Avn, AB’nin Beyrut büyükelçilerini kabul etti: Gündemde reformlar var

Lübnan’daki AB büyükelçileri Avn’dan reformların uygulanmasını ve yükümlülüklerin zamanında ortaya koyulmasını talep etti

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 20 Eylül’de AB büyükelçileriyle (Dalati ve Nahra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 20 Eylül’de AB büyükelçileriyle (Dalati ve Nahra)
TT

Avn, AB’nin Beyrut büyükelçilerini kabul etti: Gündemde reformlar var

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 20 Eylül’de AB büyükelçileriyle (Dalati ve Nahra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 20 Eylül’de AB büyükelçileriyle (Dalati ve Nahra)

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 31 Ekim’den sonra cumhurbaşkanlığı koltuğunun boşalması durumunda, ‘cumhurbaşkanının tüm yetkilerini üstlenecek tam yetkiye sahip bir hükümet kurma’ hedefiyle çalıştığını açıkladı. “Lübnan’ın siyasi ve egemen reformun yanı sıra sistemde yapısal değişikliklere ihtiyacı var” diyen Avn, geçici bir hükümet ve yeni seçilmiş (ancak farklı bağlantıları olan) bir parlamento gölgesinde ‘anayasal kaostan’ söz etti. Avn, “Üç başla devleti yönetmek zordur” diyerek, Beyrut Limanı’ndaki patlamaya ilişkin soruşturma sürecindeki engellemeye ve Merkez Bankası’nın mevcut parasal kriz hususundaki sorumluluğunun soruşturulmasına’ da değindi.
Cumhurbaşkanı Avn, Avrupa Birliği (AB) Beyrut Büyükelçisi Ralph Tarraf başkanlığındaki AB üyesi ülkelerin Beyrut büyükelçilerinden oluşan bir heyeti makamında kabul etti. Görüşme sırasında büyükelçiler, Lübnan’ın reformları uygulamasının ve başta cumhurbaşkanlığı seçimleri olmak üzere anayasal yükümlülüklere saygı duyulmasının önemli olduğunu vurguladı.
Lübnan Cumhurbaşkanı, “Lübnan’ın şu anda tanık olduğu krizin etkenlerinin başında, siyasi ve ekonomik nedenler geliyor” diyerek, sözlerinin devamında ise “Merkez Bankası’nda para yönetiminde yapılan hataların yanı sıra geçmişte hüküm süren sistem de yoksuzluktan paslandı” ifadelerini kullandı. Mişel Avn ayrıca, “Lübnan’ın bugün, sistemdeki güçlendirilmesi ve reforme edilmesi gereken yapısal değişikliklerin yanı sıra siyasi ve egemen reforma ihtiyacı vardır” şeklinde konuştu.
Şarku’l Avsat’ın Cumhurbaşkanlığı İletişim Ofisi’nden edindiği bilgiye göre Avn ayrıca, 31 Ekim’den sonra cumhurbaşkanlığı koltuğunun boşalması durumunda, ‘cumhurbaşkanının tüm yetkilerini üstlenecek tam yetkiye sahip bir hükümet kurmak’ için çalıştığını açıkladı. ‘Çalışmalarında zorluklarla karşılaşan yargı makamına’ yaptığı çağrıya da dikkati çeken Avn, Beyrut Limanı’ndaki patlamaya ilişkin soruşturma sürecinin engellenmesine ve Merkez Bankası’nın mevcut para yönetimindeki sorumluluğunun araştırılmasına değinerek, “Merkez Bankası’nın hesaplarının adli mali denetimi, ilk raporun bu Eylül sonunda sunulması umuduyla devam ediyor” dedi. Büyükelçi Ralph Tarraf ise, “Belirtmeliyiz ki ekonomik sistemin çökmeye başlamasından bu yana üç yıldan fazla bir süre geçti. Lübnan’ın devlet borçlarını ödeyememesinden ve hükümetin bir mali kurtarma planı sunmasından bu yana ise iki buçuk yıldan fazla bir süre geçti. Lübnanlı karar alıcılar, Lübnan’ı içinde bulunduğu çıkmazdan çıkarmak için gerekli önlemleri hâlâ ortaya koyamıyorlar” ifadelerini kullandı. Tarraf, “Alınan kararlar ve ortaya koyulan önlemler, yeterli değil. Bu durum, gayri safi yurt içi hasıla ve kamu borcu beklentileri, hiperenflasyonun bir sonucu olarak Lübnan lirasındaki önemli düşüş, Lübnanlıların çoğunluğunun satın alma gücünün kaybı ve şirketlerin normal şekilde faaliyet gösterme yeteneklerinin azalması çerçevesinde kendisini göstermektedir” değerlendirmesinde bulundu.
AB Elçisi, “Lübnanlı karar alıcıların çok karmaşık bir bağlamda çalıştığını, ‘pandeminin, çok sayıda mültecinin varlığının, toplumsal ve mezhepsel siyasi sistemin, gerçekleşen parlamento seçimlerinin, cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ve hükümet sorununun yanı sıra’ zorluklarla dolu bölgesel ve uluslararası bir jeopolitik ortamın var olduğunu biliyoruz. Ancak tüm bunlar, reformları ertelemek için bir bahane olamaz” ifadelerini kullandı. Büyükelçi ayrıca, ekonomiyi yeniden toparlanma yoluna sokmak için ilk adım olarak Lübnan’daki ekonomik, finansal ve parasal alanın yeniden inşasına daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı.

