İran’da rejime en büyük tehdit gençlik

İranlı gençler ve rejim liderleri arasındaki uçurum gittikçe derinleşiyor

Temmuz 2021'de İran'da su sıkıntısına karşı yapılan protestolar (atalayar.com)
Temmuz 2021'de İran'da su sıkıntısına karşı yapılan protestolar (atalayar.com)
TT

İran’da rejime en büyük tehdit gençlik

Temmuz 2021'de İran'da su sıkıntısına karşı yapılan protestolar (atalayar.com)
Temmuz 2021'de İran'da su sıkıntısına karşı yapılan protestolar (atalayar.com)

İran gençliği, 1979’da gerçekleşen İran İslam Devrimi’nin ardından ülkede yetişen ikinci ve üçüncü kuşağı temsil ediyor. İran nüfusunun yarısından fazlasının 30 yaş altı gençlerden oluştuğu, dolayısıyla İran’ın genç ülkeler arasında yer aldığı biliniyor. Bu genç grubun çoğu yaşlılardan oluşan İranlı liderler tarafından yönetildiğine değinen Fransız dergisi Le Monde Diplomatique, İran'daki gençlerin karşılaştığı zorlukları ele aldı.
Şarku’l Avsat’ın Le Monde Diplomatique’ten aktardığı söz konusu makalede, İranlı gençler ile liderleri arasındaki bu yaş farkının boğulan bir toplumun arzuları ile devlet politikaları arasında büyük bir ayrılığa sebep olduğuna işaret ediliyor. Ayrıca “Devletin iç ve dış politikasının beraberinde getirdiği özgürlük kısıtlamaları, aynı zamanda ekonomik ve sosyal krizler yıllardır yoğunlaşmakta, gençlerin geleceğini karartmaya devam etmektedir” ifadeleri kullanılıyor.

Ekonomik çöküş
Makaleye göre, Ekim 2021'de İran'da yüzde 39 oranında enflasyon kaydedildi. Bazı gıdaların fiyatları 2020’ye göre yüzde 50 artış gösterdi. Temmuz 2015’te 1 dolar 32 bin İran riyaline denk düşer iken yaşanan değer kaybı ile birlikte 1 dolar 300 bin İran riyaline denk hale geldi. Nitekim bu değer kaybının vatandaşların satın alım gücü üzerinde ciddi bir etkisi oldu.
Makalede dikkat çekildiğine göre bu durumun asıl kurbanı ise artık kendi geleceklerini inşa etmekte zorlanan İranlı gençler. 2021'de 15-24 yaş arası gençlerin işsizlik oranının yüzde 23,7 olduğu kaydedilmişti. İşgücü piyasasına girenlerin çoğu geçici, hatta bazen tehlikeli işlerde çalışıyor.

Gençler göç ediyor
Söz konusu makaleye göre, başta ülkede kaydedilen ekonomik sorunlar olmak üzere eğitimdeki alt yapı eksikliği, meslek çeşitliliğinin bulunmaması, zorlu iklim koşulları gibi hususlar, kırsal kesimde yaşayan gençlerin daha iyi işler aramak için göç etmesine neden oluyor.
Yüksek lisans okuyanlardan iş bulamayan mezun sayısı 700 bini aşıyor. Dolayısıyla öğrenciler Kuzey Amerika’ya veya Avrupa’ya göç etmeye çalışıyor. Verilere bakıldığında eğitim düzeyi yüksek seviyelerdeki insanların göç etmesi dolayısıyla Söz konusu makalede ‘beyin göçüne’ dikkat çekiliyor. İran’dan her yıl 180 bin mezun göç ediyor.

