İsrail'de firavun anıtlarının bulunması ne anlama geliyor?

İsrail’de 2. Ramses dönemine tarihlenen bir mezar mağarası keşfedildi.

İsrail'deki Firavun Mezarlığı. (İsrail Eski Eserler Kurumu)
İsrail'deki Firavun Mezarlığı. (İsrail Eski Eserler Kurumu)
TT

İsrail'de firavun anıtlarının bulunması ne anlama geliyor?

İsrail'deki Firavun Mezarlığı. (İsrail Eski Eserler Kurumu)
İsrail'deki Firavun Mezarlığı. (İsrail Eski Eserler Kurumu)

Kahire Üniversitesi Arkeoloji Fakültesine bağlı Mısır arkeoloji heyeti pazartesi günü Giza'daki Sakkara antik eserler bölgesinde, 2. Ramses döneminde üst düzey bir devlet adamı olan Ptah-M-Wea’nın pembe granit bir lahtini buldu. İsrail’de de pazar günü, Palmahim Park'ta (Tel Aviv'in güneyinde) Mısır Kralı 2. Ramses dönemine ait bir mezar mağarası keşfedildiği duyuruldu.
İsrail Eski Eserler Kurumu pazar günü yaptığı açıklamada, keşfi olağanüstü ve şaşırtıcı olarak nitelendirirken, arkeologlar “Hayatta ancak bir kez rastlanabilinen bir keşif” ifadesini kullandılar.
İsrail’de ekskavatörün çalışması sırasında keşfedilen mağaraya, kapatılmasından bu yana ilk kez 2. Ramses döneminde girilmiş. Eserlerin kare şeklinde mağaranın zeminine yerleştirildiği yerde düzinelerce bozulmamış çanak çömlek ve bronz eserler bulunuyor.  Bazıları, yakın zamanda koruma altına alınmadan önce çalınmıştı.
En fazla merak edilen soru ise şu: İsrail'de Mısır firavunlarına ait anıtların keşfi normal mi?
İskenderiye Müzesi Kütüphanesi Müdürü ve çeşitli arkeolojik ve tarih kitapları yazarı Dr. Abdülbasir Hassan, bu soruyla ilgili Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamalarda şunları söyledi:
“Mısır İmparatorluğu'nun, yaklaşık beş yüzyıl boyunca hüküm süren güçlü kralları 1. Thutmose, 3. Tuthmosis, 1. Seti, 1. Ramses, 2. Ramses ve 3. Ramses dönemlerinde genişlemesi ve hükümdarlıklarının M.Ö. kuzeyde Fırat, güneyde Sudan’a kadar uzanması nedeniyle bu önemli tarihi döneme tanıklık eden arkeolojik alanların ve mezarların olması doğal.”
AbdülBasir, İsrail'de keşfedilen firavunlar bölgesinin bir mağara olarak tanımlanmasını ise doğru bulmuyor. Ancak bu bölgenin mezarlık eserlerinin bulunduğu eksiksiz bir mezarlık olduğuna ve önemli bir Mısırlı figürün buraya gömüldüğünün muhtemel olduğuna inanıyor. Zira bu kimseler Mısır yöneticileri olarak Filistin ve Levant'ta Mısır İmparatorluğu'nun egemenliği altında yaşayan devletlere ve yerlere atanmışlardı.
Abdülbasir: konuya dair şunları söyledi:
“İsrail'de keşfedilen ve büyük Kral 2. Ramses dönemine kadar uzanan firavun mezarı son olmayacak. Uzun süredir Mısır egemenliğinde olan bölgede başka arkeolojik kanıtların da olması bekleniyor.”
İsrail Eski Eserler Kurumu, mağaradaki keşiflerin MÖ 19. hanedanın (2. Ramses) hakim olduğu uzun döneme, Mısır İmparatorluğu Kenan'ın kontrolünü ele geçirdiğinde ve Mısır yönetimi kapsamlı uluslararası ticaret için güvenli koşullar sağladığı 13’üncü asra dayandığını bildirdi.
İsrail'de firavun kalıntıları ilk kez keşfedilmiyor. Nitekim Şubat 2020'de Tel Aviv’in, Akdeniz'in dibinde hiyeroglif (antik Mısır) yazılı bir taş keşfettiğini açıklaması birtakım soruları gündeme getirdi. Zira yaklaşık 3400 yıllık taşın İsrail kıyılarına nasıl ulaştığı konusunda bazı soru işaretleri vardı.
İsrail Eski Eserler Dairesi Başkanı, o sırada yapılan keşifle ilgili olarak arkeolojik taşın bulunduğu yerin kendileri tarafından bilindiği ve bölgede daha önce eserler bulunduğunu söyledi. Mısır’da 18. Hanedan’ın hüküm sürdüğü MÖ 12’inci Ve 15’inci yüzyıllar arasındaki döneme ait olduğuna inanılan taşın, eski bir Mısır tapınağının veya sarayının parçası olduğuna, yuvarlatılmış kenarları ve üstte bir boşluk ile yeniden şekillendirilerek Tunç Çağı’nda (MÖ:1200-3000) yeniden çapa olarak kullanıldığına inanılıyor.
Mısır heyeti, Sakkara'da, mezar sahibinin Ptah-M-Wea olarak yazıldığı metinler ve tanrı Horus'un oğullarını temsil eden sahneler ile ölüyü koruma çağrılarının eşlik ettiği pembe granit bir lahit keşfetti. Tabutun, mezarlığın sahibinin yüzünü gösteren sahte bir çene ile süslenmiş bir insan figürü şeklinde bir kapağı vardı ve tabutun sahibi, göğsünün üstünde katlanmış elleri ile tanrı Osiris'in köpeğini ve tanrıça İsis'in ‘Tet’ini sembolik olarak tutuyordu.
Eski Eserler Yüksek Kurulu Genel Sekreteri Dr. Mustafa Veziri, bu keşfin öneminin, lahdin sahibinin Thebes'teki Kral 2. Ramses'in tapınağının yönetimi ile ilgili, önemli pozisyonlardan kaynaklandığını söyledi. Bunlardan birisi Kral Ramses'in Amlak Amon'daki tapınağında çiftlik hayvanlarının baş denetçisi ve hazine başkanı, Yukarı ve Aşağı Mısır'ın tüm tanrılarına ilahi adaklardan sorumlu kraliyet katibiydi.
Arkeolojik misyonun başkanı olan Dr Ala el-Acizi, tabutun mezarlığın içindeki ana mezar odasında bulunduğunu söyledi. İlk çalışmalar, tabutun kapağında bir çatlak olduğunu gösterdi. Bu da mezarın daha sonraki çağlarda defin için açıldığını ve hırsızlığa maruz kaldığını gösteriyor.



