Cezayir’de İngilizce öğretimi Fransa’nın tahtını sallar mı?

Cezayir Milli Eğitim Bakanı Abdulhakim Bilabid önümüzdeki günlerde Frankofonlarla karşı karşıya gelecek. (Cezayir TV)
Cezayir Milli Eğitim Bakanı Abdulhakim Bilabid önümüzdeki günlerde Frankofonlarla karşı karşıya gelecek. (Cezayir TV)
TT

Cezayir’de İngilizce öğretimi Fransa’nın tahtını sallar mı?

Cezayir Milli Eğitim Bakanı Abdulhakim Bilabid önümüzdeki günlerde Frankofonlarla karşı karşıya gelecek. (Cezayir TV)
Cezayir Milli Eğitim Bakanı Abdulhakim Bilabid önümüzdeki günlerde Frankofonlarla karşı karşıya gelecek. (Cezayir TV)

Ali Yahi
Cezayir’de yeni eğitim öğretim yılı için geri sayım başladı. İlkokul üçüncü sınıfta İngilizce eğitiminin başlayacak olması ise ülkedeki Fransız egemenliğini sallayıp sallamayacağına yönelik soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Azim ve tartışma
Söz konusu projenin başarılı olması için kararlı olduklarını ifade eden Milli Eğitim Bakanı Abdulhakim Bilabid, İngilizce derslerin başlatılmasının Cezayir’de okullar için büyük bir kazanç olacağını vurguladı. Siyasi iradenin mevcudiyeti Cezayir toplumunun projenin etkinliğine dair inancı göz önüne alındığında bunun başarılı olacağı kanaatini dile getiren Bakan, bakanlığın bu yönde maddi manevi tüm kapasiteyi seferber edeceğini ifade etti.
Kararı olumlu karşılayanlar gibi karşı çıkanlar da oldu. Ancak Frankofonların beklenen muhalefeti ile karşılaşılmadı. Eski Bakan Ali bin Muhammed’in 1992 ila 1993 öğretim yılında bu yönde adım atmak isteyip de atamaması dolayısıyla kararın engelleneceğinden korkuluyor.

Dalga konusu
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre modern ve çağdaş tarih araştırmacısı Reşid Veled Busyafa, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
 “Başka hiçbir ülkede Cezayir’de olduğu gibi seçkinlerin kalkıp da sömürge dilini savunduğunu göremezsiniz. 1900’lü yıllardan bu yana bilimin, teknolojinin, ekonominin ve turizmin diline açılmak için kaydedilen zorlu girişimlere rağmen, Fransızlardan korkulduğundan İngilizcenin Cezayir’in öncelikli yabancı dili olarak benimsenmesine karşı çıkılıyor. Halbuki bu ideolojik bir mesele değil. Dünyaya daha fazla açılmak, Fransız dilinin bizi yerleştirdiği kapalı çemberden çıkmak için bir fırsat aslında. Fransızlar da teknolojik ve bilimsel gelişmelere ayak uydurmak için bu çemberden çıkmaya çalışmıştı.”
Söz konusu karar, az gelişmişlikten kurtulmanın herhangi bir dil ile bağlantılı olmadığını düşünen bazı Cezayirliler için dalga konusu oldu. Aynı zamanda ilkokul çağındaki çocukların dört farklı dili öğrenmeye yetecek zamanlarının olup olmadığı üzerine duruldu.
Arap diline etkisinden şikayet edenlere şaşırdığını belirten Busyafa, İngilizcenin Arapça için eğitimde, yönetimde, medyada ve hatta kamusal alanlarda dayatılan Fransızca gibi bir tehdit oluşturmadığını vurguladı. Aynı zamanda böyle düşünenlerin neden bunca yıl sessiz kaldıklarını da sorguladı.

