Harkov Mucizesi: Ruslar kalelerinden nasıl çekildi?

Ukraynalı askerler Harkov bölgesindeki bir köyün kurtarılmasını kutluyor (Reuters)
Ukraynalı askerler Harkov bölgesindeki bir köyün kurtarılmasını kutluyor (Reuters)
TT

Harkov Mucizesi: Ruslar kalelerinden nasıl çekildi?

Ukraynalı askerler Harkov bölgesindeki bir köyün kurtarılmasını kutluyor (Reuters)
Ukraynalı askerler Harkov bölgesindeki bir köyün kurtarılmasını kutluyor (Reuters)

Ukrayna ordusu ‘Harkov mucizesi’ ile, Rus kuvvetleri tarafından işgal edilen 2 bin kilometrekarelik bir alanı 48 saatten daha kısa bir sürede geri almayı başardı ve çok sayıda kasaba ani bir saldırıyla düştü.
Ülkenin kuzeydoğu ve güneyini birbirine bağlayan İzyum şehri neredeyse Rus direnişi olmadan geri alındı.
Geri çekilen Rus askerlerinin geride bıraktığı teçhizat ve mühimmat hacmi göz önüne alındığında, ‘Rusya, Ukrayna’nın en büyük silah tedarikçilerine katıldı’ diye şaka yapanlar dahi oldu.
Dikkatler, iki hafta önce güneybatıda Ruslar tarafından işgal edilen tek Ukrayna bölgesel başkenti olan Herson’u kurtarmak için başlayan taarruza çevrildi.
Oradaki yavaş ilerleme, bazı gözlemcilerin bunu Ukrayna’nın başarısızlığı olarak görmesine neden oldu.
Şehri çevreleyen üç Rus savunma hattını delme, bazı köprüleri yıkma ve Rus askerlerini aceleyle hazırlanmış köprüler üzerinde harekete geçirme konusunda bazı başarılar elde edilmesine rağmen, askeri operasyonların bıraktığı genel izlenim, Herson’un ‘sonsuza kadar’ Rus yetkililerin elinde kalacağıydı.
Güneybatıdaki durumun belirsizliği, Rus medyacıların söylemlerini tırmandırmasına ve tüm Ukraynalı askerlerin öldürülmesini talep etmelerine neden oldu.
Harkov-İzyum ekseninin, bazı Rus güçlerini çekilmek ve Herson yakınlarındaki büyük Ukrayna saldırısını püskürtmeye konsantre olmalarını engellemek için dikkat dağıtıcı saldırılardan başka bir şey olmayacağına inanılıyordu.
Ancak sürpriz, Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı’nın doğuda Harkov civarından güneye doğru önemli bir atılım gerçekleştiğini duyurmasıyla gerçekleşti.
Ardından Ukrayna, bazı kasabaların Rus güçlerinden alındığını duyurdu ve sosyal medyada Rus birliklerinin çekildiği şehirlere giren Ukraynalı askerlerin fotoğrafları ortaya çıktı.
Rus ordusunun işgal ettiği Ukrayna topraklarının yüzde 20’si ile karşılaştırıldığında 2 bin kilometrekare çok büyük bir alan değil.
Ukrayna’nın suskunluğu ve zafer konuşmalarından kaçınması, Kiev’in savaşın bitmediğini ve Kremlin’in bu düelloyu kazanmak için kararlı duruşunu ne pahasına olursa olsun değiştirmeyeceğini anladığını gösteriyor.
Ayrıca elde edilenler, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky’ye göre Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile barış müzakerelerini başlatmak için yeterli değil.
Bununla birlikte, askeri uzmanlara göre, Ukrayna’nın stratejik inisiyatifi ele geçirmesi ve ağır zırhlı bir orduya ve hava üstünlüğüne karşı açık bir savaşta açık bir hezimete uğratma yeteneğini gösterdi.
Bu basit bir detay değil ve düşman saldırılarının etkisiyle geri çekilme fikrini reddeden Rusya’yı geri adım atmaya zorlayabilir.
ABD Genelkurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley, “Rusya büyük kaynakları olan büyük bir ülke. Ukrayna konusunda çok ciddi emelleri var. Bu yüzden Ukrayna’nın hayatta kalma mücadelesini sürdürmesi gerekli olacak” dedi.
Ancak Rusya’nın devasa kaynaklarını Ukrayna savaşına dahil etmesi konusunda karşı karşıya olduğu birkaç sorun var.
Bunlardan ilki insan unsurudur.
Kiev’e resmen savaş ilan etmemek ve olup biteni ‘özel askeri operasyon’ olarak değerlendirmek, Rus seferberliğinin ilan edilmesini ve uygun vatandaşların askere alınmasını engelledi.
Bazı bölgelerde yürütülen gönüllülüğü teşvik eden kampanyalar da görünüşe göre yeterli olmadı.
Öte yandan, genel seferberlik ve zorunlu askerliğin, bugüne kadar Rus iç bölgesinin istikrarını, kabul edilebilir bir hizmet düzeyi ve tüketim mallarının akışını korumayı başaran Putin yönetimi için önemli ekonomik, sosyal ve belki de güvenlik ve siyasi sonuçları olacaktır.
Sorunlardan ikincisi, bu yüzyılın ilk on yılında tanık olduğu reformlar sırasında Rus ordusu tarafından benimsenen sistemin doğası ile ilgilidir.
Yani havacılık dışında her türlü silahı içine alan ‘ortak muharebe timi’ tabirini benimsemenin, oldukça merkezileşmiş Sovyet komuta tarzına alışmış ve kalifiye olmayan subaylar tarafından uygulanamayacağı kanıtlandı.
Bu başarısızlığın sonuçları, büyük bir Rus konvoyu Kiev’e giden yollarda durduğunda tanksavar füzeler ve insansız silahlı hava araçları (SİHA) için kolay bir av haline geldiği, Mart ve Nisan ayları arasındaki Kiev Savaşı sırasında verilen ağır kayıplarda belirgindi.
Binlerce asker ve subayın komutansız bırakılıp sahadan kaybolduğu, Harkov yakınlarındaki ‘komuta ve kontrol hiyerarşisinin’ hızla çöküşünde de görüldü.
Üçüncü ve en tehlikeli sonuç ise, Moskova’nın asla tahammül edemeyeceği, Ukrayna’daki yenilgisinden emin olması halinde nükleer silahlara başvurup başvurmayacağıyla ilgili soru.
Rus füzeleri kime karşı ve hangi düzeyde fırlatılacak, taktik, operasyonel veya stratejik bir nükleer saldırı olacak mı, olmayacak mı?



