Irak mangrov ağaçlarıyla iklim değişikline karşı mücadele veriyor

Irak, beş yıl içinde sahillere 100 bin ağaç dikmeyi hedefliyor.

Irak, ülkedeki iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için mangrov ağaçları dikmeye çabalıyor (Independent Arabia)
Irak, ülkedeki iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için mangrov ağaçları dikmeye çabalıyor (Independent Arabia)
TT

Irak mangrov ağaçlarıyla iklim değişikline karşı mücadele veriyor

Irak, ülkedeki iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için mangrov ağaçları dikmeye çabalıyor (Independent Arabia)
Irak, ülkedeki iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için mangrov ağaçları dikmeye çabalıyor (Independent Arabia)

Macid el-Berikan
Mangrov ağaçları, sahillerinin bazı kısımlarının ağaçlandırılmasında kullanılmaya başlanmadan önce Irak'ta bilinmiyordu. Basra kentinde, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için beş yıl içinde binlerce fidan dikmeyi öngören bu stratejiyle, yerel düzeyde değişim sağlamak ve çevreyi iyileştirmek için çorak ve ıssız olan kıyı bölgeleri ağaçlandırılıyor.
Arap Yarımadası'nda "kurm", Mısır ve Sudan'da "şura" olarak adlandırılan mangrovlar, tropikal ve sıcak bölgelerde deniz ile karayı ayıran sınırlarda yetişen sahil çalıları.
Mangrov ağaçları birçok bitkinin tahammül edemediği sert iklim koşullarına dayanıklılığı ile biliniyor. Ekolojik öneminin bir göstergesi olarak mangrovlar kuşlar, balıklar, kabuklular ve bazı amfibik hayvanlar ile vahşi hayvanlar için yaşam alanı sağlama açısından bütünleşmiş bir biyolojik sistemin oluşumuna katkıda bulunuyor. Mangrov ağaçları ayrıca sahil topraklarını stabilize edip ve onları aşınma ve erozyondan koruyor.

Körfez deneyimleri
Basra, mangrov ağacı dikme olasılığını test etmek için birkaç yıl önce çalışmalara başladı. Bu çalışmalardan biri, Irak Limanları Genel Şirketi'nin 2019'da Kohr El-Zubeyr limanı yakınlarında 400 ağaç dikmesiydi. Bu girişimlerin cesaret verici sonuçlarına dayanarak Basra'daki yerel yönetim, bu yıl, Basra Üniversitesi ve Tarım Müdürlüğü gibi kurumlarla iş birliği içinde, mangrov yetiştiriciliğini genişletme aşamasına geçti ve Kuveyt ile Umman Sultanlığı gibi Körfez ülkelerinin deneyimlerinden yararlandı.
3.jpg
Irak, on binlerce mangrov ağacı dikmeyi amaçlıyor (Independent Arabia)
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Basra Üniversitesi Deniz Bilimleri Merkezi'nden uzman araştırmacı Eymen er-Rubai şöyle konuştu: “İlk adım, El-Fav, Khor el-Zubeyr ve Şatt-ül Basra kıyılarında 2 bin ağaç dikmekti”. Rubai, "Bu adımı birkaç adım izleyecek ve hedefimiz beş yıl içinde 100.000 ağaç, yılda 20.000 ağaç dikmek olacak" diye ekledi.
Rubai, "Irak'ta mangrov ekme girişimi, finansal tahsisleri garanti altına almak ve İran ve BAE'den ithal etmek üzere yeterli miktarda tohum elde etmekle ilgili finansal ve lojistik zorluklarla doludur. Bunların bir kısmı, dikilen fidanların tutmasıyla ilgili doğal zorluklardır" diyerek “Şattu’l Basra kıyılarına diktiğimiz fidanların bir kısmı yoğun su kirliliği nedeniyle zayi olurken, başka bölgelere dikilen diğer bir kısmı başarılı oldu” şeklinde açıklamada bulundu.

