Yemen, BM’nin Hudeyde’ye yakıt girişi talebine olumlu yanıt verdi

Riyad, Husilerin gerilimi artıran hamlelerine karşı tepkisini bir kez daha dile getirdi.

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, perşembe günü Aden’de hizmet projelerini değerlendirmek amacıyla yerel yönetimle düzenlenen toplantıya başkanlık etti. (SABA)
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, perşembe günü Aden’de hizmet projelerini değerlendirmek amacıyla yerel yönetimle düzenlenen toplantıya başkanlık etti. (SABA)
TT

Yemen, BM’nin Hudeyde’ye yakıt girişi talebine olumlu yanıt verdi

Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, perşembe günü Aden’de hizmet projelerini değerlendirmek amacıyla yerel yönetimle düzenlenen toplantıya başkanlık etti. (SABA)
Yemen Başbakanı Muin Abdulmelik, perşembe günü Aden’de hizmet projelerini değerlendirmek amacıyla yerel yönetimle düzenlenen toplantıya başkanlık etti. (SABA)

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in ABD ve Avrupa desteğiyle Yemen’de ateşkesi güçlendirmek için anlaşma yapmaya yönelik çabaları sürerken Suudi Arabistan dün Yemen hükümetinin Husi milislerinin neden olduğu insani krizi hafifletmek amacıyla BM’nin talebine olumlu yaklaşmasını ve yakıt gemilerinin Hudeyde Limanı’na girmesine izin vermesini memnuniyetle karşıladı.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Krallığın Yemen’de BM himayesindeki ateşkesin başarılı olmasına yönelik kararlılığını ve Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg’in Yemen krizine kapsamlı bir siyasi çözüm bulma çabalarına destek verdiğini bir kez daha dile getirdi.
Açıklamada Krallığın, Husi milislerinin BM ateşkesini kötüye kullanmasına ve 2019 Aralık’tan bu yana BM himayesinde işleyen Hudeyde Limanları’na petrol türevlerini taşıyan gemilerin girişlerinin engellemesine kesin bir şekilde karşı olunduğu kaydedildi. Husi milislerin bu hamleleri savaşı sürdürmek, ateşkesi boşa çıkarmak ve özellikle kontrol alanlarındaki çalışanların maaşlarının ödenmesine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla yaptığı vurgulandı. 
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, Yemen hükümetinin gemilere giriş izni verme ve insani durumu göz önünde bulundurarak ateşkesin sonuna kadar bu adımı sürdürme kararına övgüde bulundu.
Yemen hükümeti perşembe günü yaptığı açıklamada, petrol türevlerini taşıyan gemilerin Hudeyde limanlarına girişi için kendi tarafından herhangi bir kısıtlama bulunmadığını yeniden dile getirdi. Açıklamada, hükümet insani dramı hafifletmek ve Husi milislerinin uluslararası topluma şantaj yapma ve karaborsadan yasa dışı zenginleşme adımlarını engellemek için bu yönde tüm ek kolaylıkları sağlama konusundaki kararlılık vurgulandı.
Yemen hükümeti, Husi milislerin 10 Ağustos’tan bu yana petrol şirketleri ve tacirlerini, Aralık 2019’dan beri yürürlükte olan Hudeyde limanlarından yakıt ithal etmeye yönelik uluslararası BM mekanizmasını ihlal etmeye zorlamaya başladığını belirtti. Husilerin bunu, BM tarafından desteklenen ateşkesi bozmak ve özellikle kendi kontrol alanlarındaki çalışanların maaşlarını ödemekle ilgili yükümlülüklerinden kaçmak için yaptığı kaydedildi.
Yemen hükümeti, Husi milislerinin söz konusu uygulamalarının ateşkes şartlarına uygun bir şekilde düzenli petrol türevlerini taşıyan gemilerin girişinin engellenmesine, kendi amaçları için suni bir yakıt krizi yaratılmasına ve sonucu düşünülmemiş bir gerilime neden olduğunu belirtti.