Dünya basınından özetler: İsrail, İran rejimini nasıl değiştirmek istiyor?

İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 
İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 
TT

Dünya basınından özetler: İsrail, İran rejimini nasıl değiştirmek istiyor?

İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 
İran'ın Tel Aviv'e attığı balistik füzeler, İsrail'in Demir Kubbe savunma sistemini harekete geçirdi (AP) 

İsrail ve İran arasındaki saldırılar sürerken, dünya basınındaki analizlerde Tel Aviv yönetiminin Tahran'da rejim değişikliğinin peşinde olduğu yazılıyor.

Reuters'ın analizinde, İsrail'in saldırılarda sadece İran'daki nükleer tesisleri değil, üst düzey askeri yetkilileri de hedef alarak Tahran yönetiminin "hem ülke içindeki hem de bölgedeki müttefikleri nezdindeki güvenilirliğini azaltmayı amaçladığı" belirtiliyor.

İran devlet medyasının aktardığına göre saldırılarda Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Muhammed Bakıri, Devrim Muhafızları Genel Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami ve İsrail'e yönelik saldırıları komuta eden isimlerden General Gulam Ali Reşid öldürüldü. Ayrıca operasyonda 6 nükleer bilim insanı da yaşamını yitirdi.

ABD'li düşünce kuruluşu Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü'nden Michael Singh, şu değerlendirmeleri paylaşıyor:

İsrail'in bunu yapmasının nedenlerinden birinin rejimi değiştirmek olduğu düşünülüyor. İran halkının ayaklanmasını görmek istiyorlar.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da dünkü saldırıların ardından yaptığı açıklamada İranlıları rejime karşı ayaklanmaya çağırmıştı.

