Tigray’da halen barış umudu var mı?

Hükümet güçleri ile Tigray savaşçıları arasında geçen yıl yaşanan şiddetli çatışmaların izleri halen silinmedi. (AFP)
Hükümet güçleri ile Tigray savaşçıları arasında geçen yıl yaşanan şiddetli çatışmaların izleri halen silinmedi. (AFP)
TT

Tigray’da halen barış umudu var mı?

Hükümet güçleri ile Tigray savaşçıları arasında geçen yıl yaşanan şiddetli çatışmaların izleri halen silinmedi. (AFP)
Hükümet güçleri ile Tigray savaşçıları arasında geçen yıl yaşanan şiddetli çatışmaların izleri halen silinmedi. (AFP)

Etiyopya'nın kuzeyindeki Tigray bölgesinde, Addis Ababa'daki merkezi hükümet ile Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) arasındaki çatışmalar devam ederken gözlemciler ise beş ay süren ateşkesin ardından iki taraf arasındaki çatışmaların hangi sebeplerle yeniden başladığı sorusunun cevabını arıyor. Peki, iki tarafın bölgede barışı sağlama yönünde uluslararası düzeyde ve Afrika himayesinde müzakere masasına dönmesi mümkün mü?
Etiyopya hükümeti ile TPLF arasında 24 Ağustos'ta çatışma patlak vermiş, gözlemciler ise geçtiğimiz mart ayında iki taraf arasında ilan edilen ateşkes anlaşması başarısızlığa uğramıştı. İki taraf kasım 2020'de başlayan anlaşmazlığın yeniden patlak vermesi ile ilgili karşılıklı suçlamalarda bulunmuştu. Tigray güçlerinin bölgede askeri üsleri ele geçirdiği, 21 ay süren çatışmalarda binlerce kişi ölmüştü.
İki taraf barışı sağlamak için diyalog başlatma sözü vermişti. Ancak Kolorado’daki Adal Araştırma, Kültür ve Yayınevi Afrika İşleri Araştırmacısı İbrahim İdris, bu müzakerelerin bardağı taşıran son damla olduğu görüşünde. Şarku’l Avsat’a konuşan İdris, şu değerlendirmelerde bulundu:
“İki taraf arasındaki ateşkes, Tigray kuvvetlerinin Etiyopya başkenti yakınlarına kadar ulaştığı yoğun savaşların ardından geldi. Bu, Afrika Birliği (AfB), Avrupa Birliği (AB) ve ABD ile temsil edilen uluslararası güçleri, iki tarafı ortak bir diyalog yoluyla müzakere etmeye zorlamaya itti. Ancak ne yazık ki başarı sağlanamadı. TPLF gerilimi artırmayı, 1991’den bu yana kendi topraklarına ilhak ettiği batı kısmını talep etmeyi seçti.”
TPLF, 2018’de mevcut Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed iktidara gelene dek, 1991’den bu yana Etiyopya hükümetine egemen konumdaydı. Geçtiğimiz haziran ayında iki taraf da müzakere ekiplerinin atandığını duyurmuştu. TPLF tarafından yapılan açıklamaya göre taraflar iki oturumda bir araya geldi.
Araştırmacı Ahmed Asker’in el-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından yayınlanan makalesine göre, çatışmaya geri dönülmesi zaten bekleniyordu. Asker, söz konusu makalesinde, “Etiyopya'daki genel manzara, kırılgan ateşkes kararına rağmen Abiy Ahmed rejimi ile TPLF arasındaki çatışmaya geri dönüleceğine işaret ediyordu. Zira çatışma nedenleri halen ortada duruyor” açıklamasında bulundu.
TPLF, herhangi bir ciddi barış görüşmesi öncesinde eyaletteki temel kamu hizmetlerini yeniden sağlamak istiyor. ABD’li ve Avrupalı elçilerin de bu talebi desteklediğini aktaran Reuters, ateşkes kararı ile nisan ayında bölgeye büyük yardım konvoylarının girmesine izin verildiğine ancak yılın ortaları itibariyle bu durumun değiştiğine dikkat çekti.
Sahada ise Amhara bölgesi ile ittifak halindeki Etiyopya ordusu ile TPLF arasındaki çatışmalar sürüyor. TPLF, Eritre’yi Etiyopya ordusu ile karşı ittifak kurmakla ve Etiyopya ordusunu saldırıları başlatmakla suçluyor.
Ahmed Asker, konuya dair şu açıklamada bulundu:
“Çatışmanın yenilenen sebepleri, barış müzakerelerini yürütmeyi sağlayacak motivasyonlardan daha ağır basıyor. Esasen güven eksiliği ve tarafların bir diğerini Etiyopya’dan ve Afrika Boynuzu'ndaki bölgesel sahnelerden dışlama arzusundan kaynaklanıyor. Olup bitenler devam eden savaşı durdurma yönünde herhangi bir bölgesel veya uluslararası girişimi engelleyebilir. Etiyopya'daki ulusal diyalogun başarısızlığına ya da TPLF’nin dışlanmasına başlangıç teşkil edebilir. Böylece ülkedeki siyasi ve güvenlik düzeyindeki kutuplaşma artabilir, önümüzdeki dönemde istikrarsızlık körüklenebilir. Ancak müzakerelere dönüş de kaçınılmaz. TPLF, ilk müzakereler sırasında ABD'nin Afrika Boynuzu Özel Temsilcisi Jeffrey Feltman'ın “Her toprak elde edişinizde müzakerelerde bir pay elde edersiniz” sözleri doğrultusunda, müzakerelerdeki konumunu pekiştirmek için sahada kazanımlar elde etmeye çalışıyordu. TPLF bu yönde hareket etse dahi resmi açıklamalarda iki tarafın müzakereleri sürdürme arzusu ifade ediliyor. TPLF, kuzey Etiyopya'daki Sudan sınırındaki gelişmiş bölgelere, ardından Sudan-Eritre sınırına ulaşmayı hedefliyor.”
Gözlemciler, TPLF'nin kendi talepleri için Batı’dan destek kazanmaya çalıştığı görüşünde. Ancak İdris’in ifade ettiğine göre ABD'nin son zamanlarda Etiyopya toprak bütünlüğü konusundaki açıklamaları bu arzu ile çelişebilir. İdris aynı zamanda uluslararası arenanın Etiyopya'nın bölünmesi için değil, barış ve birlik istediğini vurguluyor. Gözlemcilere göre Etiyopya hükümeti, TPLF’nin önünü kesmek ve Sudan sınırından silah tedarik etmesini engellemek için TPLF’nin tartışmalı batı bölgesindeki kontrolünü engellemeye çalışıyor.



