BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg Yemen Dışişleri Bakanı ile görüştü

Grundberg, ateşkesi genişletmek ve güçlendirmek için Yemen meşruiyetinin liderleriyle görüşmelerini yoğunlaştırıyor

Yemen Dışişleri Bakanı çarşamba günü Riyad’da BM Yemen Özel Elçisi ile yaptığı görüşme sırasında (Saba)
Yemen Dışişleri Bakanı çarşamba günü Riyad’da BM Yemen Özel Elçisi ile yaptığı görüşme sırasında (Saba)
TT

BM Yemen Özel Temsilcisi Grundberg Yemen Dışişleri Bakanı ile görüştü

Yemen Dışişleri Bakanı çarşamba günü Riyad’da BM Yemen Özel Elçisi ile yaptığı görüşme sırasında (Saba)
Yemen Dışişleri Bakanı çarşamba günü Riyad’da BM Yemen Özel Elçisi ile yaptığı görüşme sırasında (Saba)

Birleşmiş Milletler (BM) Hudeyde Anlaşması’nı Destekleme Misyonu’nun (UNMHA) Husi askeri hareketliliğine yönelik endişeleri sürerken BM Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg askeri ve insani ateşkesi genişletmek için Yemenli liderlerle görüşmelerini yoğunlaştırdı.
Grundberg aynı zamanda Taiz şehrinin batısındaki şiddetli Husi saldırılarından kaynaklanan gerilimi kontrol altına almayı amaçlıyor.
Bu bağlamda, UNMHA Twitter hesabından yaptığı kısa bir açıklamada, “Son günlerde Hudeyde şehrindeki büyük askeri varlığın son derece büyük bir endişeyle gözlemlendiğini” belirtti.
2018 yılı Aralık ayında Stockholm Anlaşması’ndan sonra kurulan UNMHA, “Hudeyde’nin Stockholm’de anlaşıldığı üzere, askeri gerilimden uzak kalması gerekiyor” ifadelerini kullanırken, Husi milislerinin liderlerine “Hudeyde anlaşmasının şartlarına saygı duyma ve tüm Yemenlilerin yararı için gerilime katkıda bulunabilecek eylemlerden kaçınma” çağrısında bulundu.
UNMHA’nın açıklaması, milislerin son birkaç gün içinde silahlı binlerce unsurunu güç gösterisi yapma, çatışmayı yeniden başlatma tehdidi ve Kızıldeniz’in güneyindeki deniz ulaşımını tehdit etme çabaları bağlamında, Hudeyde şehrine göndermesinden sonra geldi.
Bu sırada, BM Yemen Özel Elçisi Hans Grundberg, Suudi Arabistan başkenti Riyad’da meşruiyet liderleriyle görüşmelerine devam etti. Grundberg bu denemelerinin, ateşkesi birkaç yöne genişletme önerisinin onaylanmasına yol açmasını umuyor. Yemen meşru hükümeti, Husilerin Taiz kuşatmasının devam etmesi ve 2 Nisan’da başlayan ve 2 Ekim’e kadar iki kez yenilenen ateşkes anlaşması gereğince yolları açmamasına rağmen ateşkesi korumaya devam ediyor.
Husilerin son geriliminin ateşkesi baltalayacağı ve Grundberg’in misyonunun çalışmalarını karmaşık hale getireceğine yönelik korkuların gölgesinde, resmi Yemen kaynakları, Grundberg’in Riyad’da çarşamba günü Yemen Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek’in yanı sıra Yemen İstişare ve Uzlaşı Komisyonu Başkanı Muhammed Abdullah Nasır el-Gaysi ve yardımcısı ile görüştüğünü belirtti. Söz konusu görüşmeler, Grundberg’in Yemen Meclis Başkanı Sultan el-Barakani ile üçüncü görüşmesinin ertesi günü gerçekleşti.
Bakan bin Mübarek BM Yemen Özel Elçisi ile Taiz’de ed-Dabab bölgesinde Husi darbe milislerinin son saldırıları, ateşkesi sürekli ihlallerini görüştü.
Şarku’l Avsat’ın SABA haber ajansından aktardığına göre Bin Mübarek, “Genel olarak Yemen halkı ve özel olarak Taiz halkının, milislerin 7 yıllık kuşatmasının ardından Taiz’e giden ana yolları açma taahhüdünü yerine getirmesini beklediği bir zamanda, Husi milisleri, Taiz’e giden tek karayolunu kesmeye çalışarak, uluslararası topluma meydan okuduğunu belirtti. Bu durum, Husilerin uluslararası çabaları ve BM’yi ne kadar küçümsediğini ayrıca devleti yeniden yapılandırmak isteyen Yemen hükümetinin ve halkının konumunu yanlış hesapladığını yansıtıyor” ifadelerini kullandı.
