Guantanamo’daki Suudi Arabistanlı tutuklular aileleriyle görüştürülüyor

Guantanamo’daki Suudi Arabistan uyruklu tutuklular, aileleri ile video konferans ile görüştü

Suudi Arabistan Kızılayı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada mahkumların, aileleri ile önümüzdeki ay toplamda 120 dakika görüşebileceğini belirtti
Suudi Arabistan Kızılayı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada mahkumların, aileleri ile önümüzdeki ay toplamda 120 dakika görüşebileceğini belirtti
TT

Guantanamo’daki Suudi Arabistanlı tutuklular aileleriyle görüştürülüyor

Suudi Arabistan Kızılayı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada mahkumların, aileleri ile önümüzdeki ay toplamda 120 dakika görüşebileceğini belirtti
Suudi Arabistan Kızılayı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada mahkumların, aileleri ile önümüzdeki ay toplamda 120 dakika görüşebileceğini belirtti

Guantanamo Kampı’nda tutulan Suudi Arabistan uyruklu tutuklular, Suudi Arabistan Kızılayı sayesinde Ağustos ayı içerisinde aileleri ile 7 kez video konferans yöntemi ile görüştü.
Suudi Arabistan Kızılayı, tutukluların aileleri ile olan bağlarını yeniden kurmak istiyor. Bir kaynak, Suudi Arabistan Kızılayı’nın, tutukluların Suudi Arabistan’ın çeşitli bölgelerinde yaşayan aileleri ile iletişim kurmalarını sağlamak ve tutukların aileleri ile uygun vakitlerde görüşmesini sağlamak için Guantanamo’da 13 ofis açmak istediklerini belirtti. Kaynak, Suudi Arabistanlı veya Suudi Arabistan’da ikamet eden tutuklular arasında ayrım yapılmadığını belirtti.
Kızılay kaynağı, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada tutuklular ve ailelerinin ilk olarak 1 saatlik süre boyunca video konferans aracılığı ile iletişim kurduğunu belirtti. Tutuklu ve ailesinin belirli aralıklarla iletişim kuracağı, telefon görüşmesi veya video konferans ile 120 dakika sürebileceği belirtildi. Tutukluların aileleri ile iletişim kurmalarını sağlamak, Suudi Arabistan Kızılayı’nın benimsediği insani ilkelerin bir göstergesi olarak kabul ediliyor. Kaynak, Suudi Kızılayı’nın Suudi Arabistan içindeki ilgili makamlarla ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) ile koordinasyon içinde çalışarak tutukluların ve ailelerinin iletişim kurmasını sağlamaya çalıştıklarını açıkladı.
Suudi Arabistan Kızılayı, tutukluların Riyad, Mekke, Medine ve Cidde’deki aileleri ile video konferans yolu ile görüştüklerini, 50 tutuklunun aileleri ile iletişime geçtiğini belirtti. Kurum yetkilisi, Suudi Arabistan Kızılayı’nın ABD’li yetkililerin 2002 yılında şüpheli teröristleri göz altına almak için kullanmaya başladığı Guantanamo Kampı’ndaki Suudi Arabistanlıların aile bağlarını yeniden kurmak istediğini açıkladı.
Suudi Arabistan’daki yetkililer, ABD’nin terörle mücadele politikalarını bir parçası olarak Küba’nın güneydoğusunda kurulan Guantanamo Kampı’ndaki çok sayıda vatandaşının gözaltı koşulları ve prosedürleri ile yakından ilgilendi. Bu tutuklular, Washington’un tutuklu sayısını azaltma ve kampı kapatma prosedürlerinin hızlanmasına sebep olan bir dizi insan hakları ihlaline maruz kaldı. Kamptakilerin işkenceye maruz kaldığı belirtiliyor.
Suudi Arabistan, Guantanamo’da tutuklu bulanan çok sayıda vatandaşının takasını yapabildi. Suudi Arabistan’a transferi yapılan isimler arasında 11 Eylül saldırılarında 20’nci hava korsanı olmakla suçlanarak göz altına alınan Muhammed Kahtani de yer alıyor.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığına göre Guantanamo Kampı İnceleme Komitesi, Mart ayında Kahtani’nin Suudi Arabistan’a transferinin yapılmasına karar vermişti. 2009'da Savunma Bakanlığı'nda ve Guantanamo Askeri Komisyonu'nda görev yapan Yargıç Susan Crawford, Kahtani'nin 20 yıl süren tutukluluğu süresince işkence yapıldığını itiraf ederek hukuki işlem uygulanamayacağını açıklamıştı.
Kahtani, zihinsel durumunun kötüleşmesinin ardından Suudi Arabistan’a transfer edilmişti. 3 bin kişinin hayatını kaybettiğini 11 Eylül saldırılarında yer aldığı iddiasıyla Ocak 2002’de Guantanamo’ya nakledilen Kahtani, hapishanede tutuklu bulunan ilk kişilerdendi.
Suudi Arabistanlı bazı mahkumlar, hapishaneden serbest bırakılırken bazıları ise ABD’li yetkililerin kapatmak istediğini defalarca belirttiği hapishanede yaşamaya devam ediyor. İnsan hakları savunucularının gittikçe büyüyen protestolarının ardından Washington, tutukluları ya kendi ülkelerine ya da üçüncü bir ülkeye göndermek, ardından da kampı kapatmak için çalışmalara başladı.



Suudi Arabistan, İsrail'i uluslararası insani hukuka uymaya çağırdı

TT

Suudi Arabistan, İsrail'i uluslararası insani hukuka uymaya çağırdı

Suudi Arabistan, İsrail'i uluslararası insani hukuka uymaya çağırdı

Suudi Arabistan dün, işgalci bir güç olarak İsrail'in uluslararası insancıl hukuk hükümlerine uyması ve işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistin halkının gıda, su, barınma ve tıbbi malzeme gibi temel ihtiyaçlarını karşılaması gerektiği yönündeki talebini yineledi.

Bu talep, Hollanda'nın Lahey kentindeki Uluslararası Adalet Divanı'nda (UAD), ‘İsrail'in Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer uluslararası kuruluşların işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki mevcudiyet ve faaliyetlerine karşı yükümlülükleri’ konusunda UAD'a sunulan istişari görüş talebiyle ilgili bir oturuma katılmasının ardından geldi.

sdefr
Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı (UAD) oturumuna Suudi Arabistan'ı temsilen Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Muhammed en-Nasır katıldı. (SPA)

Oturumda ülkesini temsil eden Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürü Muhammed en-Nasır yaptığı açıklamada, “İsrail, işgal altındaki topraklarda yaşayan Filistin halkının temel insan haklarına saygı göstermek ve bu hakları korumakla yükümlüdür. İsrail'in uluslararası kuruluşların ve ülkelerin Filistinlilerin ihtiyaçlarını karşılama çabalarını engellemesi bir insan hakları ihlalidir” ifadelerini kullandı.

En-Nasır, BM Şartı'nın İsrail'e, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) da dahil olmak üzere BM organlarıyla iyi niyet çerçevesinde iş birliği yapma yükümlülüğü getirdiğine dikkat çekti. En-Nasır ayrıca, İsrail’in, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme kabiliyetini arttıracak yardımlar sağlamak isteyenlere izin vermek ve UAD’ın önündeki sorunun özü olan uluslararası hukukun emredici bir normu olarak bu hakka saygı göstermekle yükümlü olduğunu vurguladı.