Resmi dil
Independent Arabia’ya konuşan Fransız dili profesörü Kemal Dahi şunları söyledi:
 “Fransızca, yazılı bir anayasa veya kanun olmadan resmi dildir. Yetkililerin, birimlerin, yazışmaların, reklamların, mağazaların ve diğerlerinin kullandığı dildir. 132 yıllık Fransız sömürgeciliğinin ardından ülkenin bağımsızlığından bu yana kullanılan ilk yabancı dil konumundadır. Böyle bir durumda İngiliz dili projesinin başarısını tespit etmek zor. Cezayir; Fransa ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti ardından Fransızcanın en çok konuşulduğu üçüncü ülke. Uluslararası Frankofoni Örgütü'nün raporuna göre 15 milyon Cezayirli Fransızca konuşuyor. Bu, Cezayirlilerin yüzde 33’üne denk geliyor.”
Boumerdes Üniversitesi'nde Fransızca öğretim görevlisi Riyad Gasili, Fransa harekete geçmediği ve Fransızcanın İngilizce ile değiştirilmesinden vazgeçilmediği sürece Fransa’nın Fransız kültürünü yayacak, çıkarlarını savunacak insanları kaybedeceğini öne sürdü. Böylece Fransız etki alanının daralacağını ifade eden Gasili, Cezayir hükümetinin aslında Arap dilini teşvik etmeye çalıştığını, ancak Cezayir'de kültürel olarak tarafsız görüldüğü için İngilizceyi teşvik etmek istediğini ifade etti. Nitekim Fransızcanın eleştirilere neden olduğunu hatırlattı.

Arapça esas dil mi?
Araştırmacı İzzeddin Kadari el-İdrisi ise Facebook hesabından paylaştığı gönderide şunları söyledi:
“Cezayir’de Fransız dilinin bir kültür olarak görülmesinin kapsamlı bir şekilde reddedildiği açık. Bu güzel bir gelişme. Ancak bir dil öğrenmek ile onu bir kültür haline getirmek arasında bir ayrım yapmak gerekiyor. Herhangi bir dili öğrenmek oldukça olumlu. Ancak bir kültür haline getirmek ve günlük yaşamınızda kullanmak kültürel sömürgeciliktir. Birçoğunun Fransızcanın yerini İngilizcenin alması, yani bir kültürel sömürgeciliğin bir başkasıyla değiştirilmesi gerektiğini söylediğini görmeye başladık. Müfredatta Fransızcanın yerini İngilizce alırsa buna şüphe yok. Nitekim İngilizce, dünya çapında Fransızcadan daha çok kullanılıyor. Ancak sanki kimliksiz, dilsiz ve kültürsüzmüşüz gibi Fransızcaya alternatif bir kültür aranmamalı, Arapça temel alınmalıdır.”



İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?
TT

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

İsrail’in Somaliland’da askeri üs kurma girişiminin ardından Mısır’ın muhtemel seçenekleri neler?

Binyamin Netanyahu hükümeti, iç siyasi krizlerden kaçmak amacıyla bölgesel cephelerde gerilimi tırmandırma yarışına girerken, son dönemde Afrika Boynuzu’nda, özellikle de Somaliland’da İsrail kaynaklı “tehlikeli” olarak nitelendirilen hamleler dikkat çekiyor.

Somaliland’da bir İsrail askeri üssü kurulması ihtimali, Mısır ve Arap dünyasının ulusal güvenliğini yeni bir stratejik sınavla karşı karşıya bırakıyor. Kızıldeniz’in girişine yönelik herhangi bir müdahalenin “kırmızı çizgi” olduğu yönündeki resmî ve hukuki uyarılar, bu tür bir adımın bölgeyi daha önce gündeme gelmemiş askerî seçeneklere sürükleyebileceğine işaret ediyor.

Şarku’l Avsat Al Arabiya’dan aktardığı habere göre Askerî tabloyu ayrıntılı biçimde analiz eden Harp Akademileri Yüksek Askerî Çalışmalar Akademisi’nden öğretim üyesi Tümgeneral Usame Mahmud Kebir, yaptığı açıklamalarda, Netanyahu’nun hükümetinin dağılmasını önlemek için siyasi ve askerî gerilimi canlı tutmaya çalıştığını belirtti.