Yemen Dışişleri Bakanı Husilerin davranışları konusunda uyararak “Bu uygulamalara karşı kararlı duruşlar olmadığı sürece, mevcut ateşkesi ve ateşkesi genişletmek için girişimler ve çabaları teste tabi tutar” dedi. Bakan, şu ana kadar gerçekleştirilen ilerlemeyi korumanın, milislerin, yolları açmasını, tüm ihlallerine son vermesini, seferberlik sağlanmasını ve hükümetin ve onu destekleyen Arap Koalisyonu’nun taahhütlerinin, Yemen halkı pahasına Husi çıkarları için kullanılmasının önlenmesini gerektirdiğin vurguladı.
Bununla birlikte, resmi Yemen haber ajansı SABA, BM elçisinin ‘gerginliği artıran tüm eylemleri kınadığını ve ateşkese uyulmasını garanti eden ortak bir mekanizma aracılığıyla tüm ihlalleri ele alma konusundaki kararlılığını dile getirdiğini’ aktardı. Ateşkesin, savaşın sona ermesi için bir umut vermesinin ardından, genişletilmiş bir ateşkese ulaşmak ve Yemenlilerin isteklerine hizmet etmek amacıyla barış sürecinde ilerlemenin bir yolunu bulmak için çalışmalarını sürdüreceğini belirtti.
Grundberg kendi adımları bağlamında, Yemen İstişare ve Uzlaşı Komisyonu Başkanı Muhammed Abdullah Nasır el-Gaysi ve Komisyon’un Başkan Yardımcısı Abdulmelik el-Mihlafi ile Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da görüştü.
SABA’nın aktardığına göre, Komisyon Başkanı Gaysi, uluslararası toplumun ve BM elçisinin, Taiz ed-Dabab Yolu’na yönelik son saldırıları ve ateşkesin içerdiği yükümlülükleri yerine getirmemeleri ile, barış çabalarını reddetme ve bozmaya yönelik niyetlerini ortaya koyan Husi milislerinin uygulamaları karşısında sorumluluk almaları gerektiğini belirtti.
SABA ajansının aktardığına göre, Gaysi ‘insani çabaların engellenmesinin, masum sivillerin kanıyla yaşayan darbe milislerinin doğasını, yaklaşımını ve ideolojisini doğruladığını’ belirtirken, “Siyasi süreç için kapsamlı bir çerçeve sunulmasının önemini” vurguladı. Gaysi ayrıca bu çerçevenin barışa yönelik niyetlerin gerçek bir testi olduğunu, ilgili tüm ulusal, bölgesel ve uluslararası taahhüt ve anlaşmaları içermesi gerektiğini belirtti ve Yemen Başkanlık Konseyi için müzakere heyeti oluşturmanın önemini vurguladı. Bu konularla ayrı ayrı ilgilenmeye devam edilmesinin çözümde gerçek bir ilerleme sağlamayacağını da sözlerine ekledi.
SABA’ya göre, Grundberg bir sonraki aşamada savaşın yeniden başlamamasını garanti etmek için tarafların karşılıklı çaba sarf etmesi gerektiğini belirtti. 
Yemen Meclis Başkanı Şeyh Sultan el-Barakani BM Özel Elçisi’ne art arta gelen ateşkeslerin, ciddi ve barışa yardımcı olmadıkça hiçbir değeri olmayacağını belirtti ve el-Husi’yi ‘işlediği yüzlerce ihlalin de kanıtladığı üzere, barış süreci konusunda ciddi olmamakla’ suçladı. Ayrıca geçici başkent Aden’e giden şehrin tek yolu olan ed-Dabab yolunu kapatmak amacıyla son iki gün içinde Taiz’de meydana gelen saldırıya dikkat çekti.
Barakani, “Bu olay, el-Husi’nin hala saldırgan yöntemlerle düşündüğünü ve ilk ateşkesin gerektirdiği üzere Taiz’de yolları ve geçişleri açmak yerine geri kalan yolları da kapatmak istediğini kanıtlıyor” dedi.
Barakani “El-Husi barışın sağlama sürecinin bir ortağı değil” ifadelerini kullandı. Resmi kaynakların aktardığına göre, Meclis Başkanı ayrıca BM elçisi ve uluslararası topluma “El-Husi ve İran’ı caydırmak için sorumluluklarını üstlenme” çağrısında bulundu. Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler’indeki hükümet temsilcileri, onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan Taiz’in batısındaki Husi saldırısının ardından, Husilerin BM Elçisi gözetiminde Amman’daki ofiste düzenlenen toplantılara katılımlarını süresiz olarak askıya almıştı.
Grundberg bu çabalarıyla, mevcut kırılgan ateşkesi, maaşların ödenmesi için bir mekanizma, Sanaa havalimanına gidiş-dönüş yeni destinasyonlar eklenmesi, Hudeyde limanına daha fazla yakıt sağlanmasına ilişkin yeni maddelerin ekleyerek genişletmeyi umuyor ancak bu, Husilerin Taiz kuşatmasını hafifletmeyi onaylamasına bağlı olarak başarılı olabilir. Bu durum ayrıca, Yemen hükümetinin diğer dosyaları tartışmaya başlaması için gereken temel talebi de temsil ediyor.



