El Kaide’nin yeni lideri Seyful Adil mi olacak?

Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı
Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı
TT

El Kaide’nin yeni lideri Seyful Adil mi olacak?

Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı
Seyful Adil (solda), Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri’nin 2015 yılında Tahran’da ilk kez yayınlanan nadir bir fotoğrafı

El Kaide örgütünün lideri Eymen ez-Zevahiri’nin öldürüldüğü haberi, El Kaide liderliğinin olası halefleri hakkında tartışma başlayana kadar kamuoyunda neredeyse hiç gündem olmadı.
Terör örgütü, dört hafta önce 71 yaşındaki el-Zevahiri’nin Afganistan’ın başkenti Kabil’de bir balkonda öldürüldüğü ABD insansız hava aracı saldırısından bu yana lidersiz durumda. Peki Usame bin Ladin’in kurduğu örgütün yeni lideri kim olacak ve örgütü hangi yöne götürecek?
‘Seyful Adil’ lakaplı Mısırlı, Zevahiri’nin yerini alacak adaylardan biri. 60 yaşlarında olduğu tahmin ediliyor. Yakın zamanda sızdırılan bir fotoğrafta, İran’ın başkenti Tahran’da çok sayıda kişinin en El Kaide lideri Eymen ez-Zevahiri’nin halefi olduğuna inandığı Seyful Adil de dahil üç üst düzey El-Kaide lideri görüldü. ABD hükümetinin birçok sınıflandırması da El-Kaide’nin üst düzey liderlerinin İran’daki varlığına işaret ediyordu. Ancak bu fotoğraf nadir kanıtlar sağladı. Fotoğrafta ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ödül listesindeki en çok aranan El-Kaide liderleri arasında bulunan (solda sağa) Seyful Adil, Ebu Muhammed el-Mısri ve Ebu el-Hayr el-Mısri görülüyor. Fotoğraf, İran Devrim Muhafızları’nın bu ve diğer El-Kaide liderlerini ev hapsinde tuttuğu iddiaları karşısında şüphe uyandırıyor.
Fotoğraf, ilk olarak 26 Ağustos 2022’de Twitter hesabı tarafından yayınlandı. İki ABD istihbarat yetkilisi, ‘FDD’s Long War Journal’ dergisine yaptığı açıklamada fotoğrafın gerçek olduğunu ve üç adamın isimlerini belirtti. İstihbarat yetkilileri, fotoğrafın 2015 öncesinde Tahran’da çekildiğini söyledi.
11 Eylül saldırılarından önce El Kaide ile resmen birleşen cihatçı bir grup olan Mısır merkezli ‘el-Cihad’ hareket üyesi olan Seyful Adil, uzun süredir El-Kaide liderlerinden biri. Diğer önemli terörist liderlerle birlikte İran’a sığındığı biliniyor. Seyful Adil, El-Kaide’nin askeri komutanı olarak görev yaptı ve Merkezi Karar Alma Konseyi’nin bir üyesiydi. Şu an Afganistan’ın içerisinde bulunduğuna inanılıyor.
Adil’in İran ve ana terörist vekili Hizbullah ile ilişkileri 1990’larında başına kadar uzanıyor. 2001 yılının başlarında ABD büyükelçiliğini bombalama davası sırasında, El-Kaide’den kaçan ve Cemal el-Fadl olarak adlandırılan bir kişi, Seyful Adil’i İran ve Hizbullah’tan patlayıcı eğitimi almış bir El Kaide lideri olarak nitelendirdi. ‘9/11 Komisyonu’, daha sonra El Kaide’nin bu eğitimi 1998 Kenya ve Tanzanya büyükelçiliklerini bombalamak için gerekli ‘taktik uzmanlığını’ geliştirmek için kullandığını tespit etti. Söz konusu büyükelçilikler, Hizbullah’ın 1980’lerin başlarında Lübnan’da ABD ve Batılı güçlere yönelik saldırılarına benzer şekilde gerçekleştirilmişti.
