El Kaide’nin yeni lideri Seyful Adil mi olacak?

Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı
Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı
TT

El Kaide’nin yeni lideri Seyful Adil mi olacak?

Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı
Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı

El Kaide örgütünün lideri Eymen ez-Zevahiri’nin öldürüldüğü haberi, El Kaide liderliğinin olası halefleri hakkında tartışma başlayana kadar kamuoyunda neredeyse hiç gündem olmadı.
Terör örgütü, dört hafta önce 71 yaşındaki el-Zevahiri’nin Afganistan’ın başkenti Kabil’de bir balkonda öldürüldüğü ABD insansız hava aracı saldırısından bu yana lidersiz durumda. Peki Usame bin Ladin’in kurduğu örgütün yeni lideri kim olacak ve örgütü hangi yöne götürecek?
‘Seyful Adil’ lakaplı Mısırlı, Zevahiri’nin yerini alacak adaylardan biri. 60 yaşlarında olduğu tahmin ediliyor. Yakın zamanda sızdırılan bir fotoğrafta, İran’ın başkenti Tahran’da çok sayıda kişinin en El Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri’nin halefi olduğuna inandığı Seyful Adil de dahil üç üst düzey El-Kaide lideri görüldü. ABD hükümetinin birçok sınıflandırması da El-Kaide’nin üst düzey liderlerinin İran’daki varlığına işaret ediyordu. Ancak bu fotoğraf nadir kanıtlar sağladı. Fotoğrafta ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ödül listesindeki en çok aranan El-Kaide liderleri arasında bulunan (solda sağa) Seyful Adil, Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri görülüyor. Fotoğraf, İran Devrim Muhafızları’nın bu ve diğer El-Kaide liderlerini ev hapsinde tuttuğu iddiaları karşısında şüphe uyandırıyor.
Fotoğraf, ilk olarak 26 Ağustos 2022’de Twitter hesabı tarafından yayınlandı. İki ABD istihbarat yetkilisi, ‘FDD’s Long War Journal’ dergisine yaptığı açıklamada fotoğrafın gerçek olduğunu ve üç adamın isimlerini belirtti. İstihbarat yetkilileri, fotoğrafın 2015 öncesinde Tahran’da çekildiğini söyledi.
11 Eylül saldırılarından önce El Kaide ile resmen birleşen cihatçı bir grup olan Mısır merkezli ‘el-Cihad’ hareket üyesi olan Seyful Adil, uzun süredir El-Kaide liderlerinden biri. Diğer önemli terörist liderlerle birlikte İran’a sığındığı biliniyor. Seyful Adil, El-Kaide’nin askeri komutanı olarak görev yaptı ve Merkezi Karar Alma Konseyi’nin bir üyesiydi. Şu an Afganistan’ın içerisinde bulunduğuna inanılıyor.
Adil’in İran ve ana terörist vekili Hizbullah ile ilişkileri 1990’larında başına kadar uzanıyor. 2001 yılının başlarında ABD büyükelçiliğini bombalama davası sırasında, El-Kaide’den kaçan ve Cemal el-Fadl olarak adlandırılan bir kişi, Seyful Adil’i İran ve Hizbullah’tan patlayıcı eğitimi almış bir El Kaide lideri olarak nitelendirdi. ‘9/11 Komisyonu’, daha sonra El Kaide’nin bu eğitimi 1998 Kenya ve Tanzanya büyükelçiliklerini bombalamak için gerekli ‘taktik uzmanlığını’ geliştirmek için kullandığını tespit etti. Söz konusu büyükelçilikler, Hizbullah’ın 1980’lerin başlarında Lübnan’da ABD ve Batılı güçlere yönelik saldırılarına benzer şekilde gerçekleştirilmişti.
