Hafter’den, Trablus'taki iktidar mücadelesine müdahale sinyali

Başağa ile Dibeybe destekçileri arasında çatışmalarda Türkiye'nin Dibeybe’yi desteklediğini bildiren haberler basında yer aldı

Mareşal Halife Hefter'in Kufra'da karşılanması sırasında çekilen bir kare (Hafter’in ofisi)
Mareşal Halife Hefter'in Kufra'da karşılanması sırasında çekilen bir kare (Hafter’in ofisi)
TT

Hafter’den, Trablus'taki iktidar mücadelesine müdahale sinyali

Mareşal Halife Hefter'in Kufra'da karşılanması sırasında çekilen bir kare (Hafter’in ofisi)
Mareşal Halife Hefter'in Kufra'da karşılanması sırasında çekilen bir kare (Hafter’in ofisi)

Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter, başkent Trablus'ta Abdulhamid ed-Dibeybe liderliğindeki geçici Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) ile rakibi Fethi Başağa liderliğindeki paralel İstikrar Hükümeti arasındaki iktidar mücadelesine mücadele edebileceğini bir kez daha ima etti. Öte yandan Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akile Salih ile Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Halid el-Mişri’nin yakında Kahire'yi ziyaret edecekleri haberi basında yer aldı.
Hafter, dün akşam ülkenin güneyindeki Kufra kentine yaptığı ziyaret sırasında başkent Trablus'taki son çatışmaları ilk kez değerlendirdi.  Hafter, üstü kapalı olarak tehditte bulunduğu açıklamasında, “Gafiller dikkat etsinler. Ulusal Orduyu, sevgili Libya'nın istismarcılar tarafından uçuruma sürüklenmesine seyirci kalmak için kurmadık” ifadelerini kullandı. Hafter, çözümün, haklarını geri almak ve devletini inşa etmek için sahneye tek başına çıkması gereken halkın elinde olduğunu, Libya’yı ancak halkın kurtaracağını, ülkenin içinde bulundu esaretten kurtulacağını ve yol haritasını çizeceğini vurguladı.
Milli güçleri kendilerini toparlamaya ve çevrelerini toplayarak durumu halk lehine çevirmeye çağıran Hafter, halka ve orduya çok geç olmadan durumu düzeltmeleri çağrısında bulundu. Kendi deyimiyle ‘siyasetin putlarını kırabilecek tek el’ olduklarını söyleyen Hafter, Libyalıların ülkelerinin parasının nereye gittiğini merak etmeye hakları olduğunu ve şehitlerin canlarını ülkenin ganimete dönüşmesi için vermediklerini kaydetti.
Öte yandan başkentte çatışmalar devam ederken, Başağa’ya bağlı Usame el-Cuveyli’nin lideri olduğu milis grubun üyeleri Trablus’un batısında toplanmaya başladı.  Aynı zamanda Dibeybe yanlısı güçler de seferber edildi. Başkent sakinleri, Trablus’a bağlı çeşitli banliyölerin güvenlik altına alındığını ve bir insansız hava aracının (İHA) başkent semalarında uçuştuğunu gözlemlediler.
