Yeni geliştirilen bir ilaç, kanser vakalarında bağışıklık sistemine yardımcı oluyor

Akciğer tümörünün mikroskop altındaki görüntüsü. (Araştırma Ekibi)
Akciğer tümörünün mikroskop altındaki görüntüsü. (Araştırma Ekibi)
TT

Yeni geliştirilen bir ilaç, kanser vakalarında bağışıklık sistemine yardımcı oluyor

Akciğer tümörünün mikroskop altındaki görüntüsü. (Araştırma Ekibi)
Akciğer tümörünün mikroskop altındaki görüntüsü. (Araştırma Ekibi)

Kanser hücreleri, insan bağışıklık sisteminden kaçma, kendini gizleme ve etkinliğini sınırlayan yöntemler kullanma konusundaki kabiliyetleriyle tedavi süreçlerini oldukça zor hale getirir.
ABD San Francisco'daki Kaliforniya Üniversitesi'nden araştırmacılar, bu engellerin bazılarının üstesinden gelen ve kanser hücrelerini bağışıklık sistemi tarafından yok edilmek üzere işaretleyen bir ilaç geliştirdiler.
KRAS proteininin mutasyona uğramış bir versiyonu, kanser hücrelerinin büyümesini sağlıyor. Bu mutant versiyon, onu normal proteinden ayıran küçük bir değişiklik yaratıyor.
Bir süredir KRAS proteininin mutasyona uğramış versiyonunun detaylı analizlerini yapan kimyager Kevan Shokat başkanlığındaki araştırma ekibi, bağışıklık sisteminin zaten bunu tanıma yeteneğine sahip olduğunu ancak genellikle tam olarak tespit edemediğini kaydetti. Ekip bu sorunu yeni geliştirdikleri ARS1620 ilacıyla çözüme kavuşturdu.
Cancer Cell dergisinin son sayısında yayımlanan bir çalışmada açıklanan yeni tedavi, proteinin bu mutasyona uğramış versiyonunu işaretleyerek bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini hedeflemesini çok daha kolay hale getiriyor.
KRAS mutasyonları, tüm tümörlerin yaklaşık dörtte birinde bulunuyor. Bu da onları kanserdeki en yaygın gen mutasyonlarından biri yapıyor. Bağışıklık sistemi üzerlerindeki farklı protein yapısından dolayı yabancı hücreleri tanıyor ve müdahale ediyor. Ancak kanser hücrelerinin yapısı sağlıklı proteine oldukça benzediğinden, bağışıklık sistemi kanser hücrelerini tespit edemiyor. Yeni ilacın kanser hücresine bağlanması, onun hemen tespit edilmesini ve yabancı bir parça gibi davranmasını sağlıyor.
Hem izole proteinler hem de insan hücreleri üzerinde başarıyla test edilen bu yeni ilaç, yakın zamanda ABD Gıda ve İlaç Dairesi tarafından akciğer kanserinde kullanım için ön onay verilen Sotoracib yerine de kullanılıyor.
Shokat California Üniversitesi'nin internet sitesinde geçen salı günü yayınlanan bir raporda şu ifadelere yer verildi:
“Sotorasib, proteinin mutasyona uğramış versiyonuna (KRAS) sahip tüm hastalara yardımcı olmuyor ve küçülen bazı tümörler dirençli hale gelerek yeniden büyümeye başlıyor. Ancak ilacımızın yeni stratejisi bağışıklık sisteminden saklanacak yer bırakmıyor. Çalışmamızda gösterdiklerimiz, mevcut ilaçlara dirençli hücrenin stratejimiz ile öldürülebileceğinin prensibinin kanıtıdır. Tedavinin klinik olarak kullanılabilmesi için hayvanlarda ve insanlarda daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.”
 



2 bin yıl önce beraber gömülen ikiz bebeklerin gizemi aydınlandı

Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)
Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)
TT

2 bin yıl önce beraber gömülen ikiz bebeklerin gizemi aydınlandı

Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)
Sanatçının çifte defin çizimi (M. Daniel Watkins)

Yeni bir araştırmaya göre Hırvatistan'da bulunan ve 2 bin yıl önce birbirine dönük halde gömülen çift yumurta ikizi bebeklerin ölümünde kurşun zehirlenmesi rol oynamış olabilir.

Bebeklerin nasıl öldüğü tam olarak bilinmese de Mississippi Eyalet Üniversitesi'nden Anna Osterholtz'un da aralarında bulunduğu araştırmacılar, kurşun zehirlenmesinin rol oynadığından şüpheleniyor.

Nadir görülen çifte defin, MÖ 47 civarında Roma'nın İlirya eyaletinin parçası olan, Hırvatistan'ın Trogir kentindeki Dragulin mezarlığında keşfedildi.

Arkeologlar mezarlıktaki ilk kazıyı, yeni bir otopark inşaatında antik taş vazoların ortaya çıkarması üzerine 2016'da yapmıştı.

DNA analizi, bebeklerin MS 1. ya da 2. yüzyılda birlikte gömülen ve biri kız, diğeri erkek olan çift yumurta ikizleri olduğunu ortaya çıkardı.

Journal of Archaeological Science'ta yayımlanan çalışmada, "Tek seferde gömülmüş olmaları, aynı anda öldüklerine ve muhtemelen ölü doğduklarına işaret ediyor" sonucuna varıldı.

İskeletlerin analizi, ikiz bebeklerde "ciddi bir metabolik hastalık" ve "deniz ürünleri içeren tipik bir Roma beslenme düzeni"ne işaret ediyor. İkizler muhtemelen iskorbüt veya raşitizm gibi beslenme yetersizliklerinden muzdaripti ve vücutları bazı besinleri kullanamıyordu.

Araştırmacılar annelerinin yetersiz beslendiğinden veya metabolik bir hastalıktan muzdarip olduğundan, bunun da bebeklerin sağlık durumunun kötüleşmesine katkıda bulunduğundan şüpheleniyor. Çalışmada buna alternatif olarak bebeklerin kurşun zehirlenmesinin yol açtığı metabolik komplikasyonlar nedeniyle hayatını kaybetmiş olabileceği öne sürülüyor.

Çalışmada, "Kurşun zehirlenmesi düşük, ölü doğum ve bebek ölüm oranlarının artmasıyla bağlantılı" ifadeleri yer alıyor. 

Bunun nedeni, annenin maruz kaldığı kurşunun plasenta yoluyla fetüse ve daha sonra anne sütü yoluyla bebeğe geçmesi sonucu çocuğun patolojik değişiklikler göstermeye başlaması.

Daha önceki çalışmalar, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünde kurşun zehirlenmesinin oynadığı kilit rolü belgelemişti.

Roma dünyası bu zehirli metali boru ve mutfak gereçlerininde geniş çapta kullanmanın yanı sıra gıdaları korumak ve şarabı tatlandırmak için de tercih ediyordu.

Araştırmacılar ikizlerin iskeletinde, kemiklerdeki gözeneklerin artması gibi kurşun zehirlenmesinin etkileriyle tutarlı rahatsızlıklar saptadı.

Hırvatistan'daki antik kazı alanlarından 150 kişi üzerinde yakın zamanda yapılan bir çalışma da "Roma döneminde kurşun seviyelerinde muazzam bir artış" yaşandığını göstermişti. 

Benzer bir eğilimin Tragurium'un yakın çevresindeki birkaç Roma dönemi yerleşiminde de görülmesi, bu hipoteze ek bir doğrulama sunabilir.

Independent Türkçe