New York, Arap Barış Girişimi’nin yeniden başlatılması toplantısına ev sahipliği yaptı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Genel Kurul toplantılarına katılımı sırasında (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Genel Kurul toplantılarına katılımı sırasında (SPA)
TT

New York, Arap Barış Girişimi’nin yeniden başlatılması toplantısına ev sahipliği yaptı

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Genel Kurul toplantılarına katılımı sırasında (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Genel Kurul toplantılarına katılımı sırasında (SPA)

Üst düzey Suudi Arabistanlı diplomatik bir kaynak Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Riyad tarafından formüle edilen ve Arap Birliği tarafından 2002'de Beyrut'ta yapılan zirve sırasında kabul edilen Arap Barış Girişimi’nin ‘yeniden başlatılmasını’ tartışmak üzere dün akşam New York'ta dışişleri bakanları düzeyinde kapalı bir toplantı yapıldığını söyledi.
Kaynak, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun oturum aralarında Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan’ın, Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in ev sahipliğinde, Riyad ve Arap Birliği sporluğunda toplantı yaptığını söyledi.
Kapalı gerçekleştirilen toplantıda Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki ve ABD’nin Ortadoğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Barbara Leaf bir konuşma yaptı.
Kaynağa göre toplantıya Filistin, Bahreyn, Ürdün, Lübnan, Katar ve Yemen dışişleri bakanları, BM ve AB barış elçileri, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreteri, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Bakanı, Irak ve Fas dışişleri bakan yardımcıları, Cezayir Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı, Fransa, İsveç, Mısır ve Umman'dan üst düzey yetkililer katıldı.

Prens Faysal bin Ferhan, New York'ta Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Filippo Grandi ile bir araya geldi (Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı)
Somut eylem planları ve üç soru
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre toplantının konusu, Filistin davasını ve bölgesel güvenliği desteklemek için Arap Barış Girişimi'ni yeniden başlatmak. Yetkililer bu gelişmenin, adil ve kalıcı bir barışa ulaşmanın önündeki engellerin üstesinden gelmenin yolunu açmaya yönelik önemli bir adım olduğunu belirtti.
Toplantının amacının ‘bölgesel ve uluslararası ortakları yeniden harekete geçirmek için somut eylem planlarını incelemek ve Arap Barış Girişimi, Birleşmiş Milletler kararları ve barış sürecinin yeniden başlamasını destekleme çabalarını yeniden taahhüt etmek’ olduğu belirtildi.
Toplantılara üç soruya odaklanıldı;
Barış çabalarını yeniden başlatmak için fırsatlar ve zorluklar neler?
Önceki çabalardan öğrenilen dersler nelerdir?
Önümüzdeki yol nedir?

Savaş korkusu
Toplantıda Arap Barış Girişimi'nin, İsrailliler ve Filistinliler arasında kalıcı bir barış anlaşmasına varılmasında önemli bir sütun olmaya devam ettiği değerlendirildi. İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirecek siyasi bir çözüm umudunun yokluğu, insani durumun endişe verici şekilde kötüleşmesi ve işgal altındaki bölgelerde yasadışı İsrail yerleşimlerinin hızla artmasıyla iki devletli bir çözüme yönelik artan tehditler konusunda uyarıda bulunulan toplantıda, Filistin halkını ve bölgeyi tehdit eden ve hatta bölgeyi savaşa sürükleyecek yeni bir şiddet dalgasına dönüşebilecek gergin bir duruma atıfta bulunuldu.
Toplantı, Gazze’de sınırlı bir çatışma ve ay başında Batı Şeria’da yaşanan gerilim sonrasında geldi. İsrail, ABD’nin gerilimi düşürme talebini reddetti. Önümüzdeki ay Yahudi bayramlarından önce Batı Şeria’da üçüncü bir intifada veya şiddetli çatışmalar patlak verebilir.
Körfez'den bir diplomat, barışın kapsamlı ve sürdürülebilir bir çözüme yol açan siyasi destek olmadan inşa edilemeyeceğini söyledi.

Arap Girişimin doğuşuna tanık olan Beyrut Zirvesi sırasında merhum Kral Abdullah bin Abdulaziz (Getty)
Arap girişimi nedir?

