Perde arkasındaki ‘baskı’: Sistani, Irak’ın iç savaşa sürüklenmesini nasıl engelledi?

Sadr yanlıları, Bağdat’taki son protestolar sırasında bir arabaya el koydular. (Reuters)
Sadr yanlıları, Bağdat’taki son protestolar sırasında bir arabaya el koydular. (Reuters)
TT

Perde arkasındaki ‘baskı’: Sistani, Irak’ın iç savaşa sürüklenmesini nasıl engelledi?

Sadr yanlıları, Bağdat’taki son protestolar sırasında bir arabaya el koydular. (Reuters)
Sadr yanlıları, Bağdat’taki son protestolar sırasında bir arabaya el koydular. (Reuters)

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr’ın geçen haftaki açıklamalarının ardından Irak’ta şiddetli çatışmaların başlaması ve Mukteda es-Sadr’ın siyasi arenadaki görevlerinden ayrılmasından bu yana, Şii din adamı Ali Sistani Irak sokaklarında çıkan huzursuzlukla ilgili herhangi bir yorum yapmadı. Ancak hükümet yetkilileri ve konu ile ilgili bilgi sahibi Şii kaynaklar, bu felaketi yalnızca Sistani’nin perde arkasındaki tutumunun dağıtmış olabileceği görüşündeler.
Sokaklara inen Iraklılar, Tahran yönetimini şiddeti körüklemekle suçladı. İran’a bağlı silahlı bir grubun üyeleri olduğuna inanılan silahlı kişiler, taş atan Sadr protestoculara ateş açtı. En az 30 kişi yaşamını yitirdi.
Ardından olaylar 24 saat içinde, başladığı gibi aniden sona erdi. Sadr televizyonda sükunet çağrısı yaparken görüntülendi. Sadr’ın silahlı destekçileri ve diğer silahsız yandaşlarını sokakları terk etmeye başladı. Ordu gece sokağa çıkma yasağını kaldırdı ve başkentte kırılgan bir sakinlik hakim oldu.

Reuters haber ajansı kargaşaların çıkış sebebi ve nasıl çıktığı konusunda Irak hükümeti, Sadr hareketi ve Şii gruplardan 20’ye yakın yetkiliyle görüştü. Bu kişilerin çoğu isimlerini açıklanmaması şartıyla açıklamalarda bulundu.
Tüm görüşmeler, Irak’ta hiçbir zaman resmi bir siyasi pozisyonda bulunmamış olsa da Şii dini merkezi olan Necef’te en etkili din adamı olarak kabul edilen Sistani’nin perde arkasındaki kararlı müdahalesi olduğu belirtildi.
Yetkililere göre Sistani’nin Ofisi, Sadr’a yandaşlarının şiddetini durdurması durumunda Sistani'nin huzursuzluğu kınayacağını açıkça belirtti.
Irak hükümetinde bir yetkili duruma dair şu açıklamayı yaptı:
“Sistani, Sadr’a şiddeti durdurmaması durumunda savaşın sonlandırılmasına yönelik çağrıda bulunduğu bir bildiri yayınlamak zorunda kalacağı mesajını gönderdi. Bu, Sadr’ı Irak’ta kan dökülmesine neden olmuş gibi zayıf gösterir.”
Necef merkezli ve Sistani’ye yakın olan üç Şii, ofisin Sadr’a açık bir mesaj gönderdiğini doğrulamasalar da Sadr’ın huzursuzluğu durdurmaması durumunda Sistani’nin yakın zamanda konuşma yapacak olmasının net olduğunu söylediler.

“İhanet”
Irak doğumlu olan ve onlarca yıldır İran’da yaşayan önde gelen Şii din adamı Kazım el-Hairi’nin emekli olduğunu ve yaşı nedeniyle ofisini kapattığını açıklamasının ardından geçen hafta şiddet eylemleri patlak verdi. Hairi’nin bu adımı, üst düzey din adamlarının genellikle ölümüne kadar hürmet gördüğü Şii tarihinde, neredeyse görülmemiş bir hamle oldu.
Önde gelen bir diğer Şii dini merci olan ve 1999’da Saddam Hüseyin rejimi tarafından öldürülen Sadr’ın babası, Sadr Hareketi için manevi bir rehber olarak Hairi'yi seçmişti. Hairi emekli olduğunu açıklarken, Sadr’ı Şiiler arasında bölünmelere neden olmakla suçladı ve takipçilerine İran Dini Lideri Ali Hamaney’in emirleirni takip etme çağrısı yaptı.