Abdullah Ahmed Abdullah olarak da bilinen Ebu Muhammed el-Mısri, aynı zamanda Mısır el-Cihad Hareketi’nin asli bir üyesiydi ve 1998 Kenya ve Tanzanya saldırılarının suç ortağıydı. Ayrıca El-Kaide’nin önemli bir lideri ve örgütün Merkez Konseyi üyesiydi. Söz konusu büyükelçiliklere yönelik saldırıların 22. yıldönümü olan 7 Ağustos 2020’de Tahran’da vurularak öldürülmeden önce El-Kaide liderliğinin hilafet hattındaydı.
Asıl adı Muhammed Receb Abdurrahman olan Ebu el-Hayr el-Mısri ise El-Kaide örgütünün üst düzey kademelerine yükselmeden önce ‘el-Cihad’ hareketinin asli üyesiydi. Washington Post’a göre ABD istihbaratı, Ebu el-Hayr’ı El Kaide’nin yönetim kurulu başkanı olarak sınıflandırdı. Ebu el-Hayr, daha önce El-Kaide’nin ‘dış ilişkiler başkanı’ pozisyonundaydı. Bu konum, Afganistan’da Taliban ile bağlantılı sayılıyor.
Eski Mısırlı subay Seyful Adil, askeri ve terör tecrübesi sayesinde uluslararası terör örgütünün adeta gazisi konumunda. ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI), Seyful Adil’i 10 milyon dolarlık ödülle dünyanın en çok aranan teröristlerinden biri olarak sınıflandırdı.
Eski FBI ajanı ve terörle mücadele uzmanı Ali Soufan, Seyful Adil’in hayat hikayesinin ya da onun hakkında bilinenlerin, bir ‘cihat romanına’ benzediğini yazdı. Soufan, Seyful Adil’in gençliğinden beri yabancı istihbarat teşkilatlarını ‘öldüğüyle’ kandırdığını ve teşkilatları tamamen başka biri olduğuna inandırdığını söyledi. Soufan’a göre yorgun bir yüz ve biraz boş bir görünümle gerçek Seyful Adil’i gösteren yalnızca üç fotoğraf mevcut. Gerçek adının Muhammed Salah Zeydan olduğuna inanılıyor.
Fundamentalizm konusunda uzmanlar, El Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin’in mesajlarına dikkati çekerken, Seyful Adil’in yaşıtlarından daha az kalifiye olduğunu ve liderliği devralırsa, bu Suriye’deki ve Irak içinde örgüt üzerinde olumsuz bir etki oluşturacağını söyledi. Muhammed Salah Zeydan olan Seyful Adil, 1989’da Afganistan’a taşındı be El Kaide’ye katıldı. Örgütün askeri yeteneklerini geliştirmede çok önemli bir rol oynadı. Eski tecrübelerinin yanı sıra Afrika Boynuzu başta olmak üzere birçok bölgesel şubesinin kurulmasına dahil oldu. Seyful Adil’in Mısır ordusunda özel bir birliğe katılımı sırasında patlayıcılar ve istihbarat faaliyetleriyle ilgilenirken deneyim kazanmış olması muhtemel. 1980’lerin sonunda Sovyet işgaline karşı savaşmak için Afganistan’a gittiğinden şüpheleniliyor. Aynı dönemde Pakistan ile sınır bölgesinde El Kaide kuruldu. Birleşik Devletler Barış Enstitüsü’nden Uzman İsfendiyar Mir, Afganistan’daki bu dönemin ‘son derece belirsiz’ olduğunu söyledi. Öte yandan Seyful Adil’in doksanların büyük bir kısmında ülkede olduğuna dair pek çok belirti olduğunu da dile getirdi.
