Rusya, Ukrayna'nın bazı bölgelerinin ilhakına hız verdi

Lukaşenko, müdahale etme tehdidini yineledi: Rusya sırtından bıçaklanmayacak

Rus askerleri Ukrayna'nın Herson kentinde bir noktayı korurken (AP)
Rus askerleri Ukrayna'nın Herson kentinde bir noktayı korurken (AP)
TT

Rusya, Ukrayna'nın bazı bölgelerinin ilhakına hız verdi

Rus askerleri Ukrayna'nın Herson kentinde bir noktayı korurken (AP)
Rus askerleri Ukrayna'nın Herson kentinde bir noktayı korurken (AP)

Dünyanın gözü, son bir haftadır Ukrayna’nın doğu bölgelerindeki gelişmelere çevrilirken, Rusya, 2014 yılında Kırım'ın ilhakı senaryosuna göre Donetsk, Lugansk, Zaporijya ve Herson'da eş zamanlı yerel referandumlar düzenleyerek Ukrayna'nın bazı bölgelerini ilhak etme sürecini hızlandırmaya yönelik bir adım attı.
Halk düzeyinde olumsuz bir tepki alınabileceği ya da yeni yaptırım paketleri ve Ukrayna'ya silah sevkiyatını tetikleyebileceği beklentisiyle referandumların mekanizmaları ve zamanlaması konusunda haftalarca süren tereddütten sonra Kremlin, bu yöndeki çalışmalara hız kazandırmak adına son iki gün içinde bazı kararlar almış gibi görünüyor. Bunun sinyalini, Moskova'nın daha önce ayrılıkçı bölgelerde kurulmasını desteklediği yerel parlamentolara benzer yapılar olan ‘Halk Odaları’ tarafından organize edilen faaliyetler verdi. Bu faaliyetler, Herson ve Lugansk gibi tamamen Rusya’nın kontrolü altında olan ya da kısmen kontrol ettiği Zaporijya ve Donetsk gibi bölgelerde referandumların düzenleneceği tarih için nihai bir karar verilmesine yönelikti. Moskova yönetimi tarafından Herson'a atanan Başkan Vladimir Saldo, Halk Odası'nın Herson’un Rusya'ya katılımı konusunda halk referandumu yapma talebini kabul ettiğini açıkladı.
Halk Odası, salı sabahı Saldo’ya, bölgenin Rusya'ya katılımı konusunda derhal bir referandumun yapılacağını duyurması çağrısında bulundu.
Ukrayna'dan tek taraflı bağımsızlığını ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti lideri Denis Puşilin, yine Ukrayna'dan tek taraflı bağımsızlık ilan eden ve resmi olarak sadece Rusya tarafından tanınan Lugansk Halk Cumhuriyeti'nin lideri Leonid Paseçnik’e iki bölge yetkililerinin de Rusya'ya katılım için referandum düzenleme çabalarını koordine etmeye çağırdığını duyurdu.
Puşilin, Telegram kanalından paylaştığı bir video kaydı ile yaptığı açıklamada, “Bazı noktaları bir araya getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bazı adımların senkronize olması gerekiyor. Halk cumhuriyetlerinin yöneticilerinin yönetimlerinin ve parlamento organlarının çabalarını, bu adımları geliştirmeleri için referanduma hazırlanmaya başlamamıza izin verecek şekilde eylemlerimizi birleştirmeye yönelik bir önerim var” dedi.
Güvenlik ve referandumun organizasyonu konularında ortak eylem çağrısında bulunan Puşilin, “Son günlerde ve haftalarda Ukrayna ordusunun aralıksız devam eden bombardımanları çerçevesinde, güvenlik güçlerine güvenlik sorunları üzerinde birlikte çalışmaları talimatı vermeyi öneriyorum” ifadelerini kullandı. Rusya Parlamentosunun alt kanadı Devlet Duması'nın adımlarının yeniden canlandırılması sırasında ortaya çıkan ayrılıkçı bölgelerdeki bu hareketlilik, Rusya içinde hemen destek buldu.
Devlet Duması Milletvekili Dmitry Belyk, “Donbas’taki Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetleri, Kiev ile çatışmalara girdikten sonra Rusya'nın bir parçası olmayı hak ediyor” şeklinde konuştu. Belyk, Rusya’nın resmi haber ajansı RIA Novosti’ye verdiği röportajda, “Bugün ülkemiz, Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri ile birlikte Ukrayna'daki tümörden kurtulmak için bir operasyon gerçekleştiriyor. Donbas sakinleri bu operasyonda sadece asistan doktorlar değil, aynı zamanda ona dahil olan cerrahlardır. Bize katılmayı hak ediyorlar. Kiev rejimine karşı yürüttükleri mücadelede kan dökerek Rusya'nın önünü açtılar” dedi.
