda ve Hizbullah Nuceba grupları da dikkat çeken Iraklı milis güçler arasında yer alıyor.  
Lübnan Hizbullahı: Hizbullah 2013'ten bu yana Suriye rejimiyle birlikte alenen savaşın içinde yer alıyor. Şu anda Hizbullah ağırlıklı olarak Deyrizor bölgesinde faaliyet gösteriyor. Suriye rejiminin ülke topraklarının üçte ikisine yakınını ele geçirmesinin ardından Hizbullah son iki yılda Suriye’deki savaşçılarının ciddi bir kısmını geri çekti.  
Afgan Fatimiyyun Tugayı ve Pakistanlı Zeynebiyyun Tugayı: Afgan ve Pakistanlı Şii savaşçılardan oluşan bu iki tugay Devrim Muhafızları tarafından kuruldu. Suriye'de çeşitli çatışmalara katıldılar ve Deyrizor başta olmak üzere Irak sınırına yakın önemli yerlerde varlık gösteriyorlar. SOHR’a göre Fatimiyyun Tugayı, Suriye'deki en büyük İran yanlısı gruplardan biri. Washington, 2019'dan bu yana bu iki gruba yaptırım uyguluyor. Yabancı gruplara ek olarak, İranlılar Deyrizor'da bölgedeki vatandaşlardan teşkil ettiği yerel milis grupları da oluşturdu.  
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, Suriye'nin en önemli petrol sahaları Deyrizor’da yer alıyor. Buradaki petrol ve gaz sahalarının büyük çoğunluğu şu anda Suriye Demokratik Güçleri'nin kontrolünde bulunuyor. Fırat Nehri’nin batı yakasında ise Verd, Teym, Şevle ve Nişan petrol sahaları rejim tarafından kontrol ediliyor.  
Bu sınır bölgesi, Irak menşeli milis grupları ve Lübnan Hizbullahı ile İran'a bağlı diğer grupların silah ve savaşçı taşıdığı önemli bir rota olarak dikkati çekiyor. Ayrıca Irak ile Suriye arasında her türlü ticari meta bu bölgelerden taşınıyor. İran destekli milislere silah ve savaşçı taşıyan konvoylar, sıklıkla el-Meyadin ve Ebukemal bölgelerinde ABD ordusunun hava saldırılarına maruz kaldı. Bazı saldırılar ABD tarafından kabul edilirken, bazı saldırıların İsrail tarafından gerçekleştirildiği biliniyor. 



Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
TT

Suveyda'daki olaylar SDG ile aşiretler arasındaki ittifaklara ışık tutuyor

Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Suveyda'da yerel Dürzi gruplar ile Şam'daki hükümet güçlerini destekleyen Bedevi aşiretler arasında yaşanan kanlı olaylar ve Arap aşiretlerinin Bedeviler lehine savaşa girmesi, Suriye'nin güneyinde yaşananların ülkenin doğu ve kuzeyinde de tekrarlanabileceği ve ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) karşı bir aşiret ayaklanması olasılığı spekülasyonlarına yol açtı.

Bu olasılık, Halep, Deyrizor ve Rakka vilayetlerinden gelen binlerce aşiret savaşçısının Suveyda'daki cephe hatlarına ulaşmasının ardından ortaya çıktı. Bu vilayetler, Kürt-Arap ittifakı bağlamında SDG ve Suriye hükümeti tarafından ortaklaşa kontrol ediliyor.

dfrgthyu7
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG), 2024 yılında Rakka kentindeki Arap aşiretlerinin şeyhleri ve liderleri için bir program düzenledi. (Şarku’l Avsat)

Arap Şammar aşiretinin şeyhi Şeyh Mani Hamidi Deham el-Cerba'ya göre Suveyda'daki olayların Cezire bölgesindeki durumla ilişkilendirilmesi söz konusu olamaz. Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Cerba, “SDG'nin ve lideri Mazlum Abdi'nin bu zor ve son derece hassas aşamada siyasi uzlaşma ve dengelerin sağlanmasındaki rolüne değer veriyoruz. Ortaklığımız sayesinde bölgemiz ve tüm halkımız için tarihi bir başarı olarak kabul edilen mutabakatlara ulaşmayı başardık” ifadelerini kullandı.