Elektrikli araç menzilini iki katına çıkaracak batarya geliştirildi

Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
TT

Elektrikli araç menzilini iki katına çıkaracak batarya geliştirildi

Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)
Soğuk havaların batarya kapasitesini azaltması, elektrikli araç menzilleriyle ilgili sorunlardan biri (Reuters)

Bilim insanları elektrikli araç menzilini iki katına çıkarabilecek bir anotsuz batarya geliştirdi.

Anot ve katot, bataryalardaki elektrik akışını sağlayan iki elektrotu ifade ediyor. Anotsuz bir bataryada, katotta depolanan lityum iyonları şarj sırasında hareket ederek doğrudan bakır bir toplayıcı üzerinde birikiyor. Bu sayede enerji depolama için daha fazla alan açılabiliyor. 

Bu tür lityum iyon bataryalar uzun zamandır umut vaat etse de verimli sonuç alınamıyordu. 

Bu bataryaların önündeki engellerden biri, lityum iyonlarının düzensiz yerleşimi sonucu yüzeyde iğne benzeri yapılar oluşmasıydı. Bu yapılar, bataryanın kısa devre yapmasına ve güvenlik risklerine yol açabiliyor.

Ayrıca tekrarlanan şarj ve deşarj döngüleri, lityum yüzeyine zarar vererek batarya ömrünü hızla kısaltabiliyor.

Güney Kore'deki Pohang Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nden araştırmacılar bu sorunun üstesinden gelmek adına, içinde eşit dağıtılmış gümüş nanoparçacıklar olan bir polimer çerçeve tasarladı. 

Bu sayede lityum iyonları, batarya içinde rasgele değil, belirli noktalarda düzenli şekilde birikiyor. 

Ayrıca tasarladıkları bir elektrolit de lityum yüzeyinde koruyucu bir tabaka yaratarak iğne benzeri yapıların oluşmasını engelliyor. 

Bulguları hakemli dergi Advanced Materials'ta yayımlanan çalışmaya göre bu tasarım, 1270 Wh/L hacimsel enerji yoğunluğuna ulaştı. Bir sistemin hacmine kıyasla ne kadar enerji içerdiğini gösteren bu değer, elektrikli araçlarda kullanılan geleneksel lityum iyon  bataryalarda ise yaklaşık 650 Wh/L seviyesinde.

