50 yıl önce gerçekleşen Münih Katliamı hakkında ne biliyoruz?

Olimpiyat Köyü’nde sivil giyimli Alman polisi (Arşiv)
Olimpiyat Köyü’nde sivil giyimli Alman polisi (Arşiv)
TT

50 yıl önce gerçekleşen Münih Katliamı hakkında ne biliyoruz?

Olimpiyat Köyü’nde sivil giyimli Alman polisi (Arşiv)
Olimpiyat Köyü’nde sivil giyimli Alman polisi (Arşiv)

Bugün, Münih’te düzenlenen 1972 Yaz Olimpiyatları sırasında İsrail Olimpiyat takımından 11 sporcunun öldürüldüğü ‘Münih Katliamı’nın 50. yıldönümü.
Alman hükümeti, birkaç gün önce olaydaki sorumluluğunu zımnen kabul ederek, 1972 Yaz Olimpiyatları’nda öldürülen İsrailli sporcuların ailelerine toplam 28 milyon euro tazminat ödeneceğini bildirdi.
Almanya, saldırıdan hemen sonra kurbanların ailelerine yaklaşık 4,19 milyon mark (yaklaşık 2 milyon euro) tutarında ödeme yapmıştı.
Ancak aileler ile Almanya arasında tazminat konusunda uzun süreli bir anlaşmazlık yaşanmıştı.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Filistin Kurtuluş Örgütü’ne (FKÖ) bağlı Kara Eylül örgütünün üyeleri tarafından gerçekleştirilen saldırının 50. yıldönümünü kurbanların aileleriyle birlikte anmak için dün Almanya’ya gitti.
Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ve Başbakan Olaf Scholz ile bir araya gelecek olan Herzog, ziyaretinin son gününde Alman parlamentosuna hitap etmeye hazırlanıyor.

50 yıl önce gerçekleşen Münih Katliamı’nda ne oldu?
Modern spor tarihinin en trajik olaylarından biri olarak kabul edilen Münih Katliamı’nda, 11 İsrailli sporcu ve bir Alman polis memuru öldürüldü. 
Kara Eylül örgütünün 8 üyesi, 5 Eylül’de olimpiyatlara katılan sporcuların kaldığı Olimpiyat Köyü’ndeki konutlara sızarak, İsrailli sporcuları rehin aldı.
Örgüt üyeleri, ilk başta gözaltı sürecine direnmeye çalışan İsrailli bir atlet ve antrenör öldürdü.
İsrailli 9 sporcuyu rehin alan örgüt üyeleri, serbest bırakılmaları karşılığında, 21 Haziran 1972’de İsrail tarafından yakalanan Japon Kızıl Ordusu üyesi Kozo Okamoto, 5 Suriyeli asker ve Lübnanlı bir askere ek olarak İsrail hapishanelerindeki 232 Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını talep etti.
Ayrıca adları Avrupa terör operasyonlarıyla ilişkilendirilen, Almanya’da tutuklu olan Kızıl Ordu militanları Andreas Baader ve Ulrike Meinhof’un serbest bırakılmasını da istediler.
Polisin konuta girmeye çalışması halinde rehinelerin hepsini öldürmekle tehdit ettiler.
Alman polisi Olimpiyat Köyü’ndeki konutu kordon altına aldı.
Almanya İçişleri Bakanı’nın kişisel katılımıyla örgüt üyeleriyle çetin ve meşakkatli müzakereler başlatıldı.
İçişleri Bakanı, İsrailli rehineleri Alman yetkililerle değiştirmeyi teklif etti. Ancak örgüt üyeleri, bu teklifin yanı sıra para tekliflerini de reddetti.
Örgüt üyeleri kendilerini ve rehineleri daha sonra açıklayacakları bir ülkeye götürmesi için uçak talep etti.
Saatler süren pazarlıklar sonrasında iki taraf arasında anlaşmaya varıldıktan sonra, Kara Eylül örgütü üyeleri rehinelerle birlikte Kahire’ye gidecekleri uçağa binmek üzere helikopterlerle Fürstenfeldbruck Askeri Havaalanı’na doğru yola çıktı.
Plana göre, uçakta görevli mürettebat kılığında Alman polisi bulunacaktı.
Ancak uçakta olması gereken polisler, bunun çok tehlikeli olduğunu söyleyerek uçaktan inince, helikopterlerden çıkıp uçağa binmeye çalışan örgüt üyelerini keskin nişancılar ile öldürmeyi düşündüler.
Ancak uçağı kontrol için giden iki örgüt üyesi uçağın boş olduğunu gördü ve planı anladı.
Keskin nişancılar olmadığı için gönüllü olan polisler ateş etmeye başlayınca çatışma yaşandı ve ilk önce 2 örgüt üyesi öldürüldü.
Bunun ardından örgüt üyelerinden biri elleri ve gözleri bağlı bir şekilde helikopterde bekleyen İsrailli sporcuları el bombası atıp öldürdü.
Sonuç olarak, 9 İsrailli sporcu, beş Filistinli örgüt üyesi, bir polis, bir helikopter pilotu ve iki Alman olmak üzere 18 kişi öldü. 3 örgüt üyesi ise sağ olarak yakalandı.
Tutuklanan bu örgüt üyeleri, 29 Ekim 1972’de Beyrut’tan Almanya’ya gitmekte olan Lufthansa şirketine ait bir sivil yolcu uçağının kaçırılmasının ardından yapılan pazarlık karşılığında serbest bırakıldı.