Belyk, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Rusya'ya katılım referandumu, Donbas bölgesi için bir rahatlama olacak. Bu hakkı onlara borçluyuz. Bugün Donbas halkı Rusya için, Rusya'nın çıkarları için ön saflarda savaşıyor. Onlar sadece müttefik değil, bizim bir parçamız. Bugün ihtiyacımız olan tek şey, onlara 30 yıl önceki felakette kaybettikleri vatanlarına dönme şansını vermek.”
Avrasya Entegrasyonu ve Yurttaşlarla İlişkilerden Sorumlu Devlet Duma Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı Viktor Vodolatsky, nihai referandum tarihinin ‘mümkün olan en kısa sürede’ belirleneceğinin sinyalini verdi.  Vodolatsky, Lugansk yetkilileri, Eylül ayının başından bu yana halk cumhuriyetinin, Rusya'nın bir parçası olarak tanınmasına ilişkin referanduma yüzde 100 hazır” diye konuştu. Yaklaşık 7 aydır hiç ayrılmadan Donbas’ta olduğunu söyleyen Vodolatsky, “Geriye alınan tüm şehirleri ve kasabaları dolaştım. Tüm bölgelerdeki sorunları ve Rusya'ya katılma konusunda halkı dinledim. Bana sorulan ilk soru referandumun ne zaman yapılacağı idi. Lugansk Halk Cumhuriyeti'ndeki seçim sistemi Eylül ayının ilk günlerinden itibaren referandumu düzenlemeye yüzde 100 hazırdı” dedi. Vodolatsky, ‘hemen hemen tüm kamu kuruluşlarının Halk Meclisi'ne bir talepte bulunduğunu ve bunlara geç cevap verilmesinin suç sayıldığını’ vurguladı.
Rusya Parlamentosu Kırım Konseyi üyesi Sergei Tsykov, Kırımlı yetkililerin Donetsk, Lugansk, Herson ve Zaporijya bölgelerinin Rusya’ya yeniden katılımına ilişkin referandum hazırlıklarına yardım etmeye devam ettiğini söyledi. Tsykov, “Referandumun düzenlenmesi konusundaki deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Şu ana kadar birkaç yerde bazı istişarelerde bulunduk, temas halindeyiz ve referanduma nasıl hazırlanacağımız, yardımımızla nasıl yürüteceğimiz hakkında konuşuyoruz. Tüm Rusya için son derece dikkat isteyen bir mesele. Ayrıca referandum sırasında Kırım'dan da olmak üzere Rus yetkililerden çok sayıda gözlemci olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Kırım, Herson, Zaporijya, Lugansk ve Donetsk'in sürekli temas halinde ve 2014 yılından beri ilişkilerinin çok iyi olduğunu açıklayan Tsykov, “Kırım, onların ikinci vatanı oldu. Burada gerçekleşen birçok olayda yer aldılar. Peki, Herson ve Zaporijya için ne oldu? Son 6 aydır ilişkilerini güçlendiriyorlar. Sıcak ve dostane ilişkileri var ve çok özel bir yardım olabilir” dedi.
Ayrılıkçı Lugansk Halk Cumhuriyeti'nin Rusya büyükelçisi Rodion Miroşnik, Lugansk'taki yetkililerin, Rusya'ya katılım referandumunun gidişatını denetlemek üzere yabancı ülkelerden uluslararası gözlemcileri davet edeceklerini söyledi.
Devlet televizyonu Russia-24’e konuşan Miroşnik, “Tüm bu operasyonlarla ilgilenen ülkelerden, topraklarımızda neler olup bittiğine açık fikirli bir şekilde bakmalarını rica ediyoruz. Donbas sakinlerinin gerçekten de Rusya Federasyonu'na katılma konusunda açık ve bilinçli bir karar vermeye hazır olduklarını kendi gözleriyle görmeleri için referandum sürecine gözlemci olarak katılmalarını memnuniyetle karşılıyoruz” ifadelerini kullandı. Bunun çok önemli bir faktör olduğunu vurgulayan Miroşnik, “Bizler, diplomatik kurumların temsilcileri olarak gözlemcileri davet üzerinde çalışacağız” dedi.