Yeni bir strateji
Birkaç hafta önce geliştirilen ve 2022-2027 zaman aralığı için planlanan "Irak'ta Mangrov Yetiştirme Stratejisi", "Irak kıyılarına gri mangrov ağaçları dikip yetiştirerek biyolojik çeşitlilik için yeni yaşam alanları yaratmak ve bu alanları turistik yerler haline getirmek" ile çerçevelendiriliyor. Bu strateji, "kentin yeşillendirilmesine, çevrenin iyileştirilmesine, iklim değişiklikleriyle mücadeleye ve küresel ısınmanın etkilerinin azaltılmasına katkıda bulunmayı" hedefliyor.
"Irak'ta Mangrov Yetiştirme Stratejisi", mevcut imkanlara göre mangrov yetiştiriciliği için üç senaryo planlıyor: Birincisi, gönüllü bir çabayla yılda 5.000 fidan dikilmesini gerektirdiği için mütevazı görünüyor. İkincisi yılda 10 ila 15 bin fidan üretip dikmeyi hedefliyor. En iddialı olan üçüncüsü ise, yıllık 30.000 fidan üreterek mangrov ormanları oluşturmak ve bunları onlarca kilometre boyunca tüm deniz, haliç ve nehir kıyıları, lagünler, göller ve Irak tuzlu sularına dikmek için entegre bir ulusal programın uygulanmasını gerekli kılıyor.
Strateji için özellikle el-Huveysat bölgesi ve gür ormanlarıyla Hur ez-Zubeyr bölgesi, Şattu’l Basra kıyıları, El-Fav kentindeki Ra's el-Bişa bölgesi, Körfez'e akan Şattu’l Arab kıyıları olmak üzere mangrov ormanlarının ekilmesi için bazı alanlar belirlendi. Ummu’l Kasr ve Hur ez-Zubeyr limanlarının karşısındaki kıyılar ile Irak-Kuveyt sınırına bitişik Hicam Adası da belirlenen alanlar arasında.

Turistik yerler
Bu stratejinin bakış açısına göre "Mangrovlar, su ortamını iyileştirmeye ve kirliliklerden arındırmaya ve ayrıca küresel ısınmayı arttıran karbondioksitten havayı temizlemeye katkıda bulunuyor. Ayrıca, balıkçılıkta, endemik ve göçmen kuşların bulunduğu alanlarda ve vahşi ve amfibiye canlılarda biyolojik çeşitliliği artırıyor. Üstelik, mangrov ortamı, yiyecek ve barınak bulmak için kendisine sığınan bu canlılar için besleyici bir ortam".
1.jpg
Mangrovlar, tropikal ve sıcak bölgelerde deniz ile kara arasındaki sınırda yetişen sahil çalılarıdır (Independent Arabia)
Stratejinin formüle edilmesini ve uygulanmasını denetleyen Basra Vali Yardımcısı Durğam el-Ecvedi, "Kurmayı hedeflediğimiz mangrov ormanları, ihmal edilen bazı sahil bölgelerini turistik yerlere dönüştürebilir" sözlerinin altını çizerek "Yerel yönetim, Irak hükümeti tarafından desteklenen ve finanse edilen mangrov yetiştirme projesini yerel çerçeveden ulusal çerçeveye kadar genişletmek istiyor" dedi.
Mangrov ekme girişimi, Basra ve diğer güney Irak kentlerinin devam eden çevre kirliliğinin ve yoğunlaşan iklim değişikliklerinin artan etkileriyle karşı karşıya olduğu bir aşamada hayata geçiriliyor. Bu etkiler sıcaklıkların olağan oranların üzerine çıkması, yazın uzaması ve kışın kısalması, bataklıkların geniş alanlarının kuruması ve kum tepelerinin süzüldüğü verimli toprakların genişlemesi, belirgin çölleşmenin yanı sıra yağmur miktarlarındaki azalma ve toz fırtınalarının artması ışığında açıkça hissedilebiliyor.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.