Arap Barış Girişimi, ilk kez 1981 yılında Fas'ın Fez kentinde düzenlenen Arap Zirvesi'nde dönemin Suudi Arabistan Veliaht Prensi merhum Kral Fahd bin Abdulaziz tarafından önerilen bir oluşumdur. Arap Girişimi, Mısır-İsrail barış anlaşmasının ardından Arap saflarını yeniden birleştirmeyi ve Arap-İsrail çatışmasını çözmeyi amaçlıyor.
Arap Girişimi, 2002 yılında Beyrut Zirvesi’nde merhum Kral Abdullah bin Abdulaziz tarafından yeniden başlatıldı. Girişim, 1967 sınırlarında bağımsız Filistin devletinin kurulması ve Filistinli mülteci sorununa ‘adil çözüm’ karşılığında İsrail'le ilişkilerin normalleştirilmesini öngörüyor.
Arap barış planı, Araplar ve İsrail arasındaki çatışmayı sona erdirmek için bir fırsat olarak görüldüğünden, dönemin İsrail Başbakanı Ariel Şaron'a baskı yapan uluslararası bir destek aldı. Ancak plan yayınlanmadan önce, Hamas hareketi Netanya'da bir İsrail otelini havaya uçurdu. 30 kişinin öldüğü saldırıda 100'den fazla kişinin yaralanmasıyla tüm barış görüşmeleri durdu.
Hamas'ın askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları'nın lideri Muhammed Arman, 2010 yılında yayınlanan ‘Direnişe İçeriden Bir Bakış’ kitabında, Beyrut'taki Arap zirvesinden birkaç hafta önce, hareketin tüm hücrelerinin bu girişimi engellemek için en üst düzeyden talimat aldığından bahsetti.
Suudi Arabistan her durumda, stratejik bir seçim olarak barışa olan bağlılığını, Arap barış girişimlerine ve uluslararası meşruiyet kararlarına bağlılığını teyit ediyor. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Filistin-İsrail ihtilafında çözümü amaçlayan Arap girişimine bağlı olduğunu vurguladı.



Gazze: İsrail bombardımanında 29 kişi öldü... Hastanelerde benzeri görülmemiş bir yakıt krizi

Filistinli iki kadın, bu sabah İsrail'in bombardımanında hayatını kaybeden kurbanlar için ağlıyor (Reuters)
Filistinli iki kadın, bu sabah İsrail'in bombardımanında hayatını kaybeden kurbanlar için ağlıyor (Reuters)
TT

Gazze: İsrail bombardımanında 29 kişi öldü... Hastanelerde benzeri görülmemiş bir yakıt krizi

Filistinli iki kadın, bu sabah İsrail'in bombardımanında hayatını kaybeden kurbanlar için ağlıyor (Reuters)
Filistinli iki kadın, bu sabah İsrail'in bombardımanında hayatını kaybeden kurbanlar için ağlıyor (Reuters)

Filistin Televizyonu, İsrail'in bugün şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerine düzenlediği hava saldırılarında 29 Filistinlinin öldürüldüğünü bildirdi.

Filistin Haber Ajansı (Safa), "Bu sabah Gazze Şehri'nin güneydoğusundaki El-Zeytun Mahallesi'nin Askula bölgesindeki El-Şafii Okulu'na düzenlenen İsrail bombardımanı sonucu 5 vatandaşın şehit olduğunu, çok sayıda kişinin de yaralandığını" bildirdi. Ayrıca, "Güney Gazze Şeridi'ndeki Han Yunus kentinin kuzeybatısındaki el-Karara kasabasının Mevasi bölgesindeki bir çadırı hedef alan İsrail saldırısı sonucu 4 vatandaşın şehit olduğunu, birçok kişinin de yaralandığını" ifade etti.

Filistinliler, Gazze'nin merkezindeki El-Bureyc kampına düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından hasarı inceliyor (AFP)Filistinliler, Gazze'nin merkezindeki El-Bureyc kampına düzenlenen İsrail hava saldırısının ardından hasarı inceliyor (AFP)

Buna karşılık, Nasır Hastanesi, "Han Yunus'un batısındaki el-Mevasi bölgesinde yerinden edilmiş kişilerin barındığı çadırlara düzenlenen İsrail saldırısında, 6 kişinin şehit olduğunu ve 10'dan fazla kişinin de yaralandığını" bildirdi.

Bu gelişme, ABD Başkanı Donald Trump'ın dün yarattığı olumlu atmosfere rağmen gerçekleşti. Trump, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki ateşkes önerisine "olumlu" yanıt vermesinin "iyi" olduğunu ve bu hafta çatışmaların sona erdirilmesine yönelik bir anlaşmaya varılmasının muhtemel olduğunu ima etti.

Eşi görülmemiş yakıt krizi

Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığı bugün, hastanelerde elektrik jeneratörlerinin çalışması için gerekli yakıtın eşi görülmemiş bir kriz noktasına ulaştığı konusunda uyarıda bulundu.

Bakanlığın bugünkü açıklamasında, krizin, sağlık sisteminin ve faaliyette kalan hastanelerin aşırı yıpranmasını daha da kötüleştirdiğini belirterek, “Ağır vakalardan kaynaklanan artan baskı, hayati bölümlerin çalışması için elektrik jeneratörlerinin devrede kalmasının önemini daha da artırıyor” denildi.

Bakanlık, “İsrail işgali, hastanelerin çalışması için ek süre tanımayan yakıt miktarını kısıtlama politikası izliyor” diyerek, “Geçici ve acil çözümlerin devam etmesi, hayat kurtaran bölümlerin çalışmasının durması anlamına geliyor” ifadelerini kullandı.