Suriye, DEAŞ ile mücadeleye olan "sarsılmaz" bağlılığını yeniden teyit etti

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
TT

Suriye, DEAŞ ile mücadeleye olan "sarsılmaz" bağlılığını yeniden teyit etti

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)
Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani (AFP)

Suriye, DEAŞ ile mücadeleye olan sarsılmaz bağlılığını yineleyerek, grubun tehdit ettiği tüm bölgelerde askeri operasyonları yoğunlaştırmaya devam edeceğini belirtti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, geçen hafta Palmira ve Kuzey Suriye'deki terör saldırılarında hayatını kaybeden Suriyeli ve Amerikalı güvenlik personelinin ailelerine en derin taziyelerini sunarak, bu kaybın terörizmle mücadelede uluslararası iş birliğinin güçlendirilmesi ihtiyacının altını çizdiğini vurguladı.

Suriye Dışişleri Bakanlığı “X” platformu aracılığıyla şu açıklamayı yaptı: “Suriye, DEAŞ ile mücadeleye ve Suriye topraklarında hiçbir güvenli sığınak bulamamasına olan sarsılmaz bağlılığını teyit etmektedir. Örgütün tehdit ettiği tüm bölgelerde askeri operasyonlarını yoğunlaştırmaya devam edecektir.”

Suriye-Amerikan ortak heyetine yönelik terör saldırısının ardından Palmira şehrinde güvenlik operasyonu (Suriye İçişleri Bakanlığı)Suriye-Amerikan ortak heyetine yönelik terör saldırısının ardından Palmira şehrinde güvenlik operasyonu (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Açıklamada ayrıca “Suriye Arap Cumhuriyeti, ABD'yi ve uluslararası koalisyon üyesi devletleri, terörizmle mücadeledeki çabalarına destek vermeye, böylece sivillerin korunmasına ve bölgede güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına katkıda bulunmaya çağırıyor” ifadeleri yer aldı.