150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
TT

150 binden fazla "Vatansever Amerikalı", ICE'ta çalışmak istiyor

ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)
ABD İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem, iş rakamlarını övdü (AP)

Trump yönetimi göçmenlik konusundaki katı tutumunu sertleştirirken, ABD İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) kurumuna iş başvurusunda bulunanların sayısı 150 bini aştı.

ICE'ın topluluklara yönelik baskınları yoğunlaşırken, yönetimin bölücü yaklaşımını destekleyenler için bir çekim merkezi haline geldiği görülüyor.

İç Güvenlik Bakanı Kristi Noem yaptığı açıklamada, "ICE, ABD'deki en kötünün de kötüsü suçlu kaçak göçmenleri ülkeden uzaklaştırarak vatanlarını savunmak isteyen yurtsever Amerikalılardan 150 binden fazla başvuru aldı" dedi.

Şimdiden 18 binden fazla geçici iş teklifi sunduk.

Amerikalılar, katilleri, pedofilleri, tecavüzcüleri, teröristleri ve çete üyelerini ülkemizden uzaklaştırmak için ülkelerinin çağrısına yanıt veriyor ve yardım ediyor.

ICE yazılı kıyafetler giyme coşkusu ve sosyal medya takipçilerinden at sırtında olduğu fotoğraflar arasında en sevdiklerini söylemesini istemesi nedeniyle "ICE Barbie" lakabıyla anılan Noem, bu hafta Illinois eyaletinde ICE baskınlarını denetliyor.