Diğer yandan analizde, İran halkı arasında onlarca yıldır süren İsrail düşmanlığının, Netanyahu'nun beklediği desteği almasını güçleştireceğine dikkat çekiliyor. Ayrıca ABD Başkanı Donald Trump'ın, İsrail'in yanında yer alırken Tahran'da rejim değişikliği istediğine dair hiçbir işaret vermediği vurgulanıyor.

BBC'nin analizinde de İsrail'in bu saldırılarla İran'da "zincirleme reaksiyon" oluşturarak rejimi yıkmayı hedeflediği belirtiliyor. Ancak Netanyahu yönetiminin "büyük bir kumar" oynadığı yazılıyor.

Tahran'ın çok daha çatışmacı bir pozisyon almasıyla misillemelerin uzun süreli bir savaşa evrilebileceği belirtiliyor. Öte yandan İran'da rejimin çökmesi halinde 90 milyon nüfusa sahip ülkenin kaosa sürükleneceği, bunun da tüm Ortadoğu'yu etkileyeceği ifade ediliyor.

Wall Street Journal (WSJ) da İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in yaklaşık 40 yıllık rejiminin "varoluşsal bir tehlikeyle" karşılaştığını yazıyor. İsrail saldırıları sonucu üst düzey askeri yetkililerini kaybeden İran'ın Tel Aviv yönetimine kuvvetli misillemeler yapamayabileceği ifade ediliyor. Ayrıca Hamaney'in Kızıldeniz'deki gemilere ya da ABD'nin çıkarlarını Ortadoğu'da temsil eden birimlere saldırmaktan büyük ihtimalle kaçınacağı belirtiliyor.

Kaliforniya'daki Donanma Yüksek Lisans Okulu'ndan Afshon Ostovar, şu değerlendirmeleri yapıyor:

Hamaney kendine karşı dürüst olursa, yenilgiye uğradığını kabul edecektir. Uğruna çalıştığı her şey gözlerinin önünde dağılıp gidiyor. Yönettiği gemi karaya oturdu.

New York Times (NYT) ise Tahran'ın İsrail saldırısını öngöremediğini yazıyor. İran'ın, ABD'yle nükleer müzakerelerin başarılı olmaması durumunda İsrail'den saldırı beklediği fakat görüşmeler sürerken Tel Aviv'in böyle bir hamle yapacağını ummadığı belirtiliyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan İranlı yetkililer, İsrail'in saldırı ihtimaline dair istihbaratların Tahran yönetimi tarafından "propaganda" diye nitelenip göz ardı edildiğini söylüyor.

"Yükselen Aslan" operasyonu

İsrail dün sabaha karşı başlattığı "Yükselen Aslan" operasyonuyla Tahran başta olmak üzere İran'daki birçok şehre saldırı düzenlemişti. 20'si üst düzey komutan, 6'sı nükleer bilimci en az 78 kişi ölmüştü.

İran misilleme olarak İsrail'e 100 kadar drone göndermiş, Tel Aviv ise bunların hava sahasına ulaşmadan imha edildiğini bildirmişti.

Ancak İran'ın balistik füzelerle başlattığı saldırıda roketler Tel Aviv'in güneyindeki bazı binalara isabet etti. İsrail'in kamu yayımcısı KAN'ın aktardığına göre saldırılarda üç kişi öldü, 172 kişi yaralandı.

İran’ın yarı resmi Mehr Haber Ajansı’na göre İsrail, bugün Tebriz rafinerisi yakınlarına saldırı başlattı. Ayrıca önemli savunma ve askeri üslerin bulunduğu Loristan, Hamedan, Kirmanşah şehirleri de hedef alındı. Henüz ölü ve yaralı sayısı bilinmiyor.

Diğer yandan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) İsrail'in hedef aldığı İran'ın Natanz nükleer tesisinde sızıntı olduğunu bildirdi. İsrail ordusu İsfahan'daki nükleer tesisi de vurmuştu.

Independent Türkçe, BBC, Reuters, Wall Street Journal, New York Times