Koalisyon uçakları, Suriye'nin kuzey ve doğusundaki şüpheli DEAŞ mevzilerine hava saldırıları düzenledi.

Şarku'l Avsat'ın DPA'dan aktardığına göre Rakka ve Deyrizor valiliklerindeki yerel kaynaklar şu bilgiyi verdi: "Amerikan savaş uçakları Deyrizor ve Rakka çölünde hava saldırıları düzenledi. Dün gece ve bu sabah Rakka'nın güneydoğu kırsalındaki el-Bişri bölgesinde dört patlama sesi duyuldu. Bu sırada, DEAŞ hücrelerinin bu ayın başından beri aktif olduğu bölgedeki Rakka'nın doğu kırsalı ve Deyrizor'un batı bölgeleri üzerinde savaş uçaklarının uçuş sesleri de duyuldu."


Pentagon, Palmira saldırısına karşılık olarak Suriye'de DEAŞ'a karşı operasyon başlattığını duyurdu

ABD Merkez Komutanlığı güçleri, DEAŞ'a karşı operasyonlarında savaş uçakları, saldırı helikopterleri ve topçu birlikleri kullandı (CENTCOM)
ABD Merkez Komutanlığı güçleri, DEAŞ'a karşı operasyonlarında savaş uçakları, saldırı helikopterleri ve topçu birlikleri kullandı (CENTCOM)
TT

Pentagon, Palmira saldırısına karşılık olarak Suriye'de DEAŞ'a karşı operasyon başlattığını duyurdu

ABD Merkez Komutanlığı güçleri, DEAŞ'a karşı operasyonlarında savaş uçakları, saldırı helikopterleri ve topçu birlikleri kullandı (CENTCOM)
ABD Merkez Komutanlığı güçleri, DEAŞ'a karşı operasyonlarında savaş uçakları, saldırı helikopterleri ve topçu birlikleri kullandı (CENTCOM)

Pentagon bu sabah erken saatlerde, ABD savaş uçakları, saldırı helikopterleri ve topçu birliklerinin dün DEAŞ mevzilerine karşı geniş çaplı bir askeri operasyon kapsamında Suriye'nin merkezindeki 70'ten fazla hedefi bombaladığını duyurdu.

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) komutanı yaptığı açıklamada, "Bölge genelinde Amerikalılara ve ortaklarımıza zarar vermeyi amaçlayan teröristleri amansızca takip etmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

ABD Savunma Bakanı Pete Higseth dün geç saatlerde, Palmira'da üç Amerikalının ölümüne yol açan saldırıya karşılık olarak Suriye'de DEAŞ'a karşı askeri bir operasyon başlatıldığını duyurdu.

Hegseth, X platformunda yaptığı bir paylaşımda, "ABD kuvvetleri, 13 Aralık'ta ABD kuvvetlerini hedef alan saldırıya doğrudan yanıt olarak, DEAŞ militanlarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Saldırı Operasyonu'nu başlattı" dedi.

ABD Başkanı Donald Trump, DEAŞ'ın Suriye'de ABD güçlerinden "çok sert bir misilleme" ile karşı karşıya olduğunu iddia etti.

Pentagon'un Suriye'de askeri operasyon başlattığını duyurmasından kısa bir süre sonra Trump, sosyal medya hesabı Truth Social'da şunları yazdı: "Burada, ABD'nin söz verdiği gibi, saldırıdan sorumlu cani teröristlere karşı çok sert bir eylem başlattığını duyuruyorum." Ayrıca, "Suriye'deki DEAŞ kalelerine karşı çok güçlü hedeflere saldırıyoruz" diye ekledi.