Kısa bir süre sonra örgüt liderliğinde Usame bin Ladin’den sonra ikinci sıraya yükselen Seyful Adil, bir Afgan kampında eğitimlere önderlik etti, Sudan ve Somali’de başka kamplar kurdu, Yemen’de El-Kaide’nin Arap Yarımadası’ndaki bir kolunun temelini attı. 2011’de Pakistan’da bir ABD özel kuvvetler birliği tarafından öldürülen Bin Ladin’in, güvenliği söz konusu olduğunda Seyful Adil’den daha fazla kimseye güvenmediği söyleniyor.
Usta planlayıcı olarak Seyful Adil, El Kaide’nin en büyük iki saldırısına karıştı. Bunların ilki, 1998’de 200’den fazla kişinin öldüğü, Doğu Afrika’daki iki ABD büyükelçiliğine yönelik. İkincisi ise 2000 yılında 17 ABD askerinin öldürüldüğü ‘Cole’ adlı ABD destroyerine yönelik. 11 Eylül 2001 saldırıları ve Afganistan’ın ABD güçleri tarafından işgal edilmesinden sonra Seyful Adil, Kandahar’ın savunmasının komutasını üstlendi. Bu çerçevede Soufan, şu ifadelere yer verdi: “Seyful Adil, orada çok dayanıklı ve becerikli bir askeri lider olduğunu kanıtladı.”
Mir’e göre Seyful Adil, daha sonra İran’a kaçtı. 2010 yılına bir esir takasında serbest bırakılmadan önce önümüzdeki on yılın çoğunu Tahran’da ev hapsinde geçirdi. BM’ye bağlı El-Kaide ile mücadele uzman grubunun başkanı Edmund Fitton-Brown, Mısri’nin hala İran’da olabileceğini söyledi. Fitton-Brown’a göre Faslı Abdurrahman el-Mağribi’nin de orada ikamet etmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi. El-Kaide’nin en önemli medya platformunun yöneticisi olan Mağribi, örgütün boş olan en üst düzey pozisyonunu doldurmak için de olası bir aday.
El Kaide, şu anda DEAŞ’tan daha az tehlikeli kabul ediliyor. Geçen Temmuz ayında BM uzmanlarının bir raporunda, “El-Kaide, Afganistan’daki sığınağından doğrudan bir uluslararası tehdit olarak görülmüyor” ifadelerine yer verildi. Raporda, örgütün “dış operasyonlar yürütme yeteneğinden’ yoksun olduğuna dikkati çekti.
Raporda ayrıca, örgütün Afganistan dışında saldırılar gerçekleştirmesinin olası olmadığı ve örgütün şu anda ülkeyi yöneten Taliban için sorun çıkarmak istemediği belirtildi. Rapor, grubun nihai hedefinin bir kez daha ‘küresel cihat lideri’ olarak görülmek olduğunu kaydetti. Bu amaca, İran’ı terk etmesi veya örgütü oradan yönetmesi şartıyla Seyful Adil adlı bir liderin önderliğinde ulaşmak mümkün. Edmund Fitton-Brown, “İran, Seyful Adil’in gitmesine ve başka yerlerde El-Kaide ile öfke yaratmasına izin vermeyebilir” dedi.
İran, 11 Eylül saldırılarından önce El Kaide üyelerini kısmen korumuştu. El Kaide, bugün 20 yıl önceki 11 Eylül saldırılarından çok daha güçlü. BM raporuna göre DEAŞ gibi bir örgütün örneğin Avrupa’da saldırılar gerçekleştirmek için yalnızca sınırlı kaynakları olmasına rağmen, geçen yılki tahminlere göre El Kaide’nin dünya genelinde 30 bin ila 40 bin arasında üyesi bulunuyor. Yakın Doğu’da şubesi var. Ayrıca Güney Asya ve Arap Yarımadası, Afrika’daki en tehlikeli yerlerden bazıları.