Sadr, üstü kapalı bir şekilde Tahran’a atıfta bulunarak, Hairi’nin müdahalesinden dış tarafları sorumlu tuttuğunu söyledi. Sadr, Twitter hesabında “Emekliliği kendi özgür iradesiyle değildi” dedi.
Bu bağlamda, Bağdat merkezli Sadr hareketinin önde gelen bir üyesi, Sadr’ın kızgın olduğunu belirtti ve “Hairi Sadr’ın manevi rehberiydi. Sadr bu adımı, İran destekli grupların iktidar için mücadele ettiği bir dönemde, Şii bir lider olarak dini meşruiyetini gasp etmeyi amaçlayan bir ihanet olarak değerlendirdi” ifadelerini kullandı.
Necef’teki Sadr Hareketi’nden yetkililer de bu adımının, Sadr’ın ruhani rehberi Hairi’ye itaat ederek Hamaney’i takip etmek ya da buna karşı çıkarak hareketinin içerisinde daha yaşlı olan ve babası ile yakın olan insanları öfkelendirmek arasında seçim yapmasını gerektirdiğini vurguladılar.
Bunun yerine Sadr, siyasi hayattan tamamen çekildiğini duyurdu ve bu adım takipçilerinin sokaklara inmesine neden oldu.
Şii kanattaki meseleler üzerine çalışan uzmanlara göre Hairi’nin ofisini kapatma ve takipçilerini İran liderine itaat etmeye yönlendirme hareketi, Irak açısından her halükarda şüpheli görünecekti. Zira İran’ın müdahalesine ilişkin işaret çok açık bir şekilde görünüyordu.
Harvard Kennedy Okulu’ndan araştırmacı Marsin Alshamary şu değerlendirmede bulundu:
“Bunun İran baskısının bir sonucu olduğuna inanmak için güçlü nedenler var. Ancak el-Hairi’nin geçmişte Sadr ile de anlaşmazlıkları olduğunu unutmamamız gerekiyor. Hiçbir (dini) zorunluluk olmadığı bir zamanda, yandaşlarını Hamaney’i takip etmeye yönlendiriyor. Ayrıca onun konumundaki birinin potansiyel olarak oldukça kârlı olan ofislerini kapatması da olası değil.”
Bağdat’ın merkezinde silahlı çatışmaların yoğunlaşmasıyla birlikte Sadr, yaklaşık 24 saat sessiz kaldı. Bu süre içerisinde Irak’ın dört bir yanından gelen Şii dini isimler, protestoları durdurması için kendisini ikna etmeye çalıştı.

Sadr düzenlediği basın toplantısıyla, taraftarlarına bir saat içinde sokaktan çekilme çağrısı yaptı.  (EPA)
İran ve Lübnan’daki yetkililer, iki ülkedeki Şii isimlerin de bu çabalara katıldığını belirttiler. Ayrıca Sistani’nin Necef’tek ofisi aracılığıyla Sadr üzerindeki baskı kurulduğunu kaydettiler. Iraklı bir hükümet yetkilisi “İranlılar doğrudan müdahale etmiyor. Irak'taki İran nüfuzuna karşı gelen sert tepkiden etkileniyorlar ve olayları uzaktan etkilemeye çalışıyorlar” dedi.
Bağdat’ta cuma günü sakinlik hakimdi. Ancak Sadr yeni seçimlerin yapılması konusunda ısrar ederken, İran destekli bazı gruplar hükümet kurma yönünde adımlar atmak istiyor. Diğer yandan Irak’ın petrol zengini olan güney bölgesinde haftanın sonlarına doğru çatışmalar yaşandı.



İsrail ordusu: El Halil yakınlarında araçla saldırı olayı yaşandı, geniş çaplı insan avı başlatıldı

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (DPA)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (DPA)
TT

İsrail ordusu: El Halil yakınlarında araçla saldırı olayı yaşandı, geniş çaplı insan avı başlatıldı

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (DPA)
Batı Şeria'daki İsrail askerleri (DPA)

İsrail ordusu dün akşam yaptığı açıklamada, el Halil yakınlarında bir araçla saldırı gerçekleştiğini ve askerlerin saldırgana ateş açarak karşılık verdiğini, geniş çaplı bir insan avı başlatarak karşılık verdiğini duyurdu.

Ordu, Batı Şeria'da el Halil yakınlarındaki Yehuda Kavşağı'na araçlı saldırı ihbarı üzerine bölgeye birlik gönderildiğini belirtti.