UBH İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Bölge İşlerinden Sorumlu Müsteşarı Beşir El-Emin’in, Merkezi Destek Genel İdaresi Müdürü ile bir güvenlik planı çerçevesinde başkent Trablus’un güvenliğini sağlamak ve olası bir güvenlik ihlalini önlemek için askeri yetkililerle iş birliği içinde alınacak gerekli önlemleri görüştüğü aktarıldı.
İlgili bağlamda Trablus Belediyesi, UBH’den, devlet binalarını kullanan disiplinsiz silahlı oluşumlardan ve taburlardan tahliye edilmesi ve bu bölgelerden istifade edilmesi yönündeki taleplerine yanıt vermesini istediğini duyurdu. Trablus Belediyesi’nin açıklamasında, bölge sakinlerinin kısa bir süre önce Trablus'ta yeniden başlayan çatışmalardan ve bu çatışmaların sonucunda can ve mal kaybına uğramaktan korktukları ve bölgelerinde herhangi bir güvenlik noktası ya da askeri karargah olmasını istemedikleri belirtilirken Başağa’ya yakınlığıyla bilinen Nevasi milislerini başkentin dışına iten Terör ve Organize Suçla Mücadele İçin Caydırıcılık Birimi unsurlarının çabalarına övgüde bulunuldu. Trablus'un Eski Kent bölgesi sakinleri ise Terör ve Organize Suçla Mücadele İçin Caydırıcılık Birimi unsurlarının bölgeyi kontrol etmelerini protesto ettiler. Düzenlenen protesto gösterisinde, Terör ve Organize Suçla Mücadele İçin Caydırıcılık Birimi’nin bölgeden ayrılması ve geçtiğimiz Cumartesi günü patlak veren silahlı çatışmalardan önce bölgeyi kontrol eden ‘Ebna el-Gazavi Tugayı’nın geri dönmesini istediler.
Libya basınında, Başağa’ya bağlı milislerin Dibeybe’ye bağlı milislere yönelik başlattığı saldırıyı püskürtmek için Türk güçlerinin Dibeybe yanlısı milislere destek verdiği aktarıldı. Başkentin ez-Zaviye Caddesi bölgesinde yer alan bazı binaların çatılarında füze kalıntılarının fotoğrafları yayınlanan haberlerde, söz konusu füzelerin Türk yapımı İHA’lar aracılığıyla Dibeybe’ye bağlı milislere düşman olan askeri hedeflere karşı kullanıldıkları öne sürüldü. Bu haberlere, ez-Zaviye bölgesinden iki kişinin Dibeybe ve Başağa hükümetlerini destekleyen karşıt milisler arasındaki şiddetli çatışmalara sahne olan 27. Kapı bölgesinde Türk yapımı bir İHA ile gerçekleştirilen saldırı sırasında öldükleri yönündeki haberler eşlik etti.
Diğer taraftan TM, TM Başkanı Akile Salih ile DYK Başkanı Halid el-Mişri arasında, ertelenen seçimlerin yapılmasını ve ülkebib yürütme otoritesinin geleceğinin belirlenmesini sağlayacak anayasal temel ile ilgili iki taraf arasındaki anlaşmazlıkları çözmeye yönelik yeni bir girişim çerçevesinde Kahire'de bir araya gelebilecekleri yönündeki haberlere sessiz kaldı. Bu haberler, TM içinde, mevcut krizi sona erdirecek bir uzlaşı yolu olarak, iktidar için yarışan iki rakip hükümetin yerine geçecek yeni ve üçüncü bir hükümetin kurulması çağrısında bulunan seslerin yükseldiği bir dönemde basında yer aldı.