Lukaşenko: Savaşa katılmaya hazırız
Öte yandan Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, Ukrayna ordusunun son zamanlarda kaydettiği ilerleme çerçevesinde, ülkesinin Ukrayna'daki savaşa katılmaya hazır olduğuna dair güçlü bir mesaj gönderdi. Lukaşenko, dün yapılan Belarus Ulusal Güvenlik Konseyi'nin bir toplantısında, “Belarus üzerinden Rus birliklerine karşı arkadan, yandan, kanatlardan herhangi bir darbe olmamalıdır ve olmayacak” diye konuştu. Lukaşenko'nun Belarus için güncellenmiş bir ulusal güvenlik doktrini hazırlanmasının görüşüldüğü toplantıda ülkesinin Ukrayna savaşına katılımını ilk kez kabul etmesi dikkati çekti.
Lukaşenko, toplantıda şunları söyledi:
“Ukrayna'da savaşacağımızı ima edip bizi suçlamalarına gerek yok. Bizim anavatanımızı korumamız gerekiyor. Rusya'ya destek konusunda Belarus üzerinden Rus birliklerine karşı arkadan, yandan, kanatlardan herhangi bir darbe olmaması gerektiğini ve olmayacağını bir kez daha vurguluyorum. Bu, bizim müttefikimize karşı bir yükümlülüğümüz.”



Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)
TT

Uyuşturucu yüklü teknelere yapılan saldırıların ardından... ABD'nin Latin Amerika'daki kuvvetlerinin komutanı istifa etti

Amiral Alvin Holsey (Reuters)
Amiral Alvin Holsey (Reuters)

Karayipler'deki büyük askeri yığılmayı ve uyuşturucu taşıdığı iddia edilen teknelere yönelik saldırıları denetleyen ABD'li amiral, göreve başlamasının üzerinden bir yıl geçtikten sonra dün istifa etti.

Amiral Alvin Holsey, ekim ayının ortasında Orta ve Güney Amerika'da faaliyet gösteren Amerikan kuvvetlerini denetleyen ABD Güney Komutanlığı'nın başından ayrılma niyetini açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığına göre Holsey, teknelere yapılan saldırılar konusunda endişesini dile getirdi, ancak ne kendisi ne de Pentagon erken istifasının nedenini açıklamadı.

Amiral, devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, demokrasiye ve insan haklarına inanan ülkeleri desteklemenin önemini vurguladı.

Şöyle dedi: “Her zaman ideallerimizi paylaşan, demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları değerlerimizi paylaşan ortakların yanında olmalıyız.”

Amerika Birleşik Devletleri, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele çabalarının bir parçası olarak Karayip bölgesine çok sayıda savaş gemisi konuşlandırdı ve geçen eylül ayından bu yana uyuşturucu taşıdığını söylediği teknelere saldırılar düzenleyerek yaklaşık 90 kişiyi öldürdü.