Açıklamada, anayasal ve etik sorumluluk ile özel sektörün gerekli petrol türevlerine olan ihtiyacına yanıt olarak Yemen hükümetinin, ‘Birleşmiş Milletler’in, BM mekanizması gereğince yasal prosedürlerinin eş zamanlı olarak tamamlanması koşuluyla, bir dizi akaryakıt gemisinin Hudeyde limanlarına girmesine izin verilmesine yönelik talebini’ kabul ettiği duyuruldu.
Yemen hükümeti yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
“Hudeyde limanlarındaki prosedürler, 2 Nisan’da ateşkesin başlamasından bu yana uygulananlarla aynıdır. Bunlar, ülkenin geri kalan limanlarında uygulanan prosedürlerden de farklı değildir.”
Açıklamada, ateşkesin başlangıcından bu yana, Yemen’de meşru hükümeti destekleyen Arap Koalisyonu ve BM ile koordineli olarak, Hudeyde Limanı’nda 963 bin 492 tondan fazla petrol türevi taşıyan 35 geminin yükünün boşaltılmasını kolaylaştırıldığı belirtildi.
Açıklamada, Yemen hükümeti ile ilgili olarak şu ifadelere yer verildi:
“Ek insani adımlar atıyor ve herhangi bir yeni krizden veya petrol türevlerinin fiyatlarındaki artıştan Husi milislerini sorumlu tutuyor. Ayrıca ateşkes şartlarına bağlılığını, vatandaşların haklarını koruyacak her şeyi yaptığını ve hiçbir ayrım gözetmeksizin onlarla eşit şartlarda ilgilendiğini vurguluyor.”
Açıklamada, hükümetin Husi milislerin yanlış bilgilendirme ve birçok insani meseleye ilişkin iddialarına karşı Yemen halkının bilincine güvendiği ifade edildi. Husilerin, yandaşlarının yayılmacı faaliyetlerine ve İran’ın nükleer silahlarıyla ilgili pazarlıklarının yanı sıra toplumsal dokuyu ve ulusal kimliği bozduğu, savaş ekonomisinden ve insanların çektiği acılardan kâr elde etmeye çalıştığı, ülkenin kaynaklarını boşa harcadığı, dünya barışını ve güvenliğini tehdit ettiği vurgulandı.
ABD’nin Yemen Özel Temsilcisi Tim Lenderking, kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmak amacıyla mevcut Yemen ateşkesini iyileştirmeye ve genişletmeye yönelik BM ve uluslararası çabalarının devam ettiğini açıkladı.
Lenderking, Suudi Arabistan merkezli el-Hades kanalına verdiği röportajda, barış sağlamaya yönelik uluslararası çabaları reddeden tarafların ‘izole edileceğini’ vurguladı. Ülkesinin Yemen’de barışı destekleme çabaları çerçevesinde bölgeyi yaklaşık 20 kez ziyaret ettiğini söyledi.
Lenderking, Yemen’deki durum karşısında başta beş büyük ülke olmak üzere uluslararası toplumun tutumundaki birliğe övgüde bulundu. Ülkesinin Husileri terörist grup olarak sınıflandırmamasının, Biden yönetiminin ‘insani durumu ağırlaştırmamayı’ amaçlayan politikasından kaynaklandığını söyledi.
BM Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg perşembe günü düzenlenen kapalı oturumda, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne Yemen’deki durumla ilgili son çalışmaları hakkında bilgi verdi. Grundberg toplantıda, ikinci kez uzatılan ateşkesi 2 Ekim’e kadar uzatma planını uygulamada konseyin desteğini almayı hedefliyordu.
Husilerin, BM’nin ve uluslararası tarafların Yemen’e barış getirme çabalarını kasıtlı olarak sabote etmeye çalışacağına yönelik endişeler artarken Yemen ordu kaynakları milisleri cuma günü, Yemen ordusunun Taiz’in batısındaki bölgelerine saldırmakla suçladı ve ordu güçlerinin çok sayıda ölü ve yaralıya neden olan saldırıyı püskürtmeyi başardığını belirtti.



Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
TT

Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)

Bugün, Liamin Zerval’ın Cezayir’de Cumhurbaşkanlık seçimlerini kazanmasının 30. yıldönümü. 1991’de Kurtuluş Cephesi’nin kazandığı seçimlerin iptalinin ardından yaşanan krizin ardından, Zerval’ın sandığa gitme kararı Cezayir siyasetinde bir dönüm noktası oldu. O dönemde muhalifler, ordu destekli yönetimin halk desteğinden yoksun olduğunu belirtiyordu. Zerval ise bu argümanı ortadan kaldırdı.

