Angola’dan Kenya’ya… Afrika seçimlerinin sonuçları neden bu kadar tartışmalı?

Luanda’da muhalefet hazır. Odinga ise Nairobi’de bir hakem bekliyor.

Angola’daki seçim atmosferi oldukça sıcak. (AFP)
Angola’daki seçim atmosferi oldukça sıcak. (AFP)
TT

Angola’dan Kenya’ya… Afrika seçimlerinin sonuçları neden bu kadar tartışmalı?

Angola’daki seçim atmosferi oldukça sıcak. (AFP)
Angola’daki seçim atmosferi oldukça sıcak. (AFP)

Afrika Kıtası’ndaki seçimlerin neredeyse tamamı tartışmalı geçiyor ve sonuçları sorgulanıyor. Bu duruma son olarak kaybedenlerin protesto ettiği Kenya ve Angola’daki seçimler örnek olarak gösterilebilir.
Kenyalılar, muhalefet lideri Raila Odinga’nın sonuçlara itiraz etmesinin ardından bu ay yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucuyla ilgili mahkeme kararını bekliyorlar. Aynı şekilde Angola’daki muhalif güçler de Cumhurbaşkanı Joao Lourenço’ya ateşli bir rekabetin sonunda ikinci bir dönem kazandıran yasama seçimlerindeki zaferini protesto ediyor.
30 Ağustos’ta resmi sonuçlara göre muhalefete liderlik eden Angola’nın Tam Bağımsızlığı İçin Ulusal Birlik’in (UNITA) yüzde 43,95 ay elde etmesi karşısında Lourenço, iktidar partisi Angola’nın Bağımsızlığı için Halk Hareketi’nin (MPLA) yüzde 51,17 oyla parlamento seçimlerine öncülük etmesinin ardından, yeni bir dönem için cumhurbaşkanı ilan edildi.
Vatandaşlarının yarısından fazlasının yoksulluk sınırının altında olduğu Angola’da anayasanın yasama seçimlerini kazanan parti listesi başkanının cumhurbaşkanı olarak atanmasını şart koşması dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmadı. MPLA, 1975’te bağımsızlığını kazanmasından bu yana eski Portekiz kolonisini yönetiyor.
Lourenço, nihai sonuçların ardından düzenlediği basın toplantısında “Uluslararası toplum bu seçimleri özgür, adil ve şeffaf olarak görüyor” açıklamasında bulundu. 25 yaş altındakilerin yarısının işsiz olduğu bir ülkede gençlere daha fazla iş sağlama sözü veren Lourenço, gençlerin çoğunun büyük petrol zenginliğinden faydalandığını hissetmediğini vurguladı.
Diğer yandan UNITA lideri Costa Junior, sonuçları protesto ettiğini açıkladı. Resmi istatistikler ve partisinin istatistikleri arasındaki tutarsızlıklara dikkati çeken Junior, sayıları gözden geçirmek için uluslararası bir komite kurulması çağrısı yaptı.
Gözlemciler, seçim sonuçlarıyla ilgili tartışmaların sokak protestolarını ve şiddeti kışkırtmasından korkuyor. Güney Afrika Kalkınma Topluluğu’ndan (SADC) uluslararası gözlemciler, seçim sürecinin ‘sakin ve barışçıl’ bir atmosferde gerçekleştiğini açıklasa da yerli gözlemci sayısının yeterli olmadığına dikkat çekti.
Portekizce Konuşan Ülkeler Topluluğu Başkanı ve Yeşil Burun Cumhuriyeti eski Devlet Başkanı Jorge Carlos Fonseca, CNN’e yaptığı açıklamada “Topluluğun ilk değerlendirmesi, oyların adil ve özgür olduğunu açıklamadı” dedi.
Jorge Carlos Fonseca sözlerni şöyle sürdürdü.
“Seçmen listelerinde yaklaşık 2,7 milyon ölü vatandaşın ismi yer aldı. Seçim merkezlerindeki parti delegelerine listelere erişim izni verilmedi ve bazı adaylara da diğerlerinden daha fazla yayın süresi verildi.”
Costa Junior, sonuca itiraz etmeye karar verirse, Seçim Komisyonu’na şikâyette bulunması gerekiyor. Komisyon şikâyeti reddederse kararını 72 saat içerisinde vermesi gereken Anayasa Mahkemesi’ne itiraz edebilir.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Sema Süleyman, Angola’daki seçim sonuçlarıyla ilgili tartışmaların, çoğu Afrika ülkesinin yaşadığı istikrarsız ‘kırılgan demokrasilerin’ doğal bir uzantısı olduğuna dikkat çekti.
Süleyman, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada Angola’daki krizin seçimlerin tanık olduğu şiddetli ve sıra dışı rekabetten kaynaklandığını söyledi.
Afrika araştırma ağı (Afrobarometer) tarafından geçen mayıs ayında yapılan bir araştırmaya göre Angolalıların Junior’un UNITA partisini tercih oranı, 2019’daki yüzde 13’lük orandan yüzde 22’ye yükseldi. Parti, iktidar partisinin yedi puan gerisinde kaldı ve seçmenlerin neredeyse yarısı kararsız oy kullandı.
Güney Afrika’daki Angola’dan Afrika Kıtası’nın doğusuna geçildiğinde de durum farklı değil. Kenya’nın muhalefet lideri Raila Odinga, geçen hafta bu ayki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucuyla ilgili olarak Yüksek Mahkeme’ye başvurdu. Odinga, “Devlet Başkanı Yardımcısı William Ruto için çalışan ekip, seçim sistemini hackledi ve sandık sonuçlarının orijinal görüntülerini sahte olanlarla değiştirdi. Bu, Ruto’nun oy sayısını artırdı” iddiasında bulundu.
Açıklanan resmi sonuçlara göre William Ruto, Odinga’nın aldığı yüzde 48,85’e kıyasla oyların yüzde 50,49’unu aldı.
Mahkemenin kararını en geç 5 Eylül’de vermesi bekleniyor.
Odinga, “Mahkemenin kararına saygı duyacağım ve yargı, temyizi reddederse muhalefetin yolsuzluğuyla mücadele edeceğim” dedi.
Afrika uzmanı Dr. Hamdi Abdurrahman’a göre Odinga’nın itirazı, Kenya’yı üç olası senaryonun önüne koyuyor. Biri, yeni yüzlerin aday gösterilebileceği ikinci bir ikinci tur düzenlenmesi. Ya da yeni aday olmadan yeniden seçimlerin, koşulları sağlayan iki adayla yani Odinga ve Ruto ile sınırlı kalması. Son olarak, yeni adayların yarışmasına izin vermeden tüm adaylarla yeni seçimler yapmak da senaryolar arasında.
Yeni cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılırsa durum, adayların cumhurbaşkanlığı için yarışmaya davet edildiği, yeni başvuru evraklarının incelendiği ve yeni seçim takvimlerinin yayınlandığı 9 Ağustos’taki olaylara benzer bir durum olacak.
İkinci senaryoya gelince Dr. Hamdi, Facebook üzerinde yayınladığı bir araştırma makalesinde şu ifadelere yer verdi:
“9 Ağustos seçimlerindeki dört adaydan hiçbiri, gerekli barajı aşamazsa (yüzde 50+1 ve 24 bölgede oyların yüzde 25’i) bu, yalnızca Odinga ve Ruto arasında bir tekrar turu olacak”
Üçüncü senaryo ise ikinci tura benzeyen ancak tüm adayların oy pusulasında olduğu yeniden seçimlerin yapılması. Ancak seçim yarışına yeni adayların katılmasına izin verilmiyor.