Batı Şeria'daki İsrail askerleri (Reuters)Batı Şeria'daki İsrail askerleri (Reuters)

Açıklamada, "Askerler, saldırının failini bulmak için geniş çaplı arama çalışmaları yürütüyor ve ayrıntılar daha sonra açıklanacak" ifadelerine yer verildi. Yerel basında yer alan bazı haberlere göre olayda bir kadın asker yaralandı.

Araçla gerçekleştirilen saldırının sonuçları ve faili hakkında henüz bir açıklama yapılmadı.


Hamas: Gazze'ye giren tırlar asgari temel ihtiyaçları karşılamıyor

İnsani yardım taşıyan bir kamyon, Kerem Ebu Salim sınır kapısından Gazze Şeridi'ne doğru yola çıktı (Reuters)
İnsani yardım taşıyan bir kamyon, Kerem Ebu Salim sınır kapısından Gazze Şeridi'ne doğru yola çıktı (Reuters)
TT

Hamas: Gazze'ye giren tırlar asgari temel ihtiyaçları karşılamıyor

İnsani yardım taşıyan bir kamyon, Kerem Ebu Salim sınır kapısından Gazze Şeridi'ne doğru yola çıktı (Reuters)
İnsani yardım taşıyan bir kamyon, Kerem Ebu Salim sınır kapısından Gazze Şeridi'ne doğru yola çıktı (Reuters)

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, Gazze Şeridi'ne giren yardım kamyonlarının halkın asgari temel ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzak olduğunu belirterek, Şeride izin verilen yardımların niteliğinde köklü bir değişiklik yapılması çağrısında bulundu.

Kasım dün yaptığı açıklamada, "İşgalin girmesine izin verdiği kamyonların çoğu ticari sektöre ayrılmış olup, mevcut insani felaket nedeniyle vatandaşlar için gerekli görülmeyen ilave malzemeler taşımaktadır" dedi.

Kasım, "İki milyondan fazla insanı etkileyen krizin boyutuna uygun miktarda temel yardım malzemesi taşıyan kamyonların getirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

Kasım, kış ve sert hava koşullarının yaklaştığı bu günlerde, arabuluculara ve ilgili tüm ülkelere, mobil evler (karavanlar) getirmek ve sivilleri kurtarmak için "ciddi ve acil adımlar atma" çağrısında bulundu.


Suriye İçişleri Bakanlığı'nın yeni kimlik kutlamaları fahri rütbelerle ilgili tartışmanın gölgesinde kaldı

Şam sokaklarındaki yeni Suriye polis araçlarından oluşan büyük bir geçit töreni (İçişleri Bakanlığı'nın X hesabından)
Şam sokaklarındaki yeni Suriye polis araçlarından oluşan büyük bir geçit töreni (İçişleri Bakanlığı'nın X hesabından)
TT

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın yeni kimlik kutlamaları fahri rütbelerle ilgili tartışmanın gölgesinde kaldı

Şam sokaklarındaki yeni Suriye polis araçlarından oluşan büyük bir geçit töreni (İçişleri Bakanlığı'nın X hesabından)
Şam sokaklarındaki yeni Suriye polis araçlarından oluşan büyük bir geçit töreni (İçişleri Bakanlığı'nın X hesabından)

Mustafa Rüstem

Suriye İçişleri Bakanlığı'nın yeni görsel kimliğinin lansmanı sırasında Şam sokaklarında dolaşan lüks araç konvoyu bir kutlama vesilesi gibi görünüyordu. Ancak bu aynı zamanda, Beşşar Esed rejiminin devrilmesinden sonra tüm personel ve memurlarının terhis edilmesinin ardından iç güvenlik teşkilatının yeniden yapılandırılmasına, yerlerine yeni birliklerin getirilmesine yönelik çabaların da olduğunu gösterdi.

Bu sahnelere rağmen, gözlemciler, Suriye İçişleri Bakanlığı'nın kimlik lansmanı ile Türkiye'de yeni güvenlik ve polis araçlarından oluşan bir filonun sergilenmesiyle aynı zamana denk gelen Suriye’deki modern araç geçit töreni arasındaki bağlantıyı sorguluyorlar. Bu olayların zamanlaması arasında bir bağlantı olup olmadığı, Türkiye’ye bağlılık konusunda gizli mesaj taşıyıp taşımadığını, yahut zamanlamanın sadece bir tesadüf olup olmadığını sorguluyorlar.