Salı günü, ICE'ın Şikago'nun dış mahallelerinde şafak vakti düzenlediği ve insanların gözaltına alındığını gösteren bir video paylaştı:

Başkan Trump açıkça belirtti: Eğer politikacılar vatandaşlarının güvenliğini ön planda tutmazsa, bu yönetim tutacaktır. Geri adım atmayacağımızı açıkça belirtmek için bugün Şikago'da sahadaydım.

ABD'de yasadışı yollarla bulunan ve sabıka kaydı olan göçmenleri hedef alan bir operasyon kapsamındaki göçmenlik uygulamalarındaki artışta, bu yıl şimdiye kadar 200 binden fazla kişi tutuklandı ve 50 binden fazla kişinin gözaltına alındı. Birçoğu işe giderken, adliyelerin önünde ve mağazaların otoparklarında yakalandı.

dfgthy
Los Angeles Polis Teşkilatı (LAPD) görevlileri, Los Angeles şehir merkezinde düzenlenen ICE karşıtı protesto sırasında uzun bacaklar takan bir protestocuyu tutukladı (AFP)

Boston ve Şikago gibi şehirlerdeki büyük çaplı baskınlarda aileler, evlerinden çıkmaktan ve gözaltına alınma riskinden korkarak evlerine kapandı. Geçen hafta ICE görevlileri, Illinois'da tutuklamaya direndiği ve polis memurlarına arabayla çarptığı iddia edilen bir adamı vurarak öldürdü.

Noem, yakın zamanda ABD'nin, ICE baskınlarının ardından sınırdışı etme operasyonları için özel olarak bir uçak filosuna yatırım yapmasını istediğini söyledi.

Haziranda yönetime ve ICE operasyonlarına karşı protestolar ABD genelinde en az 40 şehre yayılmış, Los Angeles, Denver, Şikago ve New York'ta büyük gösteriler düzenlenmiş ve sivil kargaşayla yaşanmıştı.

Salı günü ICE, "göçmenlik statüsüne bakılmaksızın bir ICE görevlisine saldıran herkes, federal ağır saldırı suçlamalarıyla ve yasaların izin verdiği en geniş kapsamda kovuşturmayla karşı karşıya kalacak" uyarısında bulundu.

Ajansın X'teki paylaşımına, "Direnmeden önce düşün" ifadesinin yer aldığı sıkılmış bir yumruk resmi eşlik ediyordu.

Trump yönetimi, Şikago'daki "Midway Blitz Operasyonu" ve Massachusetts'teki "Patriot 2.0" gibi baskılar için duygusal bir dil kullandı. Bu eylemler, ABD'nin sağcı aktivist Charlie Kirk'ün suikastıyla daha da kötüleşen artan kutuplaşmayla boğuştuğu bir dönemde, siyasi çalkantılarla dolu bir ortamda gerçekleşti.

Independent Türkçe


ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
TT

ABD, Rusya-Belarus tatbikatına neden davet edildi?

Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)
Washington'la ilişkilerin iyi tutulması amacıyla Lukaşenko'nın talebi üzerine tatbikatların Polonya sınırından uzak bir bölgede yapıldığı yazılıyor (Reuters)

Rusya ve Belarus'un ortak düzenlediği tatbikata ABD'li askerlerin davet edilmesi dikkat çekti.

Wall Street Journal'ın (WSJ) aktardığına göre, 12-16 Eylül'de düzenlenen "Zapad" adlı ortak tatbikatlara ABD ordusundan subaylar da davet edildi.

Belarus Savunma Bakanlığı'nın pazartesi günü Telegram'dan yayımladığı videoda, Savunma Bakanı Viktor Khrenin'in en az iki ABD subayını selamladığı görüldü.

Hindistan ve İran'dan askerler de dahil 30'dan fazla ülkeden savaşçı tatbikata katıldı. Çin ve Kuzey Kore'den temsilciler de ABD'yle birlikte tatbikatı izledi.

Haberde, Washington'a resmi davetin Belarus tarafından gönderildiği belirtiliyor. Ancak davetin ABD'ye iletilmesinin Moskova tarafından istendiği savunuluyor.

Analize göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ABD Başkanı Donald Trump'la Ukrayna savaşına dair yürüttüğü diplomasi trafiğini koruyabilmek için böyle bir hamle yaptı. Putin'in, Trump'ın olası yaptırımlarından kaçınmak amacıyla ikili iletişim kanallarını açık tutmak istediği yazılıyor.