Amerika Birleşik Devletleri "uyuşturucu teröristleriyle" savaş halinde olduğunu iddia ediyor, ancak uzmanlar, bilinen kaçakçıları hedef alsalar bile, teknelere yönelik saldırılarının yargısız infaz teşkil ettiğini savunuyor.

2 Eylül'de gerçekleştirilen ilk saldırı oldukça tartışmalıydı, çünkü ilk saldırıdan sağ kurtulan iki kişi daha sonraki bir baskında öldürüldü.

ABD'nin askeri yığılmasıyla birlikte bölgedeki gerilimler arttı ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro, Washington'u uyuşturucu ticaretini rejimini devirmek için bahane olarak kullanmakla suçladı.

Alvin Holsey'nin yerine, General Iván Petus geçti.

Donald Trump, geçen ocak ayında Beyaz Saray'a döndüğünden beri, şubat ayında Genelkurmay Başkanı'nı hiçbir açıklama yapmadan görevden alması da dahil olmak üzere, orduda kapsamlı bir yeniden yapılanma gerçekleştirdi.

Demokratlar, yönetimin geleneksel olarak tarafsızlığıyla bilinen orduyu siyasallaştırmaya çalıştığını iddia ediyor.


Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
TT

Trump, Maduro'ya karşı gerilimin yeni bir aşamasını başlattı

"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)
"Gerald Ford" uçak gemisi Karayip Denizi'nde konuşlandırılmış durumda (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump yönetimi, yeni bir dizi yaptırım yoluyla Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'ya karşı yeni bir gerilim aşaması başlattı.

ABD Hazine Bakanlığı, Maduro'nun baldızı Cilia Flores'in üç oğluna ve Venezuela hükümeti için petrol ürünleri sevkiyatını kolaylaştıran Panamalı iş adamı Ramón Carretero Napolitano'ya yaptırımlar uyguladığını duyurdu. Ayrıca altı petrol tankeri ve bunlara kayıtlı şirketler de ABD yaptırım listesine eklendi.

Amerikan kaynakları, Washington'un Venezuela kıyılarında "Skipper" adlı petrol tankerine el koymasının, ekonomisi gelirinin yüzde 90'ını petrol gelirlerinden sağlayan Venezuela rejimine yönelik yeni baskı aşaması bağlamında, benzer gemilerin daha fazlasının alıkonulmasının sadece bir başlangıcı olduğunu öne sürdü.

Kolombiya Dışişleri Bakanı Rosa Villavicencio ise şu açıklamayı yaptı: "(Maduro'nun) iktidardan ayrılması başka bir ülkeye taşınmasını veya koruma aramasını gerektiriyorsa, Kolombiya'nın ona ret cevabı vermesi için hiçbir nedeni olmayacak."


Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
TT

Trump gerçekten Venezuela petrolünün mü peşinde?

ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)
ABD, Venezuela devletine ait petrol ve doğalgaz şirketi PDVSA'yı da yaptırım listesine almıştı (AFP)

ABD'nin Venezuela açıklarındaki petrol tankerine el koyup Karakas yönetimine yeni yaptırımlar getirmesiyle Karayipler'de gerginlik arttı.

ABD Başkanı Donald Trump, çarşamba günü yaptığı açıklamada Venezuela açıklarındaki petrol tankerine "iyi bir gerekçeyle" el koyduklarını savunmuştu. Venezuela Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamadaysa ABD'nin hamlesi "hırsızlık ve uluslararası korsanlık eylemi" diye nitelenmişti.

ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, X'ten yaptığı paylaşımda operasyonun görüntülerine yer vermiş, tankerin Venezuela'dan İran'a petrol taşıyarak yaptırımları deldiğini öne sürmüştü.