Hafter, AB ile yaşanan diplomatik kriz üzerinden nüfuzunu pekiştiriyor

Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)
Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)
TT

Hafter, AB ile yaşanan diplomatik kriz üzerinden nüfuzunu pekiştiriyor

Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)
Mareşal Halife Hafter (Libya Ulusal Ordusu internet sitesi)

Analistler, Mareşal Halife Hafter’in Libya'nın doğusuna gelen Avrupa bakanlar heyetini uzaklaştırarak ‘net bir mesaj’ vermek ve uluslararası toplum tarafından tanınmasa da ‘vazgeçilmez’ taraf olarak konumunu sağlamlaştırmak istedi.

“Diplomatik normların açıkça ihlali”

Avrupa Komisyonu’ndan bir heyet ve Yunanistan, İtalya ve Malta’dan bakanlar, 8 Temmuz'da düzensiz göç meselesini görüşmek üzere Libya'yı ziyaret ettiler ve başkent Trablus'un ardından ülkenin doğusundaki Bingazi'ye geçtiler.

Avrupa Komisyonu heyeti Bingazi Havaalanı’na vardığında, Doğu Libya yetkilileri heyet üyelerinden ülkeyi terk etmelerini istedi. Usame Hammad’ın başbakanı olduğu paralel İstikrar Hükümeti, heyetin ‘diplomatik normları açıkça ihlal ettiğini, ulusal egemenliği hiçe saydığını ve yabancı diplomatların giriş, seyahat ve ikametine ilişkin düzenlemelere uymadığını’ iddia eden sert bir açıklama yayınlayarak, heyet üyelerine ‘Libya topraklarını terk etmeleri ve istenmeyen kişiler olarak kabul edildiklerini’ bildirdi.

“Protokolün üzücü bir ihlali yaşandı”

Brüksel'de bir AB yetkilisi yaptığı açıklamada, Libya’da ‘protokolün talihsiz bir şekilde ihlal edildiğini’ belirterek, buna toplantının yapılacağı Libya tarafıyla ilgili ‘büyük bir yanlış anlaşılmanın’ neden olduğunu söyledi. Avrupa Komisyonu da Libya'nın ikinci büyük kentine yapılacak ziyaretin iptal edilmesine neden olan ‘protokol sorunundan’ bahsetti.