Çin, bir Japon yetkilinin Tayvan ziyaretine öfkelendi

Tayvan Cumhurbaşkanı Lai Ching-te (Arşiv- Reuters)
Tayvan Cumhurbaşkanı Lai Ching-te (Arşiv- Reuters)
TT

Çin, bir Japon yetkilinin Tayvan ziyaretine öfkelendi

Tayvan Cumhurbaşkanı Lai Ching-te (Arşiv- Reuters)
Tayvan Cumhurbaşkanı Lai Ching-te (Arşiv- Reuters)

Japon milletvekillerinin Tayvan'a bir dizi ziyareti başladı; bu durum Tokyo ve Taipei arasındaki yakınlaşmayı yansıtıyor ve Pekin'in öfkesine neden oluyor.

Şarku’l Avsat’ın Bloomberg News'ten aktardığı habere göre ziyaretler Japonya'nın iktidardaki Liberal Demokrat Parti'sinin üst düzey yetkililerinden Koichi Hagiuda'nın dün Tayvan Cumhurbaşkanı Lai Ching-te ile görüşmesiyle başladı.

Tayvan Cumhurbaşkanlığı Ofisi'nden yapılan açıklamaya göre, Hagiuda Japonya-Tayvan ilişkilerinin "en iyi seviyede" olduğunu belirtti.

Tayvan Cumhurbaşkanı, iki ülke arasındaki iş birliğini güçlendirmeyi ve "özgür ve açık bir Hint-Pasifik"i teşvik etmek için birlikte çalışmayı umduğunu söyledi.

Japon milletvekillerinin Tayvan ziyaretlerinin alışılmadık bir durum olmadığı, ancak bu ziyaretlerin şu anda Japonya ve Çin arasında Tayvan konusunda tırmanan gerilimlerin ortasında gerçekleştiği belirtilmelidir.

Çin, Hajido'nun Tayvan cumhurbaşkanıyla görüşmesine öfkeyle tepki gösterdi ve Japonya'ya resmi bir protesto mektubu gönderdi.

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian, Tokyo'yu bölgesel barış ve istikrarı baltalamakla suçladı.


Amazon, bin 800 Kuzey Korelinin şirkette iş başvurusunda bulunmasını engellediğini duyurdu

Amazon logosu (Reuters)
Amazon logosu (Reuters)
TT

Amazon, bin 800 Kuzey Korelinin şirkette iş başvurusunda bulunmasını engellediğini duyurdu

Amazon logosu (Reuters)
Amazon logosu (Reuters)

Amazon, Pyongyang'ın para kazanmak ve kara para aklamak için çok sayıda bilişim uzmanını yurt dışına göndermesi nedeniyle bin 800'den fazla Kuzey Korelinin şirkete katılmasını engellediğini duyurdu.

Amazon'un güvenlikten sorumlu başkanı Stephen Schmidt, geçen hafta LinkedIn'de Kuzey Korelilerin "özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde olmak üzere, dünyanın dört bir yanındaki şirketlerde uzaktan bilişim işleri bulmaya çalıştıklarını" belirtti. Şirketin geçen yıl Kuzey Korelilerden gelen başvurularda neredeyse üçte bir oranında artış gördüğünü ifade etti.

Schmidt, Kuzey Korelilerin genellikle "dizüstü bilgisayar çiftlikleri" kullandıklarını, yani Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bilgisayarların yurt dışından uzaktan kumanda ile işletildiğini belirtti. Sorunun "Amazon'a özgü olmadığını" ve "muhtemelen yaygın olduğunu" söyledi.

Schmidt, Kuzey Koreli çalışanların ayırt edici işaretleri arasında yanlış biçimlendirilmiş telefon numaraları ve şüpheli akademik nitelikler bulunduğunu belirtti.

Temmuz ayında, Arizona'lı bir kadın, Kuzey Koreli bilişim çalışanlarının 300'den fazla ABD şirketinde uzaktan iş bulmalarına yardımcı olan bir dizüstü bilgisayar çiftliği işletmekten sekiz yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı. Yetkililer, bu planın hem kadın hem de Kuzey Kore için 17 milyon dolardan fazla gelir sağladığını kaydetti.

Seul'ün istihbarat teşkilatı geçen yıl, Kuzey Koreli ajanların LinkedIn'i işe alımcı gibi davranarak savunma şirketlerinde çalışan Güney Korelilerle iletişime geçip teknolojileri hakkında bilgi edinmek için kullandıkları konusunda uyarıda bulunmuştu.