Amerikan medyasında yer alan haberlerde, el konan tankerin adının Skipper olduğu yazılmıştı. ABD Hazine Bakanlığı, İran Devrim Muhafızları ve Hizbullah arasındaki petrol kaçakçılık ağında rol oynadığı gerekçesiyle Skipper'ı 2022'de yaptırım listesine almıştı.

80 milyon dolarlık petrole el kondu

Wall Street Journal'ın analizine göre el konan tankerde yaklaşık 80 milyon dolar değerinde petrol var, bu da Venezuela'nın aylık ithalatının yaklaşık yüzde 5'ine denk geliyor.

ABD'nin tankere baskın düzenleyerek Venezuela yönetimini ekonomik felce uğratmak istediği yazılıyor. Ham petrol satışları Latin Amerika ülkesinin ihracat gelirlerinin yüzde 90'ından fazlasını oluşturuyor.

Diğer yandan Washington, Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro'nun eşi Cilia Flores'in üç yeğenini, Maduro'yla bağlantılı bir iş insanını ve Venezuela petrol sektöründe faaliyet gösteren 6 nakliye şirketini yaptırım listesine eklediğini de dün duyurdu.

ABD'nin son hamleleriyle bölgedeki gerginlik tırmanırken Maduro, dün yaptığı açıklamada ülkede uyuşturucu kaçakçılığından sorumlu Tren de Aragua kartelini etkisiz hale getirdiklerini savunarak, Trump'ın asıl amacının Venezuela petrolünü çalmak olduğu iddiasını yineledi.

Trump petrolün peşinde mi?

ABD Enerji Enformasyon Dairesi'ne göre Venezuela, dünyadaki ham petrol rezervlerinin neredeyse beşte birine sahip. Yaklaşık 303 milyar varil ham petrole denk gelen bu miktar, dünyadaki en büyük ham petrol rezervini oluşturuyor. 

Diğer yandan Karakas yönetimi gerek ABD'nin uyguladığı yaptırımlar gerek de ekipman eksikliği ve devlete ait enerji şirketi PDVSA üzerindeki kontrolün sıkılaştırılması nedeniyle bu potansiyeli tam olarak kullanamıyor.

Ülkede faaliyet gösteren tek Amerikan şirketi olan petrol devi Chevron'un üretimi de Washington'ın yaptırımları nedeniyle düşmüştü.

Beyaz Saray, Karayipler'deki askeri yığınağın uyuşturucu kaçakçılığını ve düzensiz göçmen akışını engelleme amacı taşıdığını, Venezuela'nın petrol kaynaklarıyla ilgisi olmadığını savunuyor.

Ancak BBC'nin analizinde, Venezuela'daki petrol üretimini yeniden artırmanın on milyarlarca dolara mal olabileceğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan ABD'nin yaptırımları hafifletmesi halinde Chevron'un kârının hızlıca artabileceği yazılıyor.

Bunlara ek olarak petrolün gelecekte önemini yitirmeye başlayacağı öngörüsü paylaşılıyor. Ekonomi analiz şirketi Capital Economics'ten David Oxley şunları söylüyor:

Petrol talebi bir anda düşüşe geçmeyecek ancak eskisi gibi artmaya da devam etmeyecek. Talebin zayıfladığını görüyoruz ve 2030'ların sonlarında düşüşe geçeceğini tahmin ediyoruz. Venezuela petrol sektörüne yatırım yapan herkes şunu düşünmek zorunda: Buna değer mi?

Trump yönetimi uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele gerekçesiyle Güney Mızrağı Operasyonu'nu başlattığını geçen ay duyurmuştu. Amerikan ordusu, dünyanın en büyük uçak gemisi USS Gerald R. Ford'un da aralarında bulunduğu çok sayıda savaş gemisiyle birlikte 15 bin askerini bölgeye sevk etmişti.

Bölgede eylülden bu yana en az 22 operasyon düzenleyen Amerikan ordusu, uyuşturucu kaçakçılığına karıştığını iddia ettiği 87 kişiyi öldürdü.

Independent Türkçe, BBC, Wall Street Journal, New York Times