 Suriye'nin doğusundaki Haseke vilayetine bağlı Rmeylan kırsalında bulunan ABD askerleri (Arşiv - AFP)Suriye'nin doğusundaki Haseke vilayetine bağlı Rmeylan kırsalında bulunan ABD askerleri (Arşiv - AFP)

ABD öncülüğündeki koalisyon, son aylarda Suriye'de DEAŞ üyesi olduğundan şüphelenilen kişileri hedef alan hava saldırıları ve kara operasyonları düzenledi. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bu operasyonlara genellikle Suriye güvenlik güçleri de katıldı.


Mısır’ın Sudan Savaşı’ndaki kırmızı çizgileri ne anlama geliyor?

Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
TT

Mısır’ın Sudan Savaşı’ndaki kırmızı çizgileri ne anlama geliyor?

Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)
Mısır Cumhurbaşkanı’nın Perşembe günü Kahire’de Abdulfettah el-Burhan ile görüşmesinden bir kare (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Sudan Ordu Komutanı ve Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan’ın Kahire ziyaretinin ardından, Mısır Cumhurbaşkanlığı Sudan’daki savaşla ilgili üç maddelik bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “kırmızı çizgiler” olarak tanımlanan ve aşılmasına izin verilmeyecek unsurlar duyuruldu. Mısır, bu maddelerin Sudan’ın güvenliğiyle doğrudan bağlantılı olan ulusal güvenliğini ilgilendirdiğini vurguladı. Metinde yer alan “ortak savunma anlaşmasının” etkinleştirilmesi vurgusu ise, Mısır’ın askeri, siyasi ve diplomatik ağırlığını Sudan ordusu lehine devreye sokabileceği mesajı olarak değerlendirildi.

Ortak savunma anlaşması

Mısır ile Sudan, Mart 2021’de sınır güvenliği, ortak tehditlere karşı mücadele ve eğitim alanlarını kapsayan bir askeri işbirliği anlaşması imzaladı. Bunun öncesinde, iki ülke 1976’da Cumhurbaşkanları Cafer Numeyri ile Enver Sedat döneminde ortak savunma anlaşmasına imza atmıştı. Anlaşmanın ilk iki maddesi, taraflardan herhangi birine yönelik saldırının diğerine yapılmış kabul edilmesini; saldırının engellenmesi için güç kullanımını ve savunma politikalarının eşgüdümünü öngörüyordu.

gt6y5
Eski Cumhurbaşkanı Cafer Numeyri 15 yıl Mısır’da görev yaptı (AFP)

Numeyri rejiminin 1985’te halk ayaklanmasıyla devrilmesinden sonra dönemin Sudan Başbakanı Sadık el-Mehdi, Kahire’ye anlaşmayı feshetme isteğini iletti. Ardından 1987’de “kardeşlik paktı” imzalandı. Bu metin, 1976 anlaşmasını açıkça feshetmese de süreç içinde askıya alındı ve uygulanmadı.

Bölgesel ve uluslararası mesaj

Sudanlı gazeteci ve El-Tayyar gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Osman Mirgani, Mısır’ın açıklamasını “bölgesel ve uluslararası mesaj” olarak yorumladı. Mirgani’ye göre, Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) Darfur ve Kordofan’da genişlemesi, hem Sudan hem Mısır için ortak ulusal güvenlik tehdidi yaratıyor ve Sudan’ın bölünme riskini artırıyor.

Mısır’ın ilk kez bu kadar “sert ve doğrudan” bir dil kullanarak uluslararası hukuk çerçevesinde müdahale sinyali verdiğini belirten Mirgani, “Bu söylem, Kahire’nin Sudan’daki gelişmelerden duyduğu endişenin boyutunu yansıtıyor” dedi. Mirgani, açıklamada yer alan kırmızı çizgilerin Sudan dosyasındaki tüm aktörlere gönderilmiş bir uyarı olduğunu söyledi.

