Türkiye’deki Suriyeliler grev çağrısını reddetti

Suriyeli genci öldürüp dayısını tehdit eden Türk’e 26 yıl hapis

Mart 2020’de Edirne bölgesindeki göçmenler, Yunanistan sınırına doğru yürüyor (Arşiv)
Mart 2020’de Edirne bölgesindeki göçmenler, Yunanistan sınırına doğru yürüyor (Arşiv)
TT

Türkiye’deki Suriyeliler grev çağrısını reddetti

Mart 2020’de Edirne bölgesindeki göçmenler, Yunanistan sınırına doğru yürüyor (Arşiv)
Mart 2020’de Edirne bölgesindeki göçmenler, Yunanistan sınırına doğru yürüyor (Arşiv)

Suriyeli iş insanı ve aktivist Abdullah el-Homsi’nin Türkiye’deki Suriyelilere yaptığı “12 Eylül’den 17 Eylül’e kadar 6 gün boyunca greve gitme” çağrısı, sosyal medya organları üzerinden Suriye aktivistler tarafından geniş çaplı bir ret ile karşılaştı. Müslüman Kardeşler (İhvan) Teşkilatı’nın Suriye kolu da devreye girerek, Suriyelileri bu tür şüpheli ve kışkırtıcı çağrılara yanıt vermemeye davet etti.
Öte yandan Türk yargısı, Suriyeli bir genci öldüren ve dayısını ölümle tehdit eden bir Türk vatandaşına 26 buçuk yıl hapis cezası verdi.
Homsi’nin geçen hafta yaptığı çağrı karşısında sığınmacı karşıtlığı ile öne çıkan Zafer Partisi (ZP) Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın açıklamalarına yanıt olarak Suriyeli aktivistler, karşı kampanya başlattı. Öyle ki aktivistler, ZP’nin Türkiye ile Suriye halkları arasında bir fitne ve ırkçılık atmosferi yayması nedeniyle Suriyelilere, grev planını yavaşlatmaları ve geri çekmeleri çağrısında bulundu.
Suriyeli aktivistler, bu çağrıya yanıt vermenin ve bir greve dahil olmanın, birçok Suriyelinin geçim kaynaklarının kesilmesine ve işlerinden atılmasına yol açabileceği ve (bazı muhaliflere atıfla) bazılarının grevi siyasi bir kart olarak kullanmasına neden olabileceği konusunda uyardı. Aktivistler ayrıca, Suriyelilerin büyük çoğunluğunun Türkiye’de çalışma izni almadıkları için işlerinde yasal korumadan yararlanamadıklarına, bu nedenle grevin herhangi bir yasal ve toplumsal faydasının olmayacağına dikkati çekti.
Suriye İhvanı da Türkiye’deki Suriyelilerin greve gitmesi çağrıların hususunda 11 Eylül’de yaptıkları açıklamada, ‘şüpheli’ olarak nitelendirdiği bu çağrıların, sağduyudan yoksun olduğunu, Suriyeli işçilerin koşullarını dikkate almadığını ve sonucunun ters tepeceğini vurguladı.
İhvan, “Pazartesi günü Türkiye topraklarında Suriyeli işçilerin toplu greve gitmesi için bazı kişilerin yaptığı şüpheli çağrı, sağduyudan yoksundur. Grev çağrısı, zamanlaması, içeriği ve hedefleri bakımından Suriyeli işçilerin koşullarını dikkate almayan bir çağrıdır. Bu çağrıya cevap verilmesi halinde sonuçlarından biri de Suriyelilere yönelik antipatinin artması olacaktır. Bu gibi hareketler Suriyeli mültecileri göç ettikleri evlerinde huzursuz edecektir. Tüm bunlar, Beşşar Esed’in, Rusya’nın ve İran’ın üzerinde çalıştığı projelerdir. Suriyeli mülteciler, kendilerini kucaklayan, onurlandıran ve karşılayan bir ülkede dışlanmış yabancılar konumuna düşecektir” değerlendirmesinde bulundu.