Abdullah Ahmed Abdullah olarak da bilinen Ebu Muhammed el-Mısri, aynı zamanda Mısır el-Cihad Hareketi’nin asli bir üyesiydi ve 1998 Kenya ve Tanzanya saldırılarının suç ortağıydı. Ayrıca El-Kaide’nin önemli bir lideri ve örgütün Merkez Konseyi üyesiydi. Söz konusu büyükelçiliklere yönelik saldırıların 22. yıldönümü olan 7 Ağustos 2020’de Tahran’da vurularak öldürülmeden önce El-Kaide liderliğinin hilafet hattındaydı.
Asıl adı Muhammed Receb Abdurrahman olan Ebu el-Hayr el-Mısri ise El-Kaide örgütünün üst düzey kademelerine yükselmeden önce ‘el-Cihad’ hareketinin asli üyesiydi. Washington Post’a göre ABD istihbaratı, Ebu el-Hayr’ı El Kaide’nin yönetim kurulu başkanı olarak sınıflandırdı. Ebu el-Hayr, daha önce El-Kaide’nin ‘dış ilişkiler başkanı’ pozisyonundaydı. Bu konum, Afganistan’da Taliban ile bağlantılı sayılıyor.
Eski Mısırlı subay Seyful Adil, askeri ve terör tecrübesi sayesinde uluslararası terör örgütünün adeta gazisi konumunda. ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI), Seyful Adil’i 10 milyon dolarlık ödülle dünyanın en çok aranan teröristlerinden biri olarak sınıflandırdı.
Eski FBI ajanı ve terörle mücadele uzmanı Ali Soufan, Seyful Adil’in hayat hikayesinin ya da onun hakkında bilinenlerin, bir ‘cihat romanına’ benzediğini yazdı. Soufan, Seyful Adil’in gençliğinden beri yabancı istihbarat teşkilatlarını ‘öldüğüyle’ kandırdığını ve teşkilatları tamamen başka biri olduğuna inandırdığını söyledi. Soufan’a göre yorgun bir yüz ve biraz boş bir görünümle gerçek Seyful Adil’i gösteren yalnızca üç fotoğraf mevcut. Gerçek adının Muhammed Salah Zeydan olduğuna inanılıyor.
Fundamentalizm konusunda uzmanlar, El Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin’in mesajlarına dikkati çekerken, Seyful Adil’in yaşıtlarından daha az kalifiye olduğunu ve liderliği devralırsa, bu Suriye’deki ve Irak içinde örgüt üzerinde olumsuz bir etki oluşturacağını söyledi. Muhammed Salah Zeydan olan Seyful Adil, 1989’da Afganistan’a taşındı be El Kaide’ye katıldı. Örgütün askeri yeteneklerini geliştirmede çok önemli bir rol oynadı. Eski tecrübelerinin yanı sıra Afrika Boynuzu başta olmak üzere birçok bölgesel şubesinin kurulmasına dahil oldu. Seyful Adil’in Mısır ordusunda özel bir birliğe katılımı sırasında patlayıcılar ve istihbarat faaliyetleriyle ilgilenirken deneyim kazanmış olması muhtemel. 1980’lerin sonunda Sovyet işgaline karşı savaşmak için Afganistan’a gittiğinden şüpheleniliyor. Aynı dönemde Pakistan ile sınır bölgesinde El Kaide kuruldu. Birleşik Devletler Barış Enstitüsü’nden Uzman İsfendiyar Mir, Afganistan’daki bu dönemin ‘son derece belirsiz’ olduğunu söyledi. Öte yandan Seyful Adil’in doksanların büyük bir kısmında ülkede olduğuna dair pek çok belirti olduğunu da dile getirdi.