Devrik Beşşar Esed rejiminin aralarında Atıf Necib'in de bulunduğu dört üst düzey yetkilisi yargıya sevk edildi

Eski İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim Şaar, geçtiğimiz şubat ayında teslim oldu (Sosyal medyadaki bir videodan alınan ekran görüntüsü)
Eski İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim Şaar, geçtiğimiz şubat ayında teslim oldu (Sosyal medyadaki bir videodan alınan ekran görüntüsü)
TT

Devrik Beşşar Esed rejiminin aralarında Atıf Necib'in de bulunduğu dört üst düzey yetkilisi yargıya sevk edildi

Eski İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim Şaar, geçtiğimiz şubat ayında teslim oldu (Sosyal medyadaki bir videodan alınan ekran görüntüsü)
Eski İçişleri Bakanı Muhammed İbrahim Şaar, geçtiğimiz şubat ayında teslim oldu (Sosyal medyadaki bir videodan alınan ekran görüntüsü)

Suriye Başsavcısı Hasan et-Turba dün devrik Beşşar Esed rejiminin dört üst düzey yetkilisini, yasal işlemlerin başlatılması için soruşturma hakimine sevk ettiğini açıkladı.

Başsavcı Turba, Adalet Bakanlığı'nın resmi internet sitesinde yayınlanan ve resmi haber ajansı SANA tarafından aktarılan açıklamasında, Suriye halkına karşı suç işleyenlerin yargılanması ve geçiş dönemi adaletinin uygulanması için sürdürülen çabalar kapsamında, Dera'nın eski siyasi güvenlik şefi Atıf Necib aleyhine kamu davası açıldığını belirtti. 1960 yılında Lazkiye’nin Cable beldesinde doğan ve devrik Devlet Başkanı Beşşar Esed’in kuzeni olan Necib, Dera'daki çocuklara işkence etmekle suçlanıyor.

gbhyj
Sağcı Almanya için Alternatif Partisi’nin (CDU) üyesi Christian Blex ve eski Suriye Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun, Şam, 2018 (X platformu)

Necib ile birlikte 1949 yılında Halep'te doğan ve ‘varil rejiminin müftüsü’ olarak bilinen eski Suriye Müftüsü Ahmed Bedreddin Hassun, 1950 yılında Hafa'da doğan eski İçişleri Bakanı Muhammed Şaar ve 1940 yılında Cable'de doğan eski Hava İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Huveyce de aynı kararla yargıya sevk edildi.

Açıklamada, savcılığın İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan tutanakları ve belgeleri incelediği ve sanıkların soruşturma ve yasal işlemlerin başlatılması için yetkili soruşturma hakimine sevk edildiği belirtildi.

frgty

Açıklamada ayrıca mağdurlar ve aileleri ile bu ihlallere ilişkin tanıklık veya bilgi sahibi olanların, sahip oldukları bilgileri soruşturma dosyasına eklenmesi için paylaşmaları çağrısı yapıldı.

Başsavcı, sanıkların soruşturmanın başlatılması ve yasal işlemlerin usulüne uygun olarak yürütülmesi için yetkili soruşturma hakimine sevk edildiğini vurguladı.

Bu sebeple tüm mağdurlardan ve ailelerinden yahut bu ihlallerle ilgili tanıklıkları veya bilgileri olanlardan, sahip oldukları bilgileri paylaşmalarını isteyen Başsavcı, ilgili insan hakları ve insani yardım kuruluşlarını da gerçeğin ortaya çıkarılmasına katkıda bulunabilecek dosya ve belgeleri sunmaya çağırdı.

Başsavcı açıklamasının sonunda şu ifadelere yer verdi:

“Savcılık olarak adaleti sağlama konusundaki kararlılığımızı teyit ediyor ve mağdurların ve ailelerinin haklarını güvence altına almak amacıyla bu suçlara karışanları takip etmek ve hesap sormak için gerekli tüm çabayı göstereceğiz.”

Adalet Bakanlığı daha önce, Suriye halkına karşı suçlar ve ihlaller işledikleri gerekçesiyle tutuklanan bazı kişilerin dosyalarını ele almaya başladığını ve haklarında kamu davası açtığını duyurmuştu. Bu adım, Suriye hükümetinin hesap verebilirlik ilkesine bağlılığını, yargı sistemine olan güveni güçlendirmeyi ve insan haklarını korumayı teyit eder nitelikteydi.

Bakanlığın Telegram kanalı üzerinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Suriye hükümetinin ve Adalet Bakanlığı'nın adaleti en önemli hedeflerinden biri haline getirme çabaları kapsamında, bakanlık yargı reformu için uygun bir kurumsal zemin oluşturmaya çalışmış ve insan hakları ihlallerine karışan hakimleri görevden almak için kararlı adımlar attı.”

Bakanlık tüm zorluklara ve güçlüklere rağmen adaletin sağlanması için uygun koşulları oluşturmak amacıyla elinden gelen tüm çabayı gösterdi. Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ile koordineli bir adım olarak ve Ulusal Geçiş Dönemi Adalet Komisyonu'nun görev ve yetki alanına aykırı olmamak kaydıyla, Suriye halkına karşı suç ve ihlaller işledikleri gerekçesiyle tutuklanan bazı kişilerin dosyalarını ele almaya başladı.

Bakanlık, Başsavcının bu kişiler hakkında kamu davası açmaya başladığını ve Suriye yasalarına uygun olarak adil yargılamaların yapılmasını, tutukluların haklarının korunmasını, işlemlerin yasallığını ve hukukun üstünlüğü ilkesinin uygulanmasını sağlayacağını belirtti.

Bakanlık, bu adımların Suriye hükümetinin hesap verebilirlik yaklaşımına bağlılığını, yargı sistemine olan güveni güçlendirmeyi ve insan haklarını korumayı teyit ettiğini belirtti.