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı Tarık el-Mecrisi, heyetin geri çevrilmesinin ‘iyi düşünülmüş bir adım’ olduğunu söyledi. Libya'dan Yunanistan'ın Girit adasına göçmen akını sürerken, el-Mecrisii, Hafter'in göç krizini, hükümetinin fiili durumunu (Avrupa'nın) tanıması için kullanmaya çalıştığını, böylece Avrupa ile ilişkilerini, yerel bir askeri lider olarak etkileşimden öteye genişletmek istediğini belirtti.

Karmaşık durum

Libya'daki karmaşık durum diplomatları manevra yapmaya zorluyor. Avrupalılar uluslararası olarak tanınan hükümeti destekliyor, ancak doğudaki paralel İstikrar Hükümeti’ni desteklemiyorlar. Buna karşın, Mareşal Halife Hafter ve oğullarının komutasındaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) ile iletişim halindeler.

Heyet, Bingazi ziyareti sırasında Doğu Libya'dan askeri yetkililerle görüşecekti, ancak heyet üyeleri havaalanına vardıklarında, ‘istenmeyen kişi ilan edildiklerini’ öğrendiler. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Brüksel'de isminin açıklanmasını istemeyen bir AB yetkilisi, görüşme yapmadan oradan ‘ayrılmak zorunda kaldıklarını’ belirtirken, bunun ‘doğal olarak paralel hükümetin tanınmasıyla ilgili’ olduğunu vurguladı.

Göç ve denizcilik konuları

Uluslararası Kriz Grubu’ndan (ICG) Libya uzmanı olan Claudia Cassini, Bingazi'deki Avrupa heyetinin uzaklaştırılmasının ‘önceden planlanmış' bir adım olmadığına inandığını belirtti. Ancak ‘Hammad hükümetinden bakanların neden havaalanına geldikleri ve Hafter'in neden olayların bu şekilde gelişmesine izin verdiği’ sorularının sorulması gerektiğini söyleyen Cassini, ‘heyette temsil edilen ülkelerden biriyle ikili bir anlaşmazlık’ yaşanmış olabileceği ihtimaline işaret etti.

Libya işleri uzmanı Celal Harşavi, Yunanistan ile bir anlaşmazlık olabileceğini düşündüğünü belirterek, Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın 6 Temmuz'da göç ve denizcilik konularında tavizler talep ettiğini, ancak somut bir teşvik sunmadığına dikkati çekti. Hafter'in Dışişleri Bakanı Yorgos Yerapetritis’i kabul ettiği ziyaretin ‘hiçbir sonuç vermediğini’ belirten Harşavi, iki gün sonra Yunan temsilcinin bu kez AB heyeti içinde, aynı gün Trablus'taki rakip hükümetle müzakere etmek ve iki hükümeti eşit konuma getirmek istediğini belirterek, ‘Bingazili yetkililerin bunu bir hakaret olarak gördüklerini ve Atina'yı cezalandırmak istedikleri’ yorumunda bulundu. Bu olayın Hafter'in dış politikasının ‘küçümsenmemesi’ gerektiğini gösterdiğini ifade eden Libya işleri uzmanı, “İster göçmen akını ister enerji projeleri olsun Hafter ailesi, Libya'nın doğu kıyılarının güvenliğini elinde tuttuğu için vazgeçilmez bir bölgesel aktördür” dedi. Verilen mesajın ‘açık olduğunu’ vurgulayan Harşavi, “Doğu kampını ciddiye alın” dedi. Hafter ve oğullarının, kontrol ettikleri stratejik varlıklar açısından ‘mali olarak güçlü ve etkili’ olduklarını belirten Harşavi, ‘meşruiyetlerini pekiştirmek’ için temaslarını yoğunlaştırdıklarına dikkati çekti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, geçtiğimiz şubat ayında Halife Hafter'i kabul etmişti. Hafter daha sonra mayıs ayında Moskova'yı ziyaret ederek destekçisi Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü. Oğlu Saddam ise ABD, Türkiye, İtalya ve Nijer'i kapsayan yurt dışı gezileri gerçekleştirdi.

Hafter'in saldırısı

Hafter'in 2020 yılı ortalarında başkent Trablus'a saldırısını püskürtmek için Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) destekleyen Türkiye bile, özellikle inşaat projeleri aracılığıyla Hafter ailesiyle yakın ilişkiler kurmaya çalışıyor. Avrupa Dış İlişkiler Konseyi araştırmacısı Mecrisi, Ankara'nın da jeopolitik hedefleri olduğunu ve Hafter'in Trablus ile imzalanan ve Atina'nın ‘yasadışı’ olarak nitelendirdiği Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması’nı onaylamasını istediğini belirtti.