Düşünce kuruluşu Avrupa Politika Analiz Merkezi'nden emekli Korgeneral Lance Landrum şu değerlendirmeleri yapıyor:

Bu, ABD'yle ilişkileri sürdürmek ve Putin'le Trump arasındaki diyaloğu devam ettirmek için nispeten düşük maliyetli ve düşük riskli bir yol olabilir.

Bunlara ek olarak Hindistan'ın, tatbikatta Rusya'nın yanında durması da dikkat çekti. Trump, Rusya'dan petrol alımını durdurması için Narendra Modi yönetimine uzun süredir baskı yapıyor. Tatbikata Hindistan'ın da davet edilmesi, Yeni Delhi yönetiminin Kremlin'den uzaklaşmayacağına dair bir mesaj olarak değerlendiriliyor.

Analizde, ABD'li subayların Belarus'a gitmesiyle Washington'la Moskova'nın müttefikinin yakınlaştığı yorumu yapılıyor.

Belarus lideri Aleksandr Lukaşenko, 11 Eylül'de 52 siyasi tutukluyu serbest bırakmıştı. Bu kişilerden 6'sı Litvanyalı, geri kalanlarsa Fransa, Almanya, Polonya ve Birleşik Krallık uyrukluydu. En dikkat çeken isimlerden biri de Belaruslu aktivist Mikola Statkeviç'ti. Bunun karşılığında ABD, Belarus devletine ait havayolu şirketi Belavia da dahil çeşitli firmalara uygulanan yaptırımları kaldırmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise tatbikata dair açıklamasında, Batı'nın Ukrayna'ya desteğini eleştirerek NATO'nun Kiev'e arka çıkarak Rusya'ya karşı savaşa girdiğini öne sürmüştü.

Independent Türkçe, Wall Street Journal, New York Times


Çin'in "Guam katili" ABD'yi endişelendiriyor

"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
TT

Çin'in "Guam katili" ABD'yi endişelendiriyor

"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)
"Guam katili" füzesi, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesinin 80. yıldönümü için düzenlenen askeri geçit töreninde tanıtılmıştı (Facebook/China Focus)

Çin'in "Guam katili" füzesi ABD-Pasifik hattında endişe yaratıyor.

Çin Halk Kurtuluş Ordusu (ÇHKO), Pekin'in merkezindeki Tiananmen Meydanı'nda eylül başında düzenlenen askeri törende DongFeng-26D füzesini tanıtmıştı.

Guardian’ın analizinde, füzenin ABD’nin Pasifik’teki stratejik merkezi Guam’da büyük tedirginlik yarattığı yazılıyor. Çin’in yaklaşık 3 bin kilometre doğusundaki Guam’da ABD ordusuna ait büyük bir askeri birlik de var.

Uzmanlar, Çin’in Tayvan’ı işgal etmesi halinde Guam’ın çatışmalarda ön cephe haline gelebileceğini söylüyor.

Batı Pasifik'teki askeri operasyonları denetlemek için ABD’nin yeni kurduğu komuta merkezi Mikronezya Müşterek Görev Gücü'nden Michelle Tucker şunlar söylüyor:  

Guam, Batı Pasifik'te ABD için stratejik öneme sahip bir yer. Ordu, vatanımızı Guam’dan başlayarak korumaya hazır.

Çin medyasında “Guam katili” diye de anılan füzenin tanıtımında Çin lideri Şi Cinping’in yanında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un yer alması da dikkat çekmişti.

ABD merkezli bir paralı askerlik şirketinden Gina T. Reilly, üç lideri yan yana görene kadar Çin’in hamlelerinden endişe duymadığını söylüyor. Ancak bu karenin, sözkonusu ülkeler arasında “çok daha yakın siyasi bağlar olduğunu gösterdiğini” belirtiyor:

Bu, bölgesel ve küresel diplomasiyi değiştirebilir, koordineli eylemlerin gerçekleşme olasılığını artırabilir. Bu durum, ülkeler arasında askeri ve güvenlik açısından işbirliğine işaret ettiğinden endişelendirici.

Independent Türkçe, Guardian, Chosun