Batarya ayrıca 100 şarj döngüsünden sonra başlangıçtaki ​​kapasitesinin yüzde 81,9'unu korudu.

Bu sonuçlar, laboratuvardaki küçük pillerin ötesinde, gerçek dünyadaki elektrikli araçlarda kullanılanlara benzer bataryalarda da elde edildi. 

Bilim insanları yeni teknolojinin elektrikli araç menzilini iki katına çıkarma ve soğuk havalarda daha rahat yolculuk yapma potansiyeli sunduğunu söylüyor.

Çalışmaya liderlik eden Soojin Park gelişmeyi şöyle değerlendiriyor:

Bu çalışma, anot içermeyen lityum metal bataryalarda verimlilik ve ömür sorunlarını aynı anda ele alarak anlamlı bir atılımı temsil ediyor.

Independent Türkçe, Interesting Engineering, TechXplore, Advanced Materials


Bir hafta yetti: Doğa, laboratuvar farelerini sakinleştirdi

Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
TT

Bir hafta yetti: Doğa, laboratuvar farelerini sakinleştirdi

Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)
Doğada vakit geçiren farelerin anksiyete seviyeleri normal düzeye döndü (Matthew Zipple/Cornell Üniversitesi)

Laboratuvarda kullanılan fareleri doğaya salan bilim insanları, hayvanların kaygı seviyelerinin kısa sürede normale döndüğünü tespit etti. Bulgular, doğada vakit geçirmenin laboratuvar ortamında oluşan korku tepkilerini önleyebileceğini gösteriyor.

Araştırmacılar farelerin kaygı düzeyini ölçmek için genellikle yükseltilmiş artı labirent adlı bir mekanizma kullanıyor. 

Artı şeklindeki bu platformun iki kolunun etrafı açıkken, diğerlerininki kapalı oluyor. Fareler genellikle açık kollara baktıktan sonra kapalı olanlara yönelip burada kalmayı tercih ediyor. 

Bilim insanları bu kapalı alanda kalma isteğini, yüksek kaygı seviyeleriyle ilişkilendiriyor. Hayvanların korku tepkisi bu noktadan sonra anksiyete ilaçlarıyla bile düşürülemiyor. 

Cornell Üniversitesi'nden araştırmacılar daha geniş alanlarda farelerin tepkilerinin nasıl değiştiğini anlamak üzere bir çalışma yürüttü.

Sıkı bir kontrol altındaki kapalı ortamlarda yetiştirilen 44 fareyi geniş ama etrafı çevrili bir bahçeye saldılar. 

Hayvanlar gerçek hava koşulları ve bilmedikleri kokularla çevrili halde, gerçek toprağı kazdı, bir yerlere tırmandı, yuva yaptı ve koştu.

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de yayımlanan çalışmaya göre sadece bir hafta doğada vakit geçiren farelerin kaygı seviyesi normale döndü.

dcrgt
Araştırmacılar, Cornell kampüsünün hemen dışındaki kapalı alanların, bugüne kadar sadece bir ayakkabı kutusundan biraz daha büyük bir kafeste yaşayan farelerin deneyimlerini büyük ölçüde genişlettiğini söylüyor (Cornell Üniversitesi)

Laboratuvara döndükten sonra artı şeklindeki platformdaki kapalı ve açık alanlarda eşit derecede vakit geçirdiler.

Makalenin yazarlarından Matthew Zipple, "Onları bir haftalığına dışarı bıraktık ve kaygı davranışları başlangıç seviyelerine geri döndü" diye açıklıyor.

Bulgular, laboratuvarda kaygının nasıl incelendiğiyle ilgili soru işaretleri yaratıyor. Ayrıca net bir sonuca varmak içinhenüz erken olsa da araştırmacılar, bu etkilerin insanlar için de geçerli olabileceğini düşünüyor.

Bazı korku tepkileri, sınırlı deneyim yaşamakla bağlantılı olabilir.

Çalışmanın bir diğer yazarı Michael Sheehan "Her gün birçok farklı şey deneyimleyince, bir şeyin korkutucu veya tehdit edici olup olmadığını daha iyi anlayabiliyoruz" diyerek ekliyor:

Ama eğer sadece 5 deneyim yaşadıktan sonra karşılaştığımız 6. deneyim daha önce yaptığımız her şeyden farklıysa, bu durum kaygıya yol açabilir.

