Her gün aspirin kullanmanın sağlığa etkileri

Her gün aspirin kullanmanın sağlığa etkileri
TT

Her gün aspirin kullanmanın sağlığa etkileri

Her gün aspirin kullanmanın sağlığa etkileri

Bazıları için günlük aspirin almak hayat kurtarıcı bir seçenek olabilir ve kalp krizi veya felç riskini azaltabilir. Ancak mide kanaması gibi başka ciddi sağlık sorunlara sebep olabilir.
Sağlık haberleri yayınlayan Eat This Not That adlı internet sitesi 15 yıldan fazla onkoloji ve klinik deneyimi olan Mesothelioma Merkezi'nde hemşirelik yapan Sean Marchese ile aspirin kullanımı hakkında konuştu:

Aspirin nasıl kullanılır? Aspirini kullanmadan önce bilinmesi gerekenler nelerdir?
“Asetilsalisilik asit veya ASA olarak da bilinen aspirin, steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) sınıfındadır. Yaralanma, enfeksiyon veya bağışıklık tepkisi gibi durumlarda iltihaplanmadan kaynaklanan şişliği ve ağrıyı azaltabilir. Ayrıca ateşi düşürmeye yardımcı olur. Birçok insan baş ağrısı, adet ağrısı, artrit, diş ağrısı ve kas ağrılarını gidermek için aspirin kullanır. Aspirin ayrıca kan pıhtılarının oluşumunu azaltır. Aynı zamanda göğüs ağrısı veya daha önce kalp olayları öyküsü olan kişilerde kalp krizini önleyebilir. Ayrıca bu ilaç, kan pıhtılarının neden olduğu felci engelleyebilir. Ancak beyindeki kanamanın neden olduğu hemorajik felç durumunda tehlikeli olabilir.

Aspirin nasıl çalışır?
Marchese, aspirinin prostaglandinler olarak bilinen bir grup hormon benzeri yağı bloke ederek çalıştığını söyledi:
“Prostaglandinler, doku hasarı veya enfeksiyon tarafında iltihaplanma ve ağrı tepkisini düzenleyen ve kan pıhtıları oluşturan veya hasarlı kan damarları bölgesinde damar duvarlarını daraltan anahtarlar gibi çalışır.”

Aspirin almanın artıları
Marshes'a göre, aspirinin iyi tarafı, ağrıyı ve doku hasarını veya iltihabı hızla azaltabilmesi. Reçetesiz alınabildiğinden çoğu insan için nispeten güvenli ve ekonomik. Doz yönetimi yoluyla çeşitli şekillerde kullanılabilir.

Karın ağrısı
“Maalesef aspirin kötü prostaglandinleri seçici olarak hedef almıyor” diyor Marches, bazı prostaglandinler mide astarını sindirimde kullanılan asitten koruduğuna dikkat çekti. Aspirinin bu faydalı prostaglandinleri bloke ederek mide kanamasına neden olabileceğini ve mideye diğer tüm NSAID'lerden daha fazla zara verebileceğini vurguladı.

Her gün aspirin almanın etkileri
Marchese her gün asprin kullanmanın etkilerine dair şunları söyledi:
“Kalp hastalığı geçmişiniz varsa günlük aspirin almanın kalp krizi veya emboli inme riskinizi azaltabileceğini açıklıyor. Bununla birlikte, gastrointestinal kanama ve hemorajik inme riskini de artırabilir. Amerikan Kardiyoloji Koleji daha önce kalp krizi geçirmemiş 70 yaş üstü yetişkinlerin, kanama riski yüksekse aspirin almamalarını tavsiye ediyor. Ne yazık ki ABD'de kalp hastalığı olmayan 70 yaşın üzerindeki yetişkinlerin yarısı günlük aspirin aldığını söylüyor. Günlük düşük doz aspirin, genellikle 81 mg. Bu, kalp krizlerini veya felçleri önlemek için önerilen sınırdır. Günlük aspirin alımına başlamadan veya durdurmadan önce kalp krizi, felç veya kanama bozukluğu riskiniz olup olmadığı konusunda doktorunuza danışın. Günlük aspirin alan hastalar, aşırı kanamayı önlemek için ameliyattan veya diş randevusundan uzmanları bilgilendirmesi gerekir.”

Aspirin diğer ilaçlarla etkileşime girebilir mi?
Marchese, aspirinin diğer ilaçlarla birlikte kullanımına ilişkin şu açıklamada bulundu:
“Aspirinin kan damarları ve pıhtı oluşumu üzerinde birçok etkisi olduğundan, benazepril (Lotensin), kaptopril (Capoten), enalapril (Vasotec) veya varfarin (Coumadin) ve heparin gibi antikoagülanlar (kan sulandırıcılar) gibi bir ACE inhibitörü kullanıyorsanız önce doktorunuza danışmanız gerekiyor. Bu durumlarda aspirin kalp atış hızını olumsuz etkileyebilir veya kanamayı artırabilir. Aspirin ayrıca atenolol (Tenormin), metoprolol (Lopressor, Toprol XL) ve propranolol (Inderal) gibi beta blokerlerin yanı sıra diyabet veya ödem için kullanılan diüretikler (su hapları) ile etkileşime girebilir.”