Bu karar büyük bir risk içeriyordu. Kan gölüne dönen Cezayir’de silahlı gruplar oy kullanacakları tehdit ediyor, ana muhalefet partileri ise seçimleri boykot çağrısıyla sabote etmeye çalışıyordu. Buna rağmen Zerval meydan okudu. Cumhurbaşkanlığı kazan sürpriz olmasa da, halkın tehditlere rağmen sandığa gitmesi ve yüksek katılım sağlaması büyük bir sürprizdi. Bu, “terör korkusunu” yıkmak anlamına geliyordu.

Zerval, böylece Cezayir yönetimine bir tür “meşruiyet” kazandırarak terör dönemini sona ermeye başladı. Ertesi yıl düzenlenen parlamento seçimleriyle 1991’de iptal edilen seçimlerin etkisi tamamen silindi. Ordu, silahlı grupları yenilgiye uğrattı ve çoğu, Zerval’ın halefi Buteflika’nın 1999’da çıkardığı af yasasından yararlandı.

Bugün genç kuşaklar, 1990’ların kanlı dönemini ve Zerval’ın seçim zaferinin önemini hatırlamayabilir. “Şarku’l Avsat”, İngiltere Ulusal Arşivi’nden ortaya çıkan belgeler ışığında, 1995 Kasım’ında Zerval’ın zaferini mercek altına alıyor.

de
1995 Cezayir seçimlerinin sonuçlarına ilişkin İngiliz belgesinin bir kopyası (Şarku’l Avsat)

Gizli belgeler, Zerval’ın zaferinin Batı’da kafa karışıklığı yarattığını gösteriyor. Fransa, resmi olarak “tebrik” mesajı göndermekten kaçındı; İngiltere ise Kraliçe II. Elizabeth’in mesaj göndermesini uygun bulmadı, ancak Başbakan bir tebrik iletecekti.

17 Kasım 1995 tarihli bir İngiliz belgesine göre, Zerval oyların %61,34’ünü alarak kesin bir zafer kazandı. Belgede, üç yıldır süren terör ve baskıya rağmen katılımın %75 ile beklentilerin çok üzerinde gerçekleştiği belirtiliyor. Katılım özellikle kadınlar ve gençler arasında yüksekti; bu da yönetim için açık bir mesaj taşıyordu: “Sessiz çoğunluk, laik bir devlette barış içinde yaşamak istiyor.”

Rakip aday Mahfuz Nahnah ise oyların yalnızca %25,38’ini alabildi; yani seçmenlerin büyük çoğunluğu İslami yönetimi reddetti. Ana muhalefet partilerinin boykot çağrısı işe yaramadı; aksine, rejim bu durumdan fayda sağladı. Seçimin meşruiyeti beklenenden daha güçlüydü ve boykot eden partiler uzlaşma mesajları verdi.

Seçimlerin güvenli ve düzenli geçmesi için geniş çaplı askeri ve polis önlemleri alındı. Bazıları seçimlere hile karıştırıldığını iddia etse de, belgeler sürecin dürüst ve şeffaf olduğunu, sonuçların teknik olarak doğru olduğunu gösteriyor. Ancak analistler, Zerval’ın askeri desteğin gölgesinden çıkıp çıkamayacağı konusunda temkinliydi.

Belgeler göre , Zerval’ın hem diyalog hem de terörle mücadeleye dayalı ikili politikayı sürdüreceğini, ancak önceliğinin terörle mücadele olacak. 1996 parlamento seçimleri, boykot eden muhalefet için bir teşvik unsuru olabilirdi, ancak İslami Kurtuluş Cephesi’nin yeniden rehabilitasyonu uzak durdu. Uzun vadeli istikrar konusunda sosyal ve ekonomik sorunların çözülmemiş olması endişe yarattı.

Uluslararası tepkiler “temkinli iyimserlik” şeklindeydi. Avrupa Birliği, yüksek katılım ve şiddetsiz seçimlerden memnundu ve reform programlarına desteğini sürdürmeyi planlıyordu.

Fransa, resmi olarak ılımlı bir tepki verdi; Chirac mesaj gönderecek, ama “tebrik” kelimesini kullanmayacaktı. Özel olarak, Fransız hükümeti sonuçtan memnundu; yüksek katılım, İslami Kurtuluş Cephesi ve Sosyalist Güçler Cephesi’ni zayıflatmıştı.

İngiltere başbakanı tebrik mesajında siyasi diyaloğa başlama isteği ve İngiliz şirketlerinin (BP’nin milyar dolarlık ihaleye girmesi) çıkarlarına değindi. Kraliçe’nin mesaj göndermesi ise askeri rejimin sicili nedeniyle uygun görülmedi.