En iyi ekonomik çözüm IMF’de
“Uluslararası Para Fonu’ndan (IMF) daha iyi bir çözüm yoktur” diyen Ralph Tarraf, Lübnan hükümetinin 7 Nisan’da IMF ile anlaşma imzaladığını hatırlattı. Tarraf, anlaşma ile IMF’nin Lübnan için bir program sağlamasına olanak tanıyacak bir dizi adım taahhüdünde bulunulduğuna dikkati çekti. Büyükelçi, “Söz konusu anlaşmanın imzalanmasından bu yana yaklaşık yarım yıl ve hükümetin durumu düzeltmek için gerekli önlemleri belirlemesinin üzerinden iki buçuk yıl geçti. Buna rağmen IMF’de bir programın onaylanmasına hazırlık olarak bu adımlar uygulanmadı” diyerek, bu durumun ‘iyi bir şey olmadığını’ vurguladı.
Öte yandan Fransa’nın Beyrut Büyükelçisi Anne Grillo da mevcut Lübnan krizi hakkında konuşurken, “Fransa, CEDRE (Sedir) Konferansı’ndan bu yana Lübnan’da faaliyet göstermek için yeni kurallar benimsemenin gerektiğini vurguladı” dedi. Büyükelçi Grillo ayrıca, “Hepimiz Lübnan kurumlarının çöküşüne tanık oluyoruz. Bu duruma ışık tutmak için bakanlıklar ve bakanlarla günlük temas halindeyiz. Avrupa Birliği (AB) üyeleri olarak, Lübnan’a yardım etmeye ve bu bağlamda uluslararası toplumdaki rolümüzü oynamaya hazırız. Ancak diğer yandan ilgili tarafları, Lübnanlı yetkililerin gerekli reformlara bağlı olduğuna ikna edebilmeliyiz. Bu reformlar hayata geçirilmelidir ve IMF içerisinde Lübnan kurumlarına fon enjeksiyonuna izin verecek tek seçeneği temsil eden ve bir güven göstergesi olan özel bir program benimsenmeye çalışılmalıdır” ifadelerini kullandı. Büyükelçi Anne Grillo, parlamento ile birlikte tam yetkiye sahip bir hükümete ihtiyaç duyulduğunu ve başta cumhurbaşkanlığı yükümlülükleri olmak üzere anayasal gerekliliklere saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Fransız yetkili ayrıca, uygulama tarihlerine uyulmamasının ülkedeki krizleri ve bölünmeleri artıracağı korkusunu dile getirdi.



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.