Libya krizinde beklenen senaryolar

Temsilciler Meclisi ve Devlet Yüksek Konseyi arasındaki mücadele sürüyor.

Tarblus’ta meydana gelen son çatışmalar geride büyük bir enkaz bıraktı. (Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı)
Tarblus’ta meydana gelen son çatışmalar geride büyük bir enkaz bıraktı. (Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı)
TT

Libya krizinde beklenen senaryolar

Tarblus’ta meydana gelen son çatışmalar geride büyük bir enkaz bıraktı. (Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı)
Tarblus’ta meydana gelen son çatışmalar geride büyük bir enkaz bıraktı. (Birlik Hükümeti İçişleri Bakanlığı)

Libyalıları, diyalog masasına geri dönmek için bölgesel ve uluslararası çabalar sürerken Kahire-Ankara hattındaki ziyaretleri heyecanla bekliyor. Halk ayrıca bu ziyaretlerin, ülkeyi ‘iktidar mücadelesi cehenneminden’ kurtarmak ve silahlardan uzaklaştırmak için neler sunulabileceğine dair çeşitli soruların cevaplarını merak ediyor. Son Trablus savaşının geride bıraktığı halk öfkesiyle birlikte çoğu ülkenin siyasi liderlerinin olumlu şekilde hareket etmesi ihtiyacı etrafında dönen senaryolar mevcut. Beklenen seçim kazanımlarına ulaşmak ve Libya’yı geçici Birlik Hükümeti Başkanı Abdulhamid Dibeybe ve İstikrar Hükümeti Başkanı Fethi Başağa arasındaki meşruiyet konulu bölünme ve çatışma döngüsünden çıkarmak için ‘anayasal süreç’ üzerinde fikir birliğine doğru hareket ediliyor.
Bu noktada Libya ‘Yenilenme’ Partisi Süleyman el-Bayudi, Libya’da işlerin iki yönden birine gidebileceğine dikkat çekti. Bayudi’ye göre ilk yön, Kahire görüşmelerine uygun olarak, Temsilciler Meclisi ile Devlet Yüksek Konseyi arasında anayasal sürece dair sağlanan uzlaşı ve bir son tarihte başbakanlık ve parlamento seçimlerinin yapılması ile temsil ediliyor. Bu çerçevede Bayudi, “Bu durum, yürütme yetkisinde bir değişikliğe yol açabilir. Çünkü Dibeybe’nin cumhurbaşkanlığına aday olması mantıklı değildir ve kendisi seçimlerin yürütülmesini denetleyen makamın başındadır” açıklamasında bulundu.
Süleyman el-Bayudi, bu seçeneğin başarısız olması durumunda yaşanacaklara ilişkin Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Dönülecek ikinci yön, Dibeybe’nin güç ve zenginlik kaynakları ile yalnız kalacağı, Libya’da hiç kimse tarafından tanınmayacağı ve diğer yetkililerin ona tabi olacağıyla ilgili. Bu, aylar içinde ülkede silahlı çatışmaların yeniden baş göstereceği, siyasi ve toplumsal çözülmenin azami sınırlarına ulaşacağı anlamına geliyor.”
Bayudi, Başağa’nın ‘son bir şansa’ sahip olduğuna dikkat çektiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu, aşamanın doğası hakkındaki farkındalığına ve tarzında köklü değişiklikler meydana getirme yeteneğine bağlıdır. Siyasi ekibinin yeteneklerini gözden geçirmesi gerektiğine inanıyorum.”
Bayudi, son Trablus savaşının dayattığı gelişmelerle ilgili olarak da şu değerlendirmelerde bulundu:
“Trablus olayları Başağa’yı etkiledi mi? Evet. Ama neredeyse Dibeybe’yi de etkiliyordu. Politikacı kaybetmez, bir projede tökezleyebilir ve başka bir projede başarılı olabilir. Libya’daki tüm siyasi sınıflar zor bir sınavla karşı karşıya kalacak. Mevcut gerçekliğimize gelince; projesinde başarılı olma veya olmama şansına sahip olan Başağa’dır. Ayrıca stratejik hedefini Trablus’a girmekten başka bir yöne çevirebilir.”
Libyalılar, Başağa’nın ve Birlik Hükümeti Başbakan Yardımcısı Ramazan Ebu Cenah’ın Türkiye’de ve Temsilciler Meclisi Başkanı Akile Salih ile Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri arasında gelecek hafta Kahire’de yapılması planlanan diğer toplantılar konusunda ‘yalnızca daha fazla farklılık yaratılmasını değil verimli görüşmelerde bulunulmasını’ umut ediyorlar.
Libyalı siyasi analist Ahmed Ebu Arkub, gelecek senaryoların Başağa hükümetinde bir kabine değişikliği etrafında döndüğünü belirterek “Buna göre katılım çemberi Trablus’a girişi ve barışçıl iktidar devri görevini kolaylaştırmak için genişletilecektir” dedi. Bunun ‘gerçeğe en yakın’ senaryo olduğunu vurguladı.
Ebu Arkub’un Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada ikinci senaryonun BM senaryosunun önderlik etmesi ve uluslararası tanınma ve desteğe sahip yeni bir hükümetin kurulmasına olanak tanıyan siyasi bir çözüm bulmaya çalışılması olduğunu vurguladı Arkub sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) üyeleri arasındaki anlaşmazlıklar ve BM misyonunun siyasi diyalogu kontrol etmedeki başarısızlığı nedeniyle yeni BM temsilcisi henüz atanmadığı için bu senaryoyu uzak görüyorum.”.
Ahmed Ebu Arkub’a göre üçüncü senaryo, parlamentonun Devlet Yüksek Konseyi ile mutabık kalarak Başağa hükümetinden güven oyunu geri çekmesi, başbakanlık için adaylık kapısını açması ve tüm aktörler tarafından tatmin edici bir siyasi katılımın olduğu bir hükümet kurulması şartıyla başka bir ismi ataması ile ilgili:
“Bu senaryo, uzun bir zaman ve çok çalışma gerektiriyor. Bu nedenle etkili siyasi partilerin (süresi dolan) Birlik Hükümeti’nin bir an önce ayrılması konusunda ısrar etmeleri nedeniyle pratik olmayacak. Dibeybe hükümeti, üzerine düşen görevleri yerine getirmekte başarısız oldu ve bir alternatif üzerinde anlaşmaya varmak için geriye yalnızca ayrılması kaldı. Kim siyasi çıkmazın krizini çelişkilerle çözebilir? Libya işlerine karışan ülkelerin çoğu, çıkarların ve projelerin kesişmesi çerçevesinde Libya’daki etkilerinin devam etmesini sağlamak için hükümetler kurmaya çalışıyor. Bu ülkelerin çıkarları olgunlaşmadıkça Libyalıların karar almada bağımsızlığına izin verilmeyecektir. Bunun kanıtı, başbakan seçim sürecinin BMGK tarafından onaylanan siyasi anlaşmaya uygun olarak gerçekleştirilmesine rağmen Libya hükümetinin uluslararası toplum tarafından tanınmamış olmasıdır.”
Ebu Arkub açıklamasının devamında “Uluslararası toplum, İstikrar Hükümeti’ni tanımadı. Bu, Birlik Hükümeti’ni desteklemek için değil, aksine Libya meseleleri açısından aktif ülkelerin gözetiminde ve BM misyonunun atılımıyla başka bir yol dayatmak içindir” dedi.



