Bin yıllık mumyalar incelenince vahşi cinayetler ortaya çıktı

İncelenen mumyalardan ikisi erkek, biri kadındı

İncelenen mumyalar arasında doğal yollarla ölen tek kişi kadındı (Frontiers)
İncelenen mumyalar arasında doğal yollarla ölen tek kişi kadındı (Frontiers)
TT

Bin yıllık mumyalar incelenince vahşi cinayetler ortaya çıktı

İncelenen mumyalar arasında doğal yollarla ölen tek kişi kadındı (Frontiers)
İncelenen mumyalar arasında doğal yollarla ölen tek kişi kadındı (Frontiers)

Almanya'daki arkeologlar, Latin Amerika'dan gelen üç mumyanın içini bilgisayarlı tomografi cihazıyla inceledi ve ikisi için vahşi cinayet sonucuna vardı.
MS 900 ile 1300 arasında tarihlenen mumyalar, Peru ve Şili'de uzun süre önce keşfedilmişti. Mumyalardan ikisinin erkek, birinin de kadın olduğu belirlenmişti.
Son araştırmada kadının doğal sebeplerden ölmüş gibi göründüğü, erkek mumyalarınsa şiddetle dövüldüğü ve birinin bıçaklandığı tespit edildi.
Kafatasları ve iskeletler üzerinde yapılan önceki araştırmalar, o dönemde Latin Amerika'da yaşamış erkeklerin kalıntılarının yüzde 20'sinden fazlasında şiddete uğradıklarına dair belirtiler olduğunu ortaya koymuştu.
Bu da eski Latin Amerika medeniyetlerinde şiddetin yaygın olduğunu düşündürmüştü.
Almanya'daki Münih-Bogenhausen Akademi Kliniği'nde görev alan, yeni araştırmanın arkasındaki isimlerden Andreas Nerlich, "Buradaki şiddetli travma izleri kafatasları ve iskeletler üzerinde yapılan önceki çalışmalarda görülenlerden daha fazla" dedi.
Nerlich, mumyaların aslında 19. yüzyılda keşfedildiğini ve daha sonra Avrupa'ya getirildiğini de aktardı. Bunlar şimdiye kadar modern görüntüleme teknolojileriyle incelenmemişti.
Modern teknolojinin sağladığı olanakların yanı sıra mumyaların yumuşak dokularının korunması da yeni keşifte etkili oldu.
Nerlich, "İncelediğimiz üç mumyadan ikisinde ölümcül travma izlerini gösterdik. Bu insan kalıntıları sadece iskeletten oluşsaydı, gördüğümüz travma türlerini tespit edemezdik" ifadelerini kullandı.
Hakemli bilimsel dergi Frontiers'ta yayımlanan bulgulara göre, kurbanlardan ilki, yüzüne ağır bir darbe almıştı. Aort damarı yırtılan bu mumyada akciğeri delen bir bıçak yarası da göze çarpıyordu.
Ekip bu bireyin nihai ölüm nedeninin bıçak yarasından kaynaklanan kan kaybı olduğunu düşünüyor.
Diğer erkek mumyada iyileşmekte olan çok sayıda kafatası kırığı tespit edildi. Bu da söz konusu kişinin birçok kez şiddet gördüğüne ve travma geçirdiğine işaret ediyor.
Ekip, bu kişinin başının arkasına aldığı büyük bir darbeyle öldüğünü tahmin ediyor.
Nerlich bu tür mumyaları yeniden inceleyerek literatüre katkıda bulunduklarını belirtti:
"Müzelerden gelen başka mumyalar üzerinde benzer araştırmalar yürüterek travma türleri ve şiddetin sıklığı hakkında daha fazla bilgi elde edebileceğimizi umuyoruz."
Independent Türkçe, Gizmodo, Discover Magazine



T-rex'in atalarının nereden geldiği bulundu

Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
TT

T-rex'in atalarının nereden geldiği bulundu

Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)
Kuzey Amerika'da yaşayan T-rex'in soyu, diğer uçamayan dinozorlarla birlikte yaklaşık 66 milyon yıl önce tükendi (Pedro Salas/Sergey Krasovskiy)

Bilim insanları, Tyrannosaurus rex'in (T-rex) atalarının 70 milyon yıl önce Asya'dan Kuzey Amerika'ya göç ettiğini buldu. 

66 milyon ila 68 milyon yıl önce yaşayan T-rex yaklaşık 4 metre boya ve 12 metre uzunluğa ulaşabilen devasa bir dinozordu. 

Bu türün fosilleri genellikle Kuzey Amerika'da ortaya çıkarken, atalarının nereden geldiği bir süredir tartışma konusuydu. T-rex'in, ait olduğu tyrannosaurid grubunun Asya'daki üyelerine daha çok benzemesi bu belirsizliğin temel nedeni. 

Bazı bilim insanları bu nedenle T-rex'in atalarının Asya'da ortaya çıkıp Kuzey Amerika'ya gittiğini düşünüyordu. 

Bulguları hakemli dergi Royal Society Open Science'ta dün (7 Mayıs) yayımlanan çalışma, bu teoriyi destekleyen sonuçlara ulaştı. 

Araştırmacılar çeşitli tyrannosaurid türlerinin nerede ve ne zaman keşfedildiğine, evrimsel ağaçlarına ve bölgenin çevresel koşullarına dair verileri kullanarak bir bilgisayar modeli oluşturdu. 

Modelde fosil kayıtlarındaki boşlukları da hesaba katan ekip, T-rex'in atalarının Asya'da keşfedilmeyi bekleyen kalıntıları olduğunu düşünüyor. 

T-rex'in atalarının hem Kuzey Amerika hem de Asya'da fosilleri varken T-rex'in kalıntılarına sadece Kuzey Amerika'da rastlandığını saptadılar. 

Bilim insanları bu nedenle T-rex'in atalarının, deniz seviyelerinin düşmesi sonucu bir kara yolu açılmasıyla, yaklaşık 70 milyon yıl önce Asya'dan Kuzey Amerika'ya gittiğini söylüyor.

University College London'dan makalenin başyazarı Cassius Morrison "T-rex'in coğrafi kökeni hararetli tartışmalara konu oldu" diyerek ekliyor:

Modellememiz, T-rex'in atalarının muhtemelen Asya'dan Kuzey Amerika'ya gittiğini ve bugünkü Sibirya'yla Alaska arasındaki Bering Boğazı'nı geçtiğini gösteriyor.

Yeni çalışma tyrannosaurid ve kuzenleri megaraptorların nasıl devasa boyutlara ulaştığına da ışık tuttu. 

Araştırmacılar, her iki grubun da 92 milyon yıl önceki sıcaklık artışının ardından atalarına göre çok daha büyük vücut boyutlarına ulaştığını tahmin ediyor. Bu küresel ısınmanın ardından sıcaklıklar düşmüş ve daha soğuk bir iklim görülmüştü. 

Bilim insanları bu ortamda diğer büyük dinozor türlerinin yok olması ve bu iki grubun soğuk havalara daha iyi adapte olması sayesinde büyüyüp geliştiğini düşünüyor.

Çalışmanın ortak yazarı Charlie Scherer "Muhtemelen yaklaşık 90 milyon yıl önce nesli tükenen, eşit derecede büyük teropodların yerini almak için bu kadar devasa boyutlara ulaştılar" diyerek ekliyor:

Bu yok oluş, muhtemelen tiranozorların bu boyutlara ulaşmasını engelleyen ekolojik bariyeri ortadan kaldırdı.

Independent Türkçe, CNN, Live Science, Cosmos Magazine, Royal Society Open Science