Çalışmadaki farelerin yaşadığı rahatlama da kısıtlamadan ziyade daha geniş bir alanda hareket etmekle bağlantılı. Bu sayede sinir sistemleri, üzerinde çalışacak daha fazla bilgiye sahip oldu.

Sheehan, "Bu, deneyim kütüphanemizin yeni deneyimlere verdiğimiz tepkiyi nasıl şekillendirdiği hakkında ilginç sorular doğuruyor" ifadelerini kullanıyor: 

Çünkü bence kaygı özünde böyle bir şey; aslında korkutucu olmayan bir duruma uygunsuz bir tepki vermek.

Independent Türkçe, Science Alert, VICE, Current Biology


Horizon 2'yi geciktiren Kevin Costner'a 400 bin dolarlık dava

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Horizon 2'yi geciktiren Kevin Costner'a 400 bin dolarlık dava

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Kevin Costner, Horizon: An American Saga - Chapter 2'nin ertelenmesinin ardından yeni bir davayla karşı karşıya.

The Bodyguard'ın 70 yaşındaki yıldızı, filme kostüm sağlamayı kabul eden Western Costume Leasing Company tarafından sözleşme ihlali nedeniyle dava ediliyor. Şirket, 400 bin doların üzerinde tazminat ve avukatlık ücreti talep ediyor.

Us Magazine'in haberine göre dava Los Angeles County Yüksek Mahkemesi'nde açıldı. Başvuruda Costner'la diğer davalıların Western Costume'le anlaştıkları ve "kostümlerin bedelini ödemeyi ve hasarsız şekilde geri vermeyi kabul ettikleri" öne sürüldü.

Davalılar, yapım şirketinin 134 bin 256,82 dolarlık ödenmemiş faturası olduğunu iddia ediyor. Bu faturanın ödenmesini istiyor ve diğer "ilgili ücretler ve masraflarla" birlikte toplamda "200 bin doları aşan" bir tutar oluşacağını öngörüyorlar. Ayrıca 200 bin dolar daha avukatlık ücreti talep ediyorlar.

Independent, cevap hakkı için Costner'ın temsilcileriyle iletişime geçti.

Seri olması planlanan Horizon'ın ilk filmi Haziran 2024'te gösterime girmiş ve gişede 50 milyon dolarlık bütçesini çıkaramamıştı. Eleştirmenler tarafından da yerden yere vurulmuş, The Independent'tan Clarisse Loughrey filme 5 üzerinden iki yıldız vermişti.

Loughrey, "Kevin Costner'ın 4 hatta belki de 5 bölümden oluşacak kovboy destanının ilk bölümü, vahşi batı tema parkında üç saatlik gezintiye eşdeğer" diye yazmıştı.

Eğer Stetson şapka, üzengi ve altıpatlar hayranıysanız ve bolca sabrınız varsa deneyimden keyif alabilirsiniz. Ama düzgün bir şekilde ata binmeden önce çok fazla beklemeniz gerekiyor.

Serinin ikinci filminin başlangıçta Ağustos 2024'te gösterime girmesi planlanmıştı. Ancak ilk filmin gişe performansının ardından sinema gösterimi iptal edilmiş ve süresiz olarak ertelenmişti.

Mayısta Costner, ikinci filmin çekimleri sırasında kendisini "senaryoda olmayan" bir tecavüz sahnesinde oynattığı iddiasıyla kadın bir dublör tarafından dava edilmişti.

Oyuncu Ella Hunt'ın baş dublörü Devyn LaBella, davada "Kevin Costner tarafından yönetilen, şiddet içeren, senaryoda yazmayan, planlanmamış bir tecavüz sahnesinin kurbanı olduğunu" iddia etmişti.

34 yaşındaki LaBella ayrıca, tüm çıplaklık veya yakınlaşma sahnelerinde bir samimiyet koordinatörünün bulunması şartıyla işe alındığını da iddia etmişti. Davaya göre bu şart, 2 Mayıs 2023'te LaBella'nın Hunt'ın yerine geçmesi için sete çağrılmasıyla ihlal edildi; Hunt'ın sahneye katılmayı reddettiği öne sürülmüştü.

Costner, bu davayla ilgili tüm iddiaları reddediyor. Avukatı Marty Singer, The Independent'a yaptığı açıklamada, yönetmenin "her zaman filmlerinde çalışan herkesin rahat olmasını sağlamak istediğini ve setteki güvenliği çok ciddiye aldığını" söylemişti.

Independent Türkçe