Umutsuzluk, şok ve kamuoyu eleştirisi... İsrail'de Gazze savaşına yönelik iç öfke artıyor

Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)
TT

Umutsuzluk, şok ve kamuoyu eleştirisi... İsrail'de Gazze savaşına yönelik iç öfke artıyor

Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında ateş yakıldı. (AFP)

İsrail, Gazze Şeridi'ndeki savaş yeni bir şiddet evresine girerken ülke içinde yaygın bir öfkeyle karşı karşıya.

Sol görüşlü bir politikacı ve İsrail ordusunun eski Genelkurmay Başkan Yardımcısı olan Yair Golan pazartesi günü yaptığı açıklamada, “İsrail aklı başında bir devlet gibi davranmaya geri dönmezse Güney Afrika gibi ülkeler arasında parya olma yolunda ilerliyor” diyerek öfkeye yol açtı.

Golan, İsrail Yayın Kurumu'na verdiği demeçte, “Aklı başında bir devlet sivillere savaş açmaz, çocukları hobi olarak öldürmez ve nüfusu yerinden etmeyi amaçlamaz” dedi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Golan'ı orduya ve İsrail devletine karşı ‘kışkırtıcılık’ yapmakla ve ‘uydurmaları’ tekrarlamakla suçladı.

Ancak dün İsrail eski Savunma Bakanı Moşe Yaalon daha da ileri giderek X platformunda yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı: “Filistinlileri öldürmek bir hobi değil, nihai amacı iktidara tutunmak olan bir hükümet politikasıdır. Bu bizi yıkıma götürüyor.”

Umutsuzluk ve şok

Sadece 19 ay önce, Hamas mensupları sınır tellerini aşarak İsrail'e girdiğinde, İsrail hükümetinin verilerine göre yaklaşık bin 200 kişiyi öldürdüğünde ve 251 kişiyi esir aldığında bu tür açıklamalar imkânsız görünüyordu.

Ancak şimdi Gazze Şeridi harabeye dönmüş durumda, İsrail yeni bir askeri saldırı başlattı ve 11 haftadır Gazze Şeridi'ne uyguladığı ablukayı sona erdirmeyi kabul ettiğini açıklamasına rağmen şu ana kadar çok az yardım ulaştı.

İsrail Kanal 12 televizyonu tarafından kısa süre önce yapılan ankete göre İsraillilerin yüzde 61'i savaşın sona ermesini ve esirlerin geri dönmesini istiyor. Halkın sadece yüzde 25'i çatışmaların genişletilmesinden ve Gazze Şeridi'nin işgal edilmesinden yana.

Eski bir İsrailli esir müzakerecisi olan Gershon Baskin BBC'ye yaptığı açıklamada, Netanyahu'nun halen bir destek tabanı olmasına rağmen, İsrail toplumundaki ruh halinin ‘umutsuzluk, şok ve herhangi bir şeyi değiştirebilme duygusundan yoksunluk’ olduğunu söyledi.

Baskin, “Esir ailelerinin büyük çoğunluğu savaşın sona ermesi ve bir anlaşmaya varılması gerektiğine inanıyor. Küçük bir azınlık ise öncelikli hedefin önce Hamas'ı ortadan kaldırmak, ardından da esirleri kurtarmak olması gerektiğine inanıyor” ifadelerini kullandı.

Savaş karşıtı gösteriler

Geçtiğimiz pazar günü birçoğu ‘Gazze'deki vahşeti durdurun’ yazılı tişörtler giyen ve İsrail hava saldırıları sonucu hayatını kaybeden çocukların fotoğraflarını taşıyan yaklaşık 500 protestocu, İsrail'in yeni saldırısını protesto etmek üzere Sderot kasabasından Gazze sınırına yürüdü.

Göstericilere, İsrail'in Yahudi ve Filistinli vatandaşlarından oluşan küçük ama büyüyen bir savaş karşıtı grup olan Birlikte Duruyoruz (Standing Together) önderlik etti.

Grubun lideri Alon Lee Green, bir yolu kapatmaya çalışırken sekiz kişiyle birlikte gözaltına alındı.

Green BBC'ye şunları söyledi: “Bence İsrail kamuoyunda bir uyanış olduğu açık. Giderek daha fazla insanın açık sözlü bir duruş sergilediğini görebilirsiniz.”

Jfjfj
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden gösterilerden (AFP)

Bir başka Birlikte Duruyoruz aktivisti Uri Feltman, savaşa devam etmenin ‘sadece Filistinli sivillere zarar vermekle kalmayıp, esirlerin ve askerlerin hayatını da tehlikeye attığına ve hepimizin hayatını tehdit ettiğine’ dair artan bir inanç gördüğünü söyledi.

Feltman, “Ruh hali değişiyor, rüzgâr ters yönde esmeye başlıyor” dedi.

Ldlkdk
Gazze Şeridi'ndeki savaşın sona erdirilmesini talep eden hükümet karşıtı bir protesto sırasında pankart tutan İsrailli protestocular (AFP)

Geçtiğimiz ay, ordunun tüm birimlerinden binlerce İsrailli yedek asker, Netanyahu hükümetini savaşa son vermeye ve Gazze Şeridi’nde kalan esirlerin iadesi için bir anlaşmaya varmaya odaklanmaya çağıran bir bildiri imzaladı.

Uluslararası alanda ise İsrail'in Ekim 2023'te Hamas'ın saldırısına karşılık verme hakkını sürekli olarak savunan Birleşik Krallık, Fransa ve Kanada liderleri, Gazze Şeridi'ndeki yüksek sivil vefat sayısı ve kıtlık uyarılarına yol açan aylardır süren abluka karşısında duydukları dehşeti dile getirdiler.