Kırmızı çizgiler

Mısır’ın açıkladığı ilk kırmızı çizgi, Sudan’ın toprak bütünlüğü ve ulusal birliğinin korunması oldu. Kahire, Sudan’ın herhangi bir bölgesinin ayrılmasını veya ülkede paralel yapılar oluşturulmasını kesin biçimde reddetti.

y67u
Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi ve Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdülfettah el-Burhan Perşembe günü Kahire'de bir araya geldi. (Mısır Cumhurbaşkanlığı)

Açıklamada, Sudan devlet kurumlarının korunması gerektiği vurgulandı. Mısır, uluslararası hukuka uygun tüm tedbirleri alma hakkına sahip olduğunu ve bunun içine iki ülke arasındaki ortak savunma anlaşmasının aktive edilmesinin de dahil bulunduğunu bildirdi.

Eski Sudan Dışişleri Bakanı Ali Yusuf ise Burhan’ın Kahire ziyaretinin, Suudi Arabistan temaslarının hemen ardından gelmesine dikkat çekti. Yusuf’a göre ziyaret, ABD, Suudi Arabistan, Mısır ve BAE’nin Sudan savaşını sonlandırmak için yürüttüğü dörtlü mekanizmanın parçası.

Yusuf’a göre, Burhan’ın Kahire temaslarında Sisi’ye Riyad görüşmelerinin detaylı bir değerlendirmesini aktarması, ziyaretin sembolik yönünün ötesinde stratejik bir nitelik taşıyor. Yusuf ayrıca, Mısır ile Sudan güvenlik mimarisinin tarihsel ve coğrafi nedenlerle birbirine sıkı biçimde bağlı olduğuna işaret etti.

Askeri müdahale seçeneği

Sudanlı askeri uzman Muatasım Abdulkadir, ortak savunma anlaşmasının aktive edilmesinin, Mısır’ın doğrudan ya da dolaylı askeri müdahalesini gündeme getirebileceğini söyledi. Bu kapsamda Mısır’ın mühimmat ve silah desteği ya da gerektiğinde sahada müdahalede bulunmasının mümkün olabileceğini kaydetti.

Abdulkadir’e göre Kahire’nin bu açıklaması Sudan için “önemli ve ileri düzeyde bir adım” niteliği taşıyor.

Hızlı Destek Kuvvetlerinden tepki

HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalo (Hamideti) cephesine yakın isimlerden Başa Tubeyk, X platformundan yaptığı açıklamada Mısır’ın tutumunu “açık müdahale” ve “sömürgeci zihniyet” olarak niteledi. Tubeyk, savaşın başından bu yana Mısır’ın Sudan ordusuna destek verdiğini, çatışmaların ilk günlerinde Mısır askerlerinin Meravi Üssü’nde yakalandığını hatırlattı.

Kaynaklara göre, Hamideti, geçen yıl ekim ayında Mısır’ı HDK güçlerine yönelik hava saldırıları ve orduya İHA desteği sağlamakla itham etmişti. Bu iddialar, Haziran ayında da yeniden gündeme geldi.

Zaman daralıyor

Sudanlı diplomat Sadık el-Makali, Mısır’ın Suudi Arabistan ve uluslararası dörtlüyle birlikte hareket ettiğini, Washington’ın da bu süreci desteklediğini belirtti. Makali, ABD’nin şu aşamada diplomatik baskıyı tercih ettiğini, askeri seçeneğin ise masada tutulduğunu söyledi.

Makali, Sudan’daki insani felaketin ağırlaştığını, Burhan’ın artık “zaman kaybetme lüksü olmadığını” belirtti. Dışişleri Bakanı Bedr Abdülati’nin dörtlü girişime yoğun biçimde odaklandığını, Kahire’nin mevcut durumu ulusal güvenlik tehdidi olarak gördüğünü ifade etti.

Uzmanlar, Burhan’ın Riyad ve Kahire ziyaretlerinin, Sudan hükümetinin dörtlü girişime yaklaşımında dönüm noktası olabileceğini ve kısa vadede Sudan dosyasında önemli gelişmeler yaşanabileceğini değerlendiriyor.