Aspirin kullanımı hakkında bilinmesi gerekenler
Marchese, apirin kullanımı hakkında şu bilgileri verdi:
“Bir antikoagülan olarak aspirin alıyorsanız ve bir dozu kaçırırsanız, bir sonraki hapınızın zamanı gelmedikçe, hatırladığınız anda kaçırdığınız dozu alın. Bunun yerine çift doz almayın. Özellikle diğer NSAID'leri alındığında mide bulantısı, kusma, mide ağrısı ve mide ekşimesi gibi yan etkiler beklenmelidir. Döküntü, kurdeşen, yüzde veya boğazda şişme, nefes alma veya kalp atış hızında değişiklikler, kulaklarda çınlama ve kusmuk veya dışkıda kan gibi ciddi hastalık belirtilerine dikkat edilmelidir.”

Aspirin ne kadar etkilidir?
Marchese, aspirinin etkinliğine ilişkin şunları söyledi:
"Aspirin, bir antiplatelet veya antikoagülan olarak bir ağrı kesiciden daha etkilidir. Tylenol, Motrin ve Naproxen gibi birçok modern ağrı kesici daha uzun süre dayanır ve mide üzerinde daha az toksik etkiye sahiptir. Anti-inflamatuar etkiler için daha iyi ilaçlar var. Ancak bunların da aspirin gibi eşzamanlı etkileri bulunuyor.”

Aynı anda çok fazla NSAID almayın
Marchese son olarak birden fazla NSAID türünü aynı anda alınmasına karşı uyarıda bulundu:
“Dozlar arasında yaklaşık sekiz ila 12 saat bekleyin. Birbirlerine karşı koyabilir ve midenize ciddi zarar verebilirler. Aspirin gibi güvenli görünse bile yeni bir ilaç almadan önce daima doktorunuza danışın.”



Tip 1 diyabet tedavisinde çığır açıcı adım: Kanser hücrelerinden ilham alındı

Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
TT

Tip 1 diyabet tedavisinde çığır açıcı adım: Kanser hücrelerinden ilham alındı

Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)

Bilim insanları kanser hücrelerinin bir özelliğinden yararlanarak bağışıklık sisteminin insülin üreten hücrelere saldırmasını engellemenin bir yolunu keşfetti. Yeni yöntem tip 1 diyabetin tedavisinde çığır açıcı sonuçlar doğurabilir.

Tip 1 diyabette bağışıklık sistemi, pankreasta insülin üreten beta hücrelerini tehlikeli olarak işaretleyip onları hedef alıyor. Beta hücrelerinin yok edilmesi sonucu vücut insülin üretemiyor ve kan şekerini kontrol edemiyor. 

Organ veya hücre nakli dışında bir tedavisi bulunmayan bu hastalık dünya çapında yaklaşık 9 milyon kişiyi etkiliyor. 

ABD'deki Mayo Clinic'ten araştırmacılar yeni çalışmalarında ilginç bir yöntem deneyerek tedaviye giden yolun kapısını araladı. Bilim insanları diyabet tedavisi için kanser hücrelerine başvurdu. 

Bağışıklık sisteminden kaçınmak için çeşitli yöntemler kullanan kanser hücreleri, örneğin  kendilerini sialik asit diye bilinen bir şeker molekülüyle kaplıyor. 

ST8Sia6 adlı bir enzim, kanser hücrelerinin yüzeyindeki sialik asit miktarını artırıyor ve böylece bağışıklık sistemi hücreye saldırmıyor. 

Yeni çalışmayı yürüten ekip, tip 1 diyabet deneylerinde sıkça kullanılan obez olmayan diyabetik farelerin genetiğini değiştirerek ST8Sia6'nın, pankreastaki beta hücrelerinde ifade edilmesini sağladı. 

Bulguları hakemli dergi The Journal of Clinical Investigation'da 1 Ağustos Cuma günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilen hücrelerin tip 1 diyabet gelişimini önlemede yüzde 90 etkili olduğu saptandı. Genetiği değiştirilmiş dişi farelerde tip 1 diyabet görülme oranı yüzde 6, kontrol grubundaysa yüzde 60'tı. 

Beta hücreleri de kontrol grubunda zaman içinde yok olurken, diğer grupta yaşlılığa kadar varlığını korudu.

Araştırmacılar ayrıca bağışıklık sisteminin verdiği tepkideki değişikliğin sadece genetiğiyle oynanmış hücrelerde görüldüğünü de tespit etti. ST8Sia6 sadece istenen bölgeye bağışıklık koruması sağlarken, diğer organlardaki otoimmün belirtileri devam etti.

Makalenin başyazarı Justin Choe, "Beta hücreleri korunsa da bağışıklık sistemi sağlam kaldı" diyerek ekliyor:

Enzimin, beta hücresinin otoimmün reddine karşı özel bir tolerans gösterdiğini ve tip 1 diyabete karşı lokal ve son derece spesifik bir koruma sağladığını bulduk.

Bulguların insanlar için de geçerli olup olmadığını görmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılamanın uzun vadeli risklerinin de araştırılması gerekiyor.

Ancak yeni çalışma, tip 1 diyabetin tedavisi ve belki de önlenmesi açısından kritik bir adıma işaret ediyor. Ayrıca bağışıklık sistemini bütün vücutta değil sadece belirli bir bölgede baskılayarak organ ve hücre nakillerinin daha etkili sonuçlar vermesi sağlanabilir.

Independent Türkçe, New Atlas, Science Daily, The Journal of Clinical Investigation