Bondi plaj saldırısının failleri Avustralya kırsalında eğitim almış

14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)
14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)
TT

Bondi plaj saldırısının failleri Avustralya kırsalında eğitim almış

14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)
14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen silahlı saldırıyla suçlanan Naveed Akram, Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletinde olduğu düşünülen bir yerde ateşli silahlarla talim yaparken görülüyor... Bu fotoğraf, 22 Aralık 2025'te yayınlanan bir mahkeme belgesinden alınmıştır (AFP)

Polisin bugün yaptığı açıklamaya göre, geçen hafta Sidney'deki Bondi plajına düzenlenen saldırıyla suçlanan iki kişi, Avustralya'nın kırsal kesimlerinde topçu eğitimi almış. Başbakan Anthony Albanese ise ülkenin Yahudi topluluğundan özür dileyerek, nefret suçlarına karşı yasaları sıkılaştırma sözü verdi.

Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli Polis Bilgi Formu'nda yayınlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, Sydney'de Naveed Akram adına kayıtlı CN59DR plakalı aracın içinde bulunan ve siyah kumaş üzerine beyaz boyayla yapılmış gibi görünen ev yapımı bir DEAŞ bayrağını göstermektedir (AFP)Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli Polis Bilgi Formu'nda yayınlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, Sydney'de Naveed Akram adına kayıtlı CN59DR plakalı aracın içinde bulunan ve siyah kumaş üzerine beyaz boyayla yapılmış gibi görünen ev yapımı bir DEAŞ bayrağını göstermektedir (AFP)

Yetkililer, 14 Aralık'ta Bondi Plajı'nda düzenlenen bir Yahudi festivali sırasında ateş açarak 15 kişiyi öldürmek ve onlarca kişiyi yaralamakla suçladıkları Naveed Akram ve babası Sajid'i suçluyor. Bu, ülkenin son otuz yıla yakın süredir yaşadığı en kötü saldırı olarak değerlendiriliyor.

Polis, saldırı sırasında 50 yaşındaki Sajid Akram'ı vurarak öldürürken, 24 yaşındaki Naveed ise yaralandı. Polis, Naveed'in bugün hastaneden cezaevine nakledildiğini açıkladı.

Polis belgeleri, iki şüphelinin saldırıdan önce Yeni Güney Galler kırsalında ateşli silahlarla eğitim aldığını ortaya koydu. Şüphelilerin tüfek ateşlerken ve polis tarafından "taktiksel" olarak tanımlanan bir şekilde hareket ederken çekilmiş fotoğrafları yayınlandı.

Polis, şüphelilerin saldırıyı aylarca titizlikle planladığını belirtti.

 Ayrıca, iki adamın saldırıyı gerçekleştirmeden önce "Siyonistleri" kınayan bir video kaydettiğini bildirdi.

Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli "Polis Bilgi Formu"nda yayımlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, başlangıçta patlayıcı cihaz olarak değerlendirilen iki patlamamış boru bombasını göstermektedir (AFP)Yeni Güney Galler Mahkemeleri tarafından 22 Aralık 2025 tarihli "Polis Bilgi Formu"nda yayımlanan bir mahkeme deliline eklenen bu fotoğraf, başlangıçta patlayıcı cihaz olarak değerlendirilen iki patlamamış boru bombasını göstermektedir (AFP)

Telefonlarından birinde bulunan videoda, DEAŞ bayrağının önünde oturmuş, Kur'an ayetleri okuyup ardından Bondi saldırısının nedenlerini tartıştıkları görülüyor.

Belgelerde ayrıca Sajid ve Naveed Akram'ın saldırıdan günler önce Bondi Plajı'nda keşif yaptıkları belirtiliyor.

Polis ayrıca, saldırı sırasında Bondi Plajı'ndaki insanlara el bombası attıklarını, ancak bombaların patlamadığını ifade etti.