Çoğunlukla Suriye'nin kuzeydoğusundaki Haseke vilayetinde bulunan Şammar aşireti, 2013 yılında kurulan ve doğudaki Irak sınırı boyunca Kamışlı'nın doğusundaki Tel Elo ve Tel Tahmis köylerinde konuşlanmış tahmini 7-10 bin savaşçısı olan es-Sanadid güçlerine bağlıdır. Aşiret, Rakka ve Deyrizor kentlerinden yerel Arap gruplarla birlikte SDG'nin kurucu ortakları arasında yer alıyor.

Şeyh el-Cerba sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu yıllar boyunca, kendimizi toprağın kardeşleri olarak adlandırdığımız bir aşamaya ulaştık. Çünkü bizler aynı bölgenin evlatlarıyız ve bu bölgenin tüm bileşenleri arasında kardeşlik ruhuyla birleşen ortak bir davanın sahipleriyiz.”

SDG Ekim 2015'te yayınladığı ilk bildiride kendisini ‘Arapları, Kürtleri, Suriyelileri ve Suriye coğrafyasındaki diğer tüm bileşenleri bir araya getiren, tüm Suriyeliler için ortak bir ulusal askeri güç’ olarak tanımladı. SDG lideri Mazlum Abdi, 10 Mart'ta Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ile güçlerini ve sivil idareyi bu yılın sonuna kadar Savunma Bakanlığı ve devlet kurumlarının yapılarına entegre etmek üzere tarihi bir anlaşma imzaladı.

Raman Araştırma Merkezi'nde (Raman Center) Kürt meseleleri konusunda uzmanlaşmış bir araştırmacı olan Bedr Mulla Reşid, SDG'nin kuruluşundan bu yana aşiret niteliğindeki Arap askeri konseyleriyle ittifaklara dayandığını açıkladı. Şarku’l Avsat'a konuşan Reşid, “Suveyda'daki olaylar Suriye'nin kuzeydoğusundaki ittifakları kesinlikle etkileyecek. Şam hükümetinin, Cezire bölgesinde yerel bir aktörün yokluğunda SDG üzerindeki baskısını artırmak için yeni gerçeklikten yararlanmaya çalışması da dahil olmak üzere çeşitli senaryolar ortaya çıkabilir” dedi.

fghyjuı
Suriye'nin kuzeyindeki Rakka kenti el-Velde, Elbu Şaban ve el-Fedaile aşiretlerine ev sahipliği yapıyor. (Şarku’l Avsat)

Reşid, ABD'nin durumu istikrara kavuşturma çabaları, Suriye'ye yönelik ekonomik yaptırımların kısmen kaldırılması ve Türkiye'deki Kürtlerle yürütülen barış sürecine dikkat çekerek mevcut koşullar altında bir aşiret ayaklanması olasılığını dışladı. Reşid, ülkenin kuzeydoğusundaki Suveyda'da yaşananların tekrarlanmasını engelleyen başka faktörlerin de bulunduğuna işaret ederek, Suveyda'daki gibi yerel bir askeri grubun ve bu eğilimi destekleyen bölgesel bir tarafın bulunmadığına dikkat çekti. Reşid sözlerine şöyle devam etti: “ABD Suriye'nin istikrarını korumaya çalışıyor ve Türkiye şu anda PKK ile barış süreciyle meşgul; kendi iç sürecini etkilememek için SDG bölgelerinde tam ölçekli bir çatışmayı desteklemeyecektir.”