Suriye - Türkiye Ortak Komitesi, daha önce ‘Suriye ve Türkiye halkları arasındaki ilişkileri bozacak tahrik edici konuşmalara’ karşı uyarıda bulunmuştu.
Öte yandan Türkiye’deki bir grup Suriyeli mülteci, Avrupa Birliği’ne (AB) ulaşmak için ‘ışık konvoyu’ oluşturmaya çalışıyor. Konvoya katılım davetleri, geçen hafta sosyal medya üzerinden başladı. Organizatörler, bir hafta önce hazırlanan ve şu anda 70 bine yakın kişinin takip ettiği ‘Telegram’ üzerinde kurulan bir kanal aracılığıyla, bu konvoy için planlar yapıldığını söyledi. Suriyeli organizatörler ise Avrupa’ya gitmek isteyenlere uyku tulumu, çadır, can yeleği, su, konserve ve ilk yardım çantası getirmeleri çağrısında bulunuyor. Organizatörlerden biri olan ve kimliğinin açıklanmasını istemeyen 46 yaşındaki mülteci, Fransız haber ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada, “Gitme zamanı geldiğinde bunu ilan edeceğiz” dedi.
Organizatörlere göre, konvoy bir gözlemci liderliğinde 50 kişilik gruplara ayrılacak. Telegram’daki kanalın sorumlularından biri, “10 yıldır Türkiye’deyiz. Korunuyoruz ama Batılı ülkeler bu yükü paylaşmalı” dedi.
Türkiye’de büyük çoğunluğu şehirlerde yaşayan yaklaşık 3,7 milyon mülteci bulunuyor. Ancak özellikle Türkiye’nin Beşşar Esed rejimine dair tutumundaki son değişiklikten ve rejimle diyalog ve ilişkileri normalleştirme konusundaki istekliliğinden sonra, şu an ülkelerine iade edileceklerinden korkuyorlar. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, daha önce 1,5 milyon Suriyeli mültecinin “gönüllü olarak geri dönecekleri” planını açıklamıştı. Muhalefet partileri, gelecek yıl seçimleri kazanmaları halinde tüm Suriyelileri Esed, AB ve Birleşmiş Milletler (BM) ile koordineli olarak geri gönderme sözü veriyor.
Geçen cuma günü Türkiye’de yayınlanan bir haber, Türkiye topraklarından ayrılarak Avrupa ülkelerine giden Suriyeli mültecilerin sayısının, 10 bini BM’nin yeniden yerleştirme projesi bağlamında ve 15 bini de kaçakçılık yoluyla olmak üzere yaklaşık toplam 25 bin Suriyeli olduğunu ortaya koydu. Şarku’l Avsat’ın Türkiye basınından aktardığı habere göre Suriyelilerin Türkiye’yi terk etmelerinin nedeni; Türkiye sokaklarında ve muhalefet partilerinde mülteci karşıtı söylemlerin artması, ikamet ve hareket kısıtlamaları ve ekonomik zorluklar. Türkiye’deki birçok Suriyeli mülteci, kötü muameleden, artan ırkçılıktan, ZP gibi sığınmacı karşıtı partilerin yanı sıra  diğer muhalefet partilerinin seçim kampanyalarında da kazanım elde etmek için Suriyeli mültecileri Esed rejimine teslim etme söylemlerinden rahatsız. 