Zerval’ın 30 yıl önceki zaferi, Cezayir’de terör korkusunu aşan bir halk iradesinin simgesi olarak tarihe geçti.


Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
TT

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Fares Boulos, Sudan'daki savaşı ‘dünyanın en büyük insani krizi’ olarak tanımladı. Boulus, Fransız Haber Ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada diplomatik çabaların barışa doğru ilerleme sağlamasını umduğunu söyledi.

Sudan’da 2023 yılının nisan ayında Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden bu yana, on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi.

HDK, geçtiğimiz ekim ayı sonlarında, Sudan’ın Darfur bölgesinin batısında yer alan stratejik öneme sahip olan Faşir şehrini 18 ay süren kuşatmanın ardından ele geçirdi. Bu süreçte toplu katliamlar ve cinsel şiddet olayları yaşandığına dair haberler basına yansıdı.

dsfrg
Faşir’deki çatışmalardan kaçarak Tavile’deki bir mülteci kampına sığınan çocuklar, 3 Kasım 2025 (AP)

Boulos, Katar’ın başkenti Doha'da AFP’ye, Sudan'daki çatışmanın ‘günümüz dünyasındaki en büyük insani kriz ve en büyük insani felaket’ olduğunu söyledi.

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faşir’de özellikle son iki-üç hafta içinde yaşananları ve o videoları hepimiz gördük. O haberleri gördük. Bu zulümler kesinlikle kabul edilemez. Bu durum bir an önce sona ermeli.”

Washington, savaşan tarafları Sudan'da ateşkes ilan etmeye çağırdı.

Ordu yanlısı Sudan hükümeti, ABD'nin ateşkes önerisiyle ilgili toplantının ardından savaşa devam edeceğini açıkladı.

HDK ise arabulucuların insani ateşkes önerisini kabul ettiğini duyururken, savaşmaya devam ediyor.

ABD'nin Sudan'daki arabulucu ortaklarıyla birlikte her iki tarafı da ‘üç aylık insani ateşkes’ üzerinde anlaşmaya çağırdığını söyleyen Boulos, ‘ateşkesin tartışıldığı ve müzakere edilmek üzere olduğunu’ belirterek, Tarafları bu öneriyi kabul etmeye ve gecikmeksizin derhal uygulamaya koymaya çağırdıklarını söyledi.

xssadf
Faşir’deki HDK üyeleri (AFP)

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, geçtiğimiz eylül ayında, önce insani yardım için ateşkes, ardından kalıcı ateşkes ve sivil yönetime geçiş için ortak bir bildiri yayınladı. Ancak bildiride savaşan tarafların hiçbirinin geçiş sürecine katılmayacağı belirtildi.

Boulos, ABD’nin ortaklarıyla birlikte, sivil yönetime geçiş de dahil olmak üzere daha geniş kapsamlı plan konusunda ‘önümüzdeki haftalarda bazı ilerlemeler kaydetmeyi’ umduğunu belirtti.

ABD’li yetkili, ‘en büyük önceliğin insani boyut ve insani ateşkes olmaya devam ettiğini’ vurguladı.


Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
TT

Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)

Irak’ta geçtiğimiz hafta yapılan genel seçimlerde sadece Basra'daki Fav-Zaho İttifakı adayının bir sandalye kazandığı muhalefet kanadındaki üç ittifakın ezici bir yenilgiye uğramasıyla yeni parlamentoda sivil güçlerin temsiliyeti tamamen ortadan kalktı.

Sivil ittifaklar arasında Bedil, Sivil Demokratik Hareket, Fav-Zako ve Medeniyyun yer alıyordu ve yaklaşık 389 aday vardı. Ancak bu adayların çoğu, ittifak liderlerinin ‘sıfır’ olarak nitelendirdiği sonuçlar aldı.

Adaylar, geleneksel partilerin sahip olduğu etki ve finansman ağlarının belirleyici bir rol oynadığını, sivil güçlerin ise iç çekişmelerden ve zayıf organizasyon ve finansmandan şikayet ettiğini söylediler. Ayrıca, destekçileri arasındaki güven eksikliği ve katılımın azalmasının kazanma şanslarını düşürdüğünü de eklediler.

Adaylar, yenilgilerinin ‘seçimler adaletsizliğin olması’, siyasi finansmanın denetlenmemesi ve nüfuzlu grupların seçmenler üzerinde baskı kurmasından kaynaklandığını söylediler.