Kebir’e göre İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ederek Somaliland’ı bağımsız bir devlet olarak tanıması, üç temel jeostratejik hedefe dayanıyor:

  • Birincisi, Husileri yakın mesafeden tehdit edebilecek bir askerî üs kurmak;
  • İkincisi, Somali’deki Türk çıkarlarını hedef almak;
  • Üçüncüsü ve en tehlikelisi ise Kızıldeniz’in girişindeki deniz trafiğini kontrol ederek Mısır’a baskı uygulamak. Bu durumun Süveyş Kanalı gelirlerini olumsuz etkileyeceğini ve Etiyopya’nın Nahda Barajı dosyasında Kahire’ye karşı siyasi koz kazanmasına hizmet edeceğini vurguladı.

Mısırlı askerî uzman, Kahire’nin bu girişimleri diplomatik olarak derhal kınadığını, ancak İsrail’in fiilen askerî üs inşasına başlaması halinde sürecin “daha etkili bir aşamaya” evrilebileceğini ifade etti. Kebir, Mısır’ın ulusal güvenliğini ve stratejik kazanımlarını koruyacak yeterli araç ve düzenlemelere sahip olduğunun altını çizdi.

Hukuki ve uluslararası boyuta ilişkin değerlendirmede bulunan uluslararası hukuk profesörü Dr. Muhammed Mahmud Mehran ise, İsrail’in bu adımda ısrar etmesinin “stratejik kırmızı çizginin aşılması” anlamına geleceğini söyledi. Mehran, Al Arabiya.net ve Al Hadath.net’e yaptığı açıklamada, Mısır’ın yalnızca diplomatik seçeneklerle yetinme lüksüne sahip olmadığını; Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. maddesi uyarınca önleyici savunma tedbirleri alma yükümlülüğü doğacağını dile getirdi.

Mehran ayrıca, Somali’nin meşru hükümetiyle Mogadişu’da imzalanan ortak savunma anlaşmaları çerçevesinde Mısır’ın halihazırda bölgede askerî varlık bulundurmasının, Kahire’ye “hukuki ve sahadaki araçlar” sağladığını ve bu sayede gayrimeşru üs kurma girişimlerinin engellenebileceğini belirtti.

Coğrafi mesafenin Mısır Silahlı Kuvvetleri için caydırıcı bir unsur olmayacağını vurgulayan Mehran, Babülmendep’teki hayati çıkarların korunmasının mümkün olduğunu ifade etti.

Mehran, değerlendirmesini şu sözlerle tamamladı: Somaliland’da herhangi bir İsrail askerî varlığı Mısır tarafından tek başına karşılanmayacak; bu adım, 1950 tarihli Arap Ortak Savunma Sistemi ile de karşı karşıya kalacak. Söz konusu sistem, Arap ülkelerini varoluşsal tehditlere karşı ortak hareket etmeye zorunlu kılıyor.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu askeri operasyona hazırlık amacıyla Mukalla Limanı’nın tahliyesini istedi

Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)
Yemen'deki Mukalla Limanı’nın genel görünümü (Arşiv)

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu bugün, tüm sivillere Hadramut ilindeki Mukalla Limanı’nı bir sonraki duyuruya kadar derhal tahliye etmeleri çağrısında bulundu. Koalisyon, bu önlemin onların güvenliğini sağlamak amacıyla alındığını vurguladı.