Avustralya, saldırının birinci haftasını pazar günü saat 18:47'de bir dakikalık saygı duruşuyla andı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre, Bondi Plajı'nda hayat yavaş yavaş normale döndü. Ziyaretçiler, kurbanları anmak için köprüye ve duvarlara çiçekler bıraktı.

Sorumluluk üstlenmek

Saldırının ardından artan baskıyla karşı karşıya kalan Albanese, aşırılıkçı ve nefret söylemine karşı daha sert yasalar çıkaracağına söz verdi.

Yeni Güney Galler Başbakanı Chris Minns, Bondi Plajı'nda Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen ölümcül silahlı saldırıyla ilgili son gelişmeleri paylaşmak üzere bugün Yeni Güney Galler Parlamento Binası'nda bir basın toplantısı düzenledi (Reuters)Yeni Güney Galler Başbakanı Chris Minns, Bondi Plajı'nda Yahudi Hanuka kutlaması sırasında meydana gelen ölümcül silahlı saldırıyla ilgili son gelişmeleri paylaşmak üzere bugün Yeni Güney Galler Parlamento Binası'nda bir basın toplantısı düzenledi (Reuters)

Başbakan bugün yaptığı açıklamada, “DEAŞ'tan ilham alan teröristlerin galip gelmesine izin vermeyeceğiz. Toplumumuzu bölmelerine izin vermeyeceğiz ve birlikte bunun üstesinden geleceğiz” dedi.

Şöyle devam etti: “Başbakan olarak, görev sürem boyunca işlenen vahşetten sorumlu hissediyorum ve Yahudi topluluğunun ve ülkemizin bir bütün olarak yaşadıkları için üzgünüm.”

"Hükümetin Avustralyalı Yahudileri korumak ve onların temel haklarını, yani kim olduklarıyla gurur duyma, dinlerini uygulama, çocuklarını eğitme ve Avustralya toplumuna tam olarak katılma haklarını garanti altına almak için her gün çalışacağını" vurguladı.

Avustralya federal hükümeti, silah yasaları, nefret söylemi ve polis ve istihbarat teşkilatı prosedürlerinin gözden geçirilmesiyle ilgili bir dizi reform açıkladı.

Albanese ayrıca “sokaklarımızdan silahları kaldırmaya” yönelik kapsamlı bir öneriyi de duyurdu. Bu geri alım programı, 35 kişinin ölümüne yol açan Port Arthur saldırısının ardından Avustralya'nın silah sahipliğine karşı sert önlemler aldığı 1996 yılından bu yana en büyük program olma özelliğini taşıyor.

Bu arada, saldırının gerçekleştiği Yeni Güney Galler hükümeti, eyalet parlamentosuna “ülkedeki en sert” olarak nitelendirdiği bir dizi silah kontrolü reformu sundu.

Yeni Güney Galler Başbakanı Chris Minns gazetecilere yaptığı açıklamada, “Dünyanın pazar günkü terör saldırısından öncekiyle aynı olduğunu iddia edemeyiz” dedi.

Yeni düzenlemelere göre, bireyler en fazla dört ateşli silaha sahip olabilirken, çiftçiler gibi istisnai durumlar için bu sayı 10'a kadar çıkabiliyor. Yetkililere göre, eyalette şu anda 1,1 milyondan fazla ateşli silah dolaşımda bulunuyor.

Yeni yasa ayrıca, şüphelilerden birine kayıtlı bir araçta bulunan DEAŞ bayrağı da dahil olmak üzere "terörist sembollerin" sergilenmesini yasaklıyor.

Yetkililer ayrıca, bir terör saldırısının ardından üç aya kadar protestoları yasaklayabilecekler.

Minns, Filistin yanlısı gösteriler sırasında kullanılan "intifadanın küreselleşmesi" ifadesi de dahil olmak üzere, nefret söylemini kısıtlamayı gelecek yıl değerlendireceğini belirtti.