İstikrarsız aile hayatı
Kartopu etkisine neden olan ekonomik kriz, aile evini terk etmek isteyen genç yetişkinlerin (25 ila 28 yaş) bir ev kiralayamamaları veya alamamaları, diğer yandan ise boşanmaların artması dolayısıyla aile yapısını da bozuyor.
Hükümetin doğum yanlısı politikasına rağmen doğum oranlarında düşüş kaydedilirken ekonomik sıkıntılar bireylerde psikolojik bozukluklara, bazen de savunmasız bireylerde uyuşturucuya ve intihara sebebiyet veriyor.

Protestoculara baskı
İran’daki milyonlarca genç, Kasım 2019’da ekonomik sıkıntılar ve artan akaryakıt fiyatları dolayısıyla protestolarda bulunmuş, ancak kolluk kuvvetlerinin şiddeti ile karşı karşıya kalmıştı. Reuters’ın haberine göre, gösterilen bu şiddet neticesinde en az bin 500 kişi hayatını kaybederken Uluslararası Af Örgütü verilerine göre 7 bin kişi tutuklanmıştı.
Söz konusu makaleye göre, tüm bu şiddet olayları İranlı yetkililerin interneti kesmesi dolayısıyla dış dünyanın İran’da olup bitenleri takip edemediği bir zamanda kaydedildi.
Makalede aynı zamanda İranlı gençlerden bir grup azınlığın ‘ağazade’ olarak bilindiğine dikkat çekildi. İktidardaki isimler ile akrabalıkları ve yakınlıkları ile bilinen ‘ağazade’ gençler, zamanı geldiğinde yüksek pozisyonlara getiriliyor. Kimisi yurtdışında İslami değerlere aykırı bir hayat, kimisi ise lüks bir hayat yaşıyor. Makalede “Ağazadelerin hayat tarzı, rejimin ikiyüzlülüğü ve yolsuzluğunun farkına varan toplumda hayal kırıklığı ve öfkeye neden oluyor” ifadeleri kullanılıyor.

Karşılıklı güven kaybı
‘Rejimin artık gençleri siyasi veya dini olaylar etrafında harekete geçiremeyeceğine’ dikkat çekilen makalede, son seçimlerdeki düşük katılımın halkın seçimler ile ilgilenmediğine, zirâ neticeyi bildiğine işaret ettiğini vurguladı. Aynı zamanda “Gençler artık otoriteye güvenmiyor. Aynı şekilde İran otoritesi de gençliğe güvenmiyor. Birçok ülkede gençlik gelecek ve umut ile eş anlamlı iken İran’da ise sorun kaynağı sayılıyor. Gençlerin rejimin azılı rakibi olması muhtemel” ifadelerine yer verildi.



Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
TT

Dibeybe, Libya sağlık sektöründeki ‘yolsuzlukla’ mücadele sözü verdi

Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)
Libya Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe pazar akşamı Libya'nın batısında sağlık sektörü yetkilileriyle yaptığı toplantı sırasında (UBH)

Resmi raporlara göre Libya Ulusal Birlik Hükümeti’ni (UBH) çevreleyen yolsuzluk suçlamalarının ortasında, Başbakan Abdulhamid Dibeybe ‘vatandaşların çıkarlarına zarar veren hiçbir uygulamaya’ müsamaha göstermeyeceğine ve tüm sektörlerdeki suiistimallerin üzerine gideceğine söz verdi.

Libya Denetim Bürosu, UBH de dahil olmak üzere ülkedeki birçok tarafın kamu parasını ‘israf’ ettiğini ortaya çıkardı. Ancak Libya Avukatlar İttifakı’na atfedilen bir raporda UBH Sağlık Bakanlığı öne çıkarıldı ve ‘mali ve idari yolsuzluk vakaları’ bu bakanlığa atfedildi.

Libya Avukatlar İttifakı tarafından yalanlanan raporda, ‘zimmete büyük miktarda para geçirme’ ve ‘500 milyon dinardan fazla değeri olan kanser ilacı kaçakçılığı’ (1 dolar = 5,47 dinar) suçlamalarının yanı sıra böbrek hastaları için ilaç ve tıbbi malzeme alımında ve hastane bakımında yolsuzluk ve suiistimal suçlamaları da yer aldı.