Tahliye talebinin liman çevresinde yapılacak askeri operasyon hazırlıkları ile birlikte can ve mal güvenliğini korumayı amaçladığını açıklayan Arap Koalisyonu, herkesin verilen talimatlara uymasını ve güvenliklerinin sağlanması için iş birliği yapmasını istedi.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Dr. Reşad el-Alimi’nin Güney Geçiş Konseyi'ne (GGK) bağlı silahlı unsurların Hadramut’taki sivillere karşı işlediği ciddi ve korkunç insani ihlalleri nedeniyle talebi üzerine sivilleri korumak için acil önlemler alınacağını açıkladı. Bu önlemler, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) gerilimi yatıştırmak, GGK güçlerini geri çekmek, mevzilerini Vatan Kalkanı Güçleri'ne devretmek ve yerel makamların sorumluluklarını yerine getirmelerini sağlamak için yorulmak bilmeden sürdürdükleri ortak çabaların devamı niteliğinde. Arap Koalisyonu güçleri, bu çabaları bozacak her türlü askeri eyleme, sivil hayatları korumak ve Suud Arabistan-BAE’nin çabalarının başarısını sağlamak için doğrudan ve derhal müdahale edileceğini teyit ediyor.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı'nın meşru Yemen hükümetine yönelik sürekli desteğini ve kararlı tutumunu teyit eden Tümgeneral Maliki, herkesi ulusal sorumluluklarını yerine getirmeye, itidal göstermeye ve güvenlik ve istikrarı korumak için barışçıl çabalara yanıt vermeye çağırdı.


Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
TT

Yemen'de meşru hükümete destek veren Arap Koalisyonu’ndan Mukalla Limanı’na gelen askeri teçhizata “sınırlı” saldırı

Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare
Arap Koalisyonu tarafından yayınlanan ve sınırlı saldırının hedef alınan askeri teçhizatı belgeleyen videodan bir kare

Yemen'de meşru hükümete destek veren Suudi Arabistan öncülüğündeki Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı, Mukalla Limanı’nda dışarıdan verilen askeri desteği hedef alan ‘sınırlı’ bir hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Arap Koalisyonu Ortak Kuvvetler Komutanlığı Sözcüsü Tümgeneral el-Maliki, yaptığı açıklamada, “Geçtiğimiz cumartesi ve pazar günü, iki geminin Koalisyon Ortak Kuvvetler Komutanlığı'ndan resmi izin almadan Fuceyra Limanı’ndan Mukalla Limanı’na girerken görüldü. İki geminin mürettebatı, izleme sistemlerini devre dışı bıraktı ve çatışmayı körüklemek amacıyla Yemen'in doğu illerindeki (Hadramut ve el-Mahra) Güney Geçiş Konseyi (GGK) güçlerini desteklemek için büyük miktarda silah ve savaş aracı indirdi. Bu eylem, ateşkese ve barışçıl bir çözüm arayışına karşı yapılmış açık bir ihlaldir. Aynı zamanda Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2216 sayılı kararı da ihlal edilmiştir.” İfadelerini kullandı.

Tümgeneral Maliki, Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi’nin Arap Koalisyonu güçlerine yönelik Hadramut ve el-Mahra’daki sivilleri korumak için gerekli tüm askeri önlemleri alması yönündeki talebine dayanarak güvenliği ve istikrarı tehdit eden bu silahların oluşturduğu tehlike ve gerginlik çerçevesinde bu kararı aldıklarını açıkladı.

Arap Koalisyonu Hava Kuvvetleri, bu sabah, Mukalla Limanı’nda iki gemiden indirilen silah ve savaş araçlarını hedef alan sınırlı bir askeri operasyon gerçekleştirdi. Bu operasyon, uluslararası insani hukuk ve geleneksel kurallar çerçevesinde ve hiçbir yan hasar meydana gelmeyecek şekilde belgelendikten sonra gerçekleştirildi.

Tümgeneral Maliki, Arap Koalisyonu’nun Hadramaut ve el-Mahra'da gerilimi azaltmaya ve sükuneti sağlamaya devam edeceğini, meşru Yemen hükümeti ve koalisyonla koordinasyon sağlanmadan herhangi ülkenin Yemen’deki herhangi bir gruba askeri destek sağlamasını engelleyeceğini, böylece Suudi Arabistan ve Arap Koalisyonu’nun güvenlik ve istikrarı sağlama ve çatışmanın yayılmasını önleme çabalarının başarıya ulaşmasının amaçlandığını vurguladı.