Güvenlik Konseyi, Trump'ın Gazze barış planına ilişkin ABD'nin taslak kararını pazartesi günü oylayacak

Güvenlik Konseyi (DPA)
Güvenlik Konseyi (DPA)
TT

Güvenlik Konseyi, Trump'ın Gazze barış planına ilişkin ABD'nin taslak kararını pazartesi günü oylayacak

Güvenlik Konseyi (DPA)
Güvenlik Konseyi (DPA)

Diplomatik kaynaklar, BM Güvenlik Konseyi'nin pazartesi günü ABD Başkanı Donald Trump'ın Gazze'de barış planını destekleyen bir ABD karar tasarısı üzerinde oylama yapacağını bildirdi.

Birkaç kez değişikliğe uğrayan taslak kararda, teorik olarak Trump başkanlığında Gazze için geçiş yönetim organı olacak bir "barış konseyi"nin oluşturulmasına Aralık 2027 sonuna kadar süre verilmesi ve bölgeye "geçici uluslararası istikrar gücü" konuşlandırılması öngörülüyor.


Filistinliler, Batı Şeria'da yerleşimciler tarafından yakılan bir camide cuma namazını kılıyor

Filistinliler, İsrailli yerleşimciler tarafından yakılan camide cuma namazını kılıyor (AP)
Filistinliler, İsrailli yerleşimciler tarafından yakılan camide cuma namazını kılıyor (AP)
TT

Filistinliler, Batı Şeria'da yerleşimciler tarafından yakılan bir camide cuma namazını kılıyor

Filistinliler, İsrailli yerleşimciler tarafından yakılan camide cuma namazını kılıyor (AP)
Filistinliler, İsrailli yerleşimciler tarafından yakılan camide cuma namazını kılıyor (AP)

Filistinliler, artan saldırılar nedeniyle yerleşimcilerin hedef aldığını söyledikleri bir camideki grafitileri, kırık camları ve kundaklama hasarını temizledikten sonra, İsrail işgali altındaki Batı Şeria'daki bir köyde cuma namazını kıldılar.

Camiyi temizleyen Deyr İstiya köyü sakinleri, Reuters'a, yerleşimcilerin camları kırdığını, Hz. Muhammed'e (s.a.v.) hakaret içeren sloganlar yazdığını ve çarşamba akşamı düzenlenen saldırıda binayı ateşe vermeye çalıştığını söyledi.

Görsel kaldırıldı.Bir Filistinli, Batı Şeria'nın Deyr İstiya kentindeki El-Hac Hamida Camii'nde cuma namazı öncesi yanmış bir camı temizliyor (DPA)

Reuters'ın perşembe günü caminin içinde çektiği bir videoda, duvar yazıları ve yangın hasarı, ayrıca kırık camlar, kömürleşmiş iç döşemeler ve yanmış bir Kur’an-ı Kerim görülüyordu.

