Doğu Kudüs okullarında İsrail müfredatına karşı grev

İlk uyarı adamı kapsamında 100 bin öğrenci okula gitmeyecek

Kudüs’teki el-İman Okulu’nun öğrencilerinin velileri İsrail müfredatının dayatılmasına karşı oturma eylemi yapıyor (WAFA)
Kudüs’teki el-İman Okulu’nun öğrencilerinin velileri İsrail müfredatının dayatılmasına karşı oturma eylemi yapıyor (WAFA)
TT

Doğu Kudüs okullarında İsrail müfredatına karşı grev

Kudüs’teki el-İman Okulu’nun öğrencilerinin velileri İsrail müfredatının dayatılmasına karşı oturma eylemi yapıyor (WAFA)
Kudüs’teki el-İman Okulu’nun öğrencilerinin velileri İsrail müfredatının dayatılmasına karşı oturma eylemi yapıyor (WAFA)

Kudüs’te bulunan yaklaşık 150 Arap okulu, tarihsel anlatı konusunda yıllardır devam eden bir mücadele kapsamındaİsrail müfredatını protesto için eğitime ara verdi.
Tel Aviv hükümeti, Arap okullarında Filistin müfredatının yerine İsrail müfredatını veya İsrail müfredatının bazı kısımlarını takip etmeye zorlama girişimlerinde bulunuyor.  
Kudüs’teki gruplar ve Öğrenci Velileri Komitesi, Kudüslü öğrencileri sahte bir müfredata zorlama girişimlerine karşı çıkarak, bugün tüm Kudüs okullarında grev çağrısı yaptı. 
İsrail’in Filistin’in içeriklerini müfredattan çıkarmak ve İsraillilere ait içerikleri dahil etmek için okullara yönelik cezai tedbirler almaya başlamasının ardından, yaklaşık 100 bin öğrencinin ilk uyarı olarak okula gitmeyeceği söyleniyor. Filistinli milli ve İslami Güçler Komitesi ve Kudüs velileri tarafından yapılan ortak açıklamada, akademik referansları ne olursa olsun, tüm okullarda öğrencilere sahte veya yenilikçi müfredatı zorlama girişimlerini tamamen reddettiklerini ve öğrencilerin eğitimlerinde sadece Filistin müfredatının uygulanmasını kabul edeceklerini söyledi.
Kudüs’teki Birleşik Veliler Konseyi, Ulusal ve İslami Güçler Komitesi ve Kudüs Valiliği’nin kararı ve tutumu ile uyumlu olarak, Filistinli Öğretmenler Genel Sendikası, tüm Kudüs okullarında ve eğitim ofislerinde, öğrenci, öğretmen ve personelin okullarına ve işyerlerine gitmemesi ile uygulanan greve olan bağlılığını belirtti. Açıklamada “Bu adım, çarpık İsrail müfredatının Kudüs’teki halkımıza dayatılmasına yönelik girişiminin reddi aynı zamanda dinimizin, tarihimizin ve kimliğimizin bir parçası olan Filistin müfredatının uygulanmasına ve öğretilmesine destek olarak geliyor” ifadelerini kullandı. 
İsrail, işgal ettiği Doğu Kudüs’te eğitim sistemini kontrol etmeye çalışıyor. Bölgedeki eğitim sistemi, 24 yıl önce Filistin Yönetimi’nin gelişinden bu yana, yeni olmayan çoklu yönetimlere tabi olan tüm okullarında Filistin müfredatına dayanıyor. 
Daha önce İsrail, bu müfredattan birçok içeriği silmeyi başardı ve ders kitaplarını İsrail Eğitim Bakanlığı’nda yeniden bastı. 
Kudüs’teki Öğrenci Velileri Birliği Başkanı Ziyad eş-Şimali Şarku’l Avsat’a Kudüs’te Filistin eğitim sektörüne karşı amansız bir savaş yürütüldüğünü söyledi. Bunun kimlik ve anlatı odaklı bir savaş olduğunu belirterek “Grev, bu duruma ve Filistin bilincine ve kimliğine yönelik sürekli saldırıya karşı açık bir mesajdır” dedi. 
İsrail Eğitim Bakanlığı, Temmuz ayında, “okul kitaplarında kışkırtma” bahanesiyle Kudüs’te 6 okulun daimi ruhsatlarını geri almaya ve bir yıllığına geçici ruhsatlar vermeye karar vermişti. Karar, es-Suvane’deki İbrahimi Koleji ve Kudüs’teki Beyt Hanina’daki tüm şubeleriyle birlikte el-İman Okullarını da içeriyordu. Bakanlık, şehirdeki diğer bazı okullara seslenerek, ‘kışkırtıcı içeriklere sahip belirli Filistin ders kitaplarının bulunması durumunda’ lisanslarını iptal etmetehdidinde bulunmuştu. 
İsrail Eğitim Bakanlığı, Arap okullarındaki Filistin müfredatının düzeltilmesini talep etti ve ‘kışkırtma’ olarak nitelendirdiği içerikleri içeren kitapların kopyalarını gönderdi. Söz konusu içerikler, Filistinli mahkumlar, İsrail ordusunun Filistinli ambulansların çalışmalarını engellediği, İsrail’in Filistin su kaynakları üzerindeki kontrolünün yol açtığı su krizinin yanı sıra İsrail Filistin’in yüzde 77’sini işgal ettiği 1948 Nakba Günü ilişkin bilgileri içeriyor. 1948 Nakba Günü, İsrail Filistinlilere karşı bir katliam gerçekleştirmiş, 531 Filistin köyünü yıkmış, bir milyon Filistinlinin göç ettirerek 1967’de başarısız olunmasına neden olmuştu. 
İsrail hükümeti Arap okullarının bu materyalleri tamamen kaldırmasını talep etti. Şimali, “İşgal, Nakba’nın ve katliamlarının, esirlere yönelik katliamların yanı sıra Filistin’in su kaynaklarının ve diğer kaynaklarının çalınmasına yönelik ders içeriklerini yeniden yazıp değiştirerek suçlarını gizlemeye çalışıyor” dedi. Şimali, ilgili uluslararası kurumlara, sorumluluklarını yerine getirme, işgal ve yürütme organlarını engelleme ve Kudüs’teki Filistin eğitim kurumlarını koruma çağrısını vurguladı. 
İsrail, tarihi anlatıları kontrol etmenin gerekliliğine inanarak Kudüs’teki eğitim sistemini Siyonizme göre tasarlamagirişimlerini hiçbir zaman durdurmadı. İsrail’in anlatısı, şehri kontrol eden taraf olmasının yanı sıra, şehirdeki her türlü okul ihtiyacına, yenileme, yardım veya öğretmen istihdamına mali destek verdiğine dayanıyor.
Okulların yüzde 70’i İsrail kurumunun tümüyle kontrolü altındayken, yüzde 45’i kuruma bağlı ve yüzde 25’i de İsrail Eğitim Bakanlığı tarafından finanse ediliyor. 
İsrail, ABD ve Avrupalıların Filistin müfredatını gözden geçirmelerini sağlamada ve Filistin Yönetimi’ne konuyla ilgili olarak baskı uygulamada birçok kez başarılı oldu. Ayrıca, Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) Batı Şeria ve Gazze’deki kamplarda bulunan okullarında bu müfredatları değiştirmesi için baskı yaptı. Ancak Filistinliler, Filistin kimliği ve ulusal anlatı ile yakından ilişkili olması sebebiyle Filistin müfredatının ayrıcalıklı bir egemenlik meselesi olduğunu ve öyle kalacağını söylüyorlar.



Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
TT

Lahbib: İsrail'in Gazze'de uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planları, yardımların engellenmesi anlamına geliyor

İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)
İnsani yardım malzemesi yüklü tırlar Kerem Şalom Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi'ne giriyor. (DPA)

Avrupa Komisyonu Eşitlik, Hazırlık ve Kriz Yönetimi Komiseri Hadja Lahbib bugün yaptığı açıklamada, İsrail’in Gazze Şeridi’nde uluslararası insani yardım kuruluşlarını yasaklama planlarının, hayat kurtaran yardımların bölgeye ulaşmasını engelleyeceğini belirtti.

Lahbib, X platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda, Avrupa Birliği’nin (AB) tutumunun net olduğunu vurgulayarak, “Sivil toplum kuruluşlarının mevcut haliyle kayıt altına alınması yasasının uygulanması mümkün değil” dedi.

Lahbib, insani yardımların önündeki tüm engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı ve “Uluslararası insancıl hukuk, herhangi bir belirsizliğe yer bırakmıyor; yardımlar ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmalı” ifadesini kullandı.

İsrail medyası, hükümetin dün yaptığı açıklamaya dayanarak, Sınır Tanımayan Doktorlar, ActionAid ve Oxfam gibi onlarca insani yardım örgütünün lisanslarının iptal edileceğini ve bunların ‘terörle bağlantılı’ olduğu gerekçesiyle kapatılabileceğini duyurmuştu.