Aşiret liderleri, Suriye'nin birlik ve bütünlüğüne vurgu yaptı

Suriye'nin kuzeydoğusundaki Cezire ve Fırat bölgeleri, başta el-Bakara, Tay, Şammar, Cis, el-Akidat, el-Velde ve Elbu Şaban olmak üzere Arap aşiretleriyle doludur. Ancak bu aşiretler savaşın son yıllarında ciddi bölünmeler yaşadılar. Geçen yılın yaz aylarında, el-Akidat aşireti lideri Musab el-Hifl'in kardeşi İbrahim el-Hifl'in, eski Suriye rejimi ve İranlı milislerin desteğiyle SDG'ye karşı yerel aşiretler ve savaşçılarla ittifak kurarak askeri bir isyana öncülük etmesinin ardından kanlı çatışmalar yaşandı. Bu çatışmalarda yüzlerce sivil ve silahlı unsur öldürüldü.

sdfgthy
Suveyda vilayetindeki Bedevi aşiret savaşçıları, 19 Temmuz (AFP)

Ancak Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi İhtiyar Heyeti Başkanı ve Haseke'deki Arap Cabur aşiretinin danışmanı Ekrem Mahşuş ez-Zuba, ister Deyrizor'da ister Rakka'da olsun SDG ile yerel aşiretler arasında herhangi bir çatışma yaşanması ya da aşiret savaşçılarının Suveyda cephesinden Cezire bölgesine hareket etmesi ihtimaline ilişkin şunları söyledi: “Bu çağrılar ve hareketler Arap aşiretlerinin değerlerini temsil etmiyor. Burada Arap, Kürt ve Hıristiyan bölge bileşenlerinin kanı, tarihi direnişte ve DEAŞ terörünün yenilgiye uğratılmasında birbirine karıştı. Hepimiz tek bir halk olarak kalacağız ve ülkemize ve güçlerimize bağlı kalacağız”.

Ez-Zuba, SDG'nin tüm bileşenleri temsil ettiğini belirterek, “Birçok tarafın fitne çıkarma çabalarına rağmen kuzey ve doğu bileşenleri ile askeri güçler arasında çatlak yaratma çabalarını reddediyoruz” dedi. Özyönetim bölgelerini diğer bölge ve vilayetlere kıyasla en istikrarlı bölgeler olarak değerlendiren ez-Zuba, toprağın sahibinin kendileri olduğuna dikkat çekti. Ez-Zuba, “Kaderimizi biz belirleriz, sosyal medya sayfaları değil. Aşiret ya da kabile, bölge dışından kişiler tarafından değil, sahada kim varsa onlar tarafından temsil edilir. Biz Suriye topraklarının birlik ve bütünlüğünü vurguluyoruz… Hiç kimse vatanseverliğimize dil uzatamaz” şeklinde konuştu.

dfrgtyu
Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac (Şarku’l Avsat)

Tabka ve Rakka vilayetindeki Arap el-Velde aşiretinin şeyhi Şeyh Hamid el-Ferac da Şeyh el-Cerba ve ez-Zuba’nın sözlerine katılarak, özerk yönetim bölgelerindeki Arap aşiret mensuplarının SDG'ye desteğini yineledi. “Buradaki tüm Arap aşiretleri ve bileşenleri, bölgelerimizin güvenlik ve istikrarını bozmaya çalışan tüm gündemlere karşı SDG ile dayanışma içindedir” diyen Şeyh el-Ferac, aşiret mensuplarına şu çağrıda bulundu: “Yönetim bölgelerindeki istikrarı her gün baltalamaya çalışan projelere karşı durmak için herkesin birleşmesi gerekiyor. SDG terörizmi ortadan kaldırdı, bölge halkının güvenliğini koruyor ve mevcut imkanlar doğrultusunda tüm hizmetleri sağlıyor.”

Elbette Arap aşiretlerinin SDG yanlısı tutumları ortak değil. Zira özerk yönetim bölgelerinin dışında yaşayan aşiret üyeleri arasında SDG'nin kontrolünü açıkça reddeden ve bölgelerinin Şam'daki Ahmed eş-Şera hükümetine devredilmesini destekleyenler de var.