Kısa bir süre sonra örgüt liderliğinde Usame bin Ladin’den sonra ikinci sıraya yükselen Seyful Adil, bir Afgan kampında eğitimlere önderlik etti, Sudan ve Somali’de başka kamplar kurdu, Yemen’de El-Kaide’nin Arap Yarımadası’ndaki bir kolunun temelini attı. 2011’de Pakistan’da bir ABD özel kuvvetler birliği tarafından öldürülen Bin Ladin’in, güvenliği söz konusu olduğunda Seyful Adil’den daha fazla kimseye güvenmediği söyleniyor.
Usta planlayıcı olarak Seyful Adil, El Kaide’nin en büyük iki saldırısına karıştı. Bunların ilki, 1998’de 200’den fazla kişinin öldüğü, Doğu Afrika’daki iki ABD büyükelçiliğine yönelik. İkincisi ise 2000 yılında 17 ABD askerinin öldürüldüğü ‘Cole’ adlı ABD destroyerine yönelik. 11 Eylül 2001 saldırıları ve Afganistan’ın ABD güçleri tarafından işgal edilmesinden sonra Seyful Adil, Kandahar’ın savunmasının komutasını üstlendi. Bu çerçevede Soufan, şu ifadelere yer verdi: “Seyful Adil, orada çok dayanıklı ve becerikli bir askeri lider olduğunu kanıtladı.”
Mir’e göre Seyful Adil, daha sonra İran’a kaçtı. 2010 yılına bir esir takasında serbest bırakılmadan önce önümüzdeki on yılın çoğunu Tahran’da ev hapsinde geçirdi. BM’ye bağlı El-Kaide ile mücadele uzman grubunun başkanı Edmund Fitton-Brown, Mısri’nin hala İran’da olabileceğini söyledi. Fitton-Brown’a göre Faslı Abdurrahman el-Mağribi’nin de orada ikamet etmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi. El-Kaide’nin en önemli medya platformunun yöneticisi olan Mağribi, örgütün boş olan en üst düzey pozisyonunu doldurmak için de olası bir aday.
El Kaide, şu anda DEAŞ’tan daha az tehlikeli kabul ediliyor. Geçen Temmuz ayında BM uzmanlarının bir raporunda, “El-Kaide, Afganistan’daki sığınağından doğrudan bir uluslararası tehdit olarak görülmüyor” ifadelerine yer verildi. Raporda, örgütün “dış operasyonlar yürütme yeteneğinden’ yoksun olduğuna dikkati çekti.
Raporda ayrıca, örgütün Afganistan dışında saldırılar gerçekleştirmesinin olası olmadığı ve örgütün şu anda ülkeyi yöneten Taliban için sorun çıkarmak istemediği belirtildi. Rapor, grubun nihai hedefinin bir kez daha ‘küresel cihat lideri’ olarak görülmek olduğunu kaydetti. Bu amaca, İran’ı terk etmesi veya örgütü oradan yönetmesi şartıyla Seyful Adil adlı bir liderin önderliğinde ulaşmak mümkün. Edmund Fitton-Brown, “İran, Seyful Adil’in gitmesine ve başka yerlerde El-Kaide ile öfke yaratmasına izin vermeyebilir” dedi.
İran, 11 Eylül saldırılarından önce El Kaide üyelerini kısmen korumuştu. El Kaide, bugün 20 yıl önceki 11 Eylül saldırılarından çok daha güçlü. BM raporuna göre DEAŞ gibi bir örgütün örneğin Avrupa’da saldırılar gerçekleştirmek için yalnızca sınırlı kaynakları olmasına rağmen, geçen yılki tahminlere göre El Kaide’nin dünya genelinde 30 bin ila 40 bin arasında üyesi bulunuyor. Yakın Doğu’da şubesi var. Ayrıca Güney Asya ve Arap Yarımadası, Afrika’daki en tehlikeli yerlerden bazıları.