Bazı uluslararası yardım kuruluşları, kayıtlarının iptal edilmesi riskiyle karşı karşıya bulunuyor. Eğer 31 Aralık’a kadar İsrail makamlarının belirlediği yeni kriterlere uyum sağlamazlarsa, 60 gün içinde faaliyetlerini durdurmak veya Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki çalışmalarına kısıtlama getirmek zorunda kalabilirler.


Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
TT

Süveyda’da el bombası patladı: 1 ölü, 2 yaralı

Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)
Geçen temmuz ayında Süveyda’daki çatışmalar nedeniyle yükselen duman (Arşiv – DPA)

Şarku’l Avsat Suriye devlet televizyonu El-İhbariyye'den aktardığı habere göre bugün (Çarşamba) Süveyda kentinde meydana gelen el bombası patlamasında bir kişi hayatını kaybetti, iki kişi yaralandı.


Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
TT

Sinvar'a yakınlığı bulunan ve serbest bırakılan bir mahkum, Gazze'deki Hamas içinde bir isyana öncülük ediyor ve bu durum bazı Hamas liderlerini öfkelendiriyor

Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)
Gazze'nin güneyindeki Refah'ta, Hamas'ın silahlı kanadı olan Kassam Tugayları üyeleri (Arşiv- Reuters)

Gazze Şeridi'ndeki Hamas hareketi, iki yıl süren İsrail savaşı sırasında liderlerinin suikastlara kurban gitmesinin ardından bir dizi liderlik değişikliği yaşıyor. Bu durum, hareketin eski lideri olan ve Ekim 2024'te Refah'ta İsrail güçleriyle çıkan çatışmalarda beklenmedik bir şekilde öldürülen Yahya Sinvar'a yakın kişilerin daha fazla öne çıkmasına neden oldu.

Şarku’l Avsat'a konuşan Hamas kaynaklarına göre, serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, siyasi büro üyesi ve savaş öncesinde hareketin medya departmanından sorumlu olan serbest bırakılan mahkum Ali el-Amudi, kendisi ve Sinvar'a yakın bir dizi kişinin Gazze Şeridi'ndeki hareketi yönetmekle görevlendirilmesinin ardından, Gazze Şeridi'ndeki siyasi bürosunun başına geçti. Bu kişilerin çoğu, Şeridin güneyindeki Han Yunus'ta yaşıyor.

Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)Hamas lideri Yahya Sinvar ve İsmail Haniye'in 2017'de Gazze'de çekilmiş fotoğrafı (Arşiv- Reuters)

2011 Gilad Şalit esir takasıyla serbest bırakılan eski bir mahkum olan el-Amudi, Gazze Şeridi yönetiminin merkez figürü haline geldi. İsrail hapishanelerinde kaldıkları süre boyunca ve serbest bırakıldıktan sonra Sinvar'a çok yakındı ve sık sık toplantılarına ve diğer etkinliklerine eşlik etti.

Bazı kaynaklar, Gazze Şeridi'nde siyasi büro için gerçek bir seçim yapılmadığını, bunun yerine sürecin atama, onaylama ve istişare yoluyla yürütüldüğünü söylüyor.

Bazı kaynaklar operasyonun “iç yönetmelikleri ihlal ederek” gerçekleştirildiğini söylerken, diğerleri amacın “iç eksiklikleri gidermek” olduğunu ve “seçilenlerin hepsinin Tevfik Ebu Naim, Salah Ebu Şarik ve diğerleri gibi Sinvar'a yakın kişiler olduğunu” açıkladı.

Kaynaklar, el-Amudi'nin şu anda Gazze'deki Hamas içinde “devrim” olarak nitelendirilebilecek bir harekete öncülük ettiğini söylüyor. Özellikle İsrail saldırılarında yaralanan ilçe idari organlarının başındaki bazı yerel liderleri görevden aldı ve yerlerine atamalar yaptı. Savaş sırasında sorumluluklarının bir kısmından vazgeçen diğer kişiler için de aynı şeyi yaptı. Suikasta uğrayan, başka nedenlerle görevden alınan veya farklı görevlere atanan eski liderlerin yerine geçecek kişileri aramaya devam ediyor.

Bazı kaynaklara göre, bu adımlar Gazze Şeridi içindeki yerel Hamas liderlerinin yanı sıra yurtdışındaki liderler arasında da öfkeye yol açtı. Şeridin dışındaki siyasi büro üyelerinden bazıları yerel liderlere, "Olanlar kabul edilemez ve iç hukuka aykırıdır; önümüzdeki günlerde hareketin liderinin seçilmesini beklemeliyiz ki, bir yıl sonra yapılacak genel seçimlere kadar bazı bölgelerin liderliğindeki boşlukların geçici olarak doldurulması konusunda bir anlaşmaya varılabilsin" şeklinde bilgi verdi.

İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)İzzeddin el-Haddad (Fotoğraf el-Kassam tarafından yayınlandı)

Kaynaklar, Gazze Şeridi'ndeki Hamas içinde siyasi düzeyde hüküm süren "kaosun" aksine, askeri kanadında istikrarlı bir durumun söz konusu olduğunu ve yeniden yapılanmanın sorunsuz ve sistematik bir şekilde devam ettiğini belirtiyor. İzzeddin Kassam Tugayları'nın yeni Genelkurmay Başkanı İzzeddin Haddad'ın savaş sırasında suikasta kurban giden veya öldürülenlerin yerine yeni atamalar yapmak üzere bir dizi toplantı düzenlediğini ve çeşitli kararlar aldığını ifade ediyorlar. Ayrıca, tüm taraflarla sürekli iletişim kurarak siyasi düzeydeki farklılıkların veya anlaşmazlıkların üstesinden gelmeye ve böylece her düzeyde istikrarı sağlamaya çalışıyor.

Kaynaklara göre Haddad, bazı bölgelerdeki tugay komutanları da dahil olmak üzere çeşitli liderlik pozisyonlarındaki boşlukları doldurmak için çalışırken, asıl komutanlarının suikast sonucu öldürülmesinin ardından bu tugayları yönetmek üzere atanmış diğer kişileri de görevde tutuyor.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu, İzzeddin Haddad'ın komuta ettiği Gazze Şehri Tugayı hariç, suikast sonucu öldürdü. Yerine Muhanned Receb atandı.

Savaş sırasında İsrail, Gazze Şeridi'ndeki (Kuzey, Merkez, Han Yunus ve Refah) tugay komutanlarının çoğunu suikastla öldürdü. Bunun istisnası, Muhannad Receb'ın yerine geçen İzzeddin el-Haddad'ın komutasındaki “Gazze Şehri Tugayı”ydı.

Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)Gazze'deki Hamas savaşçıları (Arşiv-Reuters)

Çeşitli kanatları ve kademeleriyle Hamas, İsrail'in çeşitli kaynaklarını hedef alması sonucu mali krizden muzdarip olmuş durumda. Bununla birlikte, savaş sırasında veya sonrasında, farklı oranlarda ve zamanlarda da olsa, maaş ve ödenekleri tamamen kesmedi.

Gerçekte Hamas, 7 Ekim 2023 saldırısının ardından, 1987'deki kuruluşundan bu yana eşi benzeri görülmemiş son derece karmaşık bir dönemle karşı karşıya. Hareketin gözlemcilerine göre, Gazze Şeridi'ne sınır komşusu İsrail tesislerine ve kasabalarına yönelik saldırılarla başlayan bu saldırı, İsrail'i uzun süreli bir savaşa sürükledi.

Yazar ve siyasi analist Mustafa İbrahim, hareketin “askeri yenilginin, örgütsel tükenmişliğin, siyasi karmaşanın ve geleceği ile rolü hakkındaki varoluşsal kaygının iç içe geçtiği bir aşamaya girdiği” değerlendirmesinde bulunuyor.

İbrahim, İsrail savaşının, Hamas'ın siyasi büro üyelerinin ve Gazze Şeridi'ni yıllarca yöneten idari komitelerin başkanlarının çoğunu kaybetmesinin ardından, liderlik ve karar alma yapısını vurduğunu açıkladı. Bu durum, doldurulması kolay olmayan derin bir liderlik boşluğu yarattı ve hareket içinde geleceği ve bir sonraki aşama hakkında anlaşmazlıkları ortaya çıkardı: Bu bir yönetim aşaması mı, örgütsel hayatta kalma aşaması mı yoksa sadece uzun süreli bir krizi yönetme aşaması mı olacak?

Hamas'tan birkaç kaynak Şarku’l Avsat'a şunları söyledi: "İşlerin iyi ve sorunsuz gittiğini söylemek mümkün değil. Birçok zorluk var ve yaşananlar, hiçbir şey bırakmayan ve hareketin liderlerinin çoğunun suikastına neden olan yıkıcı bir savaşın ışığında normal. Geniş bir liderliğe ve Filistin içinde ve dışında geniş bir halk tabanına sahip bir hareket için liderlik boşluğu normaldir ve bir yıl sonra kapsamlı seçimler yapılana kadar mevcut farklılıklar da normaldir."