Bu suçlamalar karşısında Dibeybe pazar akşamı sağlık sektörü yetkilileriyle genişletilmiş bir toplantı yaparak sağlık sektöründeki yolsuzlukla mücadelenin hükümetinin en önemli önceliği olduğunu vurguladı. Dibeybe, ‘bu hassas dosyaya herhangi bir şekilde karışılmaması ya da gevşeklik gösterilmemesi’ konusunda uyarıda bulunarak, ‘vatandaşlara sunulan sağlık hizmetlerinin kalitesinden ödün verilmemesi’ gerektiğini belirtti.

UBH’nin bazı bakanları yolsuzluk davalarında hapis cezasına çarptırıldı. Son olarak Eğitim Bakanı Musa Mugaryif, mart ayı ortasında Trablus'taki bir mahkeme tarafından ders kitaplarının basım ihalelerinde ‘kayırma yaptığı’ gerekçesiyle üç yıl altı ay hapis cezasına çarptırıldı.

Dibeybe o dönemde, “Eğitim Bakanı, bakan olarak dokunulmazlığı olmasına rağmen kitapların tedarikini geciktirdiği için birkaç yıl hapis cezasına çarptırıldı” demişti.

 Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur (Başsavcılık ofisi)

Libya Başsavcısı Sıddık es-Sur, UBH Kültür Bakanı Mebruke Tuği Osman ile eski Sağlık Bakanı Ali ez-Zanati ve yardımcısı Semir Koko'nun ‘yolsuzluk’ davalarına karıştıkları, mali ve idari ihlallerde bulundukları suçlamasıyla tutuklu yargılanmalarına karar vermiş, ancak bu kişilerin tamamı serbest bırakılmıştı.

Uluslararası Şeffaflık Örgütü'nün 2021 raporuna göre Libya, yolsuzluktan en çok etkilenen ülkeler listesinde 180 ülke arasında 172. sırada yer alıyor.

Bakanlığın yanıtı

Sağlık Bakanlığı kendisine yöneltilen suçlamalara cevaben, ilaç ve tıbbi malzeme tedarikinde yolsuzluk yapıldığına dair tüm haberleri ‘ulusal sağlık kurumunun itibarını zedeleyecek bir iftira’ olarak nitelendirdi ve ‘personelinin çabalarının dürüstlüğünü sorgulamayı ve kişisel çıkarlar ya da dar siyasi kazanımlar elde etmek için hastaların acılarını istismar etmeyi’ amaçladığını söyledi.

Bakanlık, ‘özellikle onkoloji hastaları için yapılan tüm ilaç ve tıbbi ekipman ithalatının sıkı kontrol prosedürlerine uygun olarak ve ilgili düzenleyici makamlarla koordinasyon içinde gerçekleştirildiğini ve tüm yetkili makamların denetimine açık resmi kayıtlarla belgelendiğini’ kaydetti.

UBH dün yaptığı açıklamada, yeni kurumların kurulması da dahil olmak üzere tıp sektörünü geliştirmek için çalıştığını söyledi. UBH ayrıca, ‘temel sağlık hizmetlerinin etkinliğini arttırmak amacıyla’ çeşitli bölgelerdeki klinikleri ve sağlık merkezlerini denetleyecek bir temel tıbbi bakım otoritesinin kurulacağını duyurdu.

Libyalıların yurtdışında tedavi edilmesi konusuna da değinen UBH, Dibeybe'nin ‘yurtdışına gönderilen hasta sayısındaki artışı sınırlandırmak için ek kontroller oluşturulması’ gerektiğini vurguladığını belirterek, ‘ulusal sağlık kurumlarının kapasitelerini arttırmak ve yurtdışında tedaviye bağımlılığı azaltmak için bu dosyayı ülke içinde tedaviyi yerelleştirme planlarıyla ilişkilendirmenin’ önemini vurguladı.