Tayland-Kamboçya çatışmaları: "Arabulucu istemiyoruz"

Tayland ordusu, Kamboçya mevzilerine top saldırıları düzenliyor (Reuters)
Tayland ordusu, Kamboçya mevzilerine top saldırıları düzenliyor (Reuters)
TT

Tayland-Kamboçya çatışmaları: "Arabulucu istemiyoruz"

Tayland ordusu, Kamboçya mevzilerine top saldırıları düzenliyor (Reuters)
Tayland ordusu, Kamboçya mevzilerine top saldırıları düzenliyor (Reuters)

Tayland'la Kamboçya arasında üç gündür devam eden çatışmalarda Bangkok , Punom Pen yönetimiyle doğrudan görüşme talep ediyor.

ABD, Çin ve Malezya, taraflar arasında arabuluculuk teklif etse bile Tayland Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Nikorndej Balankura, Reuters'a dün yaptığı açıklamada, "Üçüncü bir ülkeye henüz ihtiyacımız yok" dedi.

Balankura, "İkili mekanizmanın en iyi çıkış yolu olduğu yönündeki görüşümüzün arkasındayız, bu iki ülke arasındaki bir çatışmadır" ifadelerini kullanarak, Kamboçya tarafının öncelikle sınırdaki şiddeti durdurması gerektiğini söyledi.

"Kapımız açık" diyen sözcü, Punom Pen yönetiminin gerekli adımları atarak kendileriyle iletişime geçmesini istedi.

Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği'ne (ASEAN) liderlik eden Malezya Başbakanı Enver İbrahim, perşembe günü iki ülkeyle görüştüğünü ve ateşkes teklif ettiğini söylemişti.

Kamboçya Başbakanı Hun Manet de dün yaptığı sosyal medya paylaşımında ülkesiyle Tayland'ın, Enver'in ateşkes önerisini kabul ettiğini ancak Bangkok yönetiminin son anda geri adım attığını ileri sürmüştü. Tayland'dan iddialara dair henüz bir açıklama gelmedi.

24 Temmuz'da çıkan çatışmalarda, şu ana kadar toplamda 32 kişi yaşamını yitirdi. Her iki ülke de bölgeden binlerce kişiyi tahliye ettiğini duyurdu. Taraflar, birbirini ilk ateşi açmakla suçluyor.

CNN'in analizinde, çatışmaların ABD-Çin rekabetinin bölgedeki yansıması olarak değerlendirilebileceğine dikkat çekiliyor.

ABD'nin NATO dışı müttefiklerinden Tayland'ın elinde, çok sayıda F-16 ve F-5'in yanı sıra Cobra ve Black Hawk helikopterleri de var. Eski ABD Pasifik Komutanlığı İstihbarat Direktörü Carl Schuster şunları söylüyor:

Tayland'ın hava gücü ve özel birlikleri Kamboçya'ya göre çok üstün. Büyük olasılıkla uzun menzilli silahlar ve hava operasyonlarına öncelik verecekler.

Çin'le sıkı ilişkilere sahip Kamboçya'nın elinde modern savaş jetleri yok. Ordunun envanterindeki tankların çoğu da eski Çin-Sovyet yapımı araçlar.

Ancak Schuster, arazi yapısının Kamboçya'ya avantaj sağladığını belirtiyor ve ordunun sınır bölgesine kara mayınları yerleştirdiğini söylüyor.

İki ülke arasındaki sınır ihtilafı, Kamboçya'nın Fransız sömürgesi olduğu dönemde çizilen ve bölgenin Tayland'dan ayrılması için kullanılan 1907 tarihli haritadan kaynaklanıyor.

Kamboçya toprak talebinde bulunmak için bu haritayı referans olarak kullanırken, Tayland haritanın yanlış olduğunu savunuyor.

Son dönemdeki gerginlikse 28 Mayıs'ta sınırda çıkan çatışmalarda bir Kamboçyalı askerin öldürülmesiyle başladı. Daha sonra Taylandlı bir asker, 16 Temmuz'da sınır bölgesinde bir mayına basarak tek bacağını kaybetti.

Independent Türkçe, Reuters, CNN