Türk yargısından cinayete sert ceza
Öte yandan İstanbul Yüksek Ceza Mahkemesi, Suriyeli genç Kuyumcu Muhammed el-Yafi’yi öldüren ve dayısı Muhannad Makki’yi sol koluna ateş ederek öldürmekle tehdit eden katil hakkında, 26 buçuk yıl hapis cezası verdi.
Mahkeme, Türk vatandaşı Fatih Halizeroğlu’nun yaklaşık iki yıl önce İstanbul Beyazıt’ta bir kuyumcu dükkanında genç kurbanı kasten öldürmekten ve yanında bulunan dayısını ve başka bir genci öldürmeye teşebbüs etmekten suçlu bulunduğunu açıkladı.
Katilin Yafi’yi öldürmekten 25 yıl, dayısı Muhannad Makki’yi öldürmeye teşebbüsten ise bir buçuk yıl hapis cezasına çarptırıldığını belirten mahkeme, katilin maktule, yakınına ve bir başka kişiye susturuculu tabanca kullanarak birkaç el ateş ettiğini kaydetti.
30 Aralık 2020 tarihinde hırsızlık yapan katil, İstanbul’un Beyazıt semtinde bir kuyumcuya baskın düzenledi ve dükkân sahibi Suriyeli Muhammed el-Yafi’ye ateş açtı. Olay sırasında dükkânda bulunan Yafi’nin dayısı Suriye Muhannad Makki de kolundan yaralandı.



Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı

Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı
TT

Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı

Selam: Lübnan ordusu, Litani'nin güneyinde 500'den fazla askeri mevziyi dağıttı

Lübnan Başbakanı Nevvaf Selam, ordunun Litani Nehri'nin güneyindeki bölgede 500'den fazla mevzi ve silah deposunu imha ettiğini belirterek, ‘İsrail saldırganlığının gölgesinde istikrarın sağlanamayacağını’ vurguladı.

Yeni hükümetin kuruluşunun 100’üncü günü münasebetiyle konuşan Selam, ‘devletin otoritesini dayatmak’ için çalışmaya devam etme sözünü yineledi. Selam, “Kurtuluş ancak gerçek bir reform süreci başlatarak ve Arap kardeşlerimizin güvenini yeniden kazanarak sağlanabilir… Lübnan tarihinin önemli bir aşamasında” ifadelerini kullandı.

“Refik Hariri Uluslararası Havaalanı yolundaki tüm partizan resimler ve sloganlar kaldırıldı. Bu yolda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Görev Gücü (UNIFIL) unsurlarına saldıranlar gözaltına alındı” diyen Selam, yerinden edilmiş Suriyelilerin güvenli bir şekilde geri dönüşünü kolaylaştırmak için çalışmaların devam ettiğini bildirdi.

Selam, hükümetin 100 gün içinde gerçekleştirdiklerinden bahsederek şunları söyledi: “Bugün bir yük haline gelen bankacılık gizliliği yasasını çıkardık. Hedefimiz modern ve iyileşen bir bankacılık sistemi kurmak. Zira insanların mevduatlarını geri kazanmanın yolu bu.”

Uluslararası Para Fonu (IMF) ile devam eden müzakerelerde kaydedilen ilerlemeye işaret eden Selam, “Ben mevduatların silinmesi fikrinden vazgeçilmesinden yanayım” dedi.

“Biri yeniden yapılanma diğeri de yatırım için olmak üzere iki konferans düzenleyeceğiz” diyen Selam, hükümetin yeniden yapılanmaya öncelik verdiğini, bu amaçla 250 milyon dolarlık bir kredi sağlandığını ve dört yıllık bir plana göre eğitim, sağlık ve diğer sektörleri desteklemek için 350 milyon dolardan fazla değerde projeler üzerinde çalışıldığını vurguladı.

“Gerçek büyümenin tüm bölgeleri kapsaması gerektiğini” vurgulayan Selam, bu nedenle güney, kuzey ve Bekaa Vadisi'ni ziyaret ederek bu bölgelerin ihtiyaçlarını yerinde gördü.

Hükümetin reformları bağlamında, ‘performansı arttırmak ve hizmet seviyesini yükseltmek için liyakat ve rekabetçiliğe dayalı yeni bir işe alım mekanizmasının benimsenmesinin’ yanı sıra telekomünikasyon sektörünün geliştirilmesine, elektrik sektöründe reform yapılmasına ve yenilenebilir enerji projelerine odaklanılmasına işaret etti.