İsrail ordusu, güvenlik güçlerinin saldırı ihbarlarını aldıktan sonra camiye geldiğini, ancak herhangi bir şüpheliyi tespit etmediğini veya gözaltına almadığını belirtti.

Ordu, Reuters'e yaptığı açıklamada, "her türlü şiddet eylemini kınadığını ve bölgede güvenlik ve düzeni sağlamak için çalışmaya devam edeceğini" ifade etti.

Görsel kaldırıldı.Batı Şeria'nın Deyr İstiya kentindeki El-Hac Hamida Camii'nde cuma namazı öncesi yanan pencerenin önünde Kur'an okuyan bir Filistinli.

Artan saldırılar

Birleşmiş Milletler, Batı Şeria'da yerleşimci saldırılarının arttığını belirtirken, uluslararası örgütün ekim ayında Filistinlilere yönelik en az 264 saldırı kaydettiğini, bunun 2006'da bu tür olayları takip etmeye başladığından bu yana kaydedilen en yüksek aylık sayı olduğunu söyledi.

Fetih liderlerinden Raid Selman, bunun yerleşimcilerin Batı Şeria'daki toprakları ele geçirme girişimi olduğunu, ancak Filistinlilerin kararlı bir şekilde topraklarına bağlı kaldıklarını söyledi.

Filistinliler, 2,7 milyon Filistinlinin yaşadığı Batı Şeria'yı uzun zamandır gelecekteki bağımsız devletlerinin bir parçası olarak görmeyi arzuluyorlardı, ancak ardışık İsrail hükümetleri oradaki yerleşimleri genişleterek bölgeyi parçaladı.

Birleşmiş Milletler, Filistinliler ve çoğu ülke, yerleşimleri uluslararası hukuka göre yasadışı kabul ediyor. İsrail ise Batı Şeria ile dini ve tarihi bağları olduğunu öne sürerek buna itiraz ediyor. Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre bu yerleşimlerde yarım milyondan fazla İsrailli yaşıyor.

Filistinliler, İsrail güçlerinin kendilerini yerleşimci şiddetinden korumadığını söylerken, İsrail ordusu herhangi bir sorunla karşılaştıklarında sık sık askerlerini gönderdiğini söylüyor.


Wittkoff, Halil el-Hayye ile yakında görüşmeyi planlıyor

ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)
ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)
TT

Wittkoff, Halil el-Hayye ile yakında görüşmeyi planlıyor

ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)
ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff (Reuters)

New York Times gazetesi, dün iki güvenilir kaynağa dayandırdığı haberinde, ABD Özel Temsilcisi Steve Wittkoff'un yakın zamanda Filistin Hamas hareketinin baş müzakerecisi Halil el-Hayye ile görüşmeyi planladığını bildirdi.

Amerikalı arabulucular, birkaç gün önce, Gazze ateşkes anlaşmasının ikinci ve daha karmaşık aşamasına odaklanılırken, tünellerde saklanan bir grup Hamas savaşçısıyla ilgili krizin ortasında, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya geldi.

ABD Başkanı Donald Trump'ın damadı Jared Kushner ile Netanyahu arasındaki görüşme, ABD ve bölge ülkelerinin İsrail ve Hamas'a iki yıllık yıkıcı savaşı sona erdirmeleri yönündeki baskıları altında ateşkes sağlanmasından bir ay sonra gerçekleşti.

Ancak ateşkes planında ilerleme kaydedilebilmesi için yalnızca iki taraf arasında daha önceki barış çabalarını engelleyen konularda anlaşmaya varılması değil, aynı zamanda tünellerde saklanan Hamas savaşçılarının krizine de bir çözüm bulunması gerekiyor.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre İsrail hükümet sözcüsü, Netanyahu ile Kushner'in Hamas'ın silahsızlandırılması, Gazze'nin silahsızlandırılması ve hareketin Gazze Şeridi'nin yönetiminde rol oynamamasının sağlanması konularını görüştüğünü, bütün bu konuların ateşkes görüşmelerinin bir sonraki aşamasında çözüme kavuşturulması gerektiğini söyledi.

Görüşmenin detaylarına yakın bir kaynak, görüşmede tünellerde sıkışan savaşçılar ve Trump'ın planında belirtilen Gazze'ye gelmesi beklenen uluslararası istikrar gücü konularının ele alındığını belirtti.

İsrail askeri kontrolü altında olan Refah'taki tünellerde yaklaşık 200 Hamas savaşçısı bulunuyor. Hamas, tünellerden çıkmak için izin istiyor ancak İsrail bu talebi şu ana kadar reddetti.

Wittkoff geçen hafta, Gazze'de Hamas kontrolündeki bölgelere savaşçıların silahlarını teslim etmeleri karşılığında geri dönmeleri için güvenli bir geçiş sağlanması yoluyla krizi çözme çabalarını, ateşkes planının uygulanması yönünde atılacak gelecekteki adımların bir testi olarak açıklamıştı.