Çelişkili duygular

Şam’daki bu sahne, çelişkili görüşlere yol açtı. Bazı Suriyeliler, bunu kuşatma ve yoksulluktan bitkin ve yorgun düşmüş bir halk için hiçbir işe yaramayan, sadece görsel bir “dekor” için yapılmış bir harcama olarak gördü. Ancak bazıları da, bu araçları bir ilerleme tezahürü, özellikle güvenlik ve istihbarat servislerinin tekelinde olan Station Wagon Peugeot araçlar gibi Esad döneminin eski, harap arabalarının yerini alan hoş bir değişiklik olarak gördü. Zira bu araçlar, onlarca yıl boyunca Suriyelilerin hafızasına baskının ve demir yumruk yönetiminin araçları olarak kazındılar.

dfrgt
Trafik Dairesi'nin modernize edilmiş araçları ve motosikletleri, daha gelişmiş bir profesyonel varlığı yansıtıyor (İçişleri Bakanlığı'nın X hesabından)

Şam Valisi Mahir Mervan İdlibi ise etkinlik sırasında düzenlediği basın toplantısında, İçişleri Bakanlığı'nın yeni kimliğinin yalnızca bir formalite değil, geleceğe yönelik yeni bir vizyon olduğunu belirtti. Bu arada, İçişleri Bakanlığı Sözcüsü, bir aracın hangi makama ait olduğunun belirlenmesi de dahil olmak üzere bu kimliğin faydalarını sıraladı.

Yeniden yapılandırma ve rütbeler

Bu arada, İçişleri Bakanı Enes el-Hattab'ın mart ayında göreve başlamasından bu yana Suriye hükümeti tarafından bir dizi atama ve kararı içeren yeni bir yeniden yapılandırmanın hayata geçirildiği konuşuluyor. Bunlar arasında, polis, göç, pasaport ve nüfus müdürlüğü gibi birçok alanı denetlemek üzere farklı rütbelerden altı bakan yardımcısının atanması da yer alıyor. Bu atamaların ardından, halen hükümetin kontrolü dışında olan Haseke ve Rakka hariç olmak üzere, tüm illerdeki iç güvenlik müdürlüklerine 12 müdür atanması kararı alındı.

Aynı zamanda, bakanlıkta görev yapan bazı din adımlarına yaş ve görev yerlerine göre askeri rütbeler verileceğine dair bilgiler de dolaşıyor. Yerel medya kuruluşları, bu din adamlarının sayısının 70'e ulaştığını bildirdi. Yerel haber sitesi “Hashtag”, bazılarının ortaokul diplomasına bile sahip olmadığını, ayrıca şube ve üst düzey daire başkanlarına albay rütbesi verildiğini aktardı.

fbg
Yeni araçlar, karayollarının düzenlenmesine katkıda bulunan ileri teknolojilerle donatılmış (İçişleri Bakanlığı'nın X hesabından)

Güvenlikle ilgili gözlemcilere göre, özellikle din adamlarının artan nüfuzu ve üst düzey görevlere atanmaları göz önüne alındığında, rütbe almaya hak kazanan din adamları arasında, İçişleri Bakanlığı'nın iç güvenlik, polis, kapsamlı bir eğitim, yıllar içinde edinilmiş bir deneyim ve bilgi gerektiren suç soruşturmaları gibi uzmanlık alanıyla çelişen, Şeriat hukuku diplomasına sahip olanlar da bulunuyor.

Bu haberler, Suriye İçişleri Bakanlığı'nın devrik rejim döneminde görev yapmış binlerce suç ve güvenlik uzmanını görevinden almasının ortasında geldi. Yeni yönetim, tüm güvenlik kurumlarını, orduyu ve siyasi partileri lağvederken, Savunma ve İçişleri Bakanlıkları hâlâ rejimin 8 Aralık 2024'teki çöküşünün ardından yaşanan büyük kayıpların yaralarını sarmaya çalışıyor. Ortaya çıkan kaos ve güvenlik zafiyeti, Suriye devriminin “savaşçılara ve cihatçılara” güvenerek ülke genelinde güvenliği ve emniyeti yeniden tesis etmek için acil çözümler aramasını gerektiriyor.

Fahri rütbeler

Bu haberler ışığında, askeri ve güvenlik meseleleri araştırmacısı Albay Muhsin Hamdan, “Cumhurbaşkanı, Ordu ve Silahlı Kuvvetler Komutanı adına bir kararname yayınlanmadıkça askeri rütbelerin verilmesiyle ilgili tüm söylemlerin asılsız olduğunu ve hiçbir dayanağı olmadığını” kesin bir dille belirtti. Kişinin takdiri hak eden seçkin bir kahramanlık eylemi gerçekleştirmesi halinde fahri askeri rütbenin kararnameyle verilebileceğini, ancak bunun “fahri rütbe” olarak kalacağını ifade etti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı röportaja göre  Hamdan, “Din adamlarına verildiği iddia edilen rütbeler hakkındaki araştırmalar ve soruşturmalar sonucunda, bu bilginin yanlış ve hiçbir dayanağı olmadığı ortaya çıktı. Mevcut bilgilere göre, bir çalışma devam ediyor ve konu yıl sonuna kadar incelenecek ve bu noktada, Esed rejiminden ayrılık sırasında sahip olunan rütbe ve hizmet yılı esas alınarak uygun işlem yapılacak.”

Askeri ve güvenlik meseleleri araştırmacısı, askeri rütbelerin askeri okullara katılım sistemi kapsamında nasıl verildiğini de açıkladı. Bir subay, üç yıllık bir eğitimden geçtikten sonra tüm sınavları başarıyla geçmesinin ardından, (deneme süresinde olan) teğmen rütbesiyle mezun olur. Deneme süresi iki yıl sürmektedir ve sonunda terfi eder ve rütbesi onaylanır. Akademik eğitim ve öğretim görenler beş yıllık bir eğitimden geçerler ve eğitim süresince yapılan bütün sınav ve çalışmaları başarıyla tamamlamaları halinde üsteğmen rütbesini alırlar.

sdfrgt
Şam'da İçişleri Bakanlığı araçlarının görsel kimliğinin sergilenmesi geniş çaplı etkileşimlere yol açtı (İçişleri Bakanlığı'nın X hesabından)

“Her rütbe ile bir sonraki rütbe arasında, subayın onaylı bir derecelendirme ölçeğine göre (iyi ve üzeri) dört yıllık bir değerlendirme süreci vardır. Askeri kurumdaki terfi sistemi ve tüm terfiler, aynı zamanda cumhurbaşkanı olan başkomutan tarafından imzalanan özel bir kararname ile düzenlenir” dedi.

Albay Hamdan, yapılan açıklamalarda tüm Esed ordusundan ayrılan subayların göreve iade edilmesi yönünde bir niyet görülse de, bu sayının Savunma ve İçişleri Bakanlıkları için hâlâ düşük olduğunu düşünüyor. Ona göre bakanlıklar bu sayının birkaç katına ihtiyaç duyuyorlar. Bu açığı kapatmak için de kısa süreli kurslar düzenlenmesinin ve mezunlar verilmesinin veya bazı din adamlarına rütbe verilmesinin mümkün olabileceğini, ancak bu sonuncusunun nihayetinde “yanlış bir prosedür” olduğunu ifade etti.

Yetkinlikler ve cihatçılar

Bu arada, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi Direktörü Rami Abdurrahman, “Suriye'deki güvenlik yönetiminin, çoğu yeterli deneyime sahip olmayan, yalnızca ilkokul veya ortaokul mezunu olan din adamları tarafından yönetildiğine” inanıyor.

 “Gözlemciler, güvenlik teşkilatlarının Genel Güvenlik adı altında tek bir kurumda birleştirilmesinin ardından yeni yapının olumlu yönleri olduğunu düşünüyor. Daha önce, teşkilatlar çok sayıdaydı ve güvenlik, askeri güvenlik, devlet güvenliği ve siyasi güvenlik gibi farklı uzmanlıklara sahipti. Her birinin tüm şehirlerde şubeleri vardı ve bunlar birbiriyle uyumlu bir şekilde çalışmıyordu, bürokrasi ile doğrudan cumhurbaşkanlığına bağlı üst düzey yönetimler bunlarda etkili olabiliyordu” diyor.

Yeni makamlar, Aralık 2024'te Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın Esed ordusunu feshetmesinin ardından, yeni Suriye ordusunun kurulması kapsamında Savunma Bakanlığı'na yeni katılan örgüt liderlerine yüksek askeri rütbeler verdi. Bunlar arasında tümgeneral, tuğgeneral ve albay rütbeleri verilen yabancı cihatçılar da vardı.

Esed döneminde Suriye devriminin patlak vermesiyle düzenli kuvvetlerden ayrılan subaylar, terfi ve atama listelerinin gözden geçirilmesini talep etmişlerdi, çünkü listede yer alan isimlerin çoğu sivildi. Askeri kurum içindeki bu atamalar ve kararlar, özellikle uzmanlar başta olmak üzere ulusal yetkinlikleri dikkate almıyor ve sadakati ön planda tutuyor.