Mısır: Rosetta Taşı’nın keşfinin 200. yıldönümü kutlanıyor

Mısır’da, Rosetta Taşı'nın keşfinin 200. yıldönümü münasebetiyle kutlamalar başladı. Rosetta Taşı, British Museum'da sergilenmeye devam ediyor

British Museum'da Rosetta Taşı (British Museum web sitesi)
British Museum'da Rosetta Taşı (British Museum web sitesi)
TT

Mısır: Rosetta Taşı’nın keşfinin 200. yıldönümü kutlanıyor

British Museum'da Rosetta Taşı (British Museum web sitesi)
British Museum'da Rosetta Taşı (British Museum web sitesi)

Mısır, 1802'den beri British Museum'da sergilenen ve Mısır'ın en önemli tarihi eserlerinden biri olan Rosetta Taşı'nın keşfedilmesinin 200. yıl dönümünü münasebetiyle kutlamalar düzenliyor.
Mısır Kültür Turizm ve Tarihi Eserler Bakanlıklarının katılımıyla çeşitli etkinlikler, arkeolojik ve sanatsal sergiler, farkındalık ve tanıtım kampanyaları ile başlayan kutlamalar 27 Eylül’e kadar devam edecek.
Etkinlikler arkeoloji ve sanat sergilerinden oluşuyor. Mısır müzeleri etkinliklere, üç farklı sergiyle katıldı. Bu sergiler; Eski Mısır uygarlığına ışık tutan bir dizi eseri öne çıkaran arkeolojik sergi, Mısır Tarihi Eserler Kayıt Merkezi ve Tahrir'deki Mısır Müzesi'nden bir grup arşiv fotoğrafını içeren 19. yüzyıl Mısır antikalarına ait fotoğraf sergisi, Mısır'da çalışan yabancı arkeolojik misyonların katıldığı bir fotoğraf sergisi; Mısır'ın insan uygarlığının ortaya çıkışındaki rolünü vurgulayan bir dizi afiş ve poster içeriyor.
Rosetta Taşı’nın tarihi milattan önce 196 yılına kadar uzanıyor. Taş, 15 Temmuz 1799'da Napolyon Bonapart'ın ordusundaki askerler tarafından, Nil Deltası'ndaki Rosetta kenti yakınlarında kale yapılması için temel kazılırken tesadüfen bulundu. Napolyon Bonapart'ın Mısır'daki seferinin başarısız olmasından sonra, taş, 1801'de İskenderiye Antlaşması'nın şartları uyarınca, Fransızların Mısır'da kaldıkları süre boyunca buldukları diğer tarihi eserlerle birlikte İngiltere'nin mülkü oldu. Taş İngiltere'ye nakledildi ve 1802'de Londra'daki British Museum'da sergilenmeye başladı. Rosetta Taşı’nın şifresi, 27 Eylül 1822'de Fransız arkeolog Jean-François Champollion tarafından deşifre edildi.
Mısır Bilimi araştırmacısı Dr. Basim eş-Şima'ya göre, zaman zaman British Museum'dan Rosetta Taşı'nın iadesini talep eden kültürel ve arkeolojik kampanyalar var. Ancak bu sefer onu geri almak için umut var. Eş- Şima Şarku’l Avsat’a konuyla alakalı şunları söyledi:
“Bazı ülkeler, büyük ülkelerdeki tarihi eserlerini geri alabildi. Bu yüzden Rosetta Taşı’nı geri alma konusunda büyük umudumuz var. Mısır hükümeti, Rosetta taşını almak için British Museum'a resmi bir talepte bulunmalı ve Birleşmiş Milletler'de uluslararası kampanya yürütülmeli.”
Mısır Kültür Bakanlığı, Ulusal Uygarlık Müzesi'ndeki iki serginin de aralarında bulunduğu bir dizi etkinlikle kutlamalara katılıyor. Bunlardan biri, Rosetta Taşı'nın şifrelerinin çzöülmesiyle ilgili Mısır Ulusal Arşivleri'ndeki nadir belgelerla Alman fotoğrafçı Lennert Landrock'un Mısır, uygarlığı ve simge yapıları hakkında bir grup nadir fotoğraftan oluşan bir sergiyi içeriyor.
Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı, sosyal medya platformları aracılığıyla, keşfedilen en önemli ve seçkin eseri vatandaşlara tanıtmak ve farkındalık oluşturmak için kampanyalar başlattı. Bu kapsamda, hiyeroglif yazının en önemli işaret ve sembollerini, anlamını ve sembollerinin doğada neyi temsil ettiğini göstermek için ‘Antik Mısır Dili’ kampanyası başlatıldı.



İsrail Hizbullah'a yönelik askeri kuşatmayı iyice sıkılaştırıp ikmal yollarını kesti

Lübnan ve Suriye arasındaki Masnaa sınır kapısını yerle bir eden İsrail hava saldırısının ardından (Reuters)
Lübnan ve Suriye arasındaki Masnaa sınır kapısını yerle bir eden İsrail hava saldırısının ardından (Reuters)
TT

İsrail Hizbullah'a yönelik askeri kuşatmayı iyice sıkılaştırıp ikmal yollarını kesti

Lübnan ve Suriye arasındaki Masnaa sınır kapısını yerle bir eden İsrail hava saldırısının ardından (Reuters)
Lübnan ve Suriye arasındaki Masnaa sınır kapısını yerle bir eden İsrail hava saldırısının ardından (Reuters)

Hizbullah'a silah taşıdığı gerekçesiyle İran ve Irak sivil uçaklarına Beyrut Refik Hariri Uluslararası Havalimanı'na iniş yasağı koyan İsrail, Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ni Suriye'nin Şam kırsalına bağlayan hayati bir kara arteri olan Masnaa sınır kapısını da kapattı. Deniz limanlarına gelen gemiler UNIFIL ya da İsrail donanması tarafından sıkı bir uluslararası kontrole tabi tutulurken, Bayındırlık Bakanı Ali Hammiye, Meclis Başkanı Nebih Berri'yi ziyaretinin ardından yaptığı açıklamada, "Havalimanının çalışmaya devam etmesine rağmen “hava ve kara ablukasına doğru gittiğimiz açık” dedi.

Cuma günü şafak vakti İsrail, Lübnan'ın doğusunda Suriye sınırındaki Masnaa bölgesine bir baskın düzenleyerek iki ülke arasındaki uluslararası yolu kesti.

Çalışma Bakanı AFP'ye yaptığı açıklamada İsrail'in Cuma günü şafak vakti Lübnan ve Suriye sınırındaki Masnaa bölgesini hedef aldığını ve iki ülke arasındaki uluslararası yolu kestiğini belirterek insani ihtiyaçlar ve on binlerce Lübnanlının Suriye'ye geçişi için kilit öneme sahip olan yolun kesildiğini kaydetti.

Transit trafik durduruldu

İsrail ordusunun 23 Eylül'de Lübnan'a yönelik hava bombardımanını yoğunlaştırmasından bu yana Hizbullah'ın kalelerinden biri olan Beyrut'un güney banliyösüne yönelik en şiddetli İsrail saldırılarının yaşandığı gece Masnaa yolu kapatıldı.

Yolların kapanması sonucunda Lübnan ve Suriye arasındaki trafik her iki yönde de durdu. Yaşanan yoğun trafik sıkışıklığı nedeniyle otomobiller ve araçlar geri dönmek zorunda kalarak yerlerinden edilen yüzlerce insan Lübnan'dan Suriye'ye ya da tersi yönde yaya olarak seyahat etmek zorunda kaldı.

İsrail, Hizbullah'ı müttefiki Suriye'den Lübnan'a bu yol üzerinden silah taşımakla suçluyor.

Askeri abluka

Masnaa geçişinin bombalanmasının İsrail'in Hizbullah üzerindeki askeri kuşatmayı sıkılaştırmaya kararlı olduğunu ifade eden askeri uzman Tuğgeneral Said el-Kazzah Şarku'l Avsat'a şu ifadeleri kullandı: “Lübnan'ı Suriye'ye bağlayan bu ana yolun kesilmesi, Hizbullah için ikmal hattı olarak hizmet edebilecek tüm geçişlerin kapatılmasının bir başlangıcı olabilir. İsrail, Hizbullah'a askeri abluka uyguladığını açıkladığında, tüm ikmal kanallarını sıkı bir gözetim altına aldığı ve hava saldırılarının hedefi haline getirdiği anlamına gelir. Buna İran ve Irak sivil uçaklarının Beyrut Uluslararası Havalimanı'na inişini yasaklayarak başladı, ardından Lübnan'ın Bekaa bölgesindeki el-Kaa ve el-Kasr bölgelerindeki yasadışı kara geçişlerini bombaladı ve Hizbullah'a füze ve silah taşıdığını iddia ettiği kamyonları hedef aldı.”

İsrail'in kuşatması Lübnan sınırlarında da bitmiyor. Tuğgeneral El Kazzah, “İsrail'in Hizbullah'ın silah rotasını izlemesi Suriye-Irak sınırındaki Ebu Kemal sınır kapısından başlıyor ve tüm Suriye topraklarını kapsıyor. İsrailliler Lübnan ve Suriye'yi tek bir arena olarak görüyorlar. Lübnan Hizbullah'ın arka bahçesi, özellikle de İsrail güçlerinin birkaç hafta önce hava saldırısı düzenlediği Masyaf bölgesinde silah depoları, füze ve insansız hava aracı fabrikaları var" dedi.

Gözetim altındaki limanlar

İsrail deniz ablukası uygulamamış ya da Lübnan limanlarına gelen gemilere seyrüseferi kapatmamış olsa da tüm limanları sıkı bir gözetim altına almıştır.

Kazzah “Lübnan'a gelen tüm gemiler 1701 sayılı kararın uygulanması kapsamında UNIFIL deniz kuvvetleri tarafından izleniyor ve bazen denetleniyor ve İsrail donanması Lübnan'a gelen bazı gemileri durdurabilir. Hizbullah'ın özellikle savaş uzarsa askeri ablukadan olumsuz etkilenecek. Hizbullah'ın büyük bir cephaneliğe sahip olduğu doğrudur, ancak kara işgali başlar ve büyük bir ateş gücü kullanmak zorunda kalırsa ve kuşatma sıkı kalır. Kullandığı silahları değiştirmezse, bu silahlanma kabiliyetlerini etkileyecektir ve bu zaman ilerledikçe belirginleşecektir" şeklinde konuştu.

Hizbullah: Yeterince silahımız var

Hizbullah, Güney Lübnan, Dahiye ve Bekaa Vadisi'ndeki onlarca silah deposunun hedef alınmasıyla başlayan ve Genel Sekreter Hasan Nasrallah başta olmak üzere liderlerinin öldürülmesiyle son bulan İsrail saldırılarının askeri ve savaş yapısı üzerindeki etkisini kabul etmekle birlikte, Hizbullah'a yakın bir kaynak askeri ablukanın “askeri insan ve silah kapasitesini zayıflatmayacağını” ileri sürdü. Şarku'l Avsat'a konuşan kaynak, "Hizbullah'ın son yıllarda büyük deneyim kazandı. Tüm bu gelişmelere hızla uyum sağladı. Temmuz 2006 savaşında zorlu bir deneyimden geçerek zaferle çıktı. Hizbullah'ın aylarca hatta yıllarca sürecek sert ve zorlu bir